Eylül geldi: Okullar açılıyor

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi Psikoloğu Didem Cengiz, yeni eğitim-öğretim yılı öncesi velileri uyararak, 'Okula başlamadan önce hazırlık sürecinin yaşanması çocuğun kaygısını azaltır' dedi.

Cengiz, okulların açılmasıyla birlikte pek çok sürecin de başladığını anımsatarak, “Anneden ayrılma korkusu, yalnız kalma endişesi, arkadaş edinmede güçlük, kendini ifade etmede zorlanmalar gibi pek çok konu bir anda ailenin gündemine girmiş olur” diye konuştu.

Tepki belirten davranışların altında duygusal bir ihtiyacın olabileceğine vurgu yapan Cengiz, çocuğun ihtiyacına kulak vermenin çözüm için birinci adım olacağını söyledi.

“Okula gitmeyeceğim” cümlesini, “okula gideceğim için endişeliyim” cümlesine dönüştürmenin kurulan iletişimin yapısına bağlı olduğunu anlatan Cengiz, şunları kaydetti:

“Okula gitmeyeceğim diye bağırıp ağlayan bir çocuğa, ‘hayır gideceksin, bak herkes gidiyor ne var bunda bu kadar ağlayacak’ şeklinde mantıksal açıklamalar yaptığımızda çocuğun duygusu anlaşılmamış olacak ve duygusu kabul edilmediği için durum kaygısal boyuta taşınacaktır.

 ‘Okula gitmeyeceğim’ diyen bir çocuğa, ‘şu an endişelisin okula gitmek sana bu yüzden zor geliyor seni anlıyorum ve bu sorunun üstesinden gelmen için yanındayım’ şeklinde bir yaklaşım, çocuğa anlaşıldığına dair bir ipucu sunar, bununla birlikte çocuk iç dünyasının kapılarını ailesine açmayı da öğrenmiş olacaktır.”

HAZIRLIK SÜRECİ

Cengiz, okula başlamadan önce hazırlık sürecinin yaşanmasının çocuğun kaygısını azaltacağını, atılacak her adım öncesi yapılan küçük hazırlıkların bireyin yaşı kaç olursa olsun rahatlatıcı olduğunu anımsattı.

Hazırlık süresinde en önemli rolün ailelere ait olduğunun altını çizen Cengiz, şöyle devam etti:

“Çocuk için okul aileden evden ilk kez ayrılıp kendi başına var olmaya çalışacağı, günün büyük bölümünü arkadaşlarıyla ve başka yetişkinlerle geçireceği farklı bir ortam demektir. Bu noktada çocuk tanışacağı yeni ortama onun için en tanıdık ortam olan aile ortamını yansıtacaktır. Aile ortamı eşittir çocuk eşittir okul ortamı demektir.

Çocuk ilk kez sistemli, programlı öğretimin gerektirdikleriyle karşılaşacak, belirli bir disiplin planı dahilinde kurallara uyacak. Daha önemlisi okuma-  yazma, aritmetik gibi konuları öğrenmekle yükümlü olacağından, bu dönemde yaşadığı tüm tedirginlikler olağandır. Çocuklar, bu endişeyle başa çıkmayı öğrendiklerinde okulu bir kriz ortamı olarak görmeyeceklerdir.”

AİLELER NASIL YAKLAŞMALI?

Ailelere çocuklarının okula başlangıçta yapmaları gerekenlere değinen Cengiz, “Anne baba olarak onların endişelerini azaltmanın en etkin yolu sakin ve rahat biçimde çocuğun kafasındaki soruları yanıtlamaktır” ifadelerine yer verdi.

İlk haftalarda okul alışverişi yapılacağını vurgulayan Cengiz, bu durumda alınması gereken her şeyin beraber alınması ya da en azından çocuğa fikrinin sorulması gerektiğini bildirdi.

Alınacak tüm malzemelerin işlevlerinin çocuğa tek tek anlatılması ve çocuğa alışverişte seçenekler sunulması gerektiğini vurgulayan Cengiz, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çocuğa bu dönemde güven vermek önemlidir. Eğer aile okula başlangıç konusunda kendine dair endişeler taşıyorsa çocuğa yansıtma konusunda dikkatli olmalıdır. Çocuk kendisi panik halindeyken ailesinin panikli tepkilerine şahit oluyorsa ailesine güven konusunda inanmayacaktır.

Bu dönemde çocuğu cesaretlendirmek önemlidir. Okulun ilk haftalarında servis kullanılacaksa servis hakkında detaylı açıklamalar yapılmalıdır. Onu kimin karşılayacağı sabah servise nasıl bineceği gibi.

 

Okul sınıf kapısında uzun vedalaşmalara engel olmak da önemlidir. Çocuğunuza ve kendinize bu yeni duruma adapte olmak için bir ay kadar süre tanıyın. Eve geldiğinde okulla ilgili onunla konuşun. Tüm bunlar olurken iyi bir dinleyici ve yol arkadaşı olun.”