"Burayı Fransa, Hollanda zannettiler, yanıldılar"

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Swissotel Bosphorus'ta düzenlenen Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) 2018 Yılı Mali Genel Kurulu'nun açılışında konuştu.

Erdoğan, dünyanın ciddi değişimler yaşadığı bir süreçte, yeni yapısıyla ve yeni yönetimiyle DEİK'in iş dünyasının bilhassa da ihracatçıların lokomotif kuruluşu haline geldiğini söyledi.

DEİK'in 2016 yılı ocak ayından bugüne kadar düzenlediği, içinde iş forumlarının, konsey toplantılarının da yer aldığı 5 bin farklı etkinliği, yakalanan ivmenin bir göstergesi olarak değerlendirdiğini ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin en büyük 100 şirketinin 63'ünün, en büyük 46 uluslararası müteahhitlik şirketinin 28'inin, en büyük 70 ihracatçı şirketinin 21'inin DEİK üyesi olmasının da bu başarının bir nişanesi olduğunu belirtti.

Burada üye sayısı kadar üyelerin niteliğinin, vasfının da son derece önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, Türkiye'de çeşitli alanlarda faaliyet yürüten birçok çatı kuruluşu gibi DEİK'in de asıl değişimi kendi bünyesinde gerçekleştirdiğini aktardı.

Son dönemde atılan adımların DEİK'i, Türkiye'nin tüm renklerini kucaklayan, tüm farklılıklarını içinde barındıran, daha kapsayıcı, daha kuşatıcı bir yapıya kavuşturduğunu belirten Erdoğan, bu yapısal değişimin DEİK'in gücüne, yurt içinde ve yurt dışında sahip olduğu etkinliğine de ciddi katkılar yaptığını, Türkiye adına çok önemli bir kazanım olarak gördüğü bu başarının korunması ve geliştirilmesi gerektiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEİK'in yakaladığı ivmeyi gelecek sene de devam ettirerek başarı çıtasını çok daha yüksek seviyelere çıkaracağına inandığını dile getirerek, şunları kaydetti: "Tıpkı, 2019 yılı için belirlenen 'işimiz, gücümüzü dünyaya taşımak'... Bu bizim parolamız. 2019 bu noktada çok ama çok farklı olacak. Sizlerden Türkiye'nin ekonomik gücünü yakın coğrafyamızdan başlayarak, tüm dünyaya taşımanızı bekliyorum. Bunun için de DEİK, icrai bir kurul olmasının yanı sıra iç dünyamıza ufuk açacak, yol ve istikamet çizecek, fikri egzersizler de yürütmelidir. DEİK, dış ekonomik ilişkilere dair stratejiler hakkında raporlar üretmeli, uygulanmasını sağlamalı, sonuçlarını da yakından takip etmelidir. Bu yönde yapacağınız çalışmalarda da her zaman sizlerin yanında olmayı sürdüreceğim."

Erdoğan, gerek 2011 yılı gerekse o günden bugüne gelen sürece değinerek, "11 yılı aşkın Başbakanlığım döneminde, gerekse de Cumhurbaşkanlığımız süresince DEİK'in çalışmalarına özel önem verdik. Afrika'dan Güney Amerika'ya kadar ziyaret ettiğimiz her yere DEİK'i de davet ederek, iş adamlarımız arasında köprüler kurduk. Küçük, büyük demeden firmalarımızın sorunlarını çözmek, sizlerin karşılaştığı sıkıntıları gidermek için ciddi gayret gösterdik. Bundan sonraki süreçte, bu çatı aslında KOBİ'leri de almak suretiyle ufku daha da genişletmek, KOBİ'lerin bakış açılarını çok daha güçlü hale getirmek için bir adım atmamızın da gereğine inanıyorum." diye konuştu.

Bürokrasiden teminat mektuplarına, gümrük sorunlarından tır şoförlerinin meselelerine kadar her işle yakından ilgilendiklerini vurgulayan Erdoğan, bütün bunları iş adamlarına daha rahat, daha güvenli bir ticaret ortamı tesis etmek için yaptıklarını söyledi.

