Sağlık için Yürüyüş

Sağlıklı yaşamın en büyük destekçilerinden olan yürümek, her türlü hastalığın oluşmasını engelliyor. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Esen Saba Sağırkaya: 'Spor yapmayan ve hareketsiz yaşayan kişilerde obezite, kalp, şeker ve yüksek tansiyon hastalıklarının oluşma riski çok yüksektir' dedi.

Ülkemizde son zamanlarda artan kalp hastalıklarının başını sağlıksız yaşam çekiyor. Bunun yanı sıra spordan uzak kalan bünye, ise tepki olarak obezite, kalp, şeker ve yüksek tansiyon hastalıklar olarak vücuda geri dönüş yapıyor. Kahramanmaraş Hayat Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Esen Saba Sağırkaya, konu hakkında yaptığı açıklamada düzenli sporun bu hastalıkların önüne geçtiğini söyledi.

 

BASİT HAREKETLER KLAP KRİZİNİ ÖNLÜYOR

“Sağlıklı yaşamda en önemli adımlardan birisidir spor yapmaktır” diyen Esen Saba Sağırkaya şunları söyledi: “Spor yapmayan ve hareketsiz yaşayan kişilerde obezite, kalp, şeker ve yüksek tansiyon hastalıklarının oluşma riski çok yüksektir. Gün içerisinde yapacağınız basit hareketler, tempolu yürüyüşler ya da bir spor hocası tarafından desteklenerek yapacağınız düzenli etkinlikler kısa sürede vücudunuzda olumlu gelişmeler sağlayacaktır. Vücudunuzun daha diri ve genç kalması için kas oranınızın yüksek, yağ oranınızın ise alt sınıra yakın olması gerekli. Bunun için düzenli bir beslenme ve spor çok önemlidir.  Şişmanlık ya da aşırı zayıflık riski azalır, vücut kitle indeksiniz yaşınız ve boyunuza göre olması gerektiği gibi olur.  Toksinleri vücudunuzdan kolayca atar, cildinizin yenilenmesini sağlarsınız. Vücut koordinasyonunuz artar ve güçlü olur. İleri ki yaşlarınızda görülme oranı artan rahatsızlıklarla karşılaşma ihtimaliniz azalır. Bazı rahatsızlıkların ise iyileşmesine yardımcı olur. Her gün yapılan düzenli egzersizler, günlük streslerden uzaklaşmanızı sağlar, seratonin hormonunuzun yükselmesini sağlar. Psikolojik olarak da spor her zaman için bireyde olumlu etkiler yaratır, özgüveninizin artmasını sağlamaktadır. hastalıkların yol almasında ve iyileşmesinde de düzenli sporun önemi tartışmasız bir gerçek”


SPORUN ÖNEMİ ÇOK BÜYÜK

Sporun sağlık açısından birçok öneminin olduğuna vurgu yapan Esen Saba Sağırkaya şöyle konuştu: “Plak oluşumunu azaltır ve durdurur, Kalbe giden kan miktarı artar, İyi kolesterol miktarını arttırır, Kan basıncını azaltır, Vücut kompozisyonu düzelir, Solunum sisteminin daha iyi çalışmasını sağlar, Kilo verilmesini sağlar, Sağlığınızı iyileştirir, Kan şekerinizin düzenlenmesini sağlar. Egzersiz programı, doktor kontrolünden geçtikten sonra, fizyoterapist kontrolünde uygulanmalıdır. Egzersiz kalp hızınız, 90 ile 126 atım/dakika arasında olmalıdır. Kontrol edilemeyen hipertansiyonuz varsa mutlaka doktorunuza danışınız. Durum kontrol altına alındığında fizyoterapistinize danışarak egzersiz programı almalısınız.

Kan basıncı ilaçlar ile kontrol altına alındıktan sonra, egzersiz programına başlanabilir.

İlaç gereksinimini azaltabilir, Kronik hastalıklara hastalanma riskini azaltır, Stresi azaltır, Kilo vermeye yardımcı olur, Kasları ve kemikleri güçlendirir, Yaşam kalitesini arttırır, Kan basıncını azaltır. Orta yoğunluktaki egzersizin ağır yoğunluktaki egzersize göre kan basıncını daha etkin düzeyde düşürdüğü kanıtlanmıştır. Ancak egzersiz programına başlamadan önce risk analizi yapılmalı ve ön bir egzersiz testinden geçmelidir. Özellikle aerobik aktiviteler yüksek kan basıncımızı kontrol etmemizi sağlar.

 

ŞEKER BİTER

Egzersizin şeker hastalığı üzerine çok olumlu etkileri vardır. Egzersiz, psikolojik durumu, kalp dolaşım sistemi veya metabolizmayı etkileyebilir. Düzenli egzersiz kan şekerini düşürür ve bu da şeker hastalığının kontro­lünde çok önemlidir.

İnsülin hassasiyetini artırır: Egzersiz daha fazla insülin üretimini sağlamaz fakat insülinin hassasiyetini artırır. Bu etki birkaç saat sürer. Bazı hastalarda 24 saat bile etkisi olabilir. Böylece, insüline bağımlı olmayan hastalarda ağızdan alınan ilaç miktarı azaltılabilir. Kişi egzersiz yapmaya başladığında kan şekerini ve diyetini daha düzenli ve dikkatli takip eder. Şeker hastalığını kontrol etmenin temel anahtarı hastalığın yan etkilerini azaltmaktır.

