'Güvenli bölgeye 2 milyon Suriyeli sığınmacının dönüş yapmasını planlıyoruz'
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, "Suriye'nin kuzeyinde güvenli bölgeye yaklaşık 2 milyon Suriyeli sığınmacının geri dönüş yapmasını planlıyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Yıldız Teknik
Üniversitesi (YTÜ) 2019-2020 Akademik Yılı Açılış Töreni'nde, yüksek öğretim
konusunda pek çok ilerlemenin sağlandığını, ilerleme sağlanan alanlarda
edinilen tecrübelerin gönül coğrafyasıyla paylaşılmasına önem verdiklerini
anlattı.
Özellikle 8 yılı aşkın süredir insani krizlerle boğuşan Suriye'de yüksek öğretim çalışmalarının desteklendiğini belirten Oktay, şöyle konuştu: "Kahraman evlatlarımız tarafından güvenli hale getirilen Cerablus, El-Bab, Azez ve Afrin’de Gaziantep Üniversitesine bağlı fakülte ve yüksekokullar, sizler gibi akademik yıl açılışı yaparak yüksek öğretime başladı. Oluşturduğumuz güvenli bölgelerde sağlık ve eğitim başta olmak üzere barınma, yol, elektrik dahil tüm temel hizmetleri, hiçbir ayrım yapmadan ve karşılık beklemeden Suriyeli kardeşlerimizin kullanımına sunuyoruz."
"20 milyon Suriyeli.."
Oktay, 365 bin mültecinin gönüllü geri dönüş yaptığı Fırat Kalkanı ve ZeytinDalı harekatı bölgelerinden sonra şimdi de Fırat'ın doğusunu bölge halkı için güvenli hale getirmekte kararlı olduklarını aktararak şunları kaydetti: "Suriye'nin kuzeyini, mesken tutan terör örgütlerinden temizlemek için Münbiç'ten Irak sınırına kadar olan 444 kilometre uzunluğunda, 30-35 kilometre derinliğindeki güvenli bölgeye yaklaşık 2 milyon Suriyeli sığınmacının geri dönüş yapmasını planlıyoruz. Bu amaçla başlattığımız Barış Pınarı Operasyonu ile sadece 9 günde Tel Abyad ve Rasulayn şehir merkezlerinin de bulunduğu 65 yerleşim birimi terörden temizlenerek kontrol altına alınmıştır. Ardından ABD ile varılan mutabakat kapsamında, terör örgütü üyeleri perşembe akşamından bu yana Barış Pınarı Operasyonu’nun hedeflediği 32 kilometre derinlikteki alanın dışına çıkartılmakta. Yarın gece sonlanacak olan 120 saatlik sürenin bitimine kadar teröristler ellerindeki silahları bırakarak inlerinden çıkacak ve bölgeyi terk edeceklerdir. Başka şansları yoktur."
"Şu anda bu saat işlemekte" diyen Oktay, "Fırat'ın doğusunda şu an geçen her dakika barışın, istikrarın ve huzurun hanesine yazılmakta. Bu süreç mutabakat kapsamında tamamlanırsa, Suriyeli kardeşlerimizin geleceği ve sınır güvenliğimiz için Fırat’ın doğusuna ilişkin gayemiz masada gerçekleşmeye devam edecek. Aksi takdirde Barış Pınarı Operasyonu çok daha kararlı bir şekilde devam edecektir. İyi komutanlar meydanda, iyi politikacılar müzakere masasında, iyi lider ise her ikisinde de kazanır. Cumhurbaşkanımızın başından itibaren her hamlesini titizlikle yürüttüğü Barış Pınarı Operasyonu süreci inşallah bölgede barış ve refaha ciddi katkı sağlamış olacak." değerlendirmesini yaptı.
"Suriye'nin toprak ve siyasi birliği.."
Güvenlik kaygılarını karşılayacak adımların, insani hassasiyetler korunarak da atılabileceğinin, Suriye'deki operasyonlarla tüm dünyaya ispat edildiğinin altını çizen Oktay, "Suriye'nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliği temelinde bir çözüm için her türlü katkıyı veriyoruz, vermeyi sürdüreceğiz. Biz de ülkemizin ve bölgemizin son karışına kadar terörden temizlenerek istikrara kavuşması için yılmadan ve yorulmadan çalışmaya devam edeceğiz." diye konuştu.
