"Milletvekili olduğumu uyanınca öğrendim"
3 Kasım 2002 yılında Ak Partinin gerçekleştirdiği sessiz devrimin 15. Yılında Kahramanmaraş'ta bugün Gazetesine konuşan 2002 milletvekili listesinin 7'inci sırasında bulunan Fatih Arıkan; 'o dönemde 7'inci sırada olduğum için rabbimden hayırlısını diliyordum. Seçim sürecinde çok yorulduğum için sandıklar sayılırken eve gidip yatmıştım. Zannedersem Ali Sezal veya Veysi Kaynak gece beni uyandırarak milletvekili olduğumu söylediler, inanamamıştım' dedi.
Ak Parti Genel Merkezinin emrinde verilen görevleri yapan Ak
Parti Kahramanmaraş eski Milletvekili Fatih Arıkan, sessiz devrimin 15. Yıl
dönümünde Bugün Gazetesinin röportajıyla 15 yıl önceki anılarını anlattı.
Milletvekili olduğunu yatakta telefonla öğrendiğini dile getiren Arıkan,
Ankara’ya gittiklerinde en az 3-4 ay otelde kaldıklarını, iktidarlarını bazı
çevrelere kabullendirmek için en az 4-5 yıl geçtiğini dile getirdi.
Bugün Gazetesinin sorularına içtenlikle cevap veren Arıkan; “Ben seçilip seçilmeme hiç hesap etmemiştim ve çok öne çıkmayı seven bir insan değilim. Seçim içinde pankart falan yaptırmamıştım. Sıra olarak ta 7’nci sırada da olunca da pankart yaptırmayı hiç düşünmedim. Seçim günü geceleyin eve gidip yattım ve zaten bende hiçbir heyecan ve merakta yoktu zaten. Nasipse olur düşüncesindeydim. Uyuyordum ve bana bir telefon geldi telefonda ise ‘Kalk kalk vekil oldun’ denildi. Bunun üzerinde uyandım ve ifade edilmesi zor olan garip bir duygu sevinç ve heyecanla karışık bir duygu hissettim.” Dedi.
2002 yılında meclise 7 milletvekili gönderilmesine rağmen alınamayan bakanlığın neden alınamadığını, kendi döneminde milletvekilleriyle nasıl çalıştıklarının tümünü Bugün Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mesut Tuğrul’a anlatan Ak Parti Kahramanmaraş eski Milletvekili Fatih Arıkan dobra dobra konuştu.
3 Kasım 2002 sessiz devrimin 15’nci yıl dönümü sizde bu dönemde
Kahramanmaraş’ta 7’nci sıradan milletvekili adayı olarak listeye girmiştiniz o
anki atmosferi ve bu geçmiş dönemden 15 yıllık siyasi geçmişte AK Parti nerelere
geldi ve 3 Kasım AK Parti için ne ifade ediyor?
15 yılda gerçekten Türkiye en az 150 yıllık bağımlılığından kurtulma noktasına
geldi. Buna batıya ve belli güçlere karşı bağımlılıktan kurtulmada diyebiliriz.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sayesinde Türkiye şu anda kendi ayakları
üzerine basan ve bununda dünyada kabul edilebilir bir noktaya geldiği
durumdadır.
2002 yılına dönüldüğü zaman bugünkü siyasi şartlar ve çalışmalarla o
gün ki arasında ne fark var?
2002’de bize karşı baskı ve kabullenmeme gibi bir politika uygulandı. Kendimizi
kabullendirmek için biz 4-5 yılımızı verdik. Bu dönemde ancak meşruiyetimizin
kabulünü sağlayabildik. 4-5 yıl AK Parti’nin bu ülkenin demokratik bir partisi
ve kuruluşu olduğunun kabulünü yaşadık. Toplum ise bunu çok güzel hissetti,
kabul etti ve birlikte gerçekten kendinin bir partisi olduğunu kabullendi fakat
bunu kurumlar ve dışa bağımlı uzantılar olan ekip bir türlü kabul edememişti ve
biz o şartlarda bile bu ülkeyi nasıl kurtarırız diyorduk. Özellikle ilk 3 ay otelde
kaldık. Arkadaşlarımızla meclisten geldikten sonra otelde geceleri lobide
oturup tanışma fasılları gerçekleştiriyorduk. Ortamda bulunan o insanlar ise,
gerçekten Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 1920’de kurulan birinci meclis
kalitesinde ve samimiyetinde insanlardı.
