Dulkadiroğlu'nun son sultanı Andırın Gökçebel'de yatıyor
Kahramanmaraş'ta Bugün Gazetesinin başlattığı Dulkadiroğlu Hanedanının son Beyi Alaüddevle Bozkurt Bey'in mezar yeriyle ilgili tartışmalara, Dulkadiroğlu Hanedanlığını Osmanlı arşivinden yararlanarak yazan Yard. Doç. Dr. İsmail Altınöz ile Dulkadiroğlu Dernekleri Genel Başkanı Dulkadiroğlu Şehzadesi Hakan Türker Dulkadiroğlu son noktayı koydu.
Geçtiğimiz günlerde Kahramanmaraş’ta Bugün Gazetesinin
tartışmaya açtığı ve birçok bilim adamının farklı görüşte olduğu Alaüddevle
Bozkurt Gadırhan’ın mezarıyla ilgili tartışmaya son nokta konuldu.
1955 yılında Osmanlı arşivinden yararlanarak Dulkadiroğlu Hanedanlığını kuruluşundan yıkılışına kadar tüm detayı kitaplaştıran KSÜ Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. İsmail Altınöz ve Dulkadiroğlu Hanedanından Alaüddevle Bozkurt Han’ın veliahtı Şahruh Mehmet Bey’in torunu Dulkadiroğlu Şehzadesi Hakan Türker Dulkadiroğlu, Alaüddevle Bozkurt Bey’in mezar yeriyle ilgili detaylı bilgiler verdi.
Yard. Doç. Dr. Altınöz; “Muharebenin tam ortasında Osmanlı ordusunda bulunan seyislerden birisi elbisesinin güzelliğiyle dikkatleri üzerine çeken Alâüddevle’nin üzerine atılarak onu öldürdü. Bu öldürdüğü şahsın Dulkadır Beyi olduğunu anlayınca başını keserek Sinan Paşa’ya teslim etti.Alâüddevle’nin cesedi savaşın yapıldığı alanda kalmış dört oğlu ve bir kardeşi ile beraber mezarlığı oraya yapılmıştır. Üzerlerine türbe filan inşâ edilmeyen mezarların etrafı kireç ve taşla örülmüştür. Andırın dağlarının uzantısı sayılan Gökçebel dağının Çuhadarlı mevkiinde, yol kenarında bulunan bu mezarlar şu anda harab bir haldedir.”
Dulkadiroğlu Şehzadesi Türker Dulkadiroğlu, “Dulkadiroğlu Hanedanı Şehzadeleri Memluk sarayına gittikleri bir esnada Sultanları ceddimiz Alüddevle Bozkurt Han ve Şehzadelerinin mübarek başlarının defnedildiği Kabristana giderek dualarla kabirlerinden başları alarak Maraş’a getirip bugün Aladan adıyla anılan ve ne yazık ki hala hakkıyla bir türbe yapılamamış olan o küçük türbede defnettiler. Asırlardır bu türbe Alaüddevle Türbesi- Evliya Türbesi olarak bilinir ve insanlar tarafından çokça ziyaret edilir. Sultan ceddimizin ve şehid olan şehzadelerinin mübarek bedenleri de Andırın’da Gökçebel mevkiinde Padişah Mezarlığı diye anılan bir noktada viran bir halde medfundur. Kayseri şehrinde de asırlar önce ecdadımız büyük Sultan Alaüddevle Bozkurt Han’a saygı ve sevginin göstergesi olarak muhtelif yerlerde gayet güzel mezarlar yapılarak çok daha fazla korunaklı hale getirilmiştir. Ya Kahramanmaraş’ımız” diyerek yetkililere mesaj gönderdi.
Dulkadiroğlu ayrıca Aladan’daki Türbede ise neyin defnedildiğini ilk kez açıkladı.
DULKADİROĞLU’NUN SON SULTANI
ANDIRIN GÖKÇEBEL’DE YATIYOR
Kahramanmaraş’ta Bugün Gazetesinin ‘orada mı-burada mı’ manşetiyle Dulkadiroğlu Hanedanının son Beyi Alaüddevle Bozkurt Han’ın mezar yeriyle ilgili yaptığı haberlere tarihçilerden ve hanedan mensubu Hakan Türker Dulkadiroğlu’ndan detaylı bilgiler geldi. Bugün Gazetesinin yaptığı araştırma ile Alaüddevle Bozkurt Hanın mezarının tam olarak yeri tespit edildi. Şimdi bu mezarın Türbe haline getirilmesi bekleniyor.
