Hamilelikte karpal tünel sendromu

KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi Ortopedi ve El cerrahisi Uzmanı Prof.Dr.Hakan Gündeş ; Hamilelik döneminde oluşabilecek Karpal Tünel sendromunda, gerek anne gerekse bebeğin sağlığını gözeterek kişiye özel bir tedavi planlanması gerektiğini vurguluyor, bu hastalık hakkında bilinmesi gerekenleri anlatıyor.

Hamilelik sırasında da gözlenebilen, hastalarımıza 'bir çeşit sinir sıkışması' olduğunu söylediğimiz, ellerde uyuşma, güçsüzlük ve gece uyandıran ağrı gibi şikayetlere “Karpal Tünel Sendromu” adı verilmektedir.

Ellerimize hayat veren üç sinirden biri olan MEDİAN SİNİR el bileği seviyesine geldiğinde bir tünelin içinden geçer. Tüneli oluşturan duvarların daralması veya tünelin içinin kalabalık hale gelmesi sinir üzerinde baskı oluşturur. Ellerimizi bir bahçe, median siniri bahçeyi sulayan bir hortum ve hortumdan akan suyu da elektrik iletimine benzetelim. Karpal Tünel Sendromu'nu bahçeyi sulayan hortumun üzerine ayağınızla basmanıza benzetebiliriz. Su akımı azalır yani elektrik akımı düşer. Bahçede su azlığından kuraklık oluşması gibi biz de bu elektrik akımının azalmasını ellerde uyuşma, ağrı, güçsüzlük ve beceriksizlik olarak hissederiz.

Karpal Tünel Sendromu'nun bir çok nedeni vardır. El bileğinin sık ve tekrarlayan hareketler ile kullanılmasını (müzik aleti, bilgisayar, ev işleri v.b) hortumun yani sinirin hor kullanılması sonucu hasar görmesine benzetebiliriz. Bunun dışında diyabet ve hipotiroidi (tiroid bezinin az çalışması) gibi hastalıklar sinirin kendisini beslenmesini engeller ve hasara yol açar.

Gebelik sırasında gözlenen sıkıntılar, tüm vücutta olduğu gibi sinirin geçtiği kanalda da ödem oluşması ve sinirin baskıya uğraması sonucu ortaya çıkar. Yani sinirin geçtiği tünelin içi kalabalık hale gelir. Bu durum tahmin edebileceğiniz gibi genellikle hamileliğin ilerleyen dönemlerinde gözlenmektedir.

Karpal Tünel Sendromu hangi şikâyetlerle ortaya çıkar ?
Median sinir baş, orta ve işaret parmaklarından sorumlu olduğu için bu bölgede uyuşma hissi ve ağrı ilk bulgulardır. Yıllar önce yapılan çalışmalarda el bileği büküldüğünde sinirin geçtiği kanalın daha da daraldığı tespit edilmiştir. Uyurken el bileğimiz bükülü pozisyona geldiği için  geceleri uyuşuk el ile uyanma ve elimizi sallayarak uyuşukluğu ortadan kaldırma refleksi de en sık gözlenen bulgulardandır.
Uygun zamanda tedavisine başlanılamayan durumlarda elektrik akımının azlığı nedeni ile ellerimizdeki kaslarda erime (atrofi) gözlenir. Bu aşamada güçsüzlük, düğme iliklemek gibi beceri gerektiren işlerde zorlanma ve eldeki eşyayı düşürmeler başlar.

