Ressam Ahmet Akkurt yaptığı şehitlik anıtıyla bir ilke imza attı: "Şehitliklerin mezar formundan çıkmasını istedim"

Akademisyen, ressam ve heykeltraş Ahmet Akkurt, Kahramanmaraş'ın Türkoğlu ilçesine yaptığı şehitlik anıtıyla bir ilke imza attı. Yaptığı çalışmayla farkını hissettiren sanatçı, 1962 yılından bu yana ilçe nüfusuna kayıtlı şehitlerin fotoğrafına da cam baskı yaptırarak 38 şehidin görsel olarak tanınmalarını sağladı.

Haber: Narin DEMİRCİ

Önceki dönem Türkoğlu Belediye Başkanı Osman Okumuş’un talimatıyla yapılan şehitlik anıtı hakkında konuşan sanatçı Ahmet Akkurt, anıtı Türkoğlu nüfusuna kayıtlı ve ilçede ikamet etmiş olan şehitler için yaptığını söyledi. Sanattaki farklı bakış açısını anıta da yansıtan ve yapım aşamasının zorlu sürecinden bahseden Akkurt, “Anıtın üretim aşamasını heykeltraş Osman Güler ile gerçekleştirdik. Ayrıca şehitlerin fotoğrafı konusunda da Şehit ve Gaziler Derneğinden yardım aldım. Şehit aileleriyle teker teker görüşüldü, fotoğraflar toplandı ve bana ulaştırıldı. Ben de fotoğrafları Milli Savunma Bakanlığı’nın arşivinden bir bir inceleyerek karşılaştırdım ve düzelttim. Bakanlık arşivinde Türkoğlu’nda ikamet etmiş olan ve Türkoğlu nüfusuna kayıtlı 38 şehidimiz vardı. İlçe ilk şehidini 1962 yılında vermiş. Anıt çalışmam da 1962’de beri şehit olan asker ve polislerimizi kapsıyor” dedi.

Anıttaki kuşlar Zümrüdü Anka’yı temsil ediyor

Anıtta kullandığı kuş figürlerinin Zümrüd-ü Anka’yı temsil ettiğinin altını çizen sanatçı, “Zümrüd-ü Anka hiçbir zaman ölmez, küllerinden yeniden doğar. Şehitlerimiz de yeniden doğuyor. O amaçla her şehide bir kuş yaptım. Aynı zamanda kuşlar bayrağımızın rengini alıyor. Kırmızı kullanmamın nedeni de bu. Klasik bir bayrak formundan çıkmak istedim” diye konuştu.

“Çanakkale Şehitliğinden farklı olmasını istedim”

Türkoğlu Şehitlik Anıtı’nın da aslında Çanakkale Şehitliği gibi yapılmasının talep edildiğinin altını çizen sanatçı, anıtı mezarlık formundan çıkarmak istediğini vurgulayarak şu ifadelere yer verdi: “Elbette Çanakkale Şehitliği en güzel şehitliklerimizden birisi. Ancak ben farklılık olmasını istedim ve şehitlerimizin fotoğraflarının da yer almasını arzu ettim. Doğum tarihleri ve şehadet tarihleri de yer alıyor. Fotoğrafların güneşten fazla etkilenmemesi için cam baskıya aldırttım. Bazı sanatçılar fotoğrafları granit zemine işletiyor. O zaman görüntü net olmuyor. Ben fotoğrafların net görünmesini istedim.”

“Şehitlerin fotoğraflarının tek tek yer aldığı bir başka şehitlik yok”

Şehitlerin fotoğraflarında eksik olan kısımları kendisinin bizzat çizerek tamamladığını kaydeden Akkurt, “Her bir şehidin fotoğrafını tek tek çalıştım. 1962’de şehit olmuş mesela ve bir santimetrelikti şehidimizin portresi. Ben onu dijitalde yorumlayıp birtakım yerlerini kendim çizdim. Şehitlerimizin hepsinin portresini yeniden çizerek toparladım. Kiminin gözü, kiminin kulağı görünmüyordu. Onların hepsini yeniden tek tek elimle çizerek şehitlerimize benzettim. Hiçbir şehitlikte bu yok. Genelde şehitlikler mezarlık gibi. Ben şehitliklerin mezar formundan çıkmasını istedim. Şehitlerin fotoğraflarının tek tek yer aldığı bir başka şehitlik yok. Genelde mermer bir taş ve taşın üzerine şehitlerin isimlerini yazıyorlar. Hepsi bu” ifadelerini kullandı.