Maraş’ın tarihinde Şeyhadil ile birlikte ‘Devletlü’ ünvanını alan iki devlet adamından biri olan Dulkadiroğlu Beyliğinin son hükümdarı Alaüddevle Bozkurt Bey’in mezarının nerede olduğuyla ilgili tarihçilerin yer tartışmalarına hem bu konu üzerinde Osmanlı arşivlerinden yararlanarak araştırmalar yapan Yard. Doç. Dr. İsmail Altınöz hem de Alaüddevle Bozkurt Han’ın veliahtı Şahruh Mehmet Bey’in torunu Dulkadiroğlu Şehzadesi Dulkadiroğlu Dernekleri Genel Başkanı Hakan Türker Dulkadiroğlu son noktayı koydu.
1955 yılında İstanbul Üniversitesinde tamamlamış olduğu yüksek lisans çalışmasında Osmanlı arşiv vesikalarını araştıran Yard. Doç. Dr. İsmail Altınöz, Osmanlı vesikalarına dayalı ilk çalışma olarak ta dikkat çeken bu çalışmayı ‘Dulkadir Eyaletinin Kuruluşu ve gelişmesi’ adlı eserinde toplamıştı.
Kahramanmaraş’ta Bugün Gazetesinin Alaüddevle Bozkurt Han’ın mezar yeriyle ilgili çalışmasına destek olan Yard. Doç. Dr. İsmail Altınöz, Alaüddevle Bozkurt Han’ın mezarını 1993 yılında tespit ettiğini, Andırın’ın Gökçebel Mevkisinde bulunan bu mezar yerinin Osmanlı arşiv ve belgeleriyle de örtüştüğünü belirtti.
ALAÜDDEVLE BOZKURT SEFERE KATILMAMIŞTI
Altınöz yaptığı araştırmalar sonucunda ortaya çıkardığı bilgileri şu şekilde paylaştı; “Yavuz Sultan Selim Çaldıran seferi sırasında, Dulkadır sınırından geçerken Alâüddevle Bey’e, Osmanlılarla Dulkadırlıların aynı mezhepten olduklarını hatırlatarak sefere davet etmiş, Alâüddevle Bey ise, “kendisi gibi doksanlık bir pîr-i fâniyi sefere sürüklemenin hiçbir fayda sağlamıyacağını” bahane ederek sefere katılmamıştı. Alâüddevle’nin bu hareketinden çekinen Yavuz Sultan Selim Şah İsmail’e karşı sefere giderken ordunun gerisini emniyete almak maksadıyla Kayseri ile Sivas arasında kırkbin kişilik bir ihtiyat kuvveti bırakmıştır.
ÇALDIRAN ZAFERİ DÖNÜŞÜ HESAPLAŞMA OLDU
Çaldıran zaferini müteakip, Amasya’ya dönen Yavuz Sultan Selim (Kasım 1514) Osmanlı ordusuna yardım etmeyen Alâüddevle Bey meselesini halletmeye karar verdi. Çaldıran Seferi’nde büyük hizmet ve gayret göstermiş olan Şehsuvaroğlu Ali Bey’i de hemen Kayseri sancakbeyliğine tâyin ederek Dulkadırlı topraklarını işgal edildiği takdirde kendisine verileceğini vaâd etti. Yavuz Sultan Selim, Ali Bey’i Kayseri sancağına tâyin ederken, Alâüddevle’nin yönetiminde olan Bozok (Yozgat) sancağını da işgal etmesi durumunda orayı da kendisine vereceğini vaâd etmişti. Yavuz Sultan Selim Çaldıran Savaşı dönüşü Amasya’da kaldıktan sonra Kemah’ı kuşatmak üzereydi ki, Alâüddevle Osmanlı ordusunun zahire kollarını vurdu. Bu durum ise; Osmanlı ordusunun savaş gücünün sarsılmasına ve hayvanların yemsizlikten ölümüne sebep oldu. Buna çok kızan Yavuz İran seferinden vazgeçerek Dulkadır Beyliği’ni ortadan kaldırmaya karar verdi. Osmanlı padişahı Kemah kalesinin fethini müteakip Dulkadır ülkesinin fethine girişti. Rumeli Beylerbeyi Hadım Sinan Paşa komutasındaki otuz bin kişilik orduyu 5 Haziran 1515’te yola çıkararak Elbistan’a gönderdi. Şehsuvaroğlu Ali Bey bu orduya kılavuzluk ederek Elbistan’a doğru yol alırken, padişah da Kayseri yakınlarında bulunan İncesu’ya gelerek gelişmeleri izlemekteydi. Hatta muhtemel bir Memlûk saldırısına karşı da Osmanlı donanması Akdeniz’e açılmıştı. Alâüddevle Bey ise, bu durum karşısında haremini ve hazinesini Turna dağına kaldırarak, Maraş yolu üzerindeki geçitleri tutmaya başladı. Her iki ordu, Göksun ile Andırın arasındaki Ördekli mevkiinde 13 Haziran 1515 tarihinde karşı karşıya geldi. Bu savaşta büyük yararlılık gösteren Ali Bey tahrik edici sözleriyle Türkmenlerin saf değiştirmesine neden oldu.
ALAÜDDEVLE’NİN BİR OĞLU VE BOY BEYLERİ SAVAŞ ALANINDA ÖLDÜLER
Muharebenin tam ortasında Osmanlı ordusunda bulunan seyislerden birisi elbisesinin güzelliğiyle dikkatleri üzerine çeken Alâüddevle’nin üzerine atılarak onu öldürdü. Bu öldürdüğü şahsın Dulkadır Beyi olduğunu anlayınca başını keserek Sinan Paşa’ya teslim etti. Alâüddevle’nin ölüm haberini alan Dulkadırlılar onun oğlu ile birlikte kardeşi Abdurrezzak’ı savaş alanında bırakarak dağlara kaçmayı tercih ettiler. Savaş sona erdiğinde Alâüddevle ile birlikte bir oğlu ve boy beylerinden otuzu savaş alanında ölmüşlerdi. Alâüddevle’nin kaybı bununla da kalmayıp, dört oğlu ve eşleriyle beraber kardeşi Abdurrezzak da esir düşmüştü (13 Haziran 1515). Savaş sona erdiğinde Alâüddevle’nin başı Göksun’da Yavuz Sultan Selim’e sunuldu. Padişah, bu kesik başları bir fetihname ile birlikte Hasan Bey adındaki bir zâtla Memlûk sultanına gönderdi. Alâüddevle’nin cesedi savaşın yapıldığı alanda kalmış dört oğlu ve bir kardeşi ile beraber mezarlığı oraya yapılmıştır. Üzerlerine türbe filan inşâ edilmeyen mezarların etrafı kireç ve taşla örülmüştür. Andırın dağlarının uzantısı sayılan Gökçebel dağının Çuhadarlı mevkiinde, yol kenarında bulunan bu mezarlar şu anda harab bir haldedir.”
CEDDİMİZİN MÜBAREK BEDENİ GÖKÇEBEL’DE YATIYOR
Alaüddevle Bozkurt Han’ın veliahtı Şahruh Mehmet Bey’in torunu Dulkadiroğlu Şehzadesi ve Dulkadiroğlu Dernekleri Genel Başkanı Hakan Türker Dulkadiroğlu ise Alaüddevle Bozkurt Bey’in hayatı, mezarı ve başının bulunduğu yerle ilgili yeni bilgiler verdi. Alaüddevle Bozkurt Bey’in bedeninin Andırın Gökçebel’de olduğunu belirten Şehzade Dulkadiroğlu başının ise Kahire’den alınarak Aladan’daki türbeye nakil edildiğini söyledi.
İSLAM VE TÜRK TARİHİNİN ÖNEMLİ DEVLETLERİNDEN BİRİYDİ
İşte Dulkadiroğlu Şehzadesi Hakan Türker Dulkadiroğlu’nun kendi hanedanına mensup Alaüddevle Bozkurt Han’ın mezar yeriyle ilgili verdiği açıklama; “Tarih boyunca birçok devlet tarih sahnesinde yer aldı. İslam ve Türk tarihinin önemli devletlerinden bir tanesi de Dulkadiroğlu Devleti’dir. Orta Anadolu’dan, Ankara dolaylarından başlayarak Kayseri, Kırşehir, Yozgat, Malatya, Nevşehir, Niğde, Sivas, Antep, Diyarbakır, Mardin, Urfa, Hatay gibi birçok şehri de içine alarak Halep ve Şam’a kadar uzanan büyük bir bölgede etkin ve hükümran oldu. Döneminde Dünyanın en büyük gücü olan Memluk İmparatorluğu’nda ve Osmanlı İmparatorluğu’nda hatırı sayılır bir ilgiye sahip olan Dulkadiroğlu Devleti günümüzde de hak ettiği saygıyı görüyor.
SULTANLARIN HAYATI HER ZAMAN İLGİ ÇEKMİŞTİR
Kahramanmaraş’ı güçlü Dulkadiroğlu Devleti’nin başkenti yapan Dulkadiroğlu Hanedanının Sultanlarının her birinin hayatı da büyük ilgi çekiyor. Hemen hemen tüm Sultanları ve birçok Şehzadeleri devletlerinin bekası, büyüyüp gelişmesi için muharebelerde bulunmuş ve Şehid olmuşlardır. İşte bu Kahramanmaraş’ımız ve bölgemiz için büyük bir öneme sahip olan Dulkadiroğlu Devleti’nin büyük Sultanlarından biri de Sultan Alaüddevle Bozkurt Han’dır. Dulkadiroğlu Devleti Sultanı Alaüddevle Bozkurt Han, 1480 – 1515 yılları arasında tam 35 yıl Sultanlık yaptı. Hüküm sürdüğü dönemlerde Memluk İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu, Akkoyunlu Devleti, Safevi Devleti gibi bir çok devletle ilişkileri oldu ve bu devletler tarafından sayılan bir Sultan olma özelliğini taşıdı. Hükümdarlığı boyunca Ülkesinin Orta Anadoludan, Güneydoğu Anadolu’ya, Akdeniz’e ve dahi Ortadoğu’ya kadar medrese, zaviye cami, han, köprü, çarşılar, kapalıçarşılar yaptırarak insanların ilmi ve sosyal hayatta ileri seviyelerde olmasını sağladı.
BOZKURT HAN FATİH SULTAN MEHMET’İN KAYINBİRADERİDİR
Dulkadiroğlu Sultan Alaüddevle Bozkurt Han, Fatih Sultan Mehmet Han’ın kayınbiraderi idi. Kızkardeşi Dulkadiroğlu Sarayında doğan Dulkadiroğlu Sultanı Sitti Mükrime Sultan’dı ve Fatih ile evliydi. Dulkadiroğlu - Osmanoğlu Hanedanları akrabalıkları sebebiyle iyi ilişkiler içindeydiler. Osmanlı Sultanları kendileri ve Şehzadelerini, Dulkadiroğlu Sultanı Prenseslerle evlendirmeyi öncelikli tutuyorlardı. Bu nedenle de Osmanlı Devleti’nin yükseliş döneminin bir çok Sultanının izdivaçları büyük çoğunlukla Dulkadiroğlu Hanedanından Hanım Sultanlarla olmuştur. Karşılıklı kız alıp verme ile pekişen bu akrabalıklar vesilesiyle Sultan Alaüddevle Bozkurt Han’da gençlik döneminde Şehzadeliği zamanında Osmanlı İmparatorluğu’nda tecrübe kazanmak açısından Osmanlı Sancak Beyi olarak Trakya Çirmen Sancak Beyi olarak görev aldı. Daha sonraki zaman içerisinde de eniştesi Fatih Sultan Mehmed Han’ın yanından ayrılarak kendi Hanedanının Devleti olan Dulkadiroğlu Devleti’nin başına geçerek Sultan oldu. Hükümdarlığı döneminde Memluk İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu zamanın iki süper gücü halindeydiler. Her iki süper gücün arasında bulunan Dulkadiroğlu Devletinin istiklalini korumak ve geliştirmek için büyük mücadelelerde bulunan bu kutlu Sultan Alaüddevle Bozkurt Han, büyük bir devlet adamı olarak tarihe geçmiştir. Diplomasiyi son derece iyi şekilde kullanan ve gerektiğinde de savaştan çekinmeyen basiret sahibi bir Sultan olan Alaüdddevle Bozkurt Han tamamıyla Devleti’nin ve milletinin çıkarlarını, ferahını ön planda tutan , bunun içinde hiçbir gayretten geri kalmayan daha derinden bilinmesi, öğrenilmesi, tanınması gereken büyük bir Hükümdardır. İslami eğitimi ve yüksek ilmi sebebiyle de halkı ve diğer insanlar tarafından da Evliya olarak bilinen ve sayılan bu kutlu Sultan ömrü boyunca Maraş’ı ve çevresini yüceltmek gayretinde oldu.
HALKININ SEVDİĞİ DULKADİROĞLU SULTANI- EVLİYA BİR HÜKÜMDAR- ŞEHADETİ
Sultan Alaüddevle Bozkurt Han aynı zamanda Yavuz Sultan Selim’in annesi Dulkadiroğlu Gülbahar Ayşe Sultan’ın babasıydı. Yani Sultan Alaüddevle Bozkurt Han, Yavuz Sultan Selim Han’ın öz dedesiydi. Sultan Alaüddevle, insanların hayrına vakfettiği sayısız vakıflarıyla bu konuda ne denli rakipsiz olduğunu ortaya koydu. Ülkesinin, insanlarının özgürlüğü ve huzuru içinde gerektiğinde savaşa girmekten çekinmedi. Birçok zaferde kazandı. Sultan Alaüddevle Bozkurt Han bu savaşlardan birinde doksan yaşında iken bizzat atının üstünde savaşırken şehid oldu. Şehid Sultan Alaüddevle Bozkurt Han Turna Dağı savaşında karşısında abisi Sultan Şahsuvar Beyin oğlu Ali Bey ve kendi kızı Gülbahar Ayşe Sultan’ın oğlu, torunu Yavuz Sultan Selim’in ordusunu buldu. Ne kederdir ki öz yeğeni ve öz torunu kendisine karşı bir orduyla ülkesine saldırıya geçmişlerdi. Ömrü boyunca insanlarının ve Devleti’nin koruyucusu olmuş, daima onların huzurunu istemiş bir Sultan olarak bizzat çarpışa çarpışa şehid olan Sultan Alaüddevle ve oğulları Dulkadiroğlu Şehzadelerinden bir kaçının mübarek başları hiç hak etmedikleri bir şekilde bedenlerinden ayrılarak bir uyarı amacıyla Memluk İmparatoru Sultan Kansu Gavri’ye gönderildi. Sultan Kansu Gavri Dulkadiorğlu Sultanının ve Şehzadelerinin mübarek başlarını gördüğünde çok müteessir olup kızarak “bunlar kefere başımı ki bana gönderildi” diyerek yapılan bu büyük yanlışa işaret etmiştir. Osmanlı Devleti’nin bir çok savaşında Dulkadirli ordusuyla hazır bulunup savaşarak destek veren Dulkadiroğlu Sultanı’nın bu muameleye maruz kalması o dönemin tüm devletleri tarafından hoşnutsuzlukla karşılandı ve kınandı. Peki Sultan Alaüddevle Bozkurt Han’ın ve Şehzade oğulların mübarek başlarına ne oldu. İşte bu sorunun cevabı tam anlamıyla şöyle…
MEMLUK İMPARATORU SULTAN KANSU GAVRİ’NİN BÜYÜK ÜZÜNTÜSÜ VE DEFİN TALİMATI
Dulkadiroğlu Devleti kuruluna kadar erken devirlerde Dulkadiroğlu Hanedanının Beyleri de, Osmanoğulları ve diğer hanedanlar da Memluk İmparatorluğu’na bağlıydı. 1298 yılında Elbistan’ı fetheden Dulkadiroğlu Hanedanı böylelikle Dulkadiroğlu Devleti’ni de kurmuş oldular. Memluklülerle olan sıkı ilişkileri ile de Mısır’da saygı ve hürmet görüyorlardı. Sultan Alaüddevle Bozkurt Han’ın ve oğulları Şehzadelerin başlarını görünce çok üzülen ve hatta günlerce bunun üzüntüsünü yaşayan Memluk İmparatoru Sultan Kansu Gavri bu mübarek başların dini bir merasimle, Kuranlar eşliğinde islami hassasiyetle Kahire’de ki kabristanda bilinen bir yere özenle toprağa verilmesini emretmişti. Bu emir uygulandı ve Dulkadiroğlu Sultan Alaüddevle Bozkurt Han ve oğullarından şehid olanların mübarek başları defnedildi.
BİR AN ÖNCE MÜBAREK BAŞLARI MARAŞ’A GELMELİYDİ
Asırlarca İslam ve Türk tarihinde nice önemli görevler icra ederek tarihe altın harflerle Dulkadiroğlu ve Maraş ismini yazdırmış bir hanedan ve onlara bağlı halkı Sultanlarının gördüğü bu muameleyi kabullenemiyorlardı. Bu bakımdan bir an evvel bir şekilde bu mübarek başlar vatana yani Maraş’a getirilmesi gerekiyordu.
O halde bunun için bir şeyler yapılması lazımdı. Dulkadiroğlu Sultan Alaüddevle Bozkurt Han’ın hayatta kalan Şehzade oğulları Turna Dağı savaşı akabinde Maraş’tan uzaklaştırılmış olsalar da kendileri ve yakınları Memluk Sarayında ve Osmanlı Sarayında her zamanki gibi saygı ve hürmet görüyorlardı. Mısır’a sürekli ziyaretler ve temasları olduğu içinde Dulkadiroğlu Hanedanı Şehzadeleri Memluk sarayına gittikleri bir esnada Sultanları ceddimiz Alüddevle Bozkurt Han ve Şehzadelerinin mübarek başlarının defnedildiği Kabristana giderek dualarla kabirlerinden başları alarak Maraş’a getirip bugün Aladan adıyla anılan ve ne yazık ki hala hakkıyla bir türbe yapılamamış olan o küçük türbede defnettiler. Asırlardır bu türbe Alaüddevle Türbesi- Evliya Türbesi olarak bilinir ve insanlar tarafından çokça ziyaret edilir. Sultan ceddimizin ve şehid olan şehzadelerinin mübarek bedenleri de Andırın’da Gökçebel mevkiinde Padişah Mezarlığı diye anılan bir noktada viran bir halde medfundur. Kayseri şehrinde de asırlar önce ecdadımız büyük Sultan Alaüddevle Bozkurt Han’a saygı ve sevginin göstergesi olarak muhtelif yerlerde gayet güzel mezarlar yapılarak çok daha fazla korunaklı hale getirilmiştir. Ya Kahramanmaraş’ımız?
KAHRAMANMARAŞ’IN BÜYÜK SULTANININ ŞANINA YAKIŞIR BİR TÜRBE YAPILACAKMI?
Bu soru aslında Kahramanmaraş’ımızın kendisine verdiği değeriyle alakalı bir sorudur. Kahramanmaraş’ımızı seviyorsak ve Yüce Allah’tan sonra Kahramanmaraş’ımızın İslam toprağı olmasına vesile olan koskoca Dulkadiroğlu Devleti’nin Sultanları ecdada vefalıysak kendimize vefalıyız demektir. Vefa inancımızın gereğidir. İslama hizmet etmiş, insanlarının ve ülkesinin kalkınması için sayısız eser hayata getirmiş, insanları ve devleti için canını vermiş böylesine yüce atalarının doğru dürüst şanlarına ve değerlerine yakışır türbeleri dahi yok. Ne Mübarek başlarının bulunduğu Aladan da ne de mübarek bedenlerinin bulunduğu Andırın Gökçebel’deki Padişah Mezarlığı diye anılan noktada onlara layık bir Türbe yok. Biz ailecek bunun Kahramanmaraş’ımızın ve Kahramanmaraşlımızın büyük bir eksikliği olduğunu düşünüyoruz. Uzun zamandır şehrimizin böylesine büyük bir değerinin, şehrimiz insanlarının Ecdatlarının bu şekilde bir unutulmuşluğu hak etmediğini ve bunun da bizlere yakışmadığını, bir an evvel hak ettikleri güzellikte bir türbe yaptırmak lazım geldiğini söyledik, anlattık, izah ettik.
Bundan iki sene evvel Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi tarafından Sultan Alaüddevle Bozkurt Han ceddimizin şehadetinin 500’ncü yılında bir anma Konferansı düzenlendi. Ben de Sultan Alaüddevle Bozkurt Han ecdadımın torunu olmam hasebiyle konuşmacı olarak davet edildim. Ecdadımın hatırasını detayıyla anlattığım bu güzel konferansta Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi Başkanı Sayın Mehmet Fatih Erkoç’da davetliydi ve en önde protokolde konuşmalarımızı dikkatlice dinledi. Hatta kendileri de zaman zaman seslenerek müdahil oldu. Bu karşılıklı güzel hasbihal tarzındaki sunumum esnasında tüm Salonda bulunan izleyicilerin huzurunda sayın Erkoç Başkan’dan Türbe için sözde aldım. Sağolsunlar kendileri; bu Türbe için gayretlerinin olduğunu, olacağını ve mutlaka bu Türbelerin yapılacağını bize söz vererek bildirdi. Bizlerde bu sözü kaydetmiş olduk. Aradan geçen iki yıl içerisinde henüz bir sonuca ulaşamadık. Fakat Sayın Başkanın sözünde durarak hem Aladan’da hem de Andırın Gökçebel’de Padişah mezarlığında ki büyük Sultanımız ve Şehzadelerimizin Türbelerini yaptıracağına inancımızı koruyoruz. Kahramanmaraş’ımızın çok kıymetli siyasetçisi Eski Kültür Bakanımız Sayın Mahir Ünal Beyefendinin de bu tür konulardaki hassasiyetini biliyoruz. Ve kendilerinin de sayın Erkoç Başkanımıza bu hususta destek vereceğini ümit ediyoruz. Hasılı kelam çok uzun zamandır bu değerlerimizin geri planda kalarak, gözden kaçırılmış olması tüm halkımızı ve bizleri üzüyor. inşallah en kısa zamanda sayın büyüklerimiz bu konuya tam anlamıyla bir el atarak Türbelerini ve diğer yapılması gerekenleri yaparak hep birlikte dünya tarihinin bu önemli şahsiyetleri olan atalarımıza gereken vefa ve saygıyı göstermiş oluruz. Yapılmasını arzu ettiğimiz bu Türbelerle birlikte kutlu Sultan atalarımızı daha derinden tanıtarak kültür turizmi ile ilgili yerli ve yabancı turistlerin bu mekanları ziyaret etmelerini de sağlayarak şehrimize bir anlamda da bu şekilde de katkıda bulunulmuş olacağız. Zira hem yerli, hem de yabancı turistlerin kültür gezilerine olan ilgileri son yıllarda büyük oranda artış göstermektedir. Unutmayınız ki bahsettiğimiz Dulkadiroğlu Devleti Sultanı Alaüddevle Bozkurt Han ecdadımız kendisinin çok büyük bir şahsiyet olmasının yanı sıra çağ kapatıp çağ açan Osmanlı Cihan Devleti Hükümdarı Fatih Sultan Mehmed Han’ın da öz kayınbiraderi ve aynı zamanda dayısı Dulkadiroğlu Sultanı Süleyman Şah’ın oğludur. Yani hem kayınbirader hem de dayısının oğludur. Ve tabi ki Yavuz Sultan Selim Han’ın da öz dedesidir. Dolayısıyla Osmanlı Padişahı II.Bayezid’in de kayınpederi ve dayısıdır. Şehrimizde böylesine önemli mübarek şahsiyetlerin varlığı hep gözden kaçmıştır fakat Dulkadiroğlu Hanedanı olarak Sayın Mesut Tuğrul Beyefendinin de candan ve vefalı desteğiyle bir kampanya başlatarak “Maraş Ecdadına Sahip Çıkıyor” sloganıyla başarılı olacağımıza canı gönülden inanıyorum. Bu vesileyle Gazeteniz Yöneticilerine ve Sayın Mesut Beye şükranlarımızı sunuyoruz. Dua ile Memleketim Kahramanmaraş’ımızı selamlıyorum.”