Dikkat! O parayı alabilirsiniz!
İş yerlerinde genel kural kimsenin birbirinin maaşını bilmemesidir. Hatta bazı durumlarda bu sözleşmelerle güvence altına alınır. Peki bunun hukuki dayanağı var mı? İşte detaylar...
Milliyet Yazarı Cem Kılıç, bugün köşe yazısında birçok kişinin problemi olan aynı işi yapıp farklı maaş alma veya daha az haktan yararlanma konusuna değindi. Peki bu durumdaki çalışanlar ne yapmalı?
İşte Cem Kılıç'ın köşe yazısı;
Ayrımcılık hayatın her alanında olduğu gibi iş hayatında da sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. İş Kanununun 5 inci maddesinin ilk fıkrasında, dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep gibi sebeplere dayalı ayrım yasağını düzenlenmiştir. Kanunun 5 inci maddesinin devamında tam süreli - kısmî süreli işçi ile belirli süreli - belirsiz süreli işçi arasında farklı işlem yapma yasağı öngörülmüş, üçüncü fıkrada ise cinsiyet ve gebelik sebebiyle ayrım yasağı düzenlenmiştir.
Kanunda belirtilen ayrım yasakları bu şekilde sayılmakla birlikte bu nedenlere dayalı olmasa da aynı durumda olan iki çalışan arasında farklı işlem yapmak da eşitliğe aykırı olarak kabul edilmektedir. Kanunda sayılan nedenlere dayalı olarak ayrım yapılması halinde ayrımcılık tazminatı talep edilebilirken, bu nedenlerin dışındaki başka nedenlere dayalı olarak eşitliğe aykırı uygulamalar yapılması halinde uygulama nedeniyle mahrum kalınan haklar talep edilebilmektedir. Mahrum kalınan hakların başında da eşitliğe aykırı olarak uygulanan ücret zamları gelmektedir. Bugünkü yazımda çalışanlara eşitliğe aykırı şekilde uygulanan ücret zamlarına değineceğim.
Benzer durum şart
İşverenler, işyerinde çalışan işçilere ayrımı haklı kılan objektif bir neden olmadıkça farklı davranmamak zorundadır. Yargısal denetimde “ esaslı nedenlerin olup olmadığına” ve “biyolojik veya işin niteliğine ilişkin sebeplerin zorunlu kılıp kılmadığına” bakılmaktadır. İşçiler arasında ayrımı haklı kılan nedenlerin olması halinde yapılan farklı işlem ayrımcılık oluş-turmayacaktır. Benzer nitelikte, aynı veya benzer durumdaki çalışanlara farklı haklar verilmesi, örneğin bazılarının daha yüksek ücretle çalıştırılması veya aynı olayda kusurlu olan iki kişiden birisine disiplin cezası verilirken diğerine hiçbir şey yapılmaması bu yasağın ihlali anlamına gelecektir.
Eşitliğin ihlal edildiğinin iddia edebilmesi için karşılaştırılabilir bir çalışan grubunun olması gerekmektedir. Kanunda sayılan ayrım nedenlerinde, sırf bu nedene dayalı olarak işlem yapılması yeterliyken, genel eşitlik borcuna aykırılık için işçinin karşılaştırılabileceği işyerinde çalışan başka bir işçinin bulunması gerekmektedir. Örneğin işyerinde çalışan tek bir mühendis varsa ilgili mühendise diğer çalışanlardan farklı zam yapılması eşitliğe aykırılık oluşturmayacaktır. Yargıtaya göre de; eşitlik ilkesine uygun davranılıp davranılmadığının belirlenmesinde bu yönde bir iddiayı ileri süren işçi ile aynı işverene bağlı olarak, aynı ya da benzer işte, aynı ya da benzer verim ile çalışan, eğitim dereceleri aynı ya da benzer olan, kıdemleri eşit olan, kısacası objektif ve subjektif nitelikleri itibarıyla karşılaştırılabilir iki veya daha fazla işçi bulunmalıdır.
İşçiler ücretini gizlemeye zorlanamaz
Günümüzde birçok işyerinde ücret gizliliği esastır. Hatta bazı işverenlerin işçilerle imzaladıkları sözleşmelere, ücretin gizliliğine ilişkin hüküm koydukları, buna aykırı davranan işçilerine işten çıkarmaya kadar değişik yaptırımlar uyguladığı da bilinen bir gerçek. Çalışanların en yakınında bulunan iş arkadaşlarından sır saklamasını zorunlu kılan bu tür uygulamaların hukuki bir dayanağı bulunmuyor.
Eşitlik önce gelir
Yargıtay yakın tarihli verdiği bir kararında, aynı yerde çalışan işçilere verilen ücretlerin, yapılan zam oranlarının eşit işlem borcu kapsamında denetlenebilmesi için işçi tarafından bilinmesi gerektiğini vurguladı. Aynı kararda eşit işlem ilkesinin gizlilik ilkesinden önce geldiği, bu nedenle işçinin aynı işte ve aynı kıdemde iken aldığı ücret ve zam oranının, diğer işçilere göre farklı olup olmadığını bilmesi gerektiğini açıkça belirtti. Bu durumda hukuken ücret gizliliğinden bahsetmek mümkün olmuyor.
Yargıtay aynı kararında, işçinin kendisiyle aynı durumda olan kişilerin ücretlerini bilmesi gerektiğini vurgularken, bu bilginin işçi tarafından kötüniyetli bir şekilde kullanılmaması gerektiğini de vurguluyor. Bu kapsamda çalışanın aynı ücret oranını veya aynı zammı talep etmesi kötüniyetli olarak yorumlanmıyor. Hak arama özgürlüğü kapsamında değerlendiriliyor. Hatta işverenin buna dayalı olarak gerçekleştirdiği bir fesih de duruma göre haksız veya geçersiz fesih olarak kabul ediliyor.
Fark ücret istenebilir
Ayrımcılık dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplere dayanmıyorsa ayrımcılık tazminatı talep edilemez. Fakat aynı durumda olan işçilere farklı işlemler yapılıyorsa, çalışan bu durumda yoksun kaldığı haklarını talep edebilecektir. Örneğin aynı durumda olan iki çalışandan birisine daha düşük zam verildiyse fark zam alacağı mahkeme kanalıyla hüküm altına alınacaktır. İşverenin ayrımcı davrandığını ispat yükü çalışanın üzerindedir. İşveren fark zam alacağı için şikayette bulunan işçiyi işten çıkardıysa, bu durum haksız veya geçersiz fesih olarak kabul edilecektir. Çalışan duruma göre işe iade edilecek, boşta geçen sürelere karşılık dört aylık ücreti ile işe başlatılmaması halinde dört ila sekiz aylık ücreti tutarında tazminat talep edebilecektir.