Gözüpek Şair Leyla Bay eşini değil şiirlerini seçti
O, yedi yıldır özel güvenlik personeli olarak görev yapıyor. Mesleği icabı erkeksi bir karaktere bürünmek zorunda olduğunu söyleyen Leyla Bay, aynı zamanda naif bir şair. Şiir yazdığı için ailesi dahil çevresinden tepki gördü. Tepki gördükçe daha fazla mücadele etti ve daha fazla şiir yazdı.
Röportaj: Narin
Demirci
Şiir yazdığı için zaman zaman eşiyle boşanma noktasına bile gelen şair, “Eşim tercih yapmak zorunda bıraksaydı onu değil şiirlerimi tercih ederdim. Ben şiir uğruna herkesi kaybetmeye hazırım” diyor. Gözüpek şair Leyla Bay, şimdilerde ‘Ha’ isimli ilk kitabını çıkarmaya hazırlanıyor.
ŞİİR YAZDIĞI İÇİN ALAY EDİLDİ
Ortaokul yıllarında ezberlediği İstiklal Marşı’yla şiire aşık olan Leyla Bay, ondan sonra şiiri bırakamadı. Şimdilerde 45 yaşında olan ve hâlâ şiire olan tutkusunda azalma olmayan şair, tutkusunu arttırarak devam ediyor şiir yolculuğuna. Ona ‘Hüznün şairi’ deseler de, aslında tamamen melankolik bir şair değil. “Çok acı çektiğim de oldu. Sevgi her şeyin üstünde olduğu için hüzünlerimi de seviyorum. Dolayısıyla hüzünle varılan bir mutluluk bendeki” diyen şair, acıların içinden şiirlere tutunarak çıkmış bir kadın kahraman aynı zamanda. Şiir yazdığı için en yakınlardan hatta ailesinden bile tepki gördüğünü ifade eden şair, alay da edilse umursamadı. Bir şiir de alay edenlere yazarak devam etti şiir yolunda.
ŞİİR UĞRUNA HERKESİ KAYBETMEYE HAZIR
Kadın şair olduğu için çok sıkıntı yaşadığını ifade ederken hiç kimseden destek almadığının da altını çiziyor Leyla Bay. “Aksine, ailem dahil en yakınlarımdan tepki gördüm” diye de ekliyor. Şiir yazdığı için eşiyle evliliklerini bitirme noktasına bile geldiklerinin altını çizen şair, “Eşime ‘Bana tercih yapmak zorunda bırakma’ dedim. ‘Ya şiirlerin ya ben’ deseydi şiirlerimi tercih ederdim. Ben şiir uğruna kimi kaybedersem kaybedeyim. Hiç önemli değil. Eğer tercih etseydim eşimi değil şiirleri seçerdim. Yine tercih yaptırırsa şiirlerimi tercih ederim” diyor.
GÖREV BAŞINDA İLHAM GELDİĞİNDE
‘DANIŞMA’YA KOŞUYORUM
Yedi senedir Şehitkamil Belediyesi’nde görev yaptığını ve onca yıldır mesai yaptığı arkadaşlarının bile kendisinin şiir yazdığını bilmediğini vurgulayan Bay, “Belediyede benim şiir yazdığımı bilmezler. Birkaç yakın arkadaşım biliyor sadece. Çünkü şiir yazmamı ailem bile antipatiyle karşıladı. O yüzden mesai arkadaşlarımın da bilmesini istemedim” diyor. “Görev esnasında ilham geldiği zaman ne yapıyorsunuz?” sorusuna ise tebessüm ederek, “Deli gibi kağıt kalem arıyorum. Şüpheleniyorlar. ‘Ne yazıyorsun?’ diyorlar. ‘Kızım bir not istedi’ diyorum. Eğer yanımda kağıt yoksa ‘Danışma’ya yöneliyorum ve onlar anlıyorlar. ‘Leyla hanıma acilen kağıt yetiştirin’ diyorlar. Kağıt-kalem aşkımı biliyorlar ama şiir yazdığımı bilen yok” diye cevap veriyor.
