Kendi gençlerini kaybeden Batı Türk gençliğine kancayı taktı
'Türk gençleri batının her türlü cazibesinin sarhoşluğuyla bu girdapta çırpınıp duruyor.' Gençlere yönelik yazdığı kitapla esir altında bulunan gençleri dünyaya döndürmeyi hedefleyen Edebiyatçı-Yazar ve Tiyatrocu Salman Kapanoğlu, 'Gençlik, milletlerin en kıymetli hâzinesidir. Batı, bu hâzineden mahrum olduğunu çok iyi biliyor. Onun için de bizim gençliğimize kancayı attı' dedi.
Kahramanmaraş’ın
mahalli kültürünü ve geleneklerini yazdığı oyunlarla konu edinen Salman
Kapanoğlu, günümüz toplumunda kaybolan gençliğe hitaben yazdığı ‘İnternet
Kafesi’ adlı kitabını gazetemiz aracılığıyla tanıttı. Sanatın yalnızca
insan için olduğunu savunan Kapanoğlu, “Sanat, ne sanat için ne de bir toplum içindir; sanat yalnız insan
içindir. Sanatkâr, gerçek sanatkârın kâinattaki sanatını arar. Kim, ne kadarını
görebilirse. Toprağa düşen tohum, cinsine göre çiçek açar. İnsan da topraktan
yaratılmıştır, yaratan, toprağımıza hangi tohumu atmışsa onun meyveleri
fışkırır rengârenk. Sanat adamları; kimi resim, kimi beste yapar; kimi şiir,
kimi roman yazar, bize de tiyatro düştü. Anne, çocuğunu doğurmadan rahata
ermez. Sanatkâr da eserini olgunlaştırmadan görücüye çıkarmaz. Sanat, sanatkârı
gayesine götüren bir vasıtadır. Bütün sanatkârlar, sanatlarıyla O büyük
Sanatkârın rahmetine ya da gazabına koşar. Rahmete koşanlar, nereye koştuğunu
bilir de gazabına koşanlar, bilir mi bilmem. Toprağa saçılan tohum, bitmem
diyemez. Oyunlarımı, yazmamak için yıllarca direndim; hatta oyunlarımdan
bazılarını geçmişte kaleme almadan sahneledim. Tohum misali, gün geldi bu
oyunlar, İNTERNET KAFESİ kitabında hayat buldu. Gençlik, milletlerin en
kıymetli hâzinesidir. Batı, bu hâzineden mahrum olduğunu çok iyi biliyor. Onun
için de bizim gençliğimize kancayı attı. Maalesef, Türk gençleri batının her
türlü cazibesinin sarhoşluğuyla bu girdapta çırpınıp duruyor. Bizler, gençliği,
gençlerin elinden alamayacağımıza göre; gençlerimizi bu girdaptan kurtarmamız
gerek. Bu oyunlarımla girdaptaki gençlere, can simidi atıyor; uçurumun
kenarındaki gençlerimize kurtuluş eli uzatıyorum. Görev yaptığım okullarda,
tiyatro kolunu hep bize uygun gördüler. Oyun seçimlerimizde Milli Eğitim’in
ruhuna uygun oyun bulmakta çok zorlandık. Klasik yazarların edebi oyunlarını
sahnelemeyi de bizim gözümüz kesmedi. Bu kitaptaki oyunların hepsi, Türk
mutfağında pişmiş, Milli soframıza servis edilmiş, gençlerimizin tam dişine ve
damak tadına uygun oyunlardır. Öğretmen arkadaşlarım da bu oyunları sahnelemek
isterlerse, dekor ve kostüm yönünden zorluk çekmeyeceklerdir. Öğrencilerimiz,
İNTERNET KAFESİ’nde yer alan tiyatro aynasında kendilerini görüp, gerçek
benliklerine döneceklerdir. En azından niyetimiz ve temennimiz budur” diye
konuştu.
MİNİ BİR ELEŞTİRİ
Kahramanmaraş’ı
konu alarak çekilen film ve yazılan kitapları eleştiren Kapanoğlu, “Maraş harbi
ile alakalı tiyatro ve filmler yapılıyor. Yapılanları kutluyorum
Kahramanmaraş’ta yarım yamalakta olsa kimsenin yaptığı bir faaliyete yarım
yamalak demek istemiyorum yani; böyle dahi olsa Allah razı olsun diyeceğiz.
Kentimiz için bir taşı diğer taşın üzerine koyandan Allah razı olsun duacısıyız
ama eksiklikler illaki olacak. Ben kendi oyunlarımda da kitabımda da
eksikliklerim var mı diye tekrar tekrar bakıyorum ve bunları düzenlemeye
çalışıyorum. Benim kitabımda yanlış ve hata mutlaka vardır” ifadelerini
kullandı.
