Özdemir: "Kemal Kılıçdaroğlu'nun tutumu ile Amerika'nın Türkiye'ye karşı tutumu aynı"
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemir, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında CHP'ni ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun Türkiye üzerindeki tutumu hakkında eleştirilerde bulundu.
Milletvekili Özdemir, toplantıda şunları kaydetti:
“Biliyorsunuz ki, Dünya’da bir ekonomik kriz çıktı Amerika'dan başlayan. Bu
ekonomik krize rağmen dünyada 2 tane ülke büyümeye devam etti. Bunlardan bir
tanesi Çin, bir tanesi Türkiye'ydi. O günden bugüne ülkemizin başında bazı
toplumsal olaylar periyodik olarak devam ediyor. 2010’dan sonra ülkemizin
başına gelen olaylarda muhalefetin özellikle Cumhuriyet Halk Partisi’nin ve
onun genel başkanının bu toplumsal olaylarda tutumundan bahsetmek istiyorum. Bu
tutum bizim için çok önemli çünkü bu ülkenin dokusunda şu vardır; kendi
içimizde anlaşmazlıklar, iktidar muhalefet çekişmesi her zaman olur. Ama ülkemizin
başına geldiğinde biz iktidar muhalefet el ele olmaya alışık bir milletiz.
Kurtuluş Savaşı destanı bunun örneğidir.
2007’de ülkemizin de tarihine kazınmış 367 krizi var. Tarihi belgelerde iktidar partisi kendisine yakın bir cumhurbaşkanı seçmesine engellemek için CHP’nin ortaya attığı bir iddia olarak kayıtlara geçti. Tarih belli bir süre sonra gerçekleri yazmaya başlıyor. O günün konjonktüründe kimse bunu kabul etmemişti. 367 gerçekten var gibi bizlere dayatılmıştı. O gün CHP’nin 367 dayatmasıyla ülke bir krizi yaşamıştı. Ülkenin krizi yaşaması CHP’nin, AK Parti’nin yaşadığı bir kriz olmuyor. Bunun toplumsal yansımaları oluyor. Ama bunu hiç önemsememişlerdi. 2010’dan sonra gezi olayları başladığında CHP ve onun genel başkanı yine bu toplumsal olayları bir gençlik hareketi, oradaki gençlerin bir eylemi gibi değerlendirdi. Ama o gençlerin eylemleri gibi değerlendirmenin altında ülkede kocaman bir kaos ve zarar oluştu.
Türkiye’de CHP, dışarda da Amerika gezi olaylarına destek verdi. İlginç ve ortak bir tavırdı bu. 17-25 Aralık süreci başladı yine CHP’nin tutumu ve Amerika’nın tutumu her ne hikmetse aynıydı. 6-8 Ekim olayları başladı. HDP ve o zamanki genel başkanına sözde PKK’nın Türkiye sorumlusunun ‘toplumsal olayları başlatın’ talimatıyla orda bir toplumsal olay başladı. Ve Kemal Kılıçdaroğlu orada yine devletin yanında olmadı, yine bu toplumsal olayların yanında oldu. Ve o olaylarda da 49 vatandaşımız öldü ve çok ciddi ekonomik zarar yaşadık. Arkasından 15 Temmuz oldu. 7 Ağustos’ta kısa bir duruş gösterdi ama ondan sonraki bütün söylemlerinde sanki 15 Temmuz’u AK Parti iktidarı kendi iktidarını güçlendirmek için gerçekleştirmiş bir eylem gibi topluma yansıtmaya çalıştılar. Hâlbuki, bizimde bürün dünyanın da bildiği ve birçok vatandaşımızın öldüğü, birçok vatandaşımızın gazi olduğu bu olaylardan Türkiye bir kalkışmanın eşiğinden son anda dönmüştür. Ama biz bunu CHP’ye, Kemal Kılıçdaroğlu’na anlatamadık.
Türkiye buna rağmen büyümeye ve güçlenmeye devam etti. Kendi ekonomik dinamiklerini, güçlerimizi ayakta tutabilmek için doğalgaz aramalarına başladığımızda, Dünya’da 55 basın mensubu 35 ülkeden şöyle bir yorum yapıldı. ‘Türkiye artık kendi ekonomik dayanak noktalarını oluşturdu, Türkiye bu noktadan sonra artık ekonomik olarak sarsılmayacak bir ülke haline geldi.’ Yorum olarak ifade ediyorum, hepsi benzer şeyler söylediler. Ama bizim muhalefet bu çalışmayı küçümsedi. Dünya bunu önemli ve takip edilebilir buldu ama CHP bunu önemsemedi. Libya ile anlaşma yaptık. Anlaşmayı eleştirebilirler. Ama şunu görsünler, geçmişte hatırlayın geçmişte Kardak krizinde çok küçük bir kayalık için Yunanistan’la savaş yapmayı göze almıştık. Biz bugün 778 bin kilometrekare olan ülkemizin 1 milyon 50 bin kilometrekareye çıkarttık bu anlaşmayla. Yani ülkemizin yüzölçümünü 3’de 1 büyüttük aslında ve 500 yıl o bölgede doğalgaz arama çalışması yapabilecek bir imkana sahip olduk. Daha makul bir şey söyleyeyim. Bizim balıkçılarımız o alan içerisinde uzun süre balıkçılık yapabilecek hale geldi. Bunun eleştirilecek, kötü olabilecek neresi olabilir? Ama CHP ve onun genel başkanı burada eleştirecek bir taraf buldu. Ve yine ülkesinin yanında olmadı. S400 alımlarında aynı tavırla karşılaştık.
Korona virüs salgınında maskeyle iktidarı vurmaya çalıştılar. CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu bu sürecinde en marjinal taraflarına önce maskeye, sonra aşının zamanında yapılmamasına, zamanında gelmemesine takıldı. Halbuki dünyada bu imkansızlıklar içerisinde Türkiye’nin aldığı önlemler bütün dünyanın takdirindeki önlemlerdi. Bunları şunun için anlattım. Bu olaylar içerisinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun tutumu ile Amerika’nın Türkiye’ye karşı tutumu aynı.”