Seyyar Bakırcılık dönemi başladı
Alüminyum ve bakır işlemeciliğinden metal mutfak eşyası sektörünün yüzde 65'inin üretim becerisine kavuşan Kahramanmaraş, seyyar bakırcılığa da ev sahipliği yapıyor. İki girişimci, panelvan araç ile vatandaşların eskimiş bakır eşyalarını parlatıp tamir ederek ekonomiye dönüşümünü sağlıyor.
Türk ekonomisine ciddi katkılar sağlayan Kahramanmaraş,
girişimciliği ile de adından söz ettiriyor. İki girişimci tarafından düşünülen
seyyar bakırcılık, vatandaşın ayağına kadar hizmet götürüyor. Böylelikle
eskiyen ve bakım gerektiren eşyalar ekonomiye dönüşümü sağlıyor.
Panelvan araç ile vatandaşın evinin önüne gelen iki girişimci burada eskiyen ve ömrünü tamamlayan bakırlara adete yeniden can veriyor.
Konu hakkında açıklama yapan girişimci Mahmut Okan: “Bizim yaptığımız iş aslında belli bir iş yerinde yapılması gerekirken dükkân kiralarının yapılan iş parasal olarak karşılamadığı için bizde böyle bir yönteme başvurduk. Yani yeni nesil sistemi eski nesil işe uyarladık” dedi.
MARKA HALİN GELDİK
Okan şöyle konuştu: “Yaptığımız işi zaten birçok insan bilir ve tanır. Biz bakır yapıyoruz, bakır kaynatıyoruz, çanak çömlek parlatıyoruz ve birkaç çaydanlık gibi eşyalara kulp takıyoruz. Yani insanların söylemiyle bakırcılık yapıyoruz. Yani seyyar bakırcılık. Bu işe dair bütün iş araç ve gereçlerini arabada bulunduruyoruz. Gittiğimiz yerlere tek tek kapıları çalıp burada olduğumuzu ve yaptığımız işi anlatıyoruz ve insanların ayağına gidip hizmette bulunup ekmek paramızı kazanmaya çalışıyoruz. Bu iş anladığınız gibi zaman zaman yani sezonluk oluyor”
HER YERDE ÇALIŞIYORUZ
Diğer girişimci Salih Tokgöz ise Türkiye’nin her iline giderek bu işi yaptıklarını belirterek şöyle konuştu: “Biz Türkiye’nin her yerine seyyar olarak gidiyoruz. Bildiğiniz gibi bu işler Kahramanmaraş’ta olduğu gibi diğer bölgelerde bu denli çok yapılmıyor. Burada da 20 gündür seyyar olarak bu işi yapmaya devam ediyoruz. Şimdi insanlar bizleri görünce şaşırıyorlar. Tabi işin kökenini içini kimse bilmiyor. İşin açığı atamızın dedemizin bize bıraktığı bir varlık yok sadece öğretilen bir bu meslek var. Bu sebepten ötürü bizde bu işi seyyar olarak yapıyoruz. Şimdi bir dükkân kirasına güç yetmiyor. Okul desen ilk okul 4’e kadar okudum. Sadece elimizde bu meslek var. Şimdi insanlar dükkan olsa daha iyi olur diye düşünüyorlar. Fakat dükkan olsa kazandığımız dükkan kirasını kurtarmıyor. Sadece kirası da değil elektriği, suyu ve doğal gazı gibi ek giderlerde olur. Ayrıca zaten makineleşme ve fabrikalaşmanın verdiği bir iş ve esnaf çöküntüsü mevcuttur. Şimdi bir çaydanlığın fiyatıyla tamir fiyatının arasında çok bir fark yok. Bundan dolayı da insanlar yaptırmak yerine yenisini almayı tercih ediyorlar. Yani ekmek davası bizi buralara kadar getirdi”