15 Temmuz kanlı ihanetine karşı ölümüne direniş, dar
siyasi bakış ve ideolojik yorumlarla izah edilecek bir hadise değil; taşıdığı
tarihsel ve sembolik anlam itibarıyla millî bir davadır. 15 Temmuz, amaçlarına
ulaşmak için, dinî değer ve motifleri istismar da dâhil, hiçbir hak, hukuk ve
ahlakta sınır tanımayan FETÖ ihanet şebekesinin, kökü ve derin bağlantıları
dışarıda olan güçlerden aldığı emir ve talimatla, millet iradesine yapılan
darbe olmanın ötesinde doğrudan vatanı işgal hareketidir. 15 Temmuz’da doğrudan
vatan, millet ve devlet varlığımız yok edilmek istenmiştir.
Atılım ve başarıları küresel emperyalizmin bölgesel
hesaplarını bozan Türkiye, peş peşe sahneye konan yıkıcı, bölücü saldırılarla
durdurulamayınca, 15 Temmuz 2016’da kanlı bir darbe ile başlayan işgal
girişiminin hedefi yapılmıştır. Darbeciler 35 uçak, 37 helikopter, 74’ü tank
olmak üzere 246 zırhlı araç, 3 gemi, 3992 otomatik tüfek kullanarak devletin
temel ve stratejik kurumlarına saldırmış, direnen halkın üzerine mermi
yağdırmıştır. Savaş uçakları, millet hâkimiyetinin ve iradesinin tecessüm
ettiği merkez olan Meclis binasını, devletin en üst siyasi temsil makamı olan
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni, Emniyet’i ve TÜRKSAT’ı bombalamış, TRT işgal
edilmiş, özellikle büyükşehirlerin meydanları namlusu halka çevrilmiş tanklarla
kapatılmış, darbecilere direnen halka acımasızca ateş açılmış, 251 yiğidimiz
şehit olmuş, 2 bini aşkın kahramanımız gazi olmuştur.
Yeniden canlanan Çanakkale ruhuyla çıplak elleri ve
çelikten zırha dönüşen iman dolu göğüsleri ile tankların karşısına çıkan milletimiz,
vatan savunması için yeni bir istiklal savaşı vermiştir. Cumhuriyet tarihinde
ilk kez, daha ilk aşamasında kanla, ateşle başlayan bir darbe ile karşılaştık
ve ilk kez bu kadar şiddetli olmasına rağmen, millet, ölümüne bir direnişle
darbecileri püskürtmüştür. Milletin varoluş kararlılığı, emperyalistlerin
üzerimizde yaptığı hesapları bozmuştur, ilelebet bozacaktır. Bize yıkım
getirmek ve ölüm yağdırmak isteyenler, bize yaşatmak istedikleri çaresizliğe
kendileri düçar olmuştur. Şehit ve gazilerimizle birlikte milletimizin
tartışmasız saf samimiyeti, bedeli bir kez daha kanla ödenerek, üzerinde
özgürce yaşamayı hak ettiğimiz bu vatanın çiğnenmez değerini pekiştirmiştir.
İçinde milletimizin nesiller boyu kanı teri olan bu değere asla gölge düşürülmeyecektir.
Bu bilincin bize yüklediği ilk sorumluluk ihanete müsamaha etmemek, unutmamak
ve cezasız bırakmamaktır.
Memur-Sen olarak, vatan ve millî değerler söz konusu
olduğu zaman asla başka hesapların içinde olmadık, olmayız, olmayacağız. Bu
duyarlılıkla o menfur gecede, hiç düşünmeden, tereddüt etmeden, ‘bekleyip
sonucu görelim’ demeden, sağımıza solumuza bakmadan alanlara çıktık.
Üyelerimize ve milletimize meydanlardan direniş çağrısı yaptık. Kamu
görevlilerinin teveccühüyle ulaştığımız bir milyon üyemizle birlikte temsil
ettiğimiz asli mesuliyetimizin gereği olarak, üzerimize gelen ihanetin
karşısında olduk. Ulaşabildiğimiz tüm medya imkânlarını ve sosyal iletişim
ağlarını hızlı, etkin, kararlı kullanarak Anadolu’nun her karışını direniş
hattına dönüştürdük. Fedakâr, imanlı milletimizle birlikte dalga dalga zulmün
ve zalimlerin karşısına çıktık. Şehit düşen üyelerimiz, gazi mertebesine erişen
kardeşlerimiz oldu. Onların kalbinde yanan ateş, üzerimize kâbus gibi çöken
ihanetin karanlığını kökünden söküp atmış, ufkumuzu aydınlatan güneşe
dönüşmüştür.