“Tiyatro
vücut dilini konuşturmaktır seyirciye o anı yaşatmalıdır” diyen Kapanoğlu, yayınladığı
kitabına ilişkin gazetemize verdiği özel röportajında yaşam hikayesinden ve
kitap içeriğinden kesitler paylaştı.
İşte röportajımızın ayrıntıları:
Tiyatro alanında yazılan ilk kitabınız mı?
Tiyatro alanında
yazdığım benim ikinci kitabım bu kitap. Birinci kitabım Çarşıbaşı Hatıraları
ilk kitabımda 7 oyunun 7’si de Kahramanmaraş ile alakalı. Şiveyle yazılan bir kitaptır. İkinci kitabım
olan internet kafesi ise gençlere yönelik yazdığım bir oyunumdur. Batı
gençliğini kaybetti. İnsanlar için ise gençlik en büyük hazinedir. Batı bu
hazineden mahrum gitti. Şimdilerde Türkiye’nin en büyük hazinesi ile
gençliği ve bunu diğer milletlerde
kıskanıyor ama batı gençlerimize kancayı taktı. Sosyal medya ağı ile
gençlerimiz resmen batıya bağlandı. Hal böyle olunca da gençliği gençlerin
elinden alamayacağımıza göre, öyleyse biz gençleri kurtaralım diyerek bu kitabı
can simidi olarak yazdım. Gençlere en büyük aynayı tuttum. Gençleri yoldan
çevirip te gencin hatalarını yüzüne vurarak giyim tarzını eleştirsem o genç
dönüp te bana sanane der ama tiyatroda kendini seyrettiğin zaman insan aynada
kendi eksiğini görünce düzenler. Bizde gençlere bu kitap ile ayna tuttum.
Bu oyunları Türk mutfağında pişirerek gençlerin damak zevkine göre yazdım.
Kitap yazarken herkesin dilinden anlamak çok önemli bir noktadır. Gençlere
hitap edebilmek için gençlerin lisanı ve sanat yolu ile hitap ettik.
Başarılı bir
eğitimcisiniz ve bu stand up nereden
çıktı?
TRT sanatçıları
ile sunuculuk yaptım. Konserler olurdu ve eskiden elektrik sık giderdi ve o
anda beni sahneye atarak sen sunucusun derlerdi. Bende o esnada çıkarak
fıkralar anlatarak günün esprilerini yapardım. Sanatçıların geçişleri sırasında
da şov yapardım ve ozamanlar Stand Up’ın ismini dahi bilmiyordum. Esasında
benim bu yaptığım gerçek Stand Up’mış. Bizim zamanımızda Meddah vardı ve o gün
bir konusu olurdu onu anlatır ve işini bitirirdi ama Stand Up yapan kişi konudan
konuya, daldan dala atlar sonunda da esprilerini patlatır. Bende bir Stand Up
sanatçısı olarak hiç gülmem.
Kitabınıza ulaşmak isteyenler kitabı nereden bulabilir?
Kitabım Tanrıverdi Kırtasiyede var. Kitabımı da zaten kendi imkanımla bastırdım. Hiçbir kitabevi ile anlaşmadım. Yine kitabımı Kahramanmaraş çevresinde satışa sundum dışarı ile de bir işi yok zaten.
Kitap sadece gençlere mi hitap ediyor?
Elbette kibaı gençliğin üzerine yazdım ama kitabı anne ve babalarda okusun gençliğin halini anlasın. Belki aileler kitabı okuduktan sonra gençlere yaklaşımlarını değiştirirler. Bizim zamanımızda ki gençlik gitti. Benim öğretmenlerim şu an beni görse sen öğretmenlik yapmıyorsun derdi. Eğer o öğretmenliği kendilerinin bize yaptığı öğretmenliği bugün yapacak olsak basın ayağa kalkar. Öğretmenlik öyle bir sanat ki cambazın ipte yürüdüğü gibi yürüyeceksin ve düşmeyeceksin.
Kitabın içeriğinden biraz bahsedebilir misiniz?
İnternet Kafesi kitabımda zaten ‘Kafes’ kelimesinde internete bağımlı olduklarını vurguluyoruz. Bugün sağlık bakanı da bir çok vakıflarda internet bağımlılığın üzerinde duruyor. Çocuk internete o kadar bağlı ki okuldan geliyor ve hemen internetin başına oturuyor. Annesi çocuğu internetten uzaklaştırmak için oğlum dama bak bakalım firik olmuş mu diyor ve çocukta 2 dakika sonra olmuş diyor hemen ardından ninesi soruyor bakmadın bile nereden biliyorsun oğlum diye sorunca çocuk Google haritayı açıyor ve oradan gösteriyor. Bunun gibi bağımlılığı anlatan bir kitap.