Erdoğan: "Lütfen paramıza, paranıza güvenin"
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Genel Merkez'de düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu.
Türkiye'nin 24 Haziran seçimlerini başarıyla geride
bırakarak demokratik olgunluğunu tüm dünyaya bir kez daha gösterdiğini belirten
Erdoğan, milletin cumhurbaşkanlığında şahsına teveccüh göstererek, Mecliste de
AK Parti'yi birinci yaparak tercihini bir kez daha istikrardan, güvenden,
büyümeden, kalkınmadan yana kullandığını vurguladı.
Millete layık olabilmek için hemen kabineyi oluşturduklarını, 100 günlük Eylem Planı'nı ilan ettiklerini anımsatan Erdoğan, Orta Vadeli Program ve 2019-2023 Stratejik Plan ile ilgili hazırlıkları son sürat devam ettirdiklerini anlattı. Erdoğan, yeni yönetim sisteminin verdiği imkanları en iyi şekilde kullanarak hedeflere doğru adım adım yürüme kararlılığıyla yola koyulduklarını söledi.
Erdoğan, seçim öncesi bir parça yükselen döviz kurunun, makul bir seviyeye düşmesini veya en azından yatay seyre geçmesini beklerken tam tersi durumla karşılaştıklarına işaret ederek, Amerikan yönetiminin Türkiye ile ilgili ardı ardına açıkladığı olumsuz kararlar bahane edilerek Türk ekonomisini hedef alan alçak bir saldırıyla karşı karşıya kalındığını; döviz kurunun, gece yarısı operasyonlarıyla, ne ekonomik gerekçelerle ne de mantıklı bir başka sebeple izah edilecek şekilde yükseltildiğini bildirdi.
"EKONOMİK SUİKAST GİRİŞİMİNİN DELİLİ"
"Açık konuşmak gerekirse yıl başında 3,8 olan, mart başında yine bu durumu koruyan, nisan başında yaklaşık 4, mayıs başında 4,12 olan, haziranda seçimlerin ertesi günü 4,6'yı bulan döviz kurunun yükselişini buraya kadar anlayabilirdik." diyen Erdoğan, seçim öncesinin belirsizlikleri sebebiyle böyle bir kıpırdanma olabileceğini söyledi. Ancak daha sonraki gelişmeleri aynı hüsnüniyetle değerlendiremediklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Temmuz ayı boyunca da aynı seviyelerde seyreden dövizin ağustosta bir anda 7 lira seviyesine kadar yükselmesi başlı başına bir ekonomik suikast girişiminin delilidir. Öyle ya ağustos ayında bu ülkede ne siyasi istikrarsızlık yaşandı, ne harp oldu, ne afete maruz kalındı, ne başka herhangi bir fevkaladelik görüldü. Amerikan yönetiminin ülkemizin egemenlik haklarına açıkça saygısızlık olan taleplerine cevap vermedik diye böyle bir sonucun ortaya çıkması, meselenin tamamen siyasi olduğuna işaret ediyor. Her şeyden önce şunun bilinmesi lazım, Türkiye bir hukuk devletidir, bir kabile devleti değildir. Türkiye'nin yaşadığı bu hadise dünyada artık hiçbir ülkenin siyasi ve ekonomik güvenliğinin kalmadığının ifadesidir."
"İŞ, EKONOMİ SINIRLARINI AŞTI"
Bu konuda Avrupa Birliği, Çin, Rusya, Hindistan başta olmak üzere dünyanın pek çok yerinden ciddi rahatsızlık işaretleri gelmeye başladığını aktaran Erdoğan, "Tabii ülkemize yönelik saldırı diğerlerinden çok daha sinsi, çok daha can sıkıcı, çok daha kasıtlı bir şekilde gerçekleşti. İş, ekonomi sınırlarını aştı ve Türkiye'nin topyekun cezalandırılması boyutuna ulaştı. Ekonomi yönetimimiz başta olmak üzere tüm kurumlarımızla elimizdeki araçları kullanarak bu saldırıyı belirli bir noktada durdurduk. Bununla birlikte mücadelemiz her alanda amansız şekilde sürüyor." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, maruz kalınan saldırının manivelası kur gibi gözükse de asıl kalıcı darbelerin, enflasyon ve faizler konusunda alındığını, bu sıkıntının çözümü için ekonomi yönetiminin kendi programını uyguladığını söyledi.
"BU GERÇEKLERİ EKİM AYINDA DA GÖRECEĞİZ"
Erdoğan, faizi yöneticilerin belirlediğini ancak enflasyonu yöneticilerin belirlemediğini dile getiren Erdoğan, şunları ifade etti: "Enflasyon faizin akışıyla oluşur. Bugüne kadar Merkez Bankası defalarca, şu 16 yıllık başbakanlık ve cumhurbaşkanlığım döneminde enflasyonu açıklamıştır ama hiçbir kez enflasyon Merkez Bankasının açıkladığı gibi gerçekleşmemiştir. Bakıyorsunuz yıl ortasında Merkez Bankası enflasyonu tekrar revize ediyor. 3. çeyrekte tekrar revize ediyor. Niye? Madem biliyorsun bu işi. Faizi belirlerken tutuyor da enflasyonu açıklarken niye tutmuyor? Bu gerçekleri şimdi ekim ayında da göreceğiz."
Merkez Bankasının dün yüksek oranda faiz artırımına gittiğini hatırlatan Erdoğan, "Diyor ya 'Bağımsızlık', hadi buyur bağımsızlık. Şimdi bakalım bağımsızlığın neticesini göreceğiz. Şu an şahsen benim sabır safhamdır ve bu sabır bir yere kadar. Çünkü biz sömürü manivelalarına eyvallah edemeyiz. Sadece bir kur manivelasıyla bir ülke terbiye edilemez." dedi.
"BEN YATIRIMCIMA BAKARIM"
Yatırımcının durumunun önemine işaret eden Erdoğan, "Ben yatırımcıma bakarım. Acaba benim yatırımcım yatırımlarını yapabiliyor mu? Finans kuruluşlarına gittiği zaman acaba kapıdan onlara 'Buyrun gelin yapılandıralım' diyorlar mı, yoksa 'Kusura bakma' mı diyorlar? Şu ana kadar hiçbir zaman 'Gelin bunu yapılandıralım' diye bir yaklaşım birkaç banka dışında yok. Böyle olunca bizim girişimcimiz, bizim yatırımcımız istenilen performansı ortaya koyabiliyor mu, rekabet piyasası içinde yer alabiliyor mu, alamadığı gibi üretim yapabiliyor mu?" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, bir ülkenin kalkınmasının üretimle mümkün olduğunu vurgulayarak, "Üretim durduğu anda, çarklar işlemediği anda her şey durur. Finans kuruluşlarının işi ne? Bu üretim çarkını döndürmektir. Tabii ki finans kuruluşlarına ihtiyacımız var, tabii ki onlarsız bir ekonomi düşünemeyiz ama şunu da bilmemiz lazım, finans kuruluşlarının ayakta kalışı da özellikle bizim reel ekonominin, yatırımcının güçlü olmasına bağlıdır, onların ayakta kalışına bağlıdır. O tulumbaya suyu koymamız lazım ki tulumbadan su gelsin. Tulumbadan su gelmediği zaman susuz kalırsın, tarlalar da susuz kalır, her yer susuz kalır." diye konuştu.
Kişisel olarak faiz meselesine bakışının, geçmişte defalarca ifade ettiği gibi olduğuna dikkati çeken Erdoğan, en son dün Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonunun Genel Kurulu'nda görüşlerini tekrarladığını anımsattı.
"GAZI ALAN BASTIRIP GİDİYOR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Buradan hemen gazı alan bastırıp gidiyor. Önüne gelen bakıyorsun zam üstüne zam yapıyor, zam üstüne zam yapıyor. Faizle ilişkisi olsun olmasın ama fırsatı yakalıyor ya oradan giriyor. Onun için tabii burada özellikle de Hazine ve Maliye Bakanlığımızın tüm birimleriyle bu kontrol mekanizmalarını çok iyi çalıştırması lazım. İlgili bakanlıklarımızın bunu çok iyi çalıştırması lazım, bu suistimalleri yapanlara da gereken dersleri vermemiz lazım. Yeter ki enflasyonu döviz kurunu ve piyasa faizlerini kontrol altına alabileceğimiz bir iklime kavuşabilelim. Gelişmeleri takip ediyoruz. Bekleyip göreceğiz." diye konuştu.
Dün Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararı'nın söz konusu tedbirlerden olduğunu hatırlatan Erdoğan, kararla menkul ve gayrimenkul alım, satım, kiralama, hizmet ve eser sözleşmesi gibi tüm işlemlerde ödeme yükümlülüklerinin artık Türk lirasıyla yapılmasını zorunlu hale getirdiklerini söyledi.
Bu işlemlerde döviz talep edenlerin ilgili merciye şikayet edilmesi çağrısında bulunan Erdoğan, "Gereği neyse yaparız. Burası Türkiye ve Türkiye'de de artık Türk lirası bu noktada geçerlidir. Uzun süredir şikayet konusu olan dövizle kira ödemesi sorununu ortadan kaldırdık." diye konuştu.
"ÖYLE 25 KURUŞA SİMİT YOK"
Kiranın dövizle alındığına, personele Türk lirası ödendiğine işaret eden Erdoğan, "Sen elektrik parasını dövizle mi ödüyorsun? Sen su parasını dövizle mi ödüyorsun? Hepsi TL ama gel gör, kira dolar. Öyle 25 kuruşa simit yok. Gereği neyse bu yapılacak." ifadesini kullandı.
Erdoğan, kamuda tasarrufa yönelik önemli adımlar attıklarına, cari harcamalardan yatırımlara kadar her alanda kamu mali dengesine katkı sağlayacak tedbirlerin alındığına dikkati çekti.
Bazı bakanlıkların birleştiğini ve bakanlık sayısının 16'ya düştüğünü hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti: "Bakanlık sayısı 16'ya düşünce şimdi elimizde ciddi manada binalarımız var. Kirada olan yerler vardı. Bütün bu kirada olan yerlerden bakanlıklarımız artık oraları boşaltıyor. Şimdi kendimize ait olan yerlere geçmek suretiyle ödediğimiz kiralardan da kurtularak kamuda ciddi bir tasarrufa gitmiş oluyoruz. Kamu araçlarını hem nitelik hem de kullanım bakımından sınırlandırdık. Kiralık binalardan kendimize ait binalara geçiyoruz. Personel alımını da emekli olan personel sayısına yakın bir seviyeye çekiyoruz."
"SIFIRDAN BİR YATIRIM DÜŞÜNMÜYORUZ"
Yatırımları da güncellemeye aldıklarını bildiren Erdoğan, "Bitim noktasına gelenlerle bitmeye uzak olanlar sıralamasında ona göre yatırımlarımızı planlayıp hızlandıracağız. Şu anda sıfırdan bir yatırım düşünmüyoruz. Olmazsa olmaz, fevkaladeliği olan yatırımlar olabilir, ayrı bir konu." dedi.
Erdoğan, süren yatırımların tamamlanacağını dile getirerek, müteahhit firmaları mağdur etmeyeceklerini kaydetti.
Tüm bakanlıkların bu ilke kapsamında ellerindeki yatırım stoklarını gözden geçireceğini, öncelik sıralaması yaparak çalışmalarını yürüteceğini bildiren Erdoğan, şöyle konuştu: "Hazinemiz kamuya ilave gelir sağlayacak altın ve avro tahvilleriyle kira sertifikaları gibi yeni araçlarını devreye soktu. Tüm vatandaşlarımızı özellikle Avrupa'da ve diğer ülkelerde yaşayan kardeşlerimizi bu imkanları değerlendirmeye davet ediyorum. Yurt dışından alternatif kaynak geliştirme çabalarımız da tüm hızıyla sürüyor. Ülkemizin bu süreci süratle geride bırakması için kamunun çabaları yanında özel sektörümüzün ve milletimizin desteğine de ihtiyacımız var."
"LÜTFEN PARAMIZA, PARANIZA GÜVENİN"
"İhracat ve ithalatla işi olmayan hiç kimsenin dövizle işi olmamalıdır. Vatandaşlarıma sesleniyorum, paramıza, paranıza güvenin." çağrısında bulunan Erdoğan, "Tüm tasarrufların dövizden Türk lirasına ve kendi paramızla değer biçilen finans araçlarına yönlendirilmesi gerekli. 'Yastıkaltı' diye tabir edilen sistem dışı tasarrufların süratle bankalar, faizsiz finans kuruluşları ve diğer yollarla ekonomiye kazandırılmasını bekliyoruz." dedi.
Erdoğan, özel sektörün üretim ve yatırımdan asla vazgeçmemesi gerektiğini vurgulayarak, "İhracata dönük üretim ve yatırım için tam zamanıdır. Türkiye'yi döviz kuru üzerinden vurmak isteyenlere cevabımızı, kurun geldiği seviyenin avantajlarını ihracatımıza ve bununla bağlantılı olarak üretime, istihdama yansıtarak vermeliyiz." diye konuştu.
"SİMSARLARA ASLA MEYDANI BIRAKMAYACAĞIZ"
"Birileri fırsattan istifadeyle milletimizin kafasını bulandırmak, moralini bozmak için bir sürü yalan yanlış haberleri ortalığa yayıyor." diyen Erdoğan, stokçuların ortaya çıktığına dikkati çekti. Erdoğan, "Bu stokçulara gereken cevabı gerek İçişleri Bakanlığımız gerekse Hazine ve Maliye Bakanlığımız verecek. Buralara baskınlar yapmak suretiyle 'Sen stokçuluk mu yapıyorsun, gel bakalım bunun bedelini öde.' Bunlara bunun fırsatını vermeyeceğiz. Çünkü stokçuluk Türkiye'de benim normal esnafımı ciddi manada sıkıntıya düşürüyor." dedi.
Okul kitaplarının basılamadığından sağlık ve ilaç hizmetlerinin aksayacağına kadar pek çok dedikodunun üretildiğine işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu: "Okul kitapları meselesini dün Bakanımla da görüştük, biz çözdük. Bu ülkede çözülemeyecek bir şey yok. Herkes kendini aldatıyor. Burası bir kabile devleti değil. Bizde artık sistem oturmuş vaziyette. Biz döviz möviz, dolar molar bunların hepsini aşacağız. Çok fazla yok, Allah'ın izniyle 2019 bu noktada başka olacak. Şu anda bizim imkanlarımız bize yeterli ama istiyoruz ki bu süreci daha rahat geçelim. Olay bu. Bunu da başaracağız. Onun için görüşmelerimiz var. Şu anda birçok liderle oturup konuşuyoruz. Burada da önemli adımları atacağız. Halbuki ne okul kitaplarında ne sağlıkta ne ilaçta ne de diğer hizmetlerde herhangi bir sıkıntı. Diyorlar ki 'İlaçlar yok, bitti.' Sayın Bakan bitti mi ilaçlar? Yok böyle bir şey. Onun için bu kampanyaları biz icraatımızla zaten ortaya koyuyoruz. Böyle bir şey yok. Devleti bu tür manipülasyonlarla köşeye sıkıştırarak haksız kazanç elde etmek isteyen simsarlara asla meydanı bırakmayacağız."
"BU DÖNEMİ YERLİLEŞME VE MİLLİLEŞMENİN VESİLESİ HALİNE GETİRECEĞİZ"
Türkiye'nin her alanda yerli ve milli duruşa, fikre, üretim ve gayrete ihtiyacı olduğu gerçeğinin böyle dönemlerde çok daha açık şekilde kendini gösterdiğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu dönemi her alanda yerlileşme ve millileşme hamlelerimiz güçlendirmenin vesilesi haline getireceğiz. AK Parti olarak iktidara geldiğimiz 2002 yılı Kasım ayından beri ülkemizde yaşanan her şeyin sorumluluğu bize aittir. Karşımıza çıkan sorunlar ne olursa olsun mücadeleden asla kaçmadık. Geldik, faiz yüzde 63'tü. Yüzde 4,6'ya kadar indirdik. Enflasyon onunla beraber 7 kusura indi. Ondan sonra yüklendiler. Neyle? Gezi olaylarıyla vesaire. Tırmandırma operasyonuydu bu. Şimdi aynen bir başka operasyonla çift haneli rakamlara bunu çıkarmanın gayreti içindeler. Bu bizi teğet geçer demiştik. Geçti mi? Geçti. Allah'ın izniyle şimdi de öyle olacak."
"Ne terbiyesizliklerle ne ahlaksızlıklarla ne provokasyonlarla karşılaştık, hatırlayın ama hiç birinde yılmadık, hep üzerine üzerine gittik." diyen Erdoğan, bununla kalmadıklarını, milletin yıllardır birikmiş ne kadar sorunu varsa, hepsini birer birer çözdüklerini kaydetti.
Başkan Erdoğan, şu anda Türkiye'nin Cerablus'ta, Afrin'de verdiği mücadelenin, terörle verdiği mücadelenin bilindiğini ifade ederek, "Türkiye bütün bu mücadelelerle nereye geldi, görüyorsunuz. Bizim bu terörle mücadeleden yılacak bir halimiz yok. Göreve geldiğimizde, yüzde 20 gibi savunma sanayinde veya silahlı kuvvetlerimizin ihtiyacını karşılarken, bugün yüzde 65 silahlı kuvvetlerimizin ihtiyacını karşılar hale geldik. Bunlar durup dururken olmuyor, artık kendi kendine yeten Türkiye var, millet var." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye büyüdükçe, güçlendikçe, bu defa uluslararası alanda çeşitli engellemelerle, ayak oyunlarıyla karşı karşıya geldik. Ülkemizin ve milletimizin hiçbir zaman başını eğdiremeyecekler. Başını yere eğdirmeden tüm bu sıkıntıları birer birer aşmayı nasıl başardıysak, bundan sonra da öyle başaracağız. AB zirvelerinden Davos hadisesine kadar, her yerde onurlu duruşumuzu ortaya koyduk. Unutmayın, müflis tüccar eski defterleri karıştırırmış misalı bizi sandıkta ve sahada yenemeyenler, yıllardır kolları ve kanatları altında besledikleri terör örgütlerini, darbecileri, cuntacıları harekete geçirdiler. Milletimizle birlikte bu oyunu da gördük. Birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi güçlendirerek her birinin üstesinden geldik.
Son umutları 24 Haziran seçimleri idi, orada da beklediklerini bulamadılar. Neler yapmadılar? Her yerden saldırdılar ama yine beklediklerini alamadılar. Bunun üzerine milletimizin ekmeğine, yani ekonomimize göz dikecek kadar alçaldılar. Allah'ın izniyle biz bu oyunu da bozarız, mutlaka da bozacağız. Türkiye'yi dövizle, faizle, enflasyonla dize getirebileceklerini sananlar, bu milleti hiç tanımıyor demektir, bunu böyle bilelim arkadaşlar. Bu millet en zor zamanında, Çanakkale'de yedi düveli hallaç pamuğu gibi atmış, Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla tamamlamış bir millettir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy'un Çanakkale şehitlerine atfettiği şiirindeki, "Ah, o yirminci asır yok mu, o mahhluk-i asil, ne kadar gözdesi mevcud ise, hakkıyle sefil, kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına; döktü karnındaki esrarı hayasızcasına. Maske yırtılmasa hala bize afetti o yüz. Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz. Sonra o mel'undaki tahribe müvekkel esbab. Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harab." dizelerini okudu.
"KİM YANIMIZDA KİM DEĞİL? BUNU GÖRÜYORUZ"
Erdoğan, "Bu dönemler, bize karşı karınlarındaki hayasızlığı dökenleri tespit etme yanında, halisane bir şekilde yanımızda olanları da görme imkanı bulduğumuz dönemlerdir. Kim yanımızda kim değil? Bunu görüyoruz." dedi.
Bu dönemlerin; fırsatçılık, stokçuluk yapıp kendi ülkesine ve milletine ihanet edenler yanında, imkanları sonuna kadar zorlayıp üretime, yatırıma ve istihdama devam edenleri de tespit ettikleri dönemler olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Bu dönemler ülkenin ve milletin çıkarlarını şahsi siyasi ve ekonomik çıkarlarının üzerinde tutanların, diğerlerinden ayrıştığı günlerdir. Bunları şimdi gayet iyi tanıyoruz." ifadesini kullandı.
Başkan Erdoğan, şöyle devam etti: "Türkiye çok yakında bu dalgayı aşacaktır ama fırsatçılık yapanları da fedakarlık yapanları da unutmayacaktır. AK Parti olarak bu zorlu dönemi aşmanın mücadelesini verirken, aynı zamanda 2019 mahalli seçimlerine de hazırlanıyoruz.
Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimlerinde milletimizden 5 yıllık bir yetki aldık. Mahalli seçimlerden de başarıyla çıkarak, 5 yıllık bir dönemde önümüzü gördüğümüzde, orta ve uzun vadeli projelerimize daha sıkı sarılma imkanı elde edeceğiz. Teşkilatlarımızın şimdiden tüm güçlerini ve zamanlarını, mahalli seçimler için seferber etmeye başlamaları gerekiyor."
"KARŞILIĞI OLAN GÜÇLÜ İSİMLERLE SEÇİMLERE GİRECEĞİZ"
Erdoğan, kongrelerin neredeyse büyük çoğunluğunu yeni yaptıklarını, şimdiden hazırlanmaları gerektiğini söyledi.
Mahalli seçimlerde de bütün oyunları bozmaları gerektiğini ve oradan çıkmaları gerektiğini ifade eden Erdoğan, "O bakımdan, karşılığı olan güçlü isimlerle bu seçimlere gireceğiz. Sırtını partiye dayayarak değil, önce 'benim karşılığım nedir...' Ardından da tabii ki partinin adayı dürüst olacak, ehliyet, liyakat sahibi olacak, tevazu ehli olacak. Toplumun içinde sevilen, takdir edilen isimler olacak. Bu isimlerle de beraber inşallah biz Mart 2019 yerel seçimlerine gireceğiz." dedi.
Recep Tayyip Erdoğan, aday belirleme çalışmalarını biraz erken de olsa öne çekip çalışmaları ona göre yürüteceklerini bildirdi.
"GENEL MERKEZLE İSTİŞARE ETMEDEN HAREKETE GEÇMEYİN"
Gerek teşkilatlarla gerek diğer görevlerde bulunan hiçbir kişinin genel merkezle istişare etmeden harekete geçmemesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Unutulmamalıdır ki her görev bizim için kıymetlidir. Hiçbirimiz okçular tepesini boş bırakmayacağız. Kendisine aday olduğu resmen tevdi edilene kadar, her arkadaşımızın mevcut görevlerini hakkıyla yerine getirmesi şarttır. Belediye başkanlarımızdan yeniden aday gösterilenler, zaten işlerine ve seçim çalışmalarına devam edecekler. Bu bayrak yarışında görev değişikliği durumu ortaya çıkan arkadaşlarımızın ise yeni belediye başkanı gelene kadar en küçük bir eksikliğe, aksaklığa mahal vermeden vazifesini yürütmesi gerekmektedir. Seçimlere doğru giden süreçte eksiklik, aksaklık gördüğümüz yerlerde, ihtiyaç duyulması halinde teşkilatlarımızı revize edebilir, güçlendirebiliriz."
Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, parti olarak mahalli idareler seçimlerinde 2014'e göre oylarını ve belediye sayısını artırmayı hedeflediklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı ve 27. Dönem Milletvekili Genel Seçimi'nde MHP ile yapılan "Cumhur İttifakı"nı anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti: "24 Haziran seçimlerinde Cumhurbaşkanlığında ve Mecliste MHP ile ittifak yapmıştık. Mahalli idareler seçimlerinde böyle bir imkan olur mu bakacağız. Eğer böyle bir imkanı karşılıklı olarak hakikaten ortaya koyabilirsek biz birlikte bunu da değerlendiririz çünkü Cumhur İttifakı'ndaki dayanışmamız ne ise yerel seçimlerde de bu ittifakı gerçekleştirme imkanımız olabilir. Önce arkadaşlarımız ön görüşmelerini yapar, ardından da liderler olarak biz de oturup konuşuruz. Şayet bu mümkün olursa her iki partinin de mahalli idarelerdeki gücünü artıracağına inanıyorum. Şayet bu mümkün olmazsa da kendi hedefimiz doğrultusunda çalışmalarımızı sürdüreceğiz."
Diğer partilerin de gizli veya açık benzer ittifak arayışı içerisinde olduklarını bildiklerini belirten Erdoğan, kendilerinin millete karşı hep hasbi, açık, samimi olduklarını, şimdi de aynısını yapacaklarını, her şeyi milletin gözü önünde konuşacaklarını, tartışacaklarını bildirdi.
"DAĞA GÖNDERENLERE AYNI İMKANI SAĞLAYAMAYIZ"
"Önümüzdeki seçimleri, ideolojik hamasetle pozisyonlarını koruyan, iş bilmez muhalefet belediyelerinden milletimizi kurtarmanın bir fırsatı olarak görüyoruz." diyen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: "Batıda ana muhalefet partisi, doğuda bölücü örgütün güdümündeki parti pek çok belediyede adeta taş üstüne taş koymadan sırf ideolojik kamplaşmayla bugüne kadar yönetimde kalmayı başardı ama bu defa eğer biz doğru adaylarla, projelerle milletimizin karşısına çıkarsak işlerinin zor olduğunu düşünüyorum. Şunu da açık söylüyorum, terör örgütüyle birlikte aday olmaya yeltenenler, kusura bakmasınlar bizden demokratik bir yaklaşım bekleyemezler. Zira biz bunun bedelini ağır ödedik. Bu milletin alın terini bu belediyelere biz 'Al bunları oradaki vatandaşımıza, altyapısına, üstyapısına harca' diyerek verirken bu verdiklerimizi oraya değil de dağa gönderenlere bu defa biz aynı imkanı sağlayamayız. İşte biz, kayyımlarla bakın orada kısa sürede ne gibi hizmetler yaptık, her şey ortada. Bunu Güneydoğu'daki, Doğu'daki kardeşlerim çok iyi biliyor."
Batıda olanın, Doğu'da ve Güneydoğu'da da olacağını anlatan Erdoğan, bu çalışmaları merkezi yönetimle yerel yönetimin birlikte yapacağını aktardı. Erdoğan, "Kusura bakma biz bu paraları size verirken kanal aç diye, ne kanalı, affedersin, terör örgütüne kanallar aç, bunları dağa gönder diye vermiyoruz. Millete hizmetkar ol diye veriyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Gelecek seçimlerin farklı olacağına işaret eden Erdoğan, seçimlerde demokrasinin tüm ilkelerinin işleyeceğini, işlettirileceğini, mart ayına bu anlayışla hazırlanacaklarını dile getirdi.
"GÖNÜLLERE GİRDİĞİMİZ ANDA MİLLET BİZİ UNUTMAZ"
Teşkilatlardan ve belediyelerden çok çalışmalarını isteyen Erdoğan, gönüllere girmeden netice almanın mümkün olmadığına dikkati çekti.
"Unutmayın, şu temel ilkemiz olmalıdır, hizmet gereklidir ama hizmet yeterli değildir. Yeterli olan nedir? Gönüllere girmektir. Gönüllere girdiğimiz anda bu millet bizi hiçbir zaman unutmaz." ifadesini kullanan Erdoğan, konuşmasının sonunda hicri yılbaşını da tebrik etti.
Erdoğan, konuşmasının ardından AK Parti Siyaset Akademisi'nde başarılı olan kursiyerlere plaket verdi.