Halepli Zeynep'in kahramanı Erdoğan
Cumhurbaşkanı Erdoğan bir masalın kahramanı oldu. Mevlâna İdris'in yazdığı 'Halepli Zeynep' isimli masal kitabında Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünya ülke liderlerinden farklı olarak merhameti ve çocuk sevgisiyle yer alıyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir masalın kahramanı
oldu. Çocuk kitapları yazarı Mevlâna İdris'in yazdığı ve Vakvak Yayınları
arasından çıkan 32 sayfalık "Halepli Zeynep" isimli masal kitabında
Erdoğan, bütün dünya ülke liderlerinden farklı olarak merhameti ve çocuklara
olan sevgisiyle resmediliyor. Kitap, İstanbul'da düzenlenen CNR 4. Uluslararası
Kitap Fuarı'nı ziyareti sırasında Erdoğan'a hediye edildi. Kitabı memnuniyetle
karşılayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, masalı okuyacağını belirtti. Yedi yaşındayken
bombalanan Halep'ten Türkiye'ye taşınmak zorunda kalan Zeynep'in hayat
hikâyesinin konu edildiği masalda, savaş ve çocuk gerçeğine ayna tutuluyor.
Ailesiyle birlikte yanına aldığı beyaz tavşanı ve beyaz tavuğuyla Gaziantep'e göç eden Zeynep'in vatan hasretinin işlendiği masalda, Halep'teyken "matkap" adını verdiği köstebeğin küçük Zeynep'i bulmasıyla olaylar gelişiyor. Köstebeklerin Halep ile Gaziantep arasına tünel kazması ve Zeynep'e her istediğini getirmeye başlamasının ardından Zeynep, önce Suriye'nin devlet başkanını istiyor köstebeklerden. Esad'a "Bütün bunları neden yapıyorsun, mahalleme neden bomba yağdırıyorsun, çocukları korkutuyorsun" diye soran ve cevap alamayan Zeynep daha sonra ABD'nin başkanını ve Rusya başkanını istiyor. Onlardan da cevap alamayınca köstebeklerden Türkiye'nin başkanını istiyor.
MERHAMETİNİ ANLATTI
Mevlâna İdris, Tayyip Erdoğan ile Halepli Zeynep'in karşılaşma anlarını şu cümlelerle anlatıyor çocuklara: "Zeynep bu adamın gözlerine bakarak ona da bir şeyler sordu. Zeynep sorarken adamın gözlerinden iri, çok yerçekimli damlalar düşmeye başladı. Bir harita mı vardı adamın yüzünde, yoksa Zeynep'e mi öyle gelmişti? Öyle değilse neden bazı gözyaşı damlalarını Kudüs'te, Şam'da, Beyrut'ta, Kahire'de, Cezayir'de görüyordu? Sonra neden kendi gözlerinden de açıklayamadığı ve tutamadığı tuzlu minik su topları inmeye başlamıştı?" (YAŞAR ERİKLİ)