Açlığınızın nedeni duygularınız olabilir!
Hayatımızda çok büyük yer tutan, beslenmemizde tercihlerimizi belirleyen etkenlerden biri de duygularımız... Evet, başlangıçta 'tuhaf' görünen bu bilgi araştırmalarla da kanıtlanmış durumda. Etrafımızda bazı insanlardan 'üzülünce yemek yiyemem', 'stresliyken kendimi buzdolabının başında bulurum' gibi benzer ifadeleri duymuşsunuz ya da kendiniz yaşamışsınızdır. İşte bu durumun kaynağı duygularımız.
Yapılan araştırmalar duygu durumuna göre yemek yeme alışkanlıklarının da değiştiğini gösteriyor. Duygularımıza yenik düştüğümüz zamanlarda vücudun, ihtiyacı olmadığı halde tepki anlamında tüketime geçtiğini söyleyen Acıbadem Adana Hastanesi’nden Psikolog Meriç Mavi, sonuçta ‘duygusal açlık’ olarak tanımlanan durumun ortaya çıktığını söylüyor.
Yemek yeme alışkanlıklarımızın oluşmasında, yaşam tarzımızdan yetişme şeklimize, yaşadığımız bölgeden çalıştığımız işe kadar pek çok etkenin rol oynadığını biliyorduk. Ancak araştırmalar gösteriyor ki, tüm bunların yanında duygu durumumuz da beslenme şeklimizi belirlemede etkili bir rol oynuyor. Duygusal değişimler, besinleri fazla tüketmeye yönelttiği gibi iştah azalmasına da neden olabiliyor. Ancak, özellikle duygusal açlık durumu fazla tüketime bağlı obezite, hipertansiyon, diyabet gibi kronik hastalıklar açısından risk oluşturduğu için daha fazla önem taşıyor. Acıbadem Adana Hastanesi’nden Psikolog Meriç Mavi, kilo kontrolü yapmaya çalışan kişilerin bile duygusal açlık yaşamaları nedeniyle, olumsuz düşüncelerle kendilerini yemek yerken bulabildiğini söylüyor. Üzüntülü zamanlarda kişinin kendisine “dur” diyemeyip, yemeye devam ederek mutsuzluğun üstünü örtmeye çalışmasının sorunu büyüttüğünü söyleyen Psikolog Meriç Mavi, “Alınan besin miktarı motivasyon sağlamak yerine kilo problemi ve buna bağlı diyabet, hipertansiyon gibi hastalıklara neden olabiliyor” diyor.
Duygusal açlık yaşayanlar tokluk hissi duymuyor
Duygusal açlık yaşayan kişilerde, yeme düzeni geliştirilemediği için açlık hissinin çok gelişmediğini ve öğün saatlerinin olmadığını söyleyen Psikolog Meriç Mavi, “Bu durumun ciddi bir sorun noktasına ulaştığı kişiler, günde kaç öğün yapmaları gerektiğini bilmiyor ve 2 saat geçmeden yağ ve şeker yönünden oldukça zengin yiyecekleri tercih ediyorlar. Yemek yeme alışkanlıkları ve düzensizlikleri onları rahatsız etse de, fizyolojik olarak tok olduğunu anlamıyor. Açlıkla duygu bastırılmaya çalışılıyor” diye konuşuyor. Duyguların yemek yeme üzerindeki etkisinin kişiden kişiye değişim gösterdiğine işaret eden Psikolog Meriç Mavi, “Örneğin bazı kişiler mutlu olduklarında daha büyük porsiyonlar yediklerini söylerken, bazı kişiler ise üzgün olmanın getirmiş olduğu depresif modla yemek yemeye olan ilgisinin tamamen söndüğünü ve çok sevdiği bir yemeğin dahi gözlerinde sıradanlaştığını belirtebiliyor” diye konuşuyor.
Duygular yiyerek bastırılıyor
Psikolog Meriç Mavi, kişilerin içerisinde bulunduğu stresli durumu atlatabilmek adına Binge Eating Bozukluğu (Tıkanırcasına yeme) adı altında değerlendirilen bir sendromla karşı karşıya gelebileceğini söylüyor. Psikolog Meriç Mavi sözlerine şöyle devam ediyor: “Bu durumdaki kişiler yeme ihtiyacı olmadığı halde bastırılmış duygularını yemek yiyerek örtbas etmeye çalışıyor. Tıkanırcasına Yeme Bozukluğu yaşayan kişiler obez olmadıkları gibi kusma eğilimi de göstermiyor ve herhangi bir suçluluk hissine sahip olmuyor. Depresyonla yakından ilişkili olan ve psikolojik bir temeli olabileceğini düşünülen kişilerin terapiye yönlendirilmeleri gerekiyor.”
Stres sindirimi yavaşlatıyor
Herhangi bir nedenle ortaya çıkan kaygı bozukluklarının da beslenme üzerinde direkt etkisi olduğunu söyleyen Psikolog Meriç Mavi, bu dönemde, vücudun sindirim sistemini bozmayacak nitelikte besinlere daha çok doyması gerekirken mideyi yorabilecek, faydası olmayan yiyeceklerin tercih edilebildiğini söylüyor. Psikolog Meriç Mavi, mide ve sinir sisteminin birbirini bu denli etkilediğinin yapılan araştırmalarla desteklendiğini belirterek ilişkiyi şöyle açıklıyor: “Mide, yaşanılan stresli dönemden fazlasıyla etkileniyor. Stresli olunan dönemde sindirimi düzenleyen sinir sistemi yerine tepkileri kontrol eden kısım harekete geçiyor ve bu nedenle sindirim yavaşlıyor. Sindirimin yavaşlamasıyla birlikte yaşanılan gerginlik vücudu teslim alabiliyor ve bu durum günlerce devam edebiliyor.”