Görgel yayınladığı mesajında şunları söyledi: “20. Asrın
başlarında Devlet-i Aliye’nin nihâyeti kesin olarak gözükmüş ve neticede
mazlumların son kalesinin düşme tehlikesi; Âlem-i İslam’ın evlatlarını içinden
çıkılması güç bir ümitsizliğe sevk etmiştir. Eli kanlı gönlü kara olan
istilacıların Osmanlı Devleti’nin bütününü işgali ile başlayan bu süreç
zarfında; bu coğrafyada yaşayan her ferdin, muvazzaf bir asker gibi bulunduğu
sathı müdafaa zarureti hâsıl olmuştur. Hususen Anadolu ve bu topraklarda
yaşayan Anâsır-ı İslâm, bin seneden beri tesis olunmuş din kardeşliği ile gazâ
meydanlarına koşmuş; dinin izzetini, vatanın namusunu muhafaza için can alıp
can vermiş ve unutulmayacak kahramanlık destanlarını tarihin kara sayfalarına al
mürekkep ile nakşetmiştir.
Yaşanan bu hengâme içerisinde aynı menfi gayeye hizmet
eden Haçlılar’ın kanlı elleri olan İngilizler, öncelikle Maraş’ın kutsal
topraklarını işgal eyleyip sonrasında veba mikrobunu utandıracak bu istilâyı
Fransız Frenklerine devretmişlerdir. İsimlerinin hepimizce bilinmesi zaruri
olan istiklâl mücadelemize canı pahasına iştirak eden yiğitler, bu eşkıya
sürüsünü çelik sinesi ile karşılamış ve vatanın istiklâli için kendi
istikbâlinden feragat etmiştir. Allah hakkı için, Peygamber hakkı için ve
Rıza-i İlâhîye nail olmak için olanca yokluğa rağmen cepheye koşmuşlar ve bu
mümbit toprakları kanlarıyla sulayıp muzaffer olarak Alem-i İslâm’a karanlığın
içinden bir nur gösterip, ümitsizliği zihin ve gönüllerden kazımışlardır.
Cenâb-ı Hakk, Alem-i İslam’ın son kalesi olan
Anadolu’yu; ümmetin fiilî, kavlî ve hâlî
duasıyla; enbiyanın, sahabenin, evliyanın, ulemanın müşerref kıldığı toprakları
zalimlerin necis postallarından muhafaza etmiştir. Niyazımız odur ki;
Çanakkale’de, Urfa’da, Antep’te,
Maraş’ta ve zulme karşı mücadele verilen diğer beldelerde zaferler nasip eden
Cenab-ı Hakk; şüphesiz el’an geçtiğimiz
asırdaki istilanın bir benzerini günümüzde de icra eden Haçlılar’a karşı
İstiklâl Şairi’nin ifade buyurduğu Asım’ın neslinden bir nefer olmayı kadın erkek
tüm milletimize nasip eder.
İşbu demde acilen bir şahsiyet inşasına lüzum vardır. Bu
bağlamda Allah’a lâyık bir kul, Resulüne lâyık bir ümmet, ecdadına lâyık bir
torun olma kaygısı güden bizlere düşen vazife; tarihi iyi okumak, iyi anlamak,
tarihten gereken ibreti almak ve bunu hayatımıza yansıtmaktır. Şahsiyetini dinî
ve ahlâkî düsturlarla süslemek, muamelatıyla etrafına emsâl teşkil etmek tüm inananların
üzerine bir borçtur.
Cenab-ı Hakk; bizleri, rûz-i mahşerde o aziz ve makbul
ervahın şefaatine müyesser kılsın.
İstiklâlimizin sene-i devriyesini idrak ettiğimiz bu
günler vesilesi ile cümle şehit ve gazilerimizin aziz hatırasını rahmet, minnet
ve hasretle yâd ediyorum. Ruhları şâd mekânları cennet olsun.”
YORUMLAR