Sosyal medya okuryazarlığı için 10 tavsiye!
Koronavirüsün yol açtığı Covid-19 salgını nedeniyle evde geçirilen zamanın arttığını hatırlatan uzmanlar, bu süreçte sosyal medyanın bilinçli kullanılması gerektiğine dikkat çekiyor. Uzmanlar, sosyal medya okuryazarlığı konusunda yol gösterici olabilecek 10 tavsiyede bulunuyor.
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve Gazetecilik Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal, bu dönemde en çok zaman geçirilen sosyal medyada okuryazarlığın önemine işaret etti. Sosyal medyanın etki gücü düşünüldüğünde bugünlerde bilinçli kullanımın önemli olmaktan ziyade bir sorumluluk haline geldiğini kaydeden Ünal, “Bu durumda sosyal medya okuryazarı olmada yol gösterici olabilecek on tavsiyeyi hayata geçirebiliriz” dedi.
Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal, 10 tavsiyeyi şöyle sıraladı:
1-Sosyal medya kullanımınızı kısıtlayın: Sosyal medyