Boğulmalar arttı
Türkiye genelinde olduğu gibi son zamanlarda, Kahramanmaraş'ta da boğulma nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı arttı.
SON BİR AYDA 8 KİŞİ ÖLDÜ
Havaların ısınmasıyla beraber, serinlemek amacıyla girilen sulama kanalları, gölet ve barajlarda boğularak hayatını kaybedenlerin sayısı arttı. Son bir ayda, Kahramanmaraş Merkez, Türkoğlu, Pazarcık, Çağlayancerit İlçeleri ve Narlı Mahallesi’nde gerçekleşen boğulmalarla ilgili 5 haber yapıldı. Yapılan 5 haberde 8 kişinin hayatını kaybettiği öğrenildi. Son bir ayda 8 kişinin boğulma nedeniyle hayatını kaybetmesi akıllara şu soruları getiriyor: “Vatandaşların, serinlemek için özellikle sulama kanalları ve sulama amacıyla yapılan küçük göletler ile barajları tercih etmesi, tesadüf mü? Şehrimizde, insanların serinleyebileceği ortamlar, yetersiz mi? Sulama kanalları, gölet ve barajlarda güvenlik önlemleri, yeteri kadar alınıyor mu? Boğulma vakalarının sık yaşandığı, bu ortamları kim nasıl denetliyor? Bu alanlarda, uyarı ve bilgilendirme levhaları gerekli sayıda gerekli yerlere konulabiliyor mu? Boğulma vakalarının önüne nasıl geçilebilir? Bu konuda gerekli eğitici çalışmalar yapılabiliyor mu?”
FİZİKİ TEDBİRLER YETERLİ DEĞİL!
Sulama kanallarının iki yanına yapılan korkuluklar, vatandaşın kanala girmesini engelleyecek yükseklikte değil. Çapı küçük olan gölet ve barajların etrafının tel örgü ile kapatılması gerekiyor. En usta yüzücülerin bile su içinde oluşabilecek girdap ile mücadele edemeyeceği öngörülerek vatandaşı, bu ortamlardan uzak tutmak gerekiyor. Vatandaşa, bu ortamların sulama maksatlı yapıldığının ve yüzmeye elverişli olmadığının anlatılarak; bir taraftan da vatandaşa serinleyebileceği ortamların oluşturulması icap ediyor. Boğulma vakalarının önüne geçmek için alınan fiziki tedbirlerin tek başına yeterli olmadığına değinen Kahramanmaraş Devlet Su İşleri 20. Bölge Müdürü Mevlüt Aydın, Bu konuda aileden, okuldaki öğretmene; cami hocasından basın yayın organlarına kadar görev düştüğünü belirterek; “Topyekûn mücadele edilmeli. Yani fiziksel tedbirler yeterli değil. Çünkü denizlerin etrafını çevirebilir misin? Göllerin etrafını çevirebilir misin? Ama orda ki insanları bilinçlendirebilirseniz. O zaman bunların önüne geçme imkânı olacaktır. Eğer senede bir kişi, boğulmaktan kurtulursa, bu parayla pulla değişilmez.”
Son bir ayda 8 kişinin boğulma nedeniyle hayatını kaybettiği sulama kanalları, gölet ve barajlarda alınabilecek önlemler üzerine değerlendirmelerde bulunan Kahramanmaraş Devlet Su İşleri 20. Bölge Müdürü Mevlüt Aydın, “Fiziksel tedbirler mutlaka alınmalı; ama insanlarımızı, bilinçlendirmeliyiz. Okullarda çocuklarımıza eğitimini vermeliyiz. Camilerde, Cuma vaazlarında, hocaların vaazın sonunda mutlaka oradaki cemaati bilgilendirmesi gerekiyor. Yazılı basında bu konuların işlenmesi, çok önemli. Topyekûn mücadele edilmeli. Yani fiziksel tedbirler yeterli değil. Çünkü denizlerin etrafını çevirebilir misin? Göllerin etrafını çevirebilir misin? Ama orda ki insanları bilinçlendirebilirseniz. O zaman bunların önüne geçme imkânı olacaktır. Eğer senede bir kişi, boğulmaktan kurtulursa, bu parayla pulla değişilemez” dedi.
İnsanların yaz sıcağında serinleyebileceği alanlar aradığını ifade eden Aydın, şöyle konuştu: “İnsanlar nasıl doğal göllere, nehirlere, denizlere, ırmaklara giriyorlarsa bu sefer buralara girip buralarda serinlemek ihtiyaçlarını gidermek istiyorlar. Buralarda da bu müessif kazalar meydana geliyor bunların tabi önüne geçmek için, öncelikle insanları bilinçlendirmek gerekiyor. Bizler bu tip müessif kazaların olmaması için, çeşitli tedbirler geliştirdik. Bunlardan en önemlisi, sulama sezonun en başında tüm ilçelerimize, köylerimize su verileceğine dair bildirim yapıyoruz. Yazılı olarak işte oralarda camilerden, muhtarlıklardan işte bu tip yazılı ve görsel basın vasıtasıyla insanlarımızı uyarıyoruz. İkincisi çok sayıda levha dikiyoruz; ‘Kanallara girmek ve yüzmek yasaktır’ diye. Bu yıl 2 bin tane levha yaptırdık. Tesislerimize dağıttık ve oralara dikildi. Fiziksel tedbirlerin alınmasının uygun olacağı yönündeydim. 2011’den buyana yaptığımız tüm taşkın koruma tesislerine ve sulama kanallarına korkuluklar yaptık, yaptırıyoruz. Bu kadar tedbire rağmen DSİ’de görevli arkadaşlarımızı sürekli dolaştırıyordum. Kanalların, bu suların işletilme hakkı, Sulama Birliklerine veriliyor. Biz, DSİ olarak inşaatını tamamlayıp, sulama birliklerine devrediyoruz. Onların da elemanları, bu kanalları geziyor. Orada suya giren bir çocuk gördükleri zaman hemen emniyet müdürlüğümüze haber veriyorduk. Ve Emniyet Müdürlüğü ekipleri gelip oradakileri çocukları alıyordu. Çünkü çok caydırıcı oluyor. Her türlü tedbiri alsak bile Adana’da polisler havadan helikopterle takip ediyorlar. Biliyorsunuz orada da kanal, şehrin ortasından geçiyor. Ama ne yazık ki üzülerek ifade ediyorum. Adana’da da her sene 10-15 kişiden aşağı boğulma vakası görülmüyor. Çok büyük bir problem. Şanlıurfa’da hattı hesabı yok.”
Mutlaka ve mutlaka insanların bilinçlendirilmesi yönünde çalışmalrın artırılması gerektiğine dikkat çeken Bölge Müdürü Mevlüt Aydın,” Bunları uyaracağız. Okullarda öğretmenlerimiz, camilerde hocalarımız, evlerde ebeveyniler, bu eğitimi bilinçlendirmeyi yaparsak; gireceğim diyenlere de fiziksel engeller koymalıyız. Çünkü onlar canlarımız, ciğerlerimiz bizim vatandaşlarımız” diye konuştu.
Çağlayancerit’te yaşanan boğulma haberine işaret eden Müdür Aydın, bu yıl yağışların fazla olduğu için geçen yıla göre Zorkun Göleti’nin daha dolu olduğunu belirterek şu açıklamalarda bulundu: “Nasıl ki sulama kanallarına parmaklıklar çekiyorsak; küçük göllere de o tip fiziksel tedbirler yolunda gitmemiz gerekebilir. Ben de sizin gibi düşünüyorum. Tabi bunlar imkân meselesi. İmkan dahilinde, böyle küçük göletlerin etrafının, tel örgüyle ya da benzeri fiziksel engellerle kapatılması mümkün olabilir. Biz DSİ olarak barajları ve sulama kanallarını yapıyoruz, sulama birliklerine devrediyoruz. Sulama birlikleri de buralara barajlara güvenlikçi koyuyor. Onlar tabi gövdenin olduğu yeri bekliyor. Baraj gölünü beklemelerine imkân yok. Yani gövdenin olduğu yerde vanaları var, şunları bunları var. Biliyorsunuz Kartal Kaya Barajı büyük bir baraj. Dolayısı ile orada bekçi var. Şimdi biri yukardan uçtan suya girdi. Bekçi ne yapabilir. Kartalkaya’yı gözünüzün önüne getirin. Küçük çaplılarda da bu tip şeyler faydalı olabileceğine inanıyorum. Yani taşkın korumalara nasıl başladıysak, yapıyorsak; böyle şeylere de sıra gelmesi lazım. Zorkun Göleti’nden faydalanan olmadığı için bekliyoruz. Sulama biter bitmez devam edeceğiz. Orada kooperatif kurulacak. Sulama kooperatifi. Bir birlik kurulacak. Onlara diyeceğiz ki; alın arkadaş. Devlet buradaki yatırımı yaptı. Siz de faydalananlar olarak burayı işletin.”
