Abdulkadir Konukoğlu: "İşi bilmek yetmiyor, yönetmeyi de bilmek lazım"
SANKO Holding Onursal Başkanı Abdulkadir Konukoğlu, 65 yaşında işyerinde günlük işlerden uzak durduğunu fakat her sabah düzenli olarak işe gitmeyi sürdürdüğünü belirterek, 'Patron da bir profesyonel gibi çalışmalı, baba bırakmış yöneticiler idare etsin derseniz çabuk batarsınız' dedi.
Abdulkadir Konukoğlu, Başkan Ömer Karadeniz Başkanlığında çevrimiçi gerçekleştirilen İstanbul Sanayi Odası Aile Şirketleri ve Kurumsallaşma Meclis Çalışma Grubu mayıs ayı olağan toplantısına katılarak tecrübe paylaşımında bulundu.
Karadeniz, Abdulkadir Konukoğlu’nun Anadolu sanayileşmesinin önderlerinden olduğunu anımsatarak, “Sayın Abdulkadir Konukoğlu, ülkemizin sanayideki en büyük lokomotiflerinden birisi. Kendilerini ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyoruz. İstanbul Sanayi Odası adına teşekkür ediyorum” diyerek sözü Konukoğlu’na verdi.
Çocukların küçük yaştan itibaren belirli dönemlerde işletmeye götürülüp iş süreçlerini gözlemlemelerinin gelecekte büyük yarar sağlayacağını kaydeden Konukoğlu, “İş sahibi aileler çocuklarını işletmelere götürmüyorlar. İşyerinde çalışma ortamını yaşamaları sağlanmalı. Ayrıca çocukları küçükken maaşa bağlayacaksınız ve bu bütçenin dışına çıkmamaları kural haline getirilmeli. Eğer çocuğunuza, ‘ne lazımsa al, kullan’ derseniz o çocuk muvaffak olamaz” diye konuştu.
Gençlere fırsat tanınırken kurallar konulması gerektiğinin altını çizen Konukoğlu, “Hepimiz çocuklarımızı çok seviyoruz ama sınırları iyi belirlememiz gerekiyor. Bizde şu anda dördüncü ve beşinci kuşak birlikte işin içerisinde ama her gelen iki yıl başka yerde çalışıp emir almayı öğrenerek ve hazmederek gelecek. Benim ve kardeşlerimin çocukları da ikişer yıl dışarıda farklı şirketlerde çalıştıktan sonra SANKO bünyesine katıldılar. Dışarıda çalışıp gelenler empati kurmayı öğrenir” ifadelerini kullandı.
BAŞARIYA GİDEN YOL EMEK VE MÜCADELEDEN GEÇİYOR
İşe başlangıç sürecini anlatan Konukoğlu, başarı yolcuğunu şöyle özetledi: “Babam Sani Bey, beni fabrikada ustaya teslim ederken ustama ‘bu senin çırağın, eğer benim oğlum diye ayrıcalık tanırsan sana hakkımı helal etmem’ dedi. ‘Diğer çalışanlara davrandığından daha sert davranacaksın’ diye ekledi. Sonra bana döndü ‘bundan sonra iş yaşamında baba yok. Baba evde, işe geldiğinde patron var’ diye tembihledi.
Askere gidene kadar babama fabrikada ‘baba’ demedim. Patron diyordum. Yönetim binasına gitmem de yasaktı. İşyerinde altı ay yerleri süpürdüm, tezgahları sildim. 15 yıl elektrikçilik, su tesisatçılığı, tornacılık, makine işi yaptım, ardından fabrika müdürlüğüne yükseldim. Bu yıllar kolay geçmiyor. Bir işe başladığınız zaman hemen müdür olmak gibi bir kolaylık yok, emek vermek mücadele etmek gerekiyor.
Yavaş yavaş yönetimde görev aldım. Biz böyle büyüdük. Her kademede çalışarak geldik. Ustalarımız hiçbir zaman bize patron çocuğu gibi davranmadı. Fabrikada normal çalışandık. Ustalarımın tavizsiz ve kuralcılığı sayesinde bugünlere ulaştım. Çok şükür emek verip mücadele ederek bu noktalara geldik.”
HAYATTA ASLA PANİKLEMEYİN, PANİKLERSENİZ İLERLEYEMEZSİNİZ
“Hayatta asla paniklemeyin paniklerseniz ilerleyemezsiniz” diyen Konukoğlu, gençlere önerilerde bulundu: “Merdivenleri üçer üçer çıkmayı hayal etmeyin, basamak basamak tüm aşamaları deneyimleyerek yükselmeyi hedefleyin. İşi bilmek önemli değil, iyi yönetmek önemlidir. İyi yönetici sakin olacak, düşünecek, ileriyi görebilecek. Bilgi önemli ama yöneticilik daha önemli.