İhracat artsın, yatırımlar çoğalsın, istihdam, büyüme, üretim katlansın diye bu mücadeleyi yaptıklarını belirten Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "2002 yılında yola çıktığımızda, bizim ihracatımız neydi? 36 milyar dolar. Şu anda nereye geldik? 170 milyar dolara geldik. İhracatçı firma sayımız 31 bindi. Ama bunları ana muhalefetin başı bilmez, anlamaz bu işlerden. İki kat arttırdık, şu anda 71 binin üzerine çıkardık. Yürürlüğe koyduğumuz düzenleme ile 8 bin 582 ihracatçımıza, yeşil pasaport imkanı getirerek pek çok ülkeye vizesiz seyahatin yolunu açtık. Talebi geri çevirmedik. EximBank'ın sermayesini, 3 milyar liradan 10 milyar liraya çıkardık. İhracatçılarımıza sadece geçtiğimiz yıl 2 milyar liranın üzerinde nakit destek sağladık. 1975-2002 döneminde ülkemizde sadece 15 milyar dolar doğrudan yatırım yapılmışken son 16 yılda 201 milyar doların üzerinde doğrudan yatırım rakamına ulaştık."

"ÜLKEMİZİ TÜM DÜNYADA GÖRÜNÜR, TANINIR HALE GETİRDİK"

Her sene dünyanın farklı kıtalarını, farklı ülkelerini ziyaret ettiklerini, gittikleri ülkelerin sanayici ve iş adamlarıyla Türkiye'deki iş adamlarını bir araya getirdiklerini anlatan Erdoğan, "Liderler olarak tüm iş adamlarına oralarda bir heyecan, onlara ciddi manada girişimci ruhunu aşılayalım istiyoruz. Gerek resmi ziyaretler, gerekse ev sahipliği yaptıkları uluslararası toplantılar münasebetiyle, devlet ve hükümet başkanlarını da ülkemizde ağırlıyoruz. En son İran Cumhurbaşkanı Ruhani ile Çankaya Köşkü'nde iş adamlarımızı bir araya getirdik. Bunlar ilk ama biz kararlıyız, yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. Bu ziyaretler ve temaslardan şahitlik ettiğimiz tablo şudur. Bugün Türkiye 15-20 yıl öncesine kadar esamesinin dahi okunmadığı pek çok ülkede sadece resmi misyonlarıyla değil, iş adamlarıyla, firmalarıyla, ürünleriyle, sivil toplum kuruluşları ile vardır. Müteahhitlik hizmetlerimizle, dizilerimizle, sinema filmlerimizle, sağlık hizmetlerimizle ve kültürümüzle, ülkemizi tüm dünyada görünür, tanınır hale getirdik." değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002 yılında göreve geldiklerinde doğru düzgün hiçbir yatırımın olmadığı bölgelerde bugün Türk girişimcilerin üretim ve ticaret yaptığını, yüz binlerce insana istihdam sağladığını belirtti.

Müteahhitlerin, Afrika'dan Rusya'ya, Kazakistan'dan Balkanlar'a çok geniş bir coğrafyada göğsü kabartan projelere imza attığını vurgulayan Erdoğan, "Senegal'in başkenti Dakar'a gidiyorsunuz, sizi orada Türk müteahhitlerin yaptığı Batı Afrika'nın en modern havalimanı karşılıyor. Yeni, muhteşem bir kapalı spor salonu yaptılar. Tüm Afrika'ya ses verecek. Bunları artık Türkiye ve Türk yapıyor. Havalimanını, kapalı spor salonunu, yollarını alt ve üst yapısıyla yapıyor. Bununla birlikte ses veriyor Gana'ya, Gambia'ya, Endonezya'ya..." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Endonazya'daki tsunamiye değinerek, "Ne yazık ki 170 kadar Endonezyalı kardeşimiz burada öldü. Allah rahmet eylesin ve tüm Endonezya halkına Türk halkı olarak başsağlığı dileklerimizi bu vesileyle burada iletmiş oluyorum." diye konuştu.

Türkiye'nin tersanelerinde inşa edilen dev enerji gemilerinin ürettiği elektriği dünyanın kullandığını belirten Erdoğan, şu anda Pakistan'a 4 önemli Milgem Projesini yürüttüklerini, orada üretip teslimatını yapacaklarını, bunun da 1 milyar doların üzerinde bir proje olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Güney Afrika bölgesinde insanların Türk sermayeli şirketlerin imal ettiği buzdolaplarını, çamaşır makinelerini, fırınları, ev eşyalarını kullandıklarına şahitlik ettiklerini dile getirerek, "Bunların hiçbirini biz bilmiyorduk değil mi? Ama işte oralarda seyahat ettiğimizde, bir de bakıyoruz ki evet bizim firmalarımızın ürünleri orada kullanılıyor, ne mutlu bize." ifadesini kullandı.