Tarih biraz geriye alındığı zaman 2002 yılında siz 7’nci sıradaydınız ve
seçilebileceğinizi düşünüyor muydunuz? Üstelik seçildiğiniz zamanda ise şaşırdığınız
söylenmişti bu söylemler doğru muydu?
Ben seçilip seçilmeme hiç hesap etmemiştim ve çok öne çıkmayı seven bir insan değilim. Seçim içinde pankart falan yaptırmamıştım. Sıra olarak ta 7’nci sırada da olunca da pankart yaptırmayı hiç düşünmedim. O gece ben AK Parti’den çıktım ve Trabzon Caddesi’nde CHP’nin seçim bürosu vardı direk oraya gittim, herkes televizyon izliyordu daha sonra selam verip onların meclisine girdim ve biraz öne doğru geçtim. Her tarafta doluydu. Orada Mehmet Parlakyiğit ve o gün ki il ilçe başkanları, partinin kurmayları diyebilecek insanlar oturuyordu bende oturdum ve daha sonra dönüp, Mehmet Parlakyiğit’e hayırlı olsun dedim. Kendisi de bana yarım yüz baktı ve teşekkürlerini iletti. Bunlar heyecanla televizyonlarını izlerken, kendi aralarında çok iyi bir oy alacaklarını ve 2-2 çıkaracaklarını konuşuyorlardı. O sırada bende siz hiç 2-2 çıkaracağız diye düşünmeyin çünkü ben geleceğim dedim. Daha sonra bana dönüp sen kimsin dediler. Dedim ki ben AK Parti’den 7’nci sıradayım dedim. Herkes bir telaş içerisine girdi. Daha sonra benimle yakından ilgilendiler ve beni oturtacak yer bulamadılar. Bana olan bakış açıları iyileşti.
Milletvekili olduğunuzu nasıl ve nerede öğrendiniz?
CHP’de yaşanan bu olayın ardından eve gidip yattım ve zaten bende hiçbir
heyecan ve merakta yoktu zaten. Nasipse olur düşüncesindeydim. Uyuyordum ve
bana bir telefon geldi telefonda ise ‘Kalk kalk vekil oldun’ denildi. Bunun
üzerinde uyandım ve ifade edilmesi zor olan garip bir duygu sevinç ve heyecanla
karışık bir duygu hissettim. Özellikle milletvekili olduğum süreçten sonra çok
büyük sorumluluklar hissettim. Hem Kahramanmaraş’ın hem o gün ki Türkiye’nin bizim
omuzlarımızda yükünü hep hissettim. Bu güne kadarda hamt olsun o yükü gurur ve
şerefle taşımaya çalıştım. Maraş’a geldiğimde de o günden sonra vekil oldum
havalarına asla girmedim. Kendimi hiçbir zaman değiştirmedim. Her zamanda
bundan ötürü tebrik edildim.
Şimdi ne işle uğraşıyorsunuz. Partide ki göreviniz nedir?
Ben genel merkezde gönüllü olarak çalışıyorum. Şu anda teşkilatta görevliyim. Cumhurbaşkanımızın söylediği metal yorgunluğun çok doğru bir tabir olduğunu düşünüyorum çünkü bir insan yıllarca aynı görevde bulunursa orada mesleki körlük başlar. Partimizde ise herkes gayretle çalışıyor. Eğer metal yorgunluğu olan bir kişi var ise bu tespit ediliyor ve bizde gidip il, ilçelerde bu arkadaşlarımızla görüşerek onları kırıp üzmeden onların görevlerinin başka bir kişiye verilmesi hususunda onları ikna ediyoruz. Bizde bunların yerine 5-6 tane adayları belirliyoruz ve mülakat yapıyoruz daha sonra o il ya da ilçenin AK Parti teşkilatında bulunan herkesin oylarını alarak göreve en uygun olan kişiyi getiriyoruz.
EN BÜYÜK EKSİĞİMİZ LOBİ
2002’de Kahramanmaraş’ta 7 milletvekili çıkararak Türkiye sıralamasında ilk sıralarda yerimizi aldık ancak o dönemde bakanlık alamamıştık. Bunun nedeni nedir?
Bakanlık ayrı bir konudur zaten sayıda çok azdır. Bizim arkadaşlarımızın hepsi bu işe layık ama bakıldığı zaman ilimizin en büyük eksiği bence bir lobinin olmamasıdır. Bu Akdeniz ile İç Anadolu bölgesinin kaderidir. Bizim Maraş’ımızın bu tür alanlarda lobisi yoktur.
