Rejim değil sistem değişecek

Yazar ve Aktivist İdris Kardaş, Yeni Cumhurbaşkanlığı sistemi ile rejim değişikliğinin olmadığını belirterek: 'Yani bir ülkeyi bugün yöneten kişi halk tarafından seçilir ise bunun adı Cumhuriyettir. Babadan Oğla geçiyorsa bunun adı monarşidir. Yani krallıktır, İmparatorluktur, Padişahlıktır. Dünyada Krallık padişahlık kalmış bir şey değil' dedi.

AK Parti Kahramanmaraş İl Başkanlığı tarafından düzenlenen “Yeni Anayasa ve Cumhurbaşkanlığı Hükümeti Sistemi” Programında konuşan Kardaş, yeni cumhurbaşkanlığı sistemi ve rejim tartışmalarına açıklık getirdi. Şu anki yapılmak istenen sisteminin Türk tipi başkanlık olduğunu ve rejimin değişmediğini söyleyen Kardaş: “Parlamenter sistem dediğimizde tam olarak neyi kastediyoruz. Başkanlık sistemi dediğimizde tam olarak neyi kastediyoruz. Biraz bunları konuşmak gerekiyor. 94 yıldır parlamenter sistem ile yönetiliyoruz. Bugün bu elbise bize dar mı geldi hemen başkanlık sistemine geçelim diyoruz? Bunları konuşmak gerekiyor. Parlamenter sistemde, başkanlık sisteminde dünyada hükümet sistemleridir. Ülke kendini nasıl yöneteceğini ile ilgili iki yolu vardır. Ya başkanlık sistemi, ya da yarı başkanlık sistemi, oda başkanlık sistemine yakındır. Ya da parlamenter sistem ile yönetilir” dedi.

 

SİSTEM İLE REJİM FARKLIDIR

Ülkenin sistemi ile rejiminin farklı olduğuna dikkat çeken Kardaş: “Demokratik ülkelerin yönetilme biçimleri bunlardır. Bunların rejim ile bir ilgisi yoktur. Rejim dediğimiz şey ülkeyi yönetecek kişinin nasıl seçildiği ile alakalıdır. Yani bir ülkeyi bugün yöneten kişi halk tarafından seçilir ise bunun adı Cumhuriyettir. Babadan Oğla geçiyorsa bunun adı monarşidir. Yani krallıktır, İmparatorluktur, Padişahlıktır. Dünyada Krallık padişahlık kalmış bir şey değil. Artık ülkeler demokratik sistemler içerisinde halk tarafından seçiliyor. Demokratik bir sistem içerisinde iseler, Türkiye gibi Avrupa gibi ABD gibi zaten burada bir sorun yok. Bu demokratik bir Cumhuriyettir. Halk tarafından seçilen bir lider vardır. Orada Babadan Oğla geçiş yoktur. Dolayısıyla burada bir rejim değişikliği söz konusu değildir. Ama hükümetin nasıl yönetilmesi ile ilgili devletin nasıl idare edileceği ile ilgili bir değişiklik söz konusu.”

 

1961 YILINDA BU YANA CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİNDE KRİZ ÇIKIYOR

Cumhurbaşkanlığı sistemlerinin hepsinde kriz ve darbe yaşandığına değinen Kardaş şunları dile getirdi: “Parlamenter sistem bizim 94 yıl boyunca yönetildiğimiz sistemdir. Sürekli kriz üreten bir sistem ile karşı karşıyayız. İlk Cumhurbaşkanlığı seçimleri tamamı olaylı olmuştur. 1961 yılından bu yana Cemal Gürsel'in Cumhurbaşkanlığı döneminden tutunda Abdullah Gül'ün 367 kararına kadar hep sorunlu olmuş. Hep meclis asker tarafından, belirli kesimler tarafından tehdit edilmiş. ‘Şu bizim adayımızı seçmezseniz darbe yaparım demiş’. Meclisin kapılarını dışarıdan kilitleyip içerde milletvekillerini tehdit etmişlerdir. Bu bir değil iki değil. Sürekli yaşanan olaylar, parlamenter sistemde cumhurbaşkanlığı seçimleri sürekli kriz üretmiş.

 

DARBE GETİRMİŞ

Cumhurbaşkanlığı Meclis seçiyor. Başka çare yok. AK Parti en son 367 kararı ile çıktıktan sonra bakmış yargıda bu işin peşini bırakmıyor ‘demiş ki bu sürekli kriz üreten sistemi değiştirelim’ halka sormuş bize sormuş demiş ki; ‘İster misiniz? Bunu siz seçinde, biz de bu dertten kurtulalım sizde kurtulun. Ülkenin sürekli önünü tıkayan bir mesele bu Cumhurbaşkanlığı seçimleri. Darbede getirmiş. 12 Eylül dönemini hatırlayın Kenan Evren çıkıp diyor ki;105 kere toplandı bu meclis bir türlü Cumhurbaşkanı seçilmedi. Rahmetli Süleyman Demirel’i yanına çağırıp siz seçiyorsunuz seçin yoksa biz el koyacağız meseleye ve nihayetinde 12 Eylül darbesi geliyor. Birçok farklı meselelerde var ama en önemli konular bunlar.