Ülke ve millet olarak maruz kaldığımız yakıcı, yıkıcı
saldırılara rağmen bu ihanetin en kahredici tarafı, dinî referanslarla
insanımızın iyi niyet ve yardımseverlik duygularının istismar edilerek ve sözüm
ona bir cemaat tarafından sinsice yapılmış olmasıdır. Üzerinde çok ciddi
düşünülmesi gereken diğer husus, eğitim alan ve imkânını bu terör örgütünün
kendi yapılanma zemini olarak kullanabilmesidir. Din ve eğitim alanının
istismarı ile düşünme, irade ve sorgulama yetenekleri felç edilmiş,
mankurtlaştırılmış bir güruh, mutlak itaatle kendi vatanına, milletine, millî
değerlerine göz kırpmadan saldırabilecek hâle getirilebilmiştir. Kıtalar ötesi
siyonist efendilerinden aldıkları emirleri ‘hizmet’ aşkıyla yerine getirip
kendi insanını vurma zilletini seçenler, eşi görülmemiş bir ihanet ve
alçaklığın temsilcisi olmuşlardır. Zulme ve zillete rıza göstermeyen
milletimiz, ihaneti tam kalbinden vurarak izzetli yaşamayı, izzetiyle yaşamayı
fazlasıyla hak etmiştir. Sezai Karakoç’un deyimiyle, “Geceye yenilmeyen her
kişiye, ödül olarak bir sabah, bir gündüz, bir güneş vardır.” Umulur ki, 15
Temmuz karanlığından sonra üzerimize gerçek bir nur olarak doğan güneşimiz,
medeniyetimizi yeniden canlandıracak bir ağarmanın müjdesi, müjdecisi
olsun.
İnsan hakları ve özgürlükler söz konusu olduğunda kimseye
söz söyletmeyen çoğu batılı çevrelerin, milletimizin canı pahasına demokrasiyi
yaşatmayı amaçlayan hareketine destek vermemesi, bilakis darbenin ve
darbecilerin püskürtülmesine üzülmeleri çok ilginç ve manidardır. Batılı kimi
ülke, siyasi aktörler ve basın organının, artık bizi şaşırtmayan bir tutumla,
oluşturmak istedikleri negatif algılarla dünya kamuoyunu etkileme gayretleri
bize dönük asıl niyetlerini bir kez daha deşifre eder mahiyette olmuştur.
15 Temmuz’da verilen istiklal mücadelesi ile Çanakkale
ruhu içselleştirilerek güncellenmiştir. Muazzam bir silkinişle benliğimiz ve
kimliğimiz yeniden inşa edilmektedir. Sıcak etkisi ve artçı sarsıntıları hâlâ
devam etmekte olan bu alçak darbe ve işgal girişimine karşı canımızla,
kanımızla bilfiil direndik. Bugün de en kesin, kararlı dil ve tutumla her türlü
darbe girişimini, vesayet düzenini, demokrasi dışı arayışları, millî iradeye
muarız çabaları tartışmasız olarak reddediyoruz. Karanlığın çökertilen bütün
hatlarından sonra şimdi yeni ufukları, oradan yeni umutları menzil edinme
vaktidir.
Memur-sen olarak, yeniden yüksek bir öz güven kazanan
milletimizin, özellikle de genç kuşakların benliğini ve kimliğini tahkim eden
15 Temmuz bilincini, yaşayan canlı algılar olarak çoğalan bir fikir, büyüyen
bir ideal, yorulmak bilmeyen bir azim ve kararlılıkla hep diri tutacağız.
Okyanus ve kıtalar ötesi kirli, kanlı bağlantıları olan darbeci çapulculara
darbe vuran milletimize selam ve şükranlarımızı sunuyor; şehitlerimize
Allah’tan rahmet, gazilerimize sağlıklı uzun ömürler diliyor, milletimizin 15
Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nü tebrik ediyoruz.
YORUMLAR