Bu anıtta kuşlar uzağa gittikçe büyüyor

Anıtın yüksekliğinin 9 metre olduğunu söyleyen sanatçı, üstünde yer alan bayrağın hilal ve yıldız formunun da özelliklerinden bahsetti. “Hilalde kelime-i tevhid, yıldızda ise besmele yazıyor” diyen Akkurt, “Üzerlerindeki yazıyı öğrencim hattat Hüseyin Güneş’e yazdırdım ve yine kırmızı rengi kullandım. Bu yönüyle de anıtımız tek” dedi. Anıtta kullanılan kuşların perspektifi hakkında da bilgi veren sanatçı, “Normalde kuşlar uzağa gittikçe küçülür. Ben tersini yaptım. Ahirete inandığımız için öbür dünya büyümektir. Bir de şehitlik makamı olunca, makamsal olarak küçüklükten büyümeyi işledim.  Şehitlik mertebesinin büyüklüğünü ifade etmek istedim” dedi.

Anıt heykel için 4 buçuk tona yakın metal kullanıldı

Türkoğlu Şehitlik Anıtı’nın iki ayda tamamlandığının ve anıt heykelin malzemesinin tamamının metal olduğunun altını çizen sanatçı, “4 buçuk tona yakın malzeme kullandık. Hilal İslam’ı simgelediği için şehitlerimizin fotoğrafını hilalin içine yerleştirdim. Hilalin üzerindeki güller ise Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’i simgeliyor. Peygamber Ocağı olmasından dolayı ve şehitlerimizin Peygamber Efendimize komşu olmalarından dolayı da o formu kullandım” diye konuştu.

“Esere doğru bakabilmek için bir sanatçı bütün sanat dallarını bilmeli”

Üniversiteden resim çıkışlı olmasına rağmen heykel konusunda da oldukça fazla çalışmasının olduğunu söyleyen sanatçı, “Üniversitede bütün plastik sanatların eğitimini alıyoruz. Gerisi sanatçının çabasına kalmış” dedi. Türk toplumunun tek branşa yönelmek gerektiği noktasındaki sanat anlayışını eleştiren Akkurt, “Ben üniversitede plastik sanatları gördüm. Onun dışında geleneksel sanatları da gördüm. Bir sanat eserine doğru bakabilmek için minyatür, tezhip, hat, çini ve ebru gibi sanatların hemen hemen hepsini icra ettim. Mesela bir minyatüre sadece resim gözüyle bakılamaz ya da bir ressam, heykele resim gözüyle bakamaz. Çünkü sanat bir bütündür. O yüzden bir sanatçının bütün sanat dallarını bilmesi gerekiyor. İlla ki yapması şart değil ama bilmesi şart. Maalesef günümüz sanatçılarının birçoğu kendisini kısıtlıyor. O yüzden de Türkiye ve dünya çapında bir yere gelemiyor. Dünya çapında bir sanatçı olmak için her şeyi bilmek ve yaptığının da en güzelini yapmak gerekir” ifadelerini kullandı.

“Birinci hedefim memleketim Kahramanmaraş

Her anının sanatla geçtiğini kaydeden Akkurt şöyle konuştu: “Günlük olarak sanatla uğraşmadığım tek bir anım bile yok. Elimle uğraşmasam bile düşüncemde mutlaka sanat vardır. Birinci hedefim memleketim Kahramanmaraş. Memleketimde güzel işler çıksın diye uğraşıyorum ve yaptığım eserlerin kalıcı olmasını istiyorum. Anıtı da o yüzden metal yaptım zaten. Depreme karşı da dayanıklı olsun istedim.”

“Hedefimiz dijital atölyemizi açıp, üç boyutlu çalışmalarımızı yapmak”

Dijital ortamda da resim yaparak çağa ayak uydurduklarının altın özellikle çizen sanatçı yakında dijital ortamda heykel de yapacaklarının müjdesini vererek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Sadece tuval ve yağlı boyayla değil dijital ortamda da resim yapıyorum. Aslında dijital resim atölyemizi açacaktık ama deprem dolayısıyla yapamadık. Yakında dijital ortamda heykellerimizi yapacağız. Hedefimiz dijital atölyemizi açıp, üç boyutlu çalışmalarımızı yapmak.”