Bağışıklık sisteminin önemli bir parçası olan lenf bezlerinden kaynaklanan lenfoma, tüm dünyada kan kanserlerinin en yaygın görüleni. Çok fazla alt türü bulunması nedeniyle lenfoma tipinin doğru saptanarak doğru tedavi edilmesi yaşam süresini ve kalitesini doğrudan etkiliyor. Acıbadem Altunizade Hastanesi Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Siret Ratip, erken evrede tespit edilen lenfoma hastalarında tedavi başarısının yüzde 80’e ulaştığını söylüyor. Özellikle son yıllarda kullanımı yaygınlaşan akıllı ilaçlarla gelecekte lenfoma tedavisinde çok daha başarılı sonuçlara ulaşılabileceği düşünülüyor.
Dünyada yaygın görülen kanser türlerinden biri olan lenfoma nedeni tam olarak bilinmeyen kanserlerden biri. Kalıtsal bir geçiş göstermediği biliniyor. Ancak yaptığımız ya da yapmadığımız bir şey sonucunda lenfoma geliştiğini gösteren çok az kanıt bulunuyor. Üstelik 60’ın üzerinde alt türünün bulunması da lenfomanın nedenine ilişkin gizemini korumasını sağlıyor. Tüm kanserlerde olduğu gibi lenfoma için de erken teşhisi sağlayabilecek işaretlere dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Acıbadem Altunizade Hastanesi Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Siret Ratip, “15 Eylül Dünya Lenfoma Farkındalık Günü” dolayısıyla önemli bilgiler verdi.
Kesin nedeni hala
bilinmiyor
Lenfomayla gelen hastaların büyük bir çoğunluğunda kesin
neden saptanamıyor. Ancak hastaların küçük bir bölümünde kalıtsal veya edinsel
bağışıklık yetersizliği hastalıkları, bazı kromozom bozuklukları, Epstein-Barr
virüs enfeksiyonu ve midedeki helikobakter virüsünün lenfomaya yol açabildiği
düşünülüyor. Bunların dışında hastanın daha önce medikal nedenler ya da başka
nedenlerden dolayı radyasyona maruz kalması, kemoterapi alması da lenf
tümörü için risk faktörleri arasında gösteriliyor. Sigara da, bazı lenfoma
çeşitlerinden sorumlu tutuluyor. Dolayısıyla iyi beslenme başta olmak üzere
sağlıklı yaşam tarzı sürdüren ve enfeksiyonlardan korunan bağışıklık sistemi
güçlü kişilerde lenfoma gelişme riskinin de daha düşük olduğu düşünülüyor.
Boyun, kasık,
koltuk altındaki şişliklere dikkat!
Hodgkin ve Non-Hodgkin lenfoma adı altında iki gruba
ayrılan hastalık, erişkinlerde çocuklara göre daha çok görülüyor, yaş
ilerledikçe görülme sıklığı da artıyor. Boyun, kasık, koltuk altı, karın ve
göğüs içi dahil olmak üzere vücudun birçok yerinde bulunun lenf düğümlerinde
kansere neden olan habis tümörler gelişebiliyor. Dolayısıyla insanlar
genellikle büyüyen ve büyümeye devam eden bir lenf bezesi nedeniyle doktora
başvuruyor. Boyunda, kasıkta ya da koltuk altında ortaya çıkabilen şişliğin
yanısıra, ateş, gece terlemesi, iştahsızlık, kilo kaybı da hastada
görülebilecek şikayetler arasında sıralanıyor. Ancak birçok şişliğin nedeninin
lenfoma olmadığını söyleyen Prof. Dr. Siret Ratip, “Koltukaltı, boyun, kasık
bölgesinde şişlik tespit edenler hekime geliyorlar ama birçok şişliğin
nedeninin de lenfoma olmadığını biliyoruz. Bazı viral veya bakteri
enfeksiyonları da şişliklere neden olabiliyor” diyor. Bu nedenle, lenf bezleri
sebepsiz olarak büyür ve büyümeye de devam ederse, basit enfeksiyonlardan
ayırabilmek için mutlaka ayrıntılı inceleme gerekiyor
Tedavide ilk
sırada kemoterapi yer alıyor
Lenfoma tanısının konabilmesi için lenf bezesinden ya da
kemik iliğinden biyopsi ile örnek alınması gerekiyor. Yayılımını gösterebilmek
için de tomografi ya da PET tomografi yapılıyor. Hastalığın tedavisinde ilk
sırada kemoterapi ve kök hücre naklinden yararlanıldığını söyleyen Prof. Dr.
Siret Ratip, “Hastanın ve hastalığın durumuna göre kemoterapi türü ve süresi
belirleniyor. Kemoterapi tedavisiyle hastaların önemli bir bölümünde başarılı
sonuçlara ulaşılıyor. Bu şekilde kurtulamayan hastalarda yüksek doz kemoterapi
ve kök hücre naklinden yararlanıyoruz” diyor.
Akıllı ilaçlar
umut vaat ediyor
Son zamanlarda hedefe yönelik tedavilere odaklanıldığını
söyleyen Prof. Dr. Siret Ratip, “Klasik kemoterapiye ek olarak verilen bir
tedavidir. Ayrıca, belirli lenfoma türlerinde, hastalığın biyolojisine göre
geliştirilmiş yeni ilaçlar ön plana çıkıyor. Bu ilaçlar günümüzde genellikle
tedaviye dirençli hastalarda kullanılsa da önümüzdeki yıllarda ilk tedavi
seçeneği olarak kullanılma olasılıkları da yüksek. Son 10 yılda bu alanda
geliştirilen birçok yeni türev ilaç sayesinde, tedavinin başarısında gelecek
vaat eden sonuçlar alınabileceğini umuyoruz” diye konuşuyor.
YORUMLAR