Pakistan'dan Kuveyt'e, birçok ülkenin milli güvenliğini, Türk savunma sanayinin geliştirdiği mühimmatlara, askeri araçlara emanet ettiğini gördüklerini dile getirerek, "Allah'a şükürler olsun. Dünyanın hangi kıtasına gidersek gidelim muhakkak ki orada 'Made in Turkey' damgalı bir ürünle karşılaşıyor, bir Türk firmasının başarı hikayesini orada dinliyoruz. Bugün diplomatik misyonlarımızla beraber Türk şirketleri ve iş adamlarımız bayrağımızı yüzlerce ülkede gururla dalgalandırıyor." dedi.

Erdoğan, Türkiye'nin, diplomaside, insani yardımlarda olduğu kadar ticaret diplomasisinde de kendisinden giderek daha fazla söz ettirdiğini vurgulayarak, görüştükleri hemen her devlet adamının Türk yatırımcıların başarısından, dürüstlüğünden, dinamizminden ve taahhütlerine bağlığından bahsettiğini aktardı.

"BU BAŞARI HEPİNİZİN ORTAK BAŞARISIDIR"

Yabancı şirketlerin sürüncemede bıraktıkları projeleri Türk firmalarının üstlenerek rekor sürelerde bitirip teslim ettiğini dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bu milletin değerlerini temsil ettiğiniz, şahsımla beraber devletimize bu gurur tablolarını yaşattığınız için sizlere gönülden teşekkür ediyorum. Hiç şüphesiz bu başarı, hepinizin ortak başarısıdır. Bu başarı öncelikle devletine, iradesine, demokrasisine, gerektiğinde canı pahasına istiklal ve istikbaline sahip çıkan aziz milletimizin başarısıdır. Bütün bunlar Türkiye'nin kendine güvendiğinin, kendine inandığının, uzun yıllardır ihmal ettiği potansiyelini artık harekete geçirdiğinin işaretleridir. Özellikle bu seviyeler, Türkiye'nin sadece ihracat, yatırımlar ve ekonomi alanında değil, aynı zamanda siyasette, uluslararası ilişkilerde ve daha benzer birçok konuda kaydettiği ilerlemenin sonuçlarıdır. Ülkemiz bu noktalara Cumhurbaşkanından bürokratına, siyasetçisinden emekçisine, sanayicisinden esnafına kadar 81 milyonun her bir ferdinin tam bir seferberlik ruhuyla hareket etmesi neticesinde gelebilmiştir. "

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı hedeflere yöneldikleri, aynı heyecanı paylaştıkları, bir duvarın tuğlaları gibi birbirlerine kenetlendikleri sürece Allah'ın izniyle Türkiye'nin yeni destanlar yazmaya devam edeceğini vurguladı.

Bu bakımdan 2019'u farklı gördüğünü dile getiren Erdoğan, "2019 farklı olacak. Karamsarlığı ve ümitsizliği kapımıza yaklaştırmadığımız müddetçe ülkemizin şahlanışını durduracak hiçbir fani güç yoktur." ifadelerini kullandı.

"BİRÇOK SINAMAYLA SALDIRIYLA YÜZLEŞTİK"

Erdoğan, hiçbir zaferin altın tepside sunulmadığını vurgulayarak, şöyle devam etti: "Ticarette, eğitimde, bireysel hayatta olduğu gibi ülke yönetiminde de her başarının gerisinde, sabır, gayret ve çok çetin bir mücadele vardır. Ülkemizi ekonomide, diplomaside, demokraside, ticarette, ihracatta, istihdam ve yatırımlarda büyütürken diğer taraftan da birçok sınamayla, birçok saldırıyla yüzleştik.

İçerideki vesayet odaklarıyla birlikte Türkiye'nin güçlenmesini istemeyen dışarıdaki hasımlarımızın operasyonlarına maruz kaldık. İktidarımızın ilk dönemlerinde, devletin içine çöreklenmiş, devleti kendi tapulu mülkü gibi görenlerin direnciyle karşılaştık. Sivil siyasetin tepesinde Demokles'in kılıcı gibi duran, çıkarları tehlikeye girdiğinde darbe yapmaktan çekinmeyen bu kesim, rahatsızlıklarını çok farklı yollarla gösterdi. Merhum Adnan Menderes'in kalkınma hamlesinin önü provokasyonlarla kesildiği gibi bizim demokrasi mücadelemiz de kışkırtmalarla, darbe çığırtkanlıklarıyla siyasi cinayetlerle test edildi."

