Reçetesiz kullanılan ilaçlar böbreklere zarar veriyor
Vücudumuzu en iyi tanıyan organlarımızın başında böbrekler geliyor… Neyin zararlı ve neyin faydalı olduğunu, hangi maddenin ne kadar miktarda ve sürede vücudumuzda olması gerektiğini ve hormonların dilini en iyi böbrekler anlıyor. Sağlıklı bir şekilde vücudumuzun ayakta kalmasını sağlayan böbrekler; idrar aracılığıyla vücuttan atık maddeleri ve fazla sıvıyı uzaklaştırıyor. Vücut kimyasının dengeli bir şekilde korunmasını sağlayarak, diğer organların ahenk içinde çalışmasına da yardımcı oluyor.
Anadolu Sağlık Merkezi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Enes
Murat Atasoyu,“Reçetesiz vücuda alınan ilaçlar bazen kullanılan doz ve süreye,
bazen de hiçbir şekilde doza bağlı olmaksızın böbrek hasarı oluşturabilir”
açıklamasında bulundu.
Böbreklerin işlevlerinden ziyade vücuda sağladığı faydalar saymakla bitmiyor. Söz konusu böylesine hayati bir organ olan böbrekleri hayat boyu korumak ve onların sağlıklı kalmasını sağlamanın önemine değinenAnadolu Sağlık Merkezi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Enes Murat Atasoyu “Ayrıca böbreklerimiz, tansiyonu düzenleyen hormonlar (renin, anjiotensin gibi) ile kemik iliğinde alyuvar yapımını uyaran hormonu (eritropoietin) üretiyor; kalsiyum ve kemik metabolizmasını düzenleyen D vitaminini aktif hale getiriyor; kan şeker düzeyini ayarlayan insülin hormonu işlevini tamamladıktan sonra böbreklerde yıkılıyor. Sonuç olarak böbrekler, vücudumuzun sağlıklı bir şekilde ayakta kalabilmesi için hayati önem taşıyan görevlere sahip. Bu nedenle vücudumuzun bu doğal koruma mekanizmasını, dolayısıyla sağlığımızı korumak için önlemler almalıyız” dedi.
Diyabet böbrek hasarına neden oluyor
Yürüyüş, hafif koşu, bisiklete binmek gibi egzersizleri düzenli olarak yapan kişilerin hem dinç bir bedene sahip olup, hem de fazla kilolardan kurtulduğunu belirten Anadolu Sağlık Merkezi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Enes Murat Atasoyu, böylece diyabet, hipertansiyon gibi hastalıkların böbreklerde neden olabileceği hasarın önlenebileceğini belirtti. Atasoyu, “Diyabet, kronik böbrek hastalığına neden olan hastalıklar içinde ilk sırada yer almaktadır. Günümüzde diyaliz tedavisi görmekte olan hastaların yüzde 30-40’ında böbrek yetmezliğinin nedeni diyabete bağlı böbrek hasarıdır. Uygun ilaç tedavisi, diyet ve egzersiz programı ile kan şekeri düzeyi ve kan basıncı normal sınırlarda tutularak böbrekler diyabetin olumsuz etkilerinden korunabilir. Ayrıca diyabet gelişimi riskine sahip kişilerin (kilo fazlalığı olan, az hareket eden, ailesinde diyabet bulunan vb.) yılda bir kez kan şekeri ölçümü yaptırmaları, diyabetin erken dönemde saptanmasını ve etkin olarak tedavisinin gecikmeden başlamasını sağlayabilir” dedi.
Tuz tüketimini azaltın
Diyabete ek olarak hipertansiyonun da kronik böbrek hastalığına yol açan bir faktör olabileceğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Enes Murat Atasoyu, tansiyonun yüksek seyrettikçe böbrek hastalığının ilerlemesinin hızlandığını belirterek “Dirençli hipertansiyon varlığında, buna yol açan neden kronik böbrek hastalığı olabilir. Günümüzde hipertansiyon, diyabeti olan veya olmayan bireylerde kronik böbrek hastalığı gelişimi ve ilerlemesinde oldukça etkilidir. Toplumun geneline göre kronik böbrek hastalığı olan bireylerde hipertansiyon görülme sıklığı daha yüksektir. Sağlıklı beslenme, hipertansiyon, kronik böbrek hastalığı ve kalp-damar hastalıkları gelişimini önler. Sağlıklı beslenmenin en önemli kurallarından biri tuz tüketimini azaltmak. Bunun için, masada tuzluk bulundurmamak, yemekleri baharat ve bitkiler (nane, kekik vb.) ile tatlandırmak yararlı olacaktır. Dünya Sağlık Örgütü bir günde alınması gereken tuz miktarının 5 gram olduğunu bildiriyor. Ancak ülkemizde günlük ortalama tuz tüketimi 18 gram civarındadır. Beslenme programında özellikle taze yiyeceklerin tercih edilmesi, konserve yiyeceklerin (sebze, baklagiller, et, balık gibi) ise tüketilmeden önce sudan geçirilmesi tuz alımının azaltılması açısından önemlidir.