Hayal kırıklığına asla uğramayın, sakin olun, kararları sakin verin ve verdiğiniz kararlarınızın arkadasın durun. İşe öğrenmek için çıraklıktan başlamak gerekiyor. Bir işin çıraklığını yapmazsanız ustalığa yükselemezsiniz. Elinizi taşın altına koymazsanız kese altını bulamazsınız. Üniversiteler sizin ufkunuzu açıyor bunu doldurmak size ait.”
ÖNCE AİLE İÇERİSİNDE KURUMSALLAŞACAKSINIZ
Aile içerisinde kurumsallaşmanın öne alınıp sonra da şirketlerin kurumsallaşmaya önem vermesi gerektiğine vurgu yapan Konukoğlu, şöyle devam etti:
“Kurumsallaşmada aile içerisinde kaideleri koymak çok önemli. Aile anayasası mutlaka olmalı. Üç- dört yılda bir güncellenebilir. Önce aile içerisinde kurumsallaşacaksınız. Aileden veya dışarıdan olsun mümkünse aynı oda içerisinde iki kardeşi veya kardeş çocuklarını çalıştırmayın. Böyle bir durumla karşılaştığınız zaman farklı birimlerde görevlendirme yapılmalıdır.
Eşinizi ve çocuklarınızı maaşa bağlayın. Belirli aylık alsınlar düzenli olarak maaşlarını verin. Eşinizin bütçesi olmazsa kardeşlerden biri takı veya farklı hediye alınca diğeri de istiyor. Böyle olunca sermaye birikimi olmaz. Fakat herkesin maaşı olursa harcamalar sorun olmaz. Kendi bütçenizi bile muhakkak yapın. Şirketin bir tüzel kişiliğinin olduğunu aile bireylerine vurgulamalıyız.
Herkesin bir maaşı olsun. Böyle olmazsa kardeşler ve kardeşlerin eşleri arasında kavga çıkıyor. Maaş uygulaması bir anlamda tasarrufa giden yolu da açmaktır.”
Kurumsallaşmanın adım adım yapılıp çalışanların iyi seçilmesi gerektiğine dikkat çeken Konukoğlu, kendilerinin çalışanlarına baba- oğul, kardeş olarak yaklaştıklarını bildirdi.
Bir ağabey veya yönetici ölene kadar işin başında kalırsa o ailenin dağılma tehlikesiyle karşılaşabileceğine işaret eden Konukoğlu, “Bir sonraki kardeş ne zaman işin başına geçeceğini bilip kendisini hazırlamalıdır. 65 yaşını doldurdum günlük işlerden çekildim ama yine her sabah işime gidiyorum. 65 yaş veya günümüz koşullarına göre 70 yaşında mutlaka görevi bırakıp bayrağı sizden sonrakilere devretmelisiniz” uyarısında bulundu.
MİRAS PAYLAŞIMINDA BABA VEKİLİ BÜYÜK AĞABEYLER ADİL OLMALI
“Baba vefat ettikten sonra miras paylaşımında baba vekili büyük ağabeylerin adil olması gerekiyor” diyen Konukoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
“Aile şirketlerinde miras bölüşümü çok adaletli olmalı. Ailede hiç kimse adaletsizliğe uğradığını düşünmemeli. Miras paylaşımı adil olursa, aile kenetlenir, sevgi ve saygı ile büyüme sürdürülür. Aile şirketleri kardeşlerin kenetlenmesiyle büyüyüp gelişir. Miras bölüşümünde büyükler fedakarlık yaptığı ölçüde kardeşlerini bir arada tutar. Böylece ailenin kenetlenmesi sağlanır, şirket büyür.
Babam Sani Konukoğlu’nun 1994 yılında vefatından çok kısa bir süre sonra kimseye laf düşürmemek ve herkesin hakkı olanı alması için miras bölüşümünü gerçekleştirdim. Şirkette kimin ne kadar hissesi olduğu zaten belli. Arazilerin bölüşümü için aile büyüklerimin de onayını alarak bir komisyon oluşturdum. Komisyon üyeleri mirasa konu arazileri belirleyip değerlemesini yaptı.
Arazileri numaralandırarak bir torbaya koyduk ve en küçük kardeşimden başlayarak çekiliş yaptık. Ben çekiliş yapmadım, 'herkes çekilişini yapsın, kalanı benim' dedim. Örneğin, çekilişi yapan 105 liralık araziyi çekmiş, ama hakkı 100 lira ise torbaya 5 lira iade ediyor. Miras bölüşümü adil olunca kimsenin kimseye söyleyeceği söz olmuyor. Bu sayede miras paylaşımından dolayı hiç gönül kırgınlığı olmadı.”