Hukuku hiçe sayan ideolojik yargı kararlarıyla Türkiye'ye çağ atlatacak pek çok projenin engellenmeye çalışıldığını belirten Erdoğan, "Elbette bu girişimlerin hiçbiri bizi vatanımıza hizmet etmekten alıkoymadı ancak hızımızı yavaşlattı, milletimize gereksiz şekilde vakit kaybettirdi. Bunu sizler de zaten yaşadınız. Bu yöntemlerle muvaffak olamayınca, sokak olaylarını devreye aldılar. IMFye borcu sıfırladığımız, faizlerde en düşük seviyeleri 4,6 gibi yakaladığımız, ihracatımızın ve Merkez Bankası'ndaki rezervlerimizin 136 milyar dalara kadar çıktığı, rekor kırdığı bir dönemde akıl, izan dışı bir saldırıya maruz kaldık." diye konuştu.

"BURAYI FRANSA, HOLLANDA ZANNETTİLER, YANILDILAR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gezi Parkı'ndaki 12 tane ağacın bahane edilerek sokak üzerinden Türkiye ekonomisinin hedef alındığını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"O günleri şöyle bir hatırlayın. Burayı Fransa zannettiler, burayı Hollanda zannettiler, yanıldılar. Biz 15 Temmuz'da da nasıl yanıldıklarını kendilerine gösterdik. Sen belki tanklar arasında kaçar gider Bakırköy Belediyesi'ne sığınırsın ama biz bulunduğumuz yerde dimdik, milletimizle el ele, omuz omuza durur ve bu tür terör eylemini, darbe eylemini evelallah pes ettiririz. Esnafımızın dükkanlarını yağmaladılar, İstiklal Caddesi'nde neredeyse dükkan bırakmadılar, polisimize kurşun sıktılar, caddeleri, iş yerlerini, insanlarımızın vergileriyle alınan o belediye otobüslerini yaktılar, yıktılar. Bunlar mı vatansever? Bunlar mı milliyetperver? Bunların arkasında duranları siz nasıl savunuyorsunuz? Sen ana muhalefetin başı olsan ne yazar, olmasan ne yazar. Bunlarda vatanseverlik yok, milliyetperverlik yok. Olmuş olsa çıkıp bunları teşvik, tahrik etmezlerdi. 'Siz ne yapıyorsunuz' derdi. İstanbul'da Başbakanlık ofisini bombalamaya gelenleri savunan, kalkıp iş makineleriyle beraber yollarımızı ne yazık ki kanallar açmak suretiyle bozanlar, bunlarla beraber olanlar bu milleti seven olabilir mi? Güneydoğu'da o kanalları açanlar, o hendekleri açanlar neyse ana muhalefetin başı da aynen odur, hiçbir farkı yoktur." 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de yaşanan olayların kimi medya kuruluşları, ana muhalefet partisi ve uluslararası kimi güçler tarafından kışkırtıldığını belirtti.

Erdoğan, "İşte şimdi de yayın organları vasıtasıyla beni ipe götüreceklermiş. Bunu sanatçı görünümü altındaki müsveddeler yapıyorlar. Yahu senin her yerin sanatçı olsa ne yazar. Biz bu yola farklı çıktık, beni ipe götüreceksin... Yahu senin haddine mi? Biz şehadete inanmış insanlarız ve biz bunların bedelini rahatlıkla ödemeye hazır insanlarız. Bunlar sanatçı müsveddesi. Şimdi yargıya gitsinler bunun hesabını versinler. Böyle karşılıksız bu işleri bırakamayız. Bunun bedelini ödeyecekler. Kalkacaksın sen bu ülkenin cumhurbaşkanını ipte sallandıracaksın. Şimdi git yargıda bunun bedelini öde." diye konuştu.