Tüm imkanlar göz önünde bulundurulduğu takdirde şimdiki dönemde mi milletvekilliği yapmak kolay yoksa eski dönemlerde mi?
Genel olarak bakıldığı zaman milletvekilliği ağır yükleri olan mesleki bir görevdir. Milletvekilliği hem şerefli, hem zor, hem de Türkiye şartlarında milletvekilliğinden ziyade sanki bir vatandaşın sıkıntılarını giderme kurumu olarak çalışıyor. Bu da tabi kuruluştan bu tarafa olan sistemin kendi içerisinde ki gelişmesinden olayıdır. Bizim Anadolu insanımız her zaman devletle olan işlerinde biraz uzak durmuştur.
DEVLET HASTANESİ’NE BİR BUÇUK MİLYONLUK YATIRIM
Geçmiş dönemde görev yapan milletvekillerinin hizmetlerinden
serzenişler hakkında neler düşünüyorsunuz?
Sorunun cevabı vatandaşın çalışmadan anladığı duruma bağlıdır. Kahramanmaraş
için bir şey yapılmadı deniliyorsa, bence vatandaşlarımız vefasızlık yapmış
olur. Bizler kentimiz için çok şey yaptık ve özellikle söylüyorum ki hele de 2002’den
2007’ye kadar Veysi Kaynak il başkanımızdı ve çok iyi bir il başkanıydı. Veysi
Bey il başkanı olarak kentin tüm eksiklerini bizlere dosyalarla aktarıyordu
bizde bu eksiklikler için tüm vekiller bir araya gelerek çözüme kavuşturabilmek
için gerekli tüm kurum ve kuruluşları ziyaret ediyorduk. Biz bu çalışmaları çok
iyi yaptığımıza inanıyorum. Bize gelen her problemi biz çözmüşüzdür. Yeni gelen
yatırımlar ile ilgili ise o gün ki şartlar en iyi şekilde değerlendirilmiştir.
Yapılan tüm hizmetler zaten ortada görülüyor ve insanlarımız kullanıyor. Şu
anki devlet hastanesini de zaten biz yoğun girişimlerle yaptık. Yine o
dönemlerde hastanemiz için bir buçuk milyonluk yatırımı bakanlarımızla bizzat
görüşerek sağladık. Devletimiz ve iş
adamlarımızda birlikte şehir hastanemizi ayağa diktik.
SORUNLAR MEMLEKET MESELESİNDE UNUTULURDU
O dönemdeki milletvekilleri arasında ki gruplaşma nasıldı, şimdi nasıl?
Gruplaşmaları hep kişisel kaprislere bağlıyorum. Gruplaşma iyi değildi ve
herkes bir tarafa çekiliyordu ancak memleketin sorunu olduğu zaman hepsi
sorunları unutup bir araya geliyordu. Biz dediğim gibi 7 AK Parti’den bir
tanede diğer partiden tüm sorunların çözüme kavuşmasını sağlardık. Diğer
vekilimiz farklı partidendi ama konu memleket olunca biz hemen bir araya
gelirdik.
Siyasetten ayrılmadığınız ve hedefinizde bir görev var mı?
Siyasetçinin her zaman bir umudu olur bende belki bir bilet
alabilirim ama bunu kimseyi tedirgin etmek amaçlı söylemiyorum. Ben bu işlerin
hesapla olmayacağına inandım. Hesap yapanlar bu işte asla başarılı olamayacak.
Bu işler nasiple olur, nasiple olması içinde bir bilet alınması gerekir. Tecrübeli
bir vekilim ve verilen hiçbir işten tedirgin olacağımı düşünmüyorum. Ne görev
verilirse en iyi şekilde yapabileceğime güveniyorum ve inanıyorum.
BENİM PARTİM VARDIR ADAMIM DEĞİL
Kahramanmaraş teşkilatına ‘bir adamda ben vereyim’ deyip neden karışmıyorsunuz?
Bence yapılan en büyük yanlış budur. Karışan siyasetçilerimizin de yaptığı en büyük yanlış yine bu durumdur. Kentte kim göreve gelirse gelsin hepsi bizim insanımızdır. O nedenledir ki hepsi ile de aram iyidir. Teşkilatta doğru olan ne ise onu yapan herkesin arkasındayım. Hiçbir zaman kişisel düşünmem. Benim partim vardır kişiselleştirme yoktur bende. Partim için kim daha iyi hizmet edebilecekse ben ondan tarafımdır.