"Sigara içmeyen hastanın akciğer kanserine yakalanma oranı yüzde 1 ise,
günde bir paket içen hastanın yakalanma oranı yüzde 10-12 civarındadır. Günde 2
paket sigara içiyorsa bu oran yüzde 20-25'e çıkıyor"
"Aile içinde içen biri varsa ne yazık ki dumanından yanında bulunan eşi,
çocuğu etkileniyor. Neredeyse sigara içmiş kadar oluyorlar"
Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Göğüs Cerrahisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Altuğ Koşar, akciğer kanserine, yüzde 90 oranında tütün ve tütün ürünlerinin neden olduğunu belirterek, "Pipo, nargile ve elektronik sigaralar akciğer kanserine sebep oluyor." ifadesini kullandı.
Maltepe Üniversitesi'nden yapılan açıklamada, tüm dünyada
olduğu gibi Türkiye'de de 17 Kasım Akciğer Farkındalık Günü'nün, erken tanıya
ve yakalanma riskine karşı tütün ürünlerinden uzaklaşmanın önemine dikkat
çekmeyi amaçladığı kaydedildi.
Açıklamada, başta sigara, pipo ve nargile gibi tütün
ürünleri ve hava kirliliğinin akciğer kanserine yakalanma oranlarının her geçen
gün biraz daha yükselmesine neden olduğu, bu nedenle sigaraya yönelik
farkındalığın ve erken teşhis ile tedavi şansının artırılmasının büyük önem
taşıdığı vurgulandı.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Maltepe Üniversitesi
Tıp Fakültesi Hastanesi Göğüs Cerrahisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Altuğ Koşar, akciğer kanserinin önüne geçmek için tütün ürünlerinden
tamamen uzak durmanın önemine ve erken tanıyla ömür süresinin arttığına işaret
etti.
Koşar, akciğer kanseri görülme oranının eskiden
erkeklerde yüksek olduğunu ancak kadınlarda sigara içme oranının artmasıyla
artık durumun eşitlendiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Kansere yakalanma yaşı da gerilemeye başladı.
Eskiden 50'nin üzerinde, 60’lı yaşlarda görülen akciğer kanserine günümüzde
40-50 yaş arası daha sık rastlanmaya başlandı. Akciğer kanserine, yüzde 90
oranında tütün ve tütün ürünleri neden oluyor. Pipo, nargile, elektronik
sigaralar akciğer kanserine sebep oluyor. Bunun yanında büyük şehirlerdeki
çevre kirliliği, hava kirliliği de akciğer kanseri nedenleri arasında. Ayrıca,
KOAH, tüberküloz da akciğer kanseri oluşumuna neden olan diğer risk
faktörleri. Günde ne kadar sigara içildiği, içindeki katran ve nikotin
oranları, içe çekme miktarı ya da sadece dudak tiryakisi olmak gibi
değişkenlerin hepsi akciğer kanserinde etkili. Sigara içmeyen hastanın akciğer
kanserine yakalanma oranı yüzde 1 ise, günde bir paket içen hastanın yakalanma
oranı yüzde 10-12 civarındadır. Günde 2 paket sigara içiyorsa bu oran yüzde
20-25'e çıkıyor. Yani hiç içmeyene göre, 2 paket içen kişinin 20-25 kat fazla
akciğer kanserine yakalanma riski var."
"Dumana maruz
kalmayın"
Prof. Dr. Altuğ Koşar, akciğer kanserinden korunmada en
etkili yöntemin sigara başta olmak üzere tütün ve tütün ürünlerini kullanmamak
olduğuna dikkati çekerek, "Aile içinde içen biri varsa ne yazık ki
dumanından yanında bulunan eşi, çocuğu etkileniyor. Neredeyse sigara içmiş
kadar oluyorlar. Türkiye'de günümüzde kapalı yerlerde sigara içilmemesi büyük
avantaj. En azından insanlar başkalarının içtiği sigaradan zarar görmemiş,
etkilenmemiş oluyor." değerlendirmesinde bulundu.
Akciğer kanserinin belirtileri arasında başta geçmeyen
öksürük, nefes darlığı, kanla karışık balgam çıkarma ve göğüs ağrısının geldiğini
hatırlatan Koşar, bir ayda vücut ağırlığının yüzde 5'inden fazlasının ani
kaybı, iştahsızlık, ani ses kısıklıklarının da önemli belirtiler olduğunu
bildirdi.
Koşar, "Balgamla karışık kan gelmesi bazen
verem olarak düşünülebilir. Akciğer kanserinde de atlanmaması gereken
belirtilerden biridir. Öksürük, göğüs ağrısı, nefes darlığı genellikle
‘üşüttüm’, ‘soğukta kaldım’ gibi gerekçelerle geçiştiriliyor. Ama bunlar uzun
süre devam ediyorsa mutlaka göğüs cerrahisine başvurulmalı. Genetik geçiş de bir
risk faktörü. Ailesinde bu hastalıktan olan hastaların daha dikkatli olması,
kontrollerini yaptırması gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Pek çok hastalıkta olduğu gibi akciğer kanserinde de
erken tanının hayati önemine dikkati çeken Koşar, ileri evrelerde tedavinin
başarı oranının yüksek olmadığını, erken tanı alan hastalarda ise ameliyat
sonrası 5 yıllık sağ kalım oranının yüzde 80'lere çıkabildiğini ancak
hastaların genellikle geç dönemde hastanelere başvuruda bulunduğunu aktardı.
Koşar, "Ne yazık ki bize başvuran hastaların ancak
4'te birini ameliyat edebiliyoruz. Çünkü başvurduklarında akciğer kanseri ileri
evrelere gelmiş oluyor. Ameliyat yapamıyoruz. Diğer tedavi yöntemleri olan
kemoterapi ve radyoterapi uyguluyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
"Tek akciğer
ile yaşanabiliyor"
Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Göğüs
Cerrahisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Koşar, akciğer kanserinde ilk
tercih edilmesi gereken yöntemin cerrahi olduğunu vurgulayarak, bazı hastalarda
sadece cerrahinin yeterli olduğunu, bazılarında ise ameliyat sonrası kemoterapi
ve radyoterapinin tedaviye eklenebildiğini bildirdi.
Bazı durumlarda ise önce radyoterapi ve kemoterapiyle
tümör boyutunu küçültüp ardından ameliyat yaptıklarını belirten Koşar,
gelişen teknolojiyle birlikte komplikasyon oranı çok düşük başarılı ameliyatlar
yaptıklarını, akciğerinin birisi alınan hastaların tek akciğerle rahatlıkla
yaşayabildiğini kaydetti.
Akciğer kanserinde önleyici tedavinin tütün ve tütün
ürünleri kullanımının önüne geçmekle mümkün olabileceğini vurgulayan
Koşar, sigaranın sadece akciğer kanseri değil, içeriğindeki 4 bini aşkın
kanserojen madde nedeniyle neredeyse tüm kanserlerde etkili olduğuna dikkati
çekti.
Koşar, akciğer kanserinin engellenmesi için çocukların,
gençlerin sigaraya başlamasının önlenmesi, içenlerin sigarayı bırakması,
toplumda farkındalığın oluşturulması gerektiğini belirtti. (AA)
YORUMLAR