Kalp damar hastalıkları riskini azaltır: Egzersiz kan basıncını ve kalp damar tıkanıklığına yol açan kolesterolü düşürür. Egzersiz Tip 1 (insüline bağımlı) ve Tip 2 (insüline bağımlı olmayan) şeker hastalıklarında diyet ve ilaç kullanımı ile birlikte hastalığın kontrolü açısından son derece önemlidir. Şeker hastalığı olan kişilerde egzersiz için bazı potansiyel riskler var­dır. Kullanılan ilaçların etkisi, hastalarda hipoglisemiye (kan şekerinin aşırı düşmesi) sebep olabilir.

Gözleri etkilenen hastalarda, aşırı zorlayıcı egzersizlerden kaçınılmalıdır.

Egzersiz sırasında ayaklara özel ilgi gösterilmelidir. Yumuşak ve uygun spor ayakkabıları giyilmelidir. Ayakkabılar ayakları sıkmamalıdır. Nemi emen özel çoraplar giyilmelidir. Bunlar ayakları darbelerden ve su topla­malarından korur. Egzersizden önce ve sonra ayaklar kontrol edilmelidir. Susuz kalmamak için egzersizden önce, egzersiz sırasında ve sonrasında yeteri kadar su içilmelidir. Tip II şeker hastalarında nöropati denilen sinir hastalığı görülebilir. Bu hastalarda sıcak veya soğuğa dayanıklılığın azalması ve pozisyona bağlı ani tansiyon düşmeleri görülebilir. Çok sıcak veya çok soğuk ortamlarda egzersiz yapılmamalıdır.

Diyet: Egzersizden önce, egzersiz sırasında ve son­rasında uygun beslenilmeli ve yeterli miktarda su alınmalıdır. İlaçlar düzenli kullanılmalıdır. Egzersize başlamadan önceki ideal kan şekeri 120–180 mg/dL arasında olmalıdır. Egzersizden sonra da düzenli olarak kontrol edilmelidir.

Egzersizden önce kan şekeri 250 mg/dL’nin üzerinde ise, egzersiz kan şekeri kontrol altına alınana kadar ertelenebilir.

 

OBEZİTE BİTER

Kilolu ve obez kişilerde egzersiz en iyi sonuç veren uygulamadır. Herhangi bir aktivite bile hiçbir şey yapmamaktan iyidir. Obez hastaların egzersizin çok kötü ve cezalandırıcı bir durum olmadığını anlamalarına yardımcı olmak gerekir.

Fiziksel aktivitenin arttırılması (özellikle yürüme) ve daha aktif bir yaşam şekli benimsenmelidir. Örneğin asansör yerine yürüyerek merdivenleri çıkmak, arabayı iş yerinden biraz daha ileriye park etmek gibi.

 

SOLUNUM DÜZELİR

Akciğer problemi olan bir kişi, yeterli oksijeni alabilmek için sağlıklı bir kişiden daha fazla çalışmak zorundadır. Nefes alabilmek için normalde çalışan kasların dışında boyun ve omuzdaki kaslar gibi başlıca kasları da kullanmak zorundadır. Nefessizlik hissi, akciğer hastalığının en yaygın belirtilerinden biridir.

Akciğer hastalığı nedeni ile nefes darlığınız günlük hareketlerinizi kı­sıtlıyor ise yapabileceğiniz en iyi şeylerden biri haftanın çoğu gününde egzersiz yapmaktır. Hareketsiz olmak kişinin en ufak bir hareketle bile nefes darlığı ya­şamasına neden olabilir. İyi planlanmış size uygun egzersizleri yapmak, nefes darlığı geliştiğinde biraz dinlenip tekrar yürümeyi denemek yardımcı olabilir.

Rahat nefes alma: Bu egzersiz için oturun, omuzlarınızı ve göğsünüzün üst kısmını gevşek bırakın. Karnınızın üst kısmına elinizi yerleştirin. Karın bölgenizin, nefes alırken dışa nefes verirken içe hareket etmesi, sizin di­yaframınızı kullandığınızı gösterir.

Derin solunum: Bu egzersiz için, karnınıza doğru burnunuzdan derin nefes alın. Nefesinizi 3 saniye tutun ve ağzınızdan üfleyerek verin. Bir ke­rede 3-4 kez derin nefes alıp verdikten sonra dinlenin. Bunu 10 kez tek­rarlayın. Bu egzersizi yaparken mideniz boş olmalıdır. Bu nedenle yemek yedikten 2 saat sonra yapmanız yerinde olur. Günde bu şekilde üç veya dört kez çalışabilirsiniz. Bunlara benzer solunum egzersizlerinin yapılması şu kazançların elde edilmesini sağlar: Diyaframın kuvvetini artırır. Akciğerlerinize daha fazla hava girmesini sağlar. Derine yerleşmiş olan balgamı çıkarmanıza yardımcı olur. Akciğerlerinizin ve göğüs duvarınızın hareketli kalmasını sağlar. Nefes alıp verme sıklığınızı azaltır. Nefes darlığınız olduğu zaman sakinleşmenizi sağlar. Egzersiz yapmayı sürdürmede ve egzersiz yapmaya başlamada sorun yaşıyorsanız, zevk aldığınız bir egzersiz veya aktivite seçmeyi denemelisi­niz. Ayrıca doktorunuzla veya fizyoterapistinizle sizin için en uygun egzer­siz programı hakkında konuşun. Yürüme, dans etme veya bahçe işleri gibi sevdiğiniz aktiviteler ve egzersizler olabilir. Sizi aktif tutan veya yapmak istediğiniz her türlü fiziksel aktivite uygundur.” (HABER-FOTO: ZEKİ DEMİR)