 

SİYASİ KRİZ ÇIKTIĞI ZAMAN HERKESİN ÖNÜ AÇILIYOR

Siyasi kriz çıktığı zaman askerin önü açılıyor. Diğer yapıların vesayet odaklarının önü açılıyor. Sermaye Gruplarının, TÜSİAD gibi grupların önü açılıyor. Bu gruplar; ‘Bu ülke bizimdir. Benim malımdır. Halk göbeğini kaşıyan insanlardan oluşur’ diye küresel çeteler ile birlikte hareket eden o insanlar ve yapıların önü açılıyor. Bizde o zaman bu siyasi krizlerin üretilmemesi bu siyasi krizlerin dışında bir hükümet sistemi ile yönetilelim ki bir daha da bu meseleler ile uğraşmayalım. 367 krizinden sonra Cumhurbaşkanını halk seçti ve bu beladan kurtulduk çok şükür. Artık Cumhurbaşkanı halk seçeceği için böyle kriz çıkmayacak”

 

HÜKÜMET KRİZLERİ

Kardaş son olarak şunları dile getirdi: “Adnan Menderes döneminden bu yana bakıldığı zaman hükümet krizlerinin nedeni anlaşılır. Türkiye demokrasisi Hayatı 50 yıllıktır. 1923 yılında başlamamıştır. 1950 yılına kadar tek partili iktidar var, hükümet var, parti Devleti söz konusu. Sürekli biz bu dönemlerde meclisi seçmişiz. Meclis gitmiş içinden koalisyonlar kurmaya çalışmış, kapalı kapılar ardında bakanlık pazarlığı yapmış, ‘Asker demiş ki şu adam başbakan olmaz ise ben izin vermem bu partiye darbe yaparım demiş’ .Bütün bu krizler yine çıkmış. TÜSİAD bildiriler yayınlamış,  ‘Bu hükümet düşecek şu kişi başbakan olacak diye’

Türkiye'nin bugüne kadar yaşadığı tüm hükümet krizleri koalisyon krizleri hep bu parlamenter sistemin içinden çıkmış. Maalesef parlamenter sistem iyi işleseydi sorun olmazdı ve bunu değiştirme ihtiyaç da olmazdı. Ama Türkiye'de işlemiyor. Çünkü Türkiye'de asker çok güçlü, şu ana kadar çok güçlüydü. 15 Temmuza kadar vesayet odakları çok güçlüydü. küresel sermaye grupları faiz lobileri çok güçlüydü. Bunlar bizim hayatımızı şekillendirip istedikleri adamları, adamı başbakan yapıp istediği kişiyi Cumhurbaşkanı yapıyorlardı biz seçtiğinizi zannediyorduk.

 

KAÇ BAŞBAKANI BİZ SEÇTİK

Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanlarını gözünüzün önüne getirin. Kaçı bizim seçtiğimiz insanlar. Çok azı bizim seçtiğimiz insanlar. 1961 yılında seçim oluyor, Menderes'in asılmasının üzerinden bir ay geçmiş. 3 parti iktidarı paylaşıyor. Herkes bu partiler birleşip koalisyon kuracak ülkeyi yönetecek diye düşünürken, hemen asker; ‘İsmet İnönü'nün başbakanlığında bir hükümet kurulmaz ise hemen darbe yaparız. İkincisi Milli Komite Birlik Başkanı Cemal Gürsel Cumhurbaşkanı olmazsa darbe yapacağız. Meclisi fes edeceğiz, bir ay önce idam edilen Menderes gibi hepinizi yassıada'da asacağız.’

 

15 TEMMUZ MİLAT OLDU

Bugün geldiğimiz noktada artık 15 Temmuz bu işin miladi oldu. 15 Temmuz'da, biz halk olarak, millet olarak kendi kaderimizi elimize aldık. Biz kendimiz tankların önünde durduk. Mermilerin kurşunların önünde durduk. Ordu'yu da kurtardık, Meclisi de kurtardık. Külliyeyi de ile kurtardık. Bütün ülkeyi de kurtardık. Hepimiz bunu yaptık. Beraber başardık. Bu saatten sonra da bizim seçmediniz insanlar bizi yönetemez. Bu bir süreçti, 15 Temmuz yaşanmasaydı belki başkanlık sistemi için konuşamayacaktık. Ama o yaşandıktan sonra artık bu saatten sonra geriye dönüş yok. Asker bizi tehdit edemez, sermaye grupları, zenginler bizi tehdit edemez. İstediklerini Başbakan olarak atayamayacaklar”

Kardaş’ın konuşmasının ardından, Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yar. Doç. Dr Adnan Küçük’te bir konuşma yaparak, Türkiye’nin siyasi analizlerini değerlendirdi.

Programa AK Parti İl Başkanı Ahmet Özdemir, Onikişubat Belediye Başkanı Hanifi Mahçiçek, Dulkadiroğlu Belediye Başkanı Necati Okay, STK temsilcileri katıldı.