Her yıl 8-10 bin yeni kronik
böbrek hastasının organ bekleyenler ordusuna katıldığını açıklayan Antalya
Medical Park Hastanesi Organ Nakli Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alper Demirbaş, böbrekten
sonra en çok ihtiyaç duyulan organların karaciğer ve kalp olduğunu söylüyor.“Türkiye’de yılda 3 bin civarında böbrek nakli
gerçekleşiyor. Bunu ikiye katlamamız gerekiyor” diyen Prof. Dr.
Alper Demirbaş,bunun hem kadavradan hem de ailelerden elde edilecek organ
bağışlarıyla mümkün olabileceğinin altını çiziyor.
373 kadavra organ bağışı yapıldı
ABD’de geçen yıl gerçekleşen 30
bin civarındaki böbrek naklinin % 67’sinin kadavra bağışından sağlandığını
aktaran Prof. Dr. Alper Demirbaş, Türkiye’de ise 70 bin kronik böbrek
hastasından 28 bininin kadavradan organ beklediğini söyledi. Geçen yıl
Türkiye’de 373
kadavra organ bağışlandığını aktaran Prof. Dr. Alper Demirbaş, “Bu bir
eksiklik ya da geri kalmışlık değil. Biz yıllardır kadavra bağışının
artırılması için uğraşıyoruz ama bu zaman isteyen bir şey” diyor. Bugüne kadar 5 bin böbrek, 500’ün üzerinde ise karaciğer
nakli gerçekleştiren Demirbaş, 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası öncesinde şu
çağrıda bulunuyor:
“Organ
yetmezliği ve ölüm ne cinsiyet tanır, ne de millet. Zengin misin, fakir misin diye
sormaz, yaşının, mesleğinin de önemi yoktur. Herkes eşittir.Organ nakliyle 20
yılı aşkın süredir uğraşan biri olarak ‘Lütfen öldükten sonra organlarınızı
bağışlayın’ diyorum. Çünkü toprak oluyorlar. Öbür dünyada onlara ihtiyacınız
olmayacak, bunu bütün dinler de bu şekilde söylüyor.”
Diyaliz hayata bağlar, nakil hayat kurtarır
Sadece Türkiye’de değil tüm
dünyada organ kıtlığı yaşandığını ifade eden Demirbaş, kadavradan elde edilecek
organların da organ yetmezliği olan hastalar için yeterli olmadığını
vurguluyor. Eskiden
diyaliz makinesi az ya da yaygın olmadığı için de böbrek hastalarının çoğunun
kaybedildiğini söyleyen Demirbaş, “Şimdi böbrek hastalarını daha uzun yaşatmak
mümkün. Tüm bunlar da organ ihtiyacını artırıyor. Diyaliz hastaları hayata bağlar
ama hayat kurtaran nakildir. Bu hastalığın kesin çözümü böbrek naklidir.
Diyaliz tedavisini, hastaya böbrek nakli için gerekli süreyi kazandıran bir
tedavi yöntemi olarak düşünmeliyiz. Bu nedenle tüm dünyada olduğu gibi yasal,
bilimsel ve etik sınırlar içerisinde olmak şartı ile böbrek nakli ile ilgili
geliştirilen her yöntemin sayısı ve başarısı artırılmalıdır” diyor.
Yakınlarınızın hayatını kurtarın
Bu noktada hastaların ailelerinde
böbrek ya da karaciğer bağışlayabilecek insanlar varsa değerlendirilmesinin de son
derece önemli olduğuna dikkat çeken Demirbaş, bu konudaki çok sayıda yanlış
inanışın önemli bir engel olduğunu ise şu sözlerle aktarıyor:
“Çok
yanlış inanışlar var. Örneğin ‘bir böbreğimi verirsem sakat kalırım, çocuğum
olmaz’diyen hastalar oldu. Bir baba-oğul geldi. Biri A Rh(-) , diğeri A Rh(+).
Böbrek naklinde Rh faktörünün bir önemi yoktur, kan naklinde önemlidir bu. Ama
bu hasta sırf bu yüzden yıllarca nakil olamamış. Bu nedenle ailelerinde kronik
böbrek ya da siroz hastası olanlarınbilinçlendirilmesi gerekiyor. Eğer verici
adayında belli şartlar sağlanmışsa, belli hastalıklar yoksa yapılan geniş
kapsamlı tetkiklerde bir sorun yoksa o zaman böbrek vericisi olmanın bir zararı
yoktur. Peki faydası nedir? Yakınınızın hayatını kurtarmak!Bir transplant
cerrahı olarak gönül rahatlığıyla şunu söyleyebilirim: Bir sevdiğimin yaşama
dönebilmesi için hiçbir kaygı duymadan bir böbreğimi bağışlayabilirim. Çünkü
biliyorum ki, böbrek nakli hayat kurtarır.”
Organ nakli sadece bir ameliyat değil
Canlı ya da kadavra
vericili olsun nakil konusunda tıbbın yanı sıra hukuk, etik, felsefe,
sosyoloji, ekonomi ve eğitimin de etkili olduğunu kaydeden Prof. Dr. Alper
Demirbaş, bu nedenle Türkiye’de organ nakli ve bağışı sorununun çözümü için tüm
bu alanların dikkate alınması ve bu alanlara ilişkin çalışılması gerektiğinin
altını çiziyor. Özellikle son yıllarda Sağlık Bakanlığı'nın organ nakli
konusuna önem vermesiyle birlikte, Türkiye'deki organ nakli sayısının artış gösterdiğini
de ifade eden Demirbaş, bunun sonucunda 1998 yılında 360 olan böbrek nakil
sayısının 2015’te3 bin 200’e ulaştığını ancak bunun da hastaların yaklaşık
yüzde 5’ine tekabül ettiğini söyledi.
Böbrek nakillerinde başarı oranı % 98
Prof.
Dr. Alper Demirbaş, organ nakillerindeki başarıda ise en önemli iki faktörün
uygun organ ve tecrübeli ekip olduğunu vurguluyor. Nakilin ardından 1 yıl
sonunda böbrek nakillerinde başarı oranının % 98, karaciğerde ise % 85 olduğunu
kaydeden Demirbaş, bu hastaların hasta olmayan kişilerle aynı sağlık durumuna
ulaştığını belirtiyor.
Böbrek
hastalığı sinsi ilerliyor
Peki
böbrek hastası olmamak ya da tedavide geç kalınmamak için ne yapılmalı?
Demirbaş, böbrekleri korumak için öncelikle sağlıklı yaşanması ve sık
sağlık kontrolünden geçilmesini öneriyor. Böbrek hastalarından yarısından fazlasında hastalığın çok
sinsi seyrettiğini aktaran Prof. Dr. Alper Demirbaş, sinyalleri ise “Vücutta
ödem olabilir, idrarda azalma ve koyulaşma olabilir. Birden tansiyon çok
yükselebilir”diyerek özetliyor. Böbrek hastalığının en önemli nedenlerinden
birinin insüline bağlı olan şeker hastalığı olduğuna dikkat çeken Demirbaş,bu
nedenle şeker hastalarının şeker kontrollerini çok dikkatli yapmalarını tavsiye
ediyor.
YORUMLAR