Çocuğunuz yalan söylüyorsa dikkate alın
Acıbadem Eskişehir Hastanesi Uzman Psikoloğu Yelda Öge, çocukların yalan söyleme davranışının, ebeveynlerin çok sık karşılaştığı bir durum olduğunu ifade ederek, yalanın çocuk üzerindeki etkilerine değindi.
Sosyal bir davranış olan yalanı başkalarını yanıltmak, bir hatayı gizlemek amacıyla gerçeğe uygun olmayan şekilde yapılan bir davranış olarak tanımlayan Öge, “Çocukların yalan söyleme davranışı, ebeveynlerin çok sık karşılaştığı bir durumdur. Ebeveynler çocuğun gerçeğe sadık kalabilmesini çok erken yaşta öğrenmesini ister” dedi.
Uzman Psikolog Yelda Öge, “Aileler tarafından, yalan söyleme davranışıyla çocuğun gelişimsel döneminin özelliği olan hikayeler kurgulaması ve taklitler yapması sık sık birbirine karıştırılır. Bu durum aslında çocuğun hayal gücünün geniş ve başarılı olduğunu gösterir” şeklinde konuştu.
“Yaşamın ilk 5 yılında çocuğun yalan söylemesi konusunda endişe etmenize gerek yoktur” diyen Öge, gerçekliği algılamanın çocukta yaşla birlikte gelişen bir olgu olduğuna dikkat çekti. Öge, “Çocuğa sık sık gerçeğe bağlı kalmasını hatırlatmak ve cezalandırmak, çocuğa psikolojik olarak zarar vermekte, benlik saygısını düşürmektedir” diye konuştu.
YALAN TÜRLERİ
Çocuklarda görülen yalan söyleme davranışının faklı türleri olduğuna değinen Uzman Psikolog Yelda Öge, bunları sözde yalanlar, alışkanlık haline gelen yalanlar ve patolojik yalanlar olarak tanımladı. Özellikle 3-4 yaş çocuklarında gerçek dışı konuşmalar çok sık görüldüğünü aktaran Öge, bu durumda çocuğa hemen yalan söylediğini vurgulamanın doğru olmadığını dile getirdi. Çocuğun gerçeklik duygusunun zaman içinde oluşturacağının farkında olmak gerektiğine dikkat çeken Öge, şunları söyledi:
“Bu dönemde çocukların sık sık söyledikleri yalanlar aslında gerçekçi değildir ve sözde yalanlardır. Çocuğun sözde yalanlarına çevresindeki bireylerin verdiği aşırı tepkiler, gerçek yalana dönüşmesini kolaylaştırır. Örneğin, koltuğa süt döken çocuk, bunu kardeşinin yaptığını söyleyebilir. Çocuk bazen çevresindeki kişilere, olaylara ayrıntılar katarak süsleyebilir. Gerçeğe bağlı kalarak farklı bir olay da yaratabilir. Bu hikayeler 7 yaş öncesine kadar sık görülür. Zaman içinde çocuğun sözde yalanları bir hikayeye dönüşebilir. Çocuğun hayal gücünün en büyük özelliği genellikle ikinci bir kişinin yaratılmasıdır. Bu ikinci kişi genellikle çocukla aynı yaşta ve cinsiyette bir arkadaş ya da kardeştir. Çocuk yaşadığı duygu, deneyim ve sorumlulukların bir bölümünü bu arkadaşa aktarır. Tek çocuk ya da kardeşleri kendisinden çok büyük olan çocuklarda bu daha sık görülür. Sözde yalanlar çocuk düşüncesinin kendiliğinden ve doğal ürünleridir. Çocuklar psikolojik ihtiyaçları nedeniyle gerçek dışı fikir, bilgi, söz ya da hayallere sığınabilir ve bu hayalleri gerçek gibi kabul edebilir.”
ALIŞKANLIK HALİNE GELEN YALANLAR
Alışkanlık haline gelen yalanları da tanımlayan Uzman Psikolog Öge, “Çocuk gelişimsel olarak gerçekliği kavramaya başladığı dönemde yalan söylemeye devam ediyorsa bunun altında çevreyle olan olumsuz ilişkiler vardır. Bu tür yalanlar, birtakım bencilce sonuçları elde etmek ve başkalarını aldatmak için söylenen yalanlardır. Bu tür yalancılığın ‘kendini kontrol edememek ve aşırı bencillikle’ yakın bir ilişkisi vardır. Yalan söylemeyi alışkanlık haline getiren çocukların kişiliklerinde bu iki özellik bulunur. Bu durum çocuk eğitiminde sosyalleşme sürecinin gerektiği gibi başarılamadığını gösterir. Şunu unutmamak gerekir; eğer bir çocuk, kendisiyle ve çevresiyle barışık bir şekilde yetişiyorsa yani sevgi ve ilgi ihtiyacı karşılanıyorsa, o çocuk yalana başvurmayacaktır. Yalan söylemek çocuğun hayatında alışkanlık haline dönüştüğünde, kendisini ceza tehlikesinden koruyabilmek için her türlü yalana da başvurabilecektir. Bu sebeple aileler çocuklarında bu durumu fark ettiklerinde uzman yardımı almaları gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
PATOLOJİK YALANLAR
Patolojik yalanın ise, duygulanım bozukluğunun bir habercisi olduğunu aktaran Öge, patolojik yalanların temelini aşağılık duygusu ve güç isteğinin oluşturduğunu söyledi. Patolojik yalan söyleyen bir çocuğun en temel özelliğinin; sevinçli ve kaygısız olmasına bağlı olduğunu vurgulayan Öge, “Çocuğun hiçbir kaygı taşımaması dikkat çekicidir. Okulla, aile içindeki olaylarla ilgilenmez, gerçek arkadaşlığı aramaz, sosyal değişikliklerle yetinir, duygusal ve ahlaki olgunluğa ulaşamamıştır. Bir de duruma eşlik eden hırsızlık davranışlarının başlaması yardım alınması gerektiğini ifade eder. Patolojik yalan, duygulanımda da gerilemenin bir ifadesidir” diye belirtti. (İHA)