Mantar: "Kanserden korunmada ve kanser tedavisinde egzersiz ve fiziksel aktivite önemli"
SANKO Üniversitesi Hastanesi Onkoloji / Hemotoloji Bölümü Fizyoterapisti Mürşide Mantar, kanserden korunmada ve kanser tedavisinde egzersiz ve fiziksel aktivitenin önemli olduğunu söyledi.
1-7 Nisan Kanser Haftası nedeniyle açıklama yapan Fizyoterapist Mürşide Mantar, “Egzersiz, sağlığın devamlılığı için büyük bir rol oynarken, kanser gibi hastalıkların önlenmesi ve tedavisi için de temel bir bileşendir” dedi.
Düzenli yapılan egzersizin başta kolorektal ile meme kanseri olmak üzere çok sayıda kanseri yüzde 40-50 oranında görülme sıklığını azalttığının bilimsel çalışmalarla kanıtlandığını anımsatan Mantar, ayrıca prostat, testis, over, endometrium, akciğer, vb. kanserlerde de görülme oranının düştüğünü ve birçok kanser türüne karşı koruma sağladığını belirtti.
DÜZENLİ EGZERSİZ VE FİZİKSEL AKTİVİTE ÖNEMLİ
Kanser programına dahil edilen düzenli egzersizin ve fiziksel aktivitenin hastalık ve hastalığın tedavisine bağlı görülen yan etkilerle mücadelede olumlu etkilerini gözlemlediklerini kaydeden Mantar, şöyle devam etti:
“Bu sayede hastalarda ağrı, bulantı, kabızlık, uyuma güçlüğü, vb. şikayetlerde düşüş, hayat kalitesinde artış yanında güç, esneklik ve aerobik kapasitesinde gelişme, anksiyete, stres ve depresyonda azalma, kemik mineral yoğunluğunda artma, bağışıklık sisteminde güçlenme ve hastanede geçirilen zamanda kısalma şeklinde olumlu yansımalar gözlemlenmektedir.
Egzersiz, düşük şiddette başlayıp, hastanın genel durumuna göre artırılmalı, şekli, şiddeti ve sıklığı hastanın hareket kabiliyetine, kanserin türü ve seviyesi göz önünde tutularak düzenlenmelidir. Sağlık için hiç aktivite yapmamaktansa, yapılacak her doğru aktivite tercihimizdir.”
FİZYOTERAPİ YAKLAŞIMLARI
Mantar, günümüz onkolojisinde genel olarak kanser hastalarının onkolojik rehabilitasyon yanında halen devam eden klinik tedavilere de ihtiyaç duyguğunu kaydetti.
SANKO Üniversitesi Hastanesi Onkoloji Bölümü’nde dört evrede tanımlanan uzun bir tedavi sürecinin her evresinde fizyoterapi yaklaşımları ile sürecin daha fonksiyonel ve bağımsız geçirileceğini söyleyen Mantar, bu dört evreyi ise şöyle özetledi:
“1. Koruyucu Evre: Tanı konulduktan sonra herhangi bir sorun ortaya çıkmadan önlem aldığımız evredir. Amaç, hastanın eğitimi ile oluşabilecek sorunların şiddetinin azaltılmasıdır. Örneğin; operasyondan önce hastaya solunum egzersizlerinin öğretilmesi, operasyon sonrasında da hastanın bu egzersizleri daha bilinçli uygulamasını, dolayısıyla solunum yollarını temizlemesini sağlayacaktır.
2. Restoratif Evre: Tedaviler sırasında hastalanın fonksiyonları düzenlemeyi ve en üst seviyeye çıkarmayı, tedavisi tamamlanmış kişilerin ise bağımsızlığını kazanarak, normal yaşamına dönüşünü hedeflediğimiz evredir.
Kas güçsüzlüğü, yürüme güçlüğü, eklem problemleri yaşayan bireylerin fonksiyonel durumunu iyileştirmek adına fizyoterapi programlarından uygun hastalar yarar görürken, solunum, kalp ve damar sistemi etkilenen hastalar solunum egzersizi programına ve kardiyak egzersiz programına alınabilir, lenfatik dolaşım bozukluğu gelişen hastaların ise lenfödem programına alınması gerekebilir.
3. Destekleyici Evre: Hastalığın ve tedavi gereksiniminin devam etmesi ve fonksiyonel yetilerde değişiklik olması ile karakterize olan bu evrede rehabilitasyonun amacı, fonksiyonel değişiklikleri sınırlamak ve fonksiyon kaybının oluşturacağı problemleri azaltmaktır.
Hastanın gereksinimleri bu evrede değişiklikler gösterebilmektedir. Mobilizasyon için yürüteç, tekerlekli sandalye gibi yardımcı cihazlardan destek alınabilir. Hasta eğitimi bu evrede, fonksiyon kaybına adaptasyon üzerine yoğunlaşmalıdır.
Yine bu evrede bağımsızlığı sağlamak amacıyla evde belirli düzenlemelerin ve değişikliklerin yapılması gerekebilir. Kendine bakım aktiviteleri yanı sıra bası yarası ve eklem katılıkları gibi problemlerin yaşanmasının önüne geçmek amaçlanır.
4. Palyatif Evre: Hasta ve ailesi için olası en iyi yaşam kalitesinin sağlanmasını amaçladığımız evredir. Hastalığa ait komplikasyonların azaltılması, semptomlara özellikle ağrıya yönelik tedavi önemli yer tutmaktadır. Bağımlılığın bu dönemde artmasına karşın, belirli fonksiyonlarda bağımsızlık sağlanması ve evde bakım konusunda aile eğitimi verilmesi gerekmektedir.”