MESAİ ARKADAŞLARIM ‘KADAM’ LAKABINI TAKTI
Şair olarak çok naif bir tarafı olsa da özel güvenlik görevlisi olarak sert ve erkeksi bir yanı olduğunu da söylemeden geçmiyor Leyla Bay. Bu dengeyi nasıl sağladığını ise şöyle anlatıyor, “Belediyedeki despot kişiliğim tamamıyla görevimle alakalı. Bir şair iki şeyi dengede tutabilir. Biri diğerinden ağır basmıyor. 26 güvenlik görevlisinin içinde tek kadınım. Ama oradaki duruşum kadınsı değil. Bana ‘Kadın’ gözüyle bakmalarını istemiyorum. Çünkü ayrıcalıklı davranılmasını sevmiyorum. Erkek mesai arkadaşlarımın yaptığı işi yapabiliyorum. Ben evimde kadınım, şiirlerimi yazarken kadınım, okurken kadınım ama iş yerinde tamamen farklı bir ruha bürünüyorum. Çok despot oluyorum. ‘Ağabey’ diyenler oluyor. Zaten ‘Kadın’ diyenlere kızıyorum. ‘Beni kadın olarak görmeyin. Sizin yaptığınız işi ben de yapıyorum’ diyorum. O yüzden bana belediyede ‘Kadın’ ile ‘Adam’ kelimelerini birleştirip ‘Kadam’ demeye başladılar. Yani ben Şehitkamil Belediyesi’nde ‘Kadam’ım. Yarısı kadın yarısı da erkek. Bu da benim çok hoşuma gidiyor aslında.”
AİLEMDEN DAHA ÇOK
ŞİİRLERE FEDAKARLIK YAPTIM
Kafiyeli, uyaklı ve serbest şiirler yazan şair, evde her şeyden çok kitaba ve şiire zaman ayırdığına vurgu yapıyor. “İş yerinde dokuz saat mesai yapıyorum. Evdeki rutin işleri yaptıktan sonra uykumdan fedakarlık edip sabah 4’lere, 5’lere kadar kitap okuyup, şiir yazıyorum. Bazen yarım saatlik uykuyla mesaiye gittiğim oluyor” diyen şair, “Kendimi mısralara kurban verdim. Bir şair kendisini mısralara adamalı zaten. Benim en büyük fedakarlığım şiirlerime ve kitaplarıma oldu. Ailemden çok onlara fedakarlık yaptım. Ama sabahleyin tekrar işyerime geldiğimde gülerek geliyorum. Mesai arkadaşlarım çok iyi bilir. Daha bir gün belediyeye suratım asık girmemişimdir. Peygamber Efendimiz (sav) ‘Tebessüm sadakadır’ diyor. Ben 45 yaşıma kadar milyarlarca tebessüm ettim. Ahirete giderken kumbarama çok tebessüm sadakası biriktirdim ben” diye konuşuyor.
GİZEMLİ BİR KİTAP GELİYOR
Yakın zamanda ‘Ha’ isimli bir şiir kitabı çıkaracağını söyleyen Bay, kitabın ismine yönelik olarak, “ ‘Ha’ isimli bir şiirim var. Editör arkadaşlarım da kitabın kalbinin bu şiir olduğunu düşündüler. ‘Evet’ anlamında kullanılan bir ‘Ha’ değil bahsettiğim. Ama ip ucu verirsem tamamen şiirin konusunu vermiş olacağım. O yüzden biraz gizemli kalsın. Bu isimde kitap dünyada çıkmamış” ifadelerine yer veriyor. Kitap çıkarmakta neden geciktiğinden de bahseden Bay, “Hep kendimi ikinci plana attım. Kendimi erteledim. Ama artık kozadan çıkma zamanım geldi” diyor.
ŞİİRLERİM EDEBİYAT DERSLERİNDE OKUTULSUN İSTİYORUM
Şair, kendi ifadesiyle ‘Kozasından çıktıktan sonra’ tek amacının edebiyat dünyasına şiirlerini kazandırmak olduğunun da altını çiziyor. “Piyasada o kadar fazla şiir dolaşıyor ki. Ama şiir diyemezsiniz. Benim amacım dahi şiirler miras bırakmak” derken Cemal Süreya ve Orhan Veli’yi örnek göstererek şöyle devam ediyor konuşmasına, “Ben bu dünyadan göçüp gitsem de Cemal Süreya gibi, Orhan Veli gibi şiirlerimin tüm okullarda okutulmasını ve şiirlerim edebiyata girmesini istiyorum. Belki bunu göremeyeceğim ama uğraşıyorum.”