"SALDIRILARI PÜSKÜRTTÜK"

Bugün Paris'teki hadiselere hiçbir tepki göstermeyenlerin, Gezi olayları sırasında İstanbul ve Ankara'ya çadır kurduğunu, saatlerce canlı yayın yaptığını dile getiren Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: "Paris'teki göstericilere yapılan müdahalelere tek bir laf etmeyenler, o gün polisimizi orantısız güç kullanmakla eleştiriyorlar. Tüm bu ikiyüzlülüklere rağmen hamdolsun milletimizle iş adamlarımızla sivil toplum kuruluşlarımızla el ele verdik. Ve bu saldırıyı püskürttük. Ardından 17/25 Aralık'ta yargı ve emniyet üzerinden yürütülen bir darbe girişimi de ortaya çıktı. Bunda da başarı sağlayamayınca, bu sefer 15 Temmuz'da ordumuz içindeki teröristler aracılığıyla silahlı bir darbeye kalkıştılar. 15 Temmuz gecesi gencinden yaşlısına 81 milyonun direnişi ile 251 şehit vererek hainleri yine yenilgiye uğrattık. O gece sadece demokrasimizi değil, ülkemizin geleceğini de kurtardık. O gece tarihe altın harflerle geçen bir milli irade zaferine hep birlikte imza attık. Buradan bir kez daha 15 Temmuz gecesi Pensilvanya'daki o seviyesiz kişinin 1 dolarlık haşhaşilerini hezimete uğratan milletime ben teşekkür ediyorum. Tıpkı bir asır önce olduğu gibi canları pahasına milletimize ikinci bir istiklal destanı yaşatan aziz şehitlerimizi rahmetle minnetle yad ediyorum. Gazilerimizin her birine fedakarlıkları ve cesaretleri için ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum."

"GENEL MÜDÜRLÜĞÜN DÖNEMİNDE SSK HASTANELERİNİN NE ALEMDE OLDUĞUNU İYİ BİLİRİZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 Haziran seçim zaferinin hemen akabinde döviz kuru üzerinden yapılan saldırıların şimdiye kadarkilerden hiçbir farkı olmadığına dikkati çekti.

Gezi olayları, çukur eylemleri, 15 Temmuz ihaneti gibi son operasyonun da zamanlamasının manidar olduğunu aktaran Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu:

"Nasıl Gezi olayları, Türk ekonomisinin IMF'den bağımsızlığını ilan ettiği günlerin hemen akabinde tertiplenmişse, ekonomik saldırı da Türk demokrasisinin çok çetin bir imtihan alanının, özellikle alnının akıyla aşılmasının hemen ardından yaşanmıştır. Bu dönemde görülen sert kur dalgalanmalarının, Türkiye'nin gerçekleri ile ekonomimizin dinamikleri ile hiçbir ilgisinin olmadığı açıkça ortadadır. O günlerde sabah akşam ekranlarda kriz tellallığı yapan siyasetçilerin ve sözüm ona ekonomistlerin öngörülerinin hiçbirinin doğru çıkmadığı ortaya çıktı.

Açık söylüyorum özellikle ana muhalefet partisi bu süreçte gerçekten kötü bir sınav verdi. Ana muhalefet partisinin başındaki zat, her zamanki gibi yine eline tutuşturulan belgelerle yalan yanlış rakamlarla milletimizin ve iş adamlarımızın moralini bozmaya çalıştı. Genel Müdürlüğü döneminde SSK'yı batıran, bu adam sanki değil. Bir de bize ders vermeye kalktı. Biz senin genel müdürlüğün döneminde SSK hastanelerinin ne alemde, ne halde olduğunu iyi biliriz. Siz, ölüleri bile rehin aldınız. Biz onları biliyoruz. Böyle bir SSK Genel Müdürlüğü yaptın. Ondan sonra da suçu o dönemin başbakanına attın. Şimdi milletten çıkıp özür dilemesi gerekirken, hiçbir şey olmamış gibi yalanlarına, iftiralarına devam ediyor. Hastanelerimizde muayenelerin, tedavilerin vesaire yapılmadığını söyleyecek kadar yalancı. En büyük sanatı bu. 'Yalanda kim bir numaradır?' diye sorarlarsa, düşünmeden anında cevabını verin. Bay Kemal. Bu işte çok mahir. Çok şükür iş adamlarımız, sanayicilerimiz, girişimcilerimiz hatta bizzat milletimiz ne bu şahsa ne de onun felaket senaryolarına prim vermiyor."

Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun yakınındaki kişiler tarafından çok ağır bir dille eleştirildiğini belirterek, "Çok överek, bezeyerek, adeta besleyerek yanına aldığı kişi baktım dün buna veriyor, veriştiriyor. İsmini vermeme gerek yok, anlarsınız zaten. Aynı şekilde Cumhurbaşkanı adayı olarak çıkardığı zat, veriyor veriştiriyor. 'Bir çıktın yenildin. İki çıktın yenildin. Üç çıktın yenildin.' diyor. Düşünebiliyor musunuz? Bir genel başkanın yanında böyle bir kadro ve onunla beraber yola devam. Mümkün mü? Mümkün değil." dedi.

"OLUMLU GELİŞMELER YAŞANDI"

Türkiye'nin bugün artık çok dinamik bir ekonomiye, manevra kabiliyeti çok yüksek bir ekonomik esnekliğe kavuştuğuna vurgu yapan Erdoğan, zamanında ve kararlılıkla attıkları adımlar sayesinde piyasalardaki dalgalanmanın yerini sakinliğe ve normalleşmeye bıraktığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ağustos ayı sonuna kıyasla döviz kurunda yüzde 20 oranında bir iyileşme yaşandığını belirterek, böylece Türkiye'nin bu dönemde birçok gelişmekte olan ülkeye kıyasla pozitif yönde ayrıştığı bilgisini verdi.

Aynı dönemde ülke risk priminin 225 puan iyileşirken, 17 yıllık devlet tahvili faizlerinin de 460 baz puan düştüğünü aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bu dalgalı dönemde ekonomimizi 2023'lere taşıyacak yeni ekonomi programımızı oluşturduk ve kamuoyuyla paylaştık. İlk etapta istikrarı güvence altına almayı ve enflasyon ile cari açığı düşürmeyi hedefledik. Kurdaki dalgalanma sebebiyle yükseliş eğilimine giren enflasyonu, yeniden normal seviyesine indirmek için Enflasyonla Topyekun Mücadele'yi hayata geçirdik. Firmalarımızın da güçlü desteğiyle kasım ayında fiyat hareketlerinde olumlu gelişmelerin kaydedildiğini hep birlikte gördük. Enflasyon tüm kötü senaryoları boşa çıkararak, kasım ayıyla birlikte düşüşe geçti. Cari işlemler ve dış ticaretteki dengelenme süreciyle birlikte olumlu gelişmeler yaşandı."

"ZORLUKLARIN ÜSTESİNDEN GELECEĞİMİZE İNANIYORUM"

Türkiye ekonomisinin 3 ay arka arkaya cari fazla verdiğini ifade eden Erdoğan, "Bunlar şu anda 2019'un ne olacağının en güzel haberleri. Bu süreçte ihracat ve turizm gelirlerindeki güçlü seyir, hem büyümemizi destekledi hem de cari açığımızı azalttı. İhracatımızın ithalatı karşılama oranı kasım ayında yüzde 95'lerin üzerine çıktı. Bu olumlu seyir sayesinde reel kesim ve ekonomik güven endeksleri bir önceki aya kıyasla yüzde 6 ve yüzde 9 oranlarında iyileşmiştir. Finansal piyasalar, beklentilerdeki bu düzelmeyle önümüzdeki dönemde ekonomimizde gerçekten çok güçlü bir yükseliş olacaktır. Buna inanıyorum."

Şikayet etmenin kolay olduğuna değinen Erdoğan, "Eleştirmek kolaydır. Tribünlerden ahkam kesmek daha da kolaydır. Zor olan ise ülkenin ve milletin istikbali için elini taşın altına koymak ve sorumluluk üstlenmektir. Biz bugüne kadar kolay olana tevessül etmedik. Daima zor yolu seçtik. Türkiye sevdamızı lafla değil, icraatla ve hayata geçirdiğimiz başarılı projelerle ortaya koyduk. Bu ülkeye gönül vermiş herkesten de beklediğimiz budur. Son 16 yılda bizim en büyük sermayemiz ülkemize inanmamız, milletimize güvenmemiz, sizin gibi ihracatçılarımıza itimat etmemiz olmuştur. Bugün de felaket tellallarına inat sizlere güveniyoruz. İş adamlarımızla, ihracatçılarımızla, işçimiz, çiftçimiz, esnafımızla önümüzdeki zorlukların üstesinden geleceğimize inanıyorum." diye konuştu.

Konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'a İstanbul ve İstanbul Boğazı'nı gösteren harita hediye edildi. Erdoğan, DEİK Yönetim Kurulu ile fotoğraf çektirdi.