"Türkiye her zaman hassas davranmıştır"
Türkiye'nin bölgede sağlamaya çalıştığı güvenlikle ilgili çok hassas davranıldığı halde farklı bir algının oluşturulduğunu kaydeden Oktay, şöyle devam etti: "Tel Abyad'a bakın, operasyondan öncesi, anına ve sonrasına bakın. Fotoğrafları karşılaştırın. Resulayn'a bakın. Operasyondan önceki hali, sonraki haline bakın, fotoğrafları karşılaştırın. Fırat Kalkanı'ndaki ve aynı şekilde Zeytin Dalı operasyonlarındaki bölgelere bakın. Öncesi ve sonrasını karşılaştırın. Bir de Musul'u karşılaştırın. Operasyon öncesi haline ve sonraki haline bakın, karşılaştırın. Yerle bir edilmiş bir Musul görürsünüz ve sonrasında da arkasına bile bakmadan çekip giden sözde Koalisyon Güçleri... Türkiye tarih boyunca ve bugün son derece sivillere, kadınlara, çocuklara, yaşlılara ve kendisine silah doğrultmamış insanlara karşı her zaman hassas olmuştur. Türkiye, savaşta dahi çevreye her zaman hassas olmuştur, her türlü canlılara dair. Ama oluşturulan algıya baktığınızda bambaşka bir algı oluşturulmaya çalışıyor. Biz bundan şunu anlıyoruz. Terör örgütüyle, terör örgütleriyle birlikte hareket edenler, aslında hemen sınırımızın güneyinde bir terör devleti kurmayı amaçlayanların kim olduğunun, kimler olduğunun ayan beyan ortada olduğunu görüyoruz. Herkes, kusura bakmasın, sobelenmiştir, 'Ben buradayım' demiştir. 'Kim var bu terör örgütünün arkasında?' diye baktığımızda hepsi de açık, ayan ve beyan bize olan eleştirileriyle 'Ben buradayım' demiştir. Biz yazdık bunları bir kenara. Zamanı geldiğinde konuşacağız tekrar."
Suriye'nin toprak bütünlüğü çerçevesinde her türlü katkıyı verdiklerini vurgulayan Oktay, "Bizim hiç kimsenin topraklarında gözümüz yok ama bizim topraklarımızda, bizim güvenliğimizde gözü olanlara ve bizim barış, birlik ve beraberliğimize, dayanışmamıza ilişkin farklı niyetleri olanlara da asla ve asla tahammülümüz yoktur, gerekeni yaparız. Dün olduğu gibi, bugün olduğu gibi, yarın da yaparız. Biz ülkemizin ve bölgemizin son karışına kadar terörden temizlenerek istikrara kavuşması için yılmadan yorulmadan çalışmaya devam edeceğiz." değerlendirmesini yaptı.
Oktay, üniversitelerin bilgiyi üreten, üretilen bilginin yayılmasını sağlayan ve bilginin toplum için faydalı bir ürüne dönüşmesine imkan veren kurumlar olduğunu söyledi.
Üniversitelerde akademik üretimin, akıl kökenli, evrensel ve bilim felsefesi kapsamlı olduğunu aktaran Oktay, "Bilimsel işleyiş bir bütün halinde ilerlemektedir ve üniversitelerde bulunan her bir farklı branş, evrensel bilginin vazgeçilmezidir. Bu açıdan hiçbir akademik disiplinin diğerinden daha önemli olduğunu söyleyemeyiz. Ancak üretilen bilginin pratiğe dönüşmesi ve hayata dokunması açısından bazı alanlar öne çıkabilmektedir." diye konuştu.
Oktay, bugün özel sektörün, sivil toplumun ve araştırma merkezlerinin de birer paydaş olduğu yükseköğretime "çok branşlı ve çok paydaşlı" bir yapının giderek daha hakim olduğunu belirtti.