Yeterli miktarda sıvı alın
Bilimsel görüşe göre günlük 1.5- 2 litre su tüketilmesinin sağlık için gerekli olduğunu anlatan Anadolu Sağlık Merkezi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Enes Murat Atasoyu, sağlıklı böbrekler için şu ipuçlarını verdi: “Araştırmacılara göre yeterli sıvı tüketimi kronik böbrek hastalığı gelişimi riskini azaltıyor. Sigara, böbrek kan akımında azalmaya neden olur. Böbrek, kan akımı azaldığında yeterince süzme yapamaz ve atık maddeler vücutta birikir. Reçetesiz vücuda alınan ilaçlar bazen kullanılan doz ve süreye bazen de hiçbir şekilde doza bağlı olmaksızın böbrek hasarı oluşturabilir. Bir veya daha fazla yüksek risk faktörüne sahipseniz yılda bir kez böbrek fonksiyonlarınızı kontrol ettirmelisiniz. Diyabetik, hipertansif, kilo fazlalığı-şişman olan, aile üyelerinden bir tanesinde böbrek hastalığı bulunan bireylerin bir uzmana başvurarak, kronik böbrek hastalığı yönünden doktorun planlayacağı tahlilleri yaptırması yararlı olur” dedi.
Gelişen teknoloji sayesinde cihazlar artık daha küçük
Diyabetik ve hipertansiyonu olan hastaların dışında ileri yaş (60 yaşından büyük), sürekli antiromatizmal veya kemoterapi ilaçları kullanan, ailesinde böbrek hastalığı olan kişilerde böbrek hastalığı gelişme riskinin olduğunu vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Enes Murat Atasoyu, ileri evre böbrek yetmezliği gelişen hastaların hayata tutunmalarını sağlayan diyaliz ve böbrek nakli tedavilerinde son yıllarda önemli gelişmelerin kaydedildiğini vurguladı. Atasoyu “Hastaların evlerinde periton diyalizi dışında, hemodiyaliz tedavisini de alabiliyor olması diyaliz hastasının yaşam konforunu artırmış durumda. Ayrıca gelişen nanoteknoloji sayesinde hastanın üzerinde taşıyabileceği büyüklükteki hemodiyaliz cihazı geliştirme çalışmaları oldukça ilerledi. Bunun yanında, böbrek nakli tedavisinde vericinin kan grubu uygun olmasa da başarılı böbrek nakillerinin yapılabilmesi, pek çok böbrek bekleyen hasta için umut oldu” açıklamasında bulundu.
Böbrek sağlığıyla ilgili şehir efsaneleri
Yanlış: Süt, yoğurt, peynir fazla miktarda kalsiyum alınmasına neden olur ve böbrek taşı oluşur.
Doğru: Dengeli beslenen bir kimsede vücudun ihtiyacı kadar (sağlıklı ve normal bir aktivite gösteren bir kimsenin bir su bardağı yağsız süt, bir küçük kâse yoğurt, orta kalınlıkta bir dilim peynir gibi) kalsiyum içeren gıdaların tüketilmesi taş oluşumunu önler.
Yanlış: Çay, çorba, kahve, meyve suyu da su yerine geçer.
Doğru: Çay, çorba, kahve, meyve suyu kimyasal yapıları nedeniyle suyun yerine geçmezler. Fazla miktarda tüketildikleri takdirde elektrolit bozukluğu, fazla kilo, kansızlık, diyabet gibi sorunlara yol açabilirler. Gerçek sıvı gereksinimi su ile karşılanmalıdır.
Yanlış: Hipertansiyon tanısı konduktan sonra hemen ilaca başlamak, ileriki dönemlerde ilaçlara karşı bağışıklık gelişmesine ve ilaçların böbreklere zarar vermesine neden olur.
Doğru: Hipertansiyon saptandığı andan itibaren hem yaşam tarzı değişiklikleri (sigaradan uzak durmak, tuz tüketimini kısıtlamak, kilo vermek gibi) hem de -doktor uygun görüyorsa- ilaç tedavisine başlanması gerekir. Kontrol altında tutulmayan hipertansiyon zaman içinde kalp, damar ve böbrek sağlığını ciddi anlamda olumsuz etkilemektedir.
Böbrek sağlığı için en ideal besinler
Lahana, karnabahar, kırmızıbiber, sarımsak, soğan, elma, kızılcık, yaban mersini, ahududu, çilek, kiraz, kara üzüm, yumurta beyazı, balık, zeytinyağı.