Âdem Demir: Canımız yanıyor
Boğulmalarla ilgili yetkili kurumların gerekli tedbirleri alması gerektiğini belirten Kamu Sen Kahramanmaraş Şube Başkanı Adem Demir, şu ifadeler yer verdi: “Sivil Toplum Örgütü olarak her ne kadar da bizim alanımızın dışındaysa böyle olaylar insanlar üzücü bir olaylar gerçekten üzülüyoruz. Her insanın vefat etmesinde sonuçta can taşıyoruz bizim de canımız yanıyor. Bunun la ilgili yetkili kurumların gerekli önlemi alması elbette bizi de çok mutlu eder. Özellikle bu konu ile ilgili Devlet Su İşlerinin tedbir alması gerekir. Onun akabinde kolluk kuvvetlerimizin bu konu ile tedbir alması gerekir halkın bilinçlendirilmesi yönünde Sağlık İl Müdürlüğü yine Devlet Su İşleri ortaklaşa bir proje geliştirebilir. Bu tür vakaların olması hemzem artık 21. Yüzyılda yaşıyoruz, teknolojinin üst safhaya ulaştığı bir dönemde yaşıyoruz. İnşallah canlar yanmaz. İnşallah insanlar huzursuz olmaz, huşu içerisinde, birlik beraberlik içerisinde yaşamalarını devam ettirirler. Anneler ağlamaz diyoruz yetkililer gerekli tedbirleri alırlarsa bizlerde mutlu oluruz.”
Boğulmalar eğitimle önlenebilir
Boğulma sonucu insanların hayatının kaybetmesinin önüne geçmek için eğitim şart olduğunu ifade eden Duyarlı Toplum Derneği Başkanı Selahattin Sevmez, şu bilgilere yer verdi: “Şimdi her şeyin, her işin temelinde olduğu gibi bu olayda da eğitimin ön plana çıktığı kanaatindeyim. Eğitim ilk okul çağından itibaren gerek okullarda, gerek diğer kamu kurum ve kuruluşlarında, yani sadece okul çağından başlayarak değil; her türlü ortamda bir defa her konuda olduğu gibi bu konuda insanların eğitilmesi lazım. Bilinçlendirilmesi lazım. Kahramanmaraşımız, gerçekten dört tarafı sularla çevrili bir yer. Tabiri caizse su zengini aslında barajlar, göller, akarsular, ırmaklar… Dolayısı ile mevsim olarak ta iklim olarak ta memleketimiz Akdeniz bölgesinde ve sıcak bir memleket. Dolayısı ile insanlarımızı özellikle bu sulardan alıkoyamazsınız. İnsanlar su ile iç içe. Yani tarla sulamada, bağda, bahçede, sporda… Su insanın vaz geçilmez ihtiyaç duyduğu kaynaklardan bir tanesi. Bu konuda ilkokuldan hatta ilkokul öncesinden başlayarak insanların bu eğitimi bu hakkı alması gerekiyor. Yani insanın hayatının sonuna kadar bir defa su ile alakalı eğitim alması kanaatindeyim. Çünkü insan doğumdan ölümüne kadar bir defa su ile yaşamak zorunda. Hem içme olarak hem yüzme olarak hem spor olarak dolayısı ile su vaz geçilmez olduğu için bu konuda 7 den 70 e diyelim insanın bir defa su ile barışık olması lazım. Barışık olabilmesi için de onu tanıması lazım. Bu konuda ciddi anlamda her insanın bilinçlenmesi lazım.
Sevmez: Herkes Sorumlu
Derneğimizin isminden yola çıkarak duyarlı toplum derneği olarak olaya şöyle yaklaşabiliriz: Burada insani bir durum var söz konusu nedir bu? Allahu Teala’nın yer yüzündeki en şerefli en güzel yaratı olan insanın burada canı söz konusu. Sonuçta Allah insanı yaratmış; ama elbette ki akıl nimetiyle de şereflendirmiş. İşte bu önemli olan bu aklı kullanabilmek. Elbette ki yine biz insanlar üzerine düşen sorumluluklar var. Bir defa ortada bir can var. İnsan canı var. Dolayısı ile bu konuda herkesin sorumlu olduğu kanaatindeyim.
Emniyet tedbirleri alınmalı
Bu tür projeler yapılırken bir defa projenin içerisine, projenin maliyetinin içerisine, bir takım emniyet tedbirlerinin de alınması gerek. Yani bunu gerek levhalarla gerek sadece levhalarda yetmeyebilir. Tel örgüler olur. Uyarıcı şeyler olur. Örneğin insan suya düştü ama suya düşer düşmez ölmez. Belli bir mücadeleden sonra sürüklenir. Belli bir yerde kalması lazım. Hatta ve hatta insanların ölse de dahi Allah korusun! Sonra cenazesi bile bulunamıyor. Belli bir yerde bunun frenlenmesi gerekiyor. İnsanlar günlerce mesela cenaze arıyor. Bu da üzücü bir durum. Dolayısı ile bunların da tedbirinin alınması şart