Yükseköğretime ciddi yatırım yapan ve bu konuda akılcı politikalar uygulayan ülkelere bakıldığında her birinin bölgesel ve küresel güç olma yolunda gelişme gösterdiklerinin görüldüğünü dile getiren Oktay, "Küresel gelişmeler ışığında, toplumumuzun en iyi şekilde yetişmesi ve akademik üretimin sürdürülebilir katma değere dönüşmesi için yükseköğretim konusuna azami önem veriyoruz. Ülkemizin kalkınmasında birçok alanda önemli rol üstlenen üniversitelerimizin hem öğretim hem araştırma faaliyetlerini destekliyor; kapsamlı politikalar oluşturmaya gayret ediyoruz." diye konuştu.
Oktay, küresel rekabetin oldukça arttığı bu dönemde geçmişten, kültür ve bilgi mirasından kopuk olmak gibi bir lüksün bulunmadığını vurgulayarak, şöyle devam etti: "Geçmişimizin kıymetinin farkında olarak nesillerimizi bu bilinçle ve bu altyapıyla yetiştirerek geleceğe hazırlamak durumundayız. Yükseköğretimde vizyonumuz; bütün üniversitelerimizin üretkenlik, inovasyon ve sürdürülebilir ilerlemenin markalaşmış birer merkezi haline gelmesidir. Bu doğrultuda geçtiğimiz 17 yılda Cumhurbaşkanımızın liderliğinde gerçekleşen yükseköğretim reformunun en yakın şahitleri sizlersiniz. Üniversitelerde erişim ve altyapı ihtiyaçlarının karşılanmasında önemli ilerleme kaydedilmiştir. Bugün, Türkiye'nin dört bir yanında 207 üniversite, 168 bin öğretim personeli ve 8 milyon öğrenci sayısına ulaşmış durumdayız. Yükseköğretimde nicelik ve niteliğin birlikte gelişmesi için YÖK öncülüğünde özerk Yükseköğretim Kalite Kurulu kurulmuştur. Üniversitelerimizde üretilen makaleler bugün dünyanın önde gelen bilimsel dergilerinde yayınlanmakta, önemli bilim organizasyonlarında Türk akademisyenlerin bildirilerine yer verilmektedir. Bunun yanında dünyaya açılan üniversitelerimiz 170 bin yabancı öğrenci ve 3 bin 200’den fazla yabancı akademisyene de ev sahipliği yapmaktadır."
"Üniversitelerimizi ilk 100'de görmek istiyoruz"
Yükseköğretimde çok daha iyiye gitmeyi hedeflediklerinin altını çizen Oktay, "Kısacası 'Bu gelişmeler yetmez.' diyoruz. Nitelik ve kapasitede üniversitelerimizin rekabetçi olmasını arzu ediyoruz. Sizleri uluslararası alanda özellikle ilk 100'de görmek istiyoruz. Özellikle yükseköğretim kontenjanlarının arz-talep dengesi ve eğitim-istihdam bağlantısına göre şekillenmesi önem arz etmektedir. Yükseköğretimde uluslararası rekabet gücünün artırılmasına da ihtiyaç olduğu bir gerçektir. 11. Kalkınma Planı'nda yükseköğretim stratejilerimizi bu gerçekler ışığında belirledik ve gerekli adımları atmaya vakit kaybetmeden başladık. Yükseköğretimde başarı için belirli alanlarda ihtisaslaşma ve markalaşma, tartışmasız önemlidir. YÖK koordinasyonunda yürütülen çalışmalar kapsamında yükseköğretim sistemimizi 'ihtisaslaşma ve misyon farklılaşması' kavramları etrafında şekillendirmekteyiz. Yükseköğretim kurumlarımızda araştırma kapasitesinin ve akademik üretimin artmasına yönelik çalışmalara da hız vermiş durumdayız." diye konuştu.
Oktay, Kredi ve Yurtlar Kurumu'nun lisans ve lisansüstü öğrencilerine verdiği mali desteklerin yanı sıra belirlenen 100 stratejik alanda, 2 bin doktora öğrencisinin, YÖK Doktora Bursu programı ile desteklendiğini belirtti.
Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu'nun "Yükseköğretim Reformu Politika Belgesi" çalışmalarını kapsamlı şekilde ve titizlikle sürdürdüğünü anlatan Oktay, "Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi de kurulduğu günden bu yana gençlerimizin hem isabetli üniversite ve bölüm seçimine yardımcı olmaya hem de mezunların kariyer planlaması ve iş gücü piyasasına katılımına destek olmaya çalışmaktadır. Biz tüm gücümüzle yükseköğretimi daha ileriye taşımak için çalışırken, üniversitelerimizi hem fikri üretimde hem somut iş birliklerinde hem de sosyal çalışmalarda en önde görmek istiyoruz. Bu kapsamda tüm akademisyenlere ve üniversitedeki idari yetkililere önemli görevler düşmektedir." ifadelerini kullandı.
"Dönüşüm çağının gereklerini iyi okuyun"
Üniversitelerin dönüşüm çağının gereklerini iyi okuyarak öğretim politikalarını stratejik bakış açısıyla oluşturmaları gerektiğine dikkati çeken Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü: "Akademi dünyamızın; yeni teknolojilerin geliştirilmesi, bilişim, tasarım ve yükseköğretimde ortak çalışma kültürünün yaygınlaştırılması konularına özellikle eğilmesini arzu ediyoruz. Özellikle büyük veri, blok zincir, nanoteknoloji ve biyoteknoloji gibi konularda öncü ve işgücümüzü teknolojik dönüşüme hazırlıyor olmalıyız. Ülkemizin savunma teknolojileri alanında yakaladığı teknik beceri ve dinamizmi otomotiv, sivil havacılık, sağlık, kimya ve lojistik gibi alanlarda da yaygınlaştırmayı hep birlikte hedeflemeliyiz. Akademisyenlerimiz, üniversitelerde proje tabanlı bilgi üretimi, bilginin teknolojiye dönüşümü ve teknolojinin ticarileştirilmesi açısından özel sektör-üniversite iş birliklerinin her zaman önünü açan konumda olmalıdır. Ayrıca eğitimin amacı, öğrencilere çalışma hayatına yönelik beceriler kazandırmak olduğu kadar sosyal hayatlarını da şekillendirmektir. Hükümetimiz, araştırma destekleriyle, iş birliği teşvikleriyle ve daima ilerlemeden yana tutumuyla akademi dünyamızın yanındadır ve yükseköğretimde atılımları desteklemeyi sürdürecektir. Öğrenci merkezli, araştırmaya odaklı ve uygulamalı bir eğitim modelini esas alan üniversitelerimizin kalkınma hamlemize güç vermeye devam edeceğine inanıyorum."
"Üretkenlikten yana olun"
Gençlere, "Akademik saygınlığı, köklü kurumsal yapısı ve sahip olduğu araştırma kültürüyle ülkemizin en iyi üniversitelerinden birinde yeni bir akademik yılın içindesiniz" diye hitap eden Oktay, sözlerini şöyle tamamladı: "Hayatınızda açılan bu yeni sayfanın bilgiyle, kültürle ve beceriyle dolmasını dilerim. Kaleminiz, tuşlarınız, T cetveliniz, yay cetveliniz daima milletimize katkı sağlayacak çalışmalardan ve üretkenlikten yana olsun. Laboratuvarlarınızdan yayılan bilimin ışığı, ülkemizi ve dünyamızı aydınlatsın; her çalışmanız insanlık yararına olsun. Sizlerden, üniversitede bulunduğunuz her yeni gün bilimin, araştırmanın ve kendinizi geliştirmenin gücüne inanarak vaktinizi en verimli şekilde geçirmenizi bekliyoruz. İnanıyorum ki her biriniz Yıldız Teknik'li olmanın anlamını kavrayarak azim ve kararlılıkla çalışacak, hocalarımızın destekleriyle başarıdan başarıya koşacaksınız. Yıldız Teknik Üniversitesi sıralarında, laboratuvarlarında üretilen bilim Türkiye’ye rehberlik etmeli, diğer toplumların da önünden yürümelidir."
Oktay'ın ardından konuşan Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bahri Şahin de üniversitenin çalışmalarına ilişkin bilgi verdi.
Şahin, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'a günün anısına bir hediye takdim etti. Oktay'ın ayrılmasından sonra program, "Teknopark Ödül Töreni" ve "Akademik Açılış" derisiyle sona erdi. (AA)