Karpal Tünel Sendromu tanısı nasıl konur
Doğru tanı için en önemli yöntem iyi ve detaylı bir muayenedir.  Sinirin sıkıntıda olduğu tespit edilir ise sinir iletim testi (EMG) yaptırılması uygun olur. Bu test sinirin gerçekten el bileğinde sıkıntıda olup olmadığını ve sıkıntının ciddiyeti konusunda bize önemli bilgiler verir. Bazı nadir durumlarda sinirin çok yukarılarda da (boyun fıtığı gibi) sıkıntıya girdiği ortaya çıkabilir. Gene bu durumu aynı su hortumuna uzak aralıklarla iki ayrı yerde baskı yapılmasına benzetebiliriz. Bu durumda boyundaki yapıların durumunu gözlemek için Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR) tetkiki istenebilir

Bunun dışında bilinen altyapı problemleri olan kişilerde kan şekeri, tiroit hormon seviyeleri, kan sayımı gibi tetkikler yapılmalıdır.

Bu verileri değerlendiren doktor, tanıyı kesinleştirdikten sonra hastalığın tedavisini planlar.

Karpal Tünel Sendromu’nda tedavi nasıl uygulanır ?
Tedavi aşamasında önemli olan karpal tünel sendromunun  kendi başına bir hastalık değil, bulgular bütünü olduğunu kavrayabilmektir. Altta yatan çeşitli türde sıkıntılar median sinirin elektrik iletimini bozabilir. Dolayısı ile tedavi her hastanın özel durumuna göre planlanmalıdır. Örneğin diyabet hastası olduğu bilinen bir kişide öncelik kan şekeri seviyesinin normal düzeylere indirilmesi olmalıdır.

Hamileliğin son aşamalarında ortaya çıkan bulgularda genellikle el bileği ekleminin az kullanılması ve gece uyurken bükülü pozisyona gelmemesi hedeflenir. Bu amaçla el bileğini doğal pozisyonda tutan ateller uygulanabilir. El bileğine yük veren ve median sinirin sıkışmasına sebep olan hareketler engellenir.
Hamilelik döneminde ilaç kullanımı hem hekim hem de hasta tarafından çok sevilen bir uygulama değildir. Bu nedenle ağrıyı azaltmak amacı ile yüzeyden uygulanan kremler ve bebeğe zarar vermeyecek parasetamol türevi ilaçlar tercih edilmektedir.

EMG testi her hastada istenmeyebilir, burada hekimin muayene bulguları önemlidir. Bu aşamada en önemli nokta anne adayının sık aralıklarla takip edilmesidir. Özellikle hamileliğin son üç ayında ağrı ve uyuşma dayanılmayacak boyutlara gelebilir. Bu durumda bilek bölgesine steroid enjeksiyonu uygulanabilir. Hastalarımızın büyük çoğunluğu bu tedavi uygulamalarından klinik olarak olumlu sonuç almaktadır.
Ben de dahil el cerrahlarının tecrübeleri ile oluşan genel kanısı, doğum sonrası şikayetlerin dramatik bir biçimde kaybolacağı yönündedir. Bu nedenle yukarıda belirtilen tedavi yöntemleri dışına çıkmak (cerrahi gibi) çok arzu edilen bir durum değildir.

Son yıllarda yayınlanan bilimsel çalışmalar, doğum sonrası şikayetlerin oldukça azaldığı hastalarda dahi bir miktar kalıcı sinir hasarının tespit edildiğini göstermiştir. Bununla  birlikte hamilelik sırasında cerrahi tedavi kararının anne adayı ve bebeğe az da olsa stres yükleyen bir uygulama olduğunu da düşünmekteyiz. Çok nadiren sinirin kalıcı olarak hasar göreceğini düşündüğümüz akut ve ağır vakalarda ise cerrahi uygulamanın en uygun tedavi seçeneği olmaktadır.

Gebelik sonrası annenin üçüncü ve altıncı haftalarda kontrol edilmesi olası kalıcı hasarın önlenmesi açısından önemlidir. Bunun dışında gebelik sırasında aralıklarla kontrol ve şikayetlerin beklenmedik şekilde artması durumunda kontrol süresini beklemeden doktorunuza başvurmak bu dönemi sıkıntısız atlatmanız açısından en yararlı önlemlerdir.