ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasının
ardından, Türkiye’nin öncülüğünde önceki gün İstanbul’da bir araya gelen İslam İşbirliği
Teşkilatı üyeleri, Doğu Kudüs’ü Filistin Devleti’nin başkenti ilan etti. İslam
ülkeleri, dünyaya da aynı kararı alma çağrısı yaptı. Olağanüstü zirveye katılan
56 üye ülkenin imza attığı bildiride ABD’nin Kudüs kararı ‘hukuken hükümsüz’
ilan edildi. Amerikan yönetimi, bu yasadışı beyanın geri çekilmemesinden
doğacak tüm sonuçlardan sorumlu tutuldu.
DİPLOMASİNİN
ZAFERİ
İslam İşbirliği Teşkilatı tarafından alınan kararların
Türkiye’ye yansımalarını değerlendiren Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler
Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Fikret Birdişli, önceki gün istanbul’da alınan
kararın ardından, ABD kararının hiçbir hukuksal meşruiyetinin kalmadığını
belirtti.
HUKUKSAL DAYANAK
Kararı 3 aşamada değerlendiren Yrd. Doç. Dr. Birdişli, “İslam
İşbirliği Örgütü’nün Kudüs özel gündemiyle olağan üstü toplanmasının ardından
toplantıda Doğu Kudüs’ün Filistin’in Başkenti olarak tanınması ortak çağrısı
yapıldı. Bu zirvenin sonuçları birkaç yönden çok önemli; birincisi
toplantıda alınan ortak karar daha önce BM’in 1980’de almış olduğu karara atıf
yapması açısından hukuksal olarak dayanağı bulunan bir karar. ABD’nin almış
olduğu kararın ise uluslararası hukuksal bir meşruiyeti bulunmamaktadır.
İSLAM ÖRGÜTÜNDE
İŞLEVSELLİK ARTTI
İkincisi, İslam İşbirliği Örgütü’nün bölgesel sorunlarda
ortak ve somut bir adım atabilmesi Örgütün sorgulanan işlevselliği açısından
olumlu bir gelişme olmuştur.
İŞBİRLİKTE ZAFER
VAR
Üçüncü olarak, ortaya çıkan bu durum uluslararası alanda
yaşanan sorunlar karşısında öfke ve sert güç yerine diplomasinin daha iyi
sonuçlar üretebildiğinin en açık bir göstergesidir. Nitekim daha önce
Filistin’in BM’de Gözlemci Devlet statüsü kazanması da Türkiye’nin yürütmüş
olduğu mekik diplomasisinin başarılı bir sonucuydu. Tüm bunlardan Türkiye ve
bölge ülkeleri hakkında iki önemli sonuç çıkartabiliriz. Birincisi bölgesel
sorunların çözümü için öncelikle bölge ülkelerinin işbirliği gereklidir.
İkincisi Türkiye bölgesel sorunların çözümünde diplomasiyi etkin biçimde
kullanarak bölgesel güç konumuna ulaşabilir. Bu nedenle Türk Dış Politikasının
geleneksel ilkelerinden biri olan tarafsızlık ilkesinin aktif bir politika ile
birlikte göz ardı edilmemesi gereken bir unsur olduğu anlaşılmıştır. Benzer bir
girişim Birleşmiş Milletler nezdinde de gerçekleştirilebilir”
değerlendirmelerinde bulundu.
YORUMLAR