Ev ve ofis işleri kadınlarda stres ve kaygıyı getiriyor!
Koronavirüsün yol açtığı Covid-19 nedeniyle birçok ofis evden çalışma düzenine geçti. Ofis işleri ile birlikte ev işlerine ayrılan sürenin artması, kadın çalışanlarda aşırı yük ve strese neden oluyor.
Evin tüm
yönetiminin kadınların görevi olmadığını hatırlatan uzmanlar, çocuk bakımı da
dahil olmak üzere tüm işlerde sorumluluk paylaşımı yapılmasını öneriyor.
Böylece bu yükün azaltılıp psikolojik rahatlık sağlanabileceğini kaydeden
uzmanlar, ağır sorumluluk duygusunun tükenmişlik sendromuna yol açabileceği
uyarısında bulunurken kadınları asıl yoranın zihinsel olarak çok fazla şeyle
ilgilenmek zorunda kalmaları olduğu belirtiliyor.
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Klinik Psikolog Selvinaz Çınar Parlak, evden çalışma düzeni ile birlikte büyük sorumluluk yüklenen kadın çalışanların yaşayabilecekleri psikolojik sorunlara değinerek önemli tavsiyelerde bulundu.
Ev işleri sadece kadının görevi değil
Ev işlerinin daha çok kadınların sorumluluğunda olduğu algısına dikkat çeken Parlak, “Çalışan kadınların en önemli sorunları ev işlerine yönelik oluyor. Erkek için ev dinlenme yeri iken, kadın iş hayatının yanında ev işleri ve çocuk bakımı gibi ek sorumluluklar üstlenmek zorunda kalıyor. Evde geçirilen sürenin artmasıyla birlikte ev işlerine ayrılan süre de artmış oldu. Bir kişinin yüklenebileceğinden fazla sorumluluk alması, taşıyamayacağı ve sürdüremeyeceği görevlere yetişmeye çalışması öncelikle tükenmişlik duygusuna yol açar. Kadınlar öncelikli olarak sorumluluk algısını paylaşmalıdır ve ev yönetimini tek başlarına yapmamalıdır. Çoğunlukla ev işleri ve çocuk bakımı gibi görevleri kadınlar kendiliğinden sahipleniyor ve yoğun bir zihinsel uğraşın içinde kalıyorlar. Bu nedenle çalışan kadınlar öncelikle bu zihinsel yüklerini ve sorumluluk algılarının farkına varmalıdırlar” dedi.
Evde görev paylaşımı yapılmalı
Selvinaz Çınar Parlak, çalışan kadınlar sınırlarını bilmeli, kendilerini tanımalı ve sorumluluklarını eşleri ile paylaşmalı diyerek sözlerine şöyle devam etti: “İşe ve eve ayrılan süre tıpkı ev dışında çalışma hayatında olduğu gibi birbirinden ayrılmalı, mesai saatleri bitine kadar sadece iş odaklı kalınmalıdır. İş mesaisi bitiminde ise aile üyeleri ev işlerini adil paylaşmalıdır. Ailede çocuklar da dahil herkes görev paylaşımında bulunmalı. Aksi takdirde kadınlar fazla sorumluluğun getirdiği zihinsel ve fiziksel yükü taşıyamayacaklardır. Bu fazla yükler, tükenmişlikle birlikte depresyon ve anksiyete bozuklukları gibi diğer psikolojik sorunlara da yol açabilir.”
Erkekler ev işlerinde sorumluluk hissetmeli
Erkeklerin sadece eşlerine yardımcı olmalarının yeterli olmadığına dikkat çeken Parlak, “Çalışan kadınlar için ev işlerinin planlanması da zihinsel yük oluşturuyor. Bu nedenle erkekler de ev işlerinden sorumlu hissetmeli, ihtiyaçlar doğrultusunda gerekenleri planlamalı. Ev işleri, çocuk bakımı, yemek yapımı gibi görevleri planlamak da yoğun bir zihinsel uğraş gerektirmektedir, bu zihinsel yük de paylaşılmalıdır. Örneğin çamaşır temizliği görevi erkeğe aitse bunun planlanması ve uygulanması da erkeğe ait olmalı ve kadın zihinsel olarak bu görevden uzak durmalı, ilgilenmemelidir. Oysa erkekler bu görevleri yine kadının organize etmesini bekliyor. Asıl yorucu olan kadının zihinsel olarak çok fazla şeyle ilgilenmek zorunda kalmasıdır. Bu nedenle kadın kendine ait olmayan görevlerle ilgilenmemeli ve müdahil olmamalıdır. Erkek iyi yapamasa bile mutlaka öğrenecektir, değişim zamanla olacaktır” dedi.
Paylaşım yapılamıyorsa destek alınmalı
Çalışan kadınlara ev işlerini eşleri ile paylaşamamaları durumunda sorunun çözümü için uzmanlardan destek almalarını öneren Klinik Psikolog Selvinaz Çınar Parlak, “Geleneksel cinsiyet rolleri çalışan kadına uygun değildir. Kadın ve erkeğin rolü mevcut şartlar ve ihtiyaçlara yönelik düzenlenmeli. Kadınlar da dinlenmek için kendine zaman ayırmalı, dinlenmiş olmadan sorumluluklarını da iyi yapamayacağının bilincinde olmalıdır. Sadece iyi kalabilirse faydalı olabilir, bu nedenle her şeyden önce kendine karşı sorumlu olduklarını düşünmeliler. Kendini iyi tanıyıp ihtiyaçlarına yönelik yaşamalı ve günlük yaşamını sürdürülebilir planlamalıdır. Geleneksel kadın rolü, onaylanma, takdir görme ihtiyacı ve mükemmeliyetçiliğe karşı dikkatli olmalı” dedi.