"Bir parti devleti varsa onu da bu ülkeye CHP yaşatmıştır"
AK Parti Genel Başkan Yardımcı ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal, Ekotürk Tv'de katıldığı canlı yayında soruları yanıtladı ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Dünyadaki mülteci sorununa değinen Ünal, Türkiye'nin bu
konuda transit ülkelerden biri olduğunu belirtti.
Uluslararası hukukun insan hakları bağlamında güvenceye aldığı hususlar olduğunu dile getiren Ünal, Türkiye'nin bu konuda uluslararası kamuoyuna sorumluluklarını yıllardan beri hatırlattığını söyledi.
İdlib konusunda da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın defalarca Avrupa'yı uyardığını ifade eden Ünal, "En sonunda Türkiye kapıları açmak zorunda kaldı. Yani Türkiye kimseye 'gidin' demedi, sadece kapıları açtı. Şimdi Yunanistan'ın da yapması gereken ne aslında? Yine uluslararası hukukun gerektiği şekilde kendisi de transit ülke konumunda, bu insanların geçişine izin vermesi gerekiyor." diye konuştu.
Doğrudan Yunan ordusunun müdahalesiyle öldürmelere kadar giden olaylar yaşandığını anlatan Ünal, her türlü şiddetin uygulandığına değindi.
Bu bağlamda Türkiye'nin sınır güvenliğinin sağlanması ve toprak bütünlüğü konularına siyasi değil milli bir mesele olarak bakılması gerektiğini vurgulayan Ünal, bütün siyasal kesimlerin Türkiye'nin milli güvenlik meselesinde bir ve tek yürek olması gerektiğini dile getirdi.
İdlib konusunda AK Parti, MHP, CHP ve İYİ Parti'nin ortak bildiri yayımladığını hatırlatan Ünal, bildiriyi yayımlamakla ona sadakat göstermenin ayrı şeyler olduğunu söyledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştiren Ünal, Kılıçdaroğlu'nun tüm dünyanın meşru kabul ettiği Suriye muhalefetine "terörist" dediğini ancak bütün dünyanın terörist olarak gördüğü PYD'ye, YPG'ye, kendi insanını katleden Esed'e alkış tuttuğunu ifade etti.
Milli İstihbarat Teşkilatı mensuplarının kimliklerinin ifşasını düzenleyen yasa bulunduğunu, bunun açık bir şekilde bir ihlal edildiğini ve yargının gereğini yaptığını aktaran Ünal, "(Kılıçdaroğlu) Açık bir şekilde MİT Kanunu'na aykırı davranışta bulunan bir gazeteciyle ilgili yargının ortaya koyduğu tasarrufu gayrimeşru sayabiliyor." ifadelerini kullandı.
"BİR BEKLEME SÖZ KONUSU OLMADI"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rusya ziyaretinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmesinden önce bekletildiği yönünde bir Rus televizyonu tarafından yapılan haberlerin muhalefet tarafından siyaset malzemesi yapılmasını da eleştiren Ünal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugün Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu da Putin'in sözcüsü Peskov ile görüştüğünü ve Peskov'un bu davranışı kınadığını ve son derece çirkin bulduğunu ifade etti. Rus televizyonu bir haber yayınlıyor. 'Recep Tayyip Erdoğan bekletildi' diyor. Biz oradaydık, bir bekleme söz konusu olmadı. Bir buçuk dakika biz bekledik, çünkü basının içeride henüz hazır olmadığı söylendi. Aynı şekilde Putin de diğer tarafta bekledi. Sonra Putin içeri girdi ve biz içeri girdik. Putin kameraların önünde bizi karşıladı."
Muhalefetin, kendisi ve AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'in Rusya'daki görüşmelerde neden yer aldıklarını sorduğunu anlatan Ünal, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde Cumhurbaşkanı'nın gerek gördüğünde bir toplantıya katkı sağlayacağına inandığı herkesi davet edebileceğini, kaldı ki kendisinin de Ömer Çelik'in de bakanlık yapmış isimler olduklarını anımsattı.
"Bir parti devleti varsa onu da bu ülkeye CHP yaşatmıştır" diyen Ünal, "Orada Türkiye'nin en iyi diplomatları vardı. Müzakere masasında teknik olarak konuşulması gereken her şeyi onlar konuştular. Bizim de orada bulunmamızın bir anlamı vardı. Bu meselelerin bir de siyasi tarafı var. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi, İYİ Parti, cumhurbaşkanı 'bekletildi mi, bekletilmeli mi' diye saldırdığı zaman, cumhurbaşkanına hakaret ettiği zaman, siyasetçi olarak ona ben cevap vereceğim. Ona bir diplomat cevap vermez." dedi.
Muhalefetin "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" sözünü kabul etmediğini vurgulayan Ünal, bunun her konuda karar verme hakkının millete ait olduğu anlamına geldiğini kaydetti.
Mahir Ünal, "Milletin temsilcilerinin siyasi irade olarak devletle ilgili tüm kararları verme hakkı daha yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle birlikte hayata geçti. Milletin seçtiklerinin kararlarıyla artık devlet aygıtı çalıştırılıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Muhalefete göre siyasetçinin devlet işine karışmaması gerektiğine dikkati çeken Mahir Ünal, şunları kaydetti: "Bunların kafasına göre devletle ilgili kararları siyasetçi vermemeli. Siyasetçi, ulaşım, sağlık, eğitim gibi birtakım hizmetlerle uğraşmalı, devletle ilgili kararları siyasetçi vermemeli. Kim vermeli? Onların da sahibi olan efendiler, vesayet odakları karar verebilir. Vesayetin siyasetteki ayağı CHP'dir ve CHP bu aklını hiçbir zaman değiştirmeyecektir. O yüzden CHP bu milletin seçtiği bir siyasetçinin Rusya'da olmasından rahatsızdır. Soçi'de olmasından, Amerika'daki dış geziye katılmasından rahatsızdır. Orada milletin seçmediği bir atanmış olsa CHP bundan rahatsızlık duymaz ama millet seçtiğinden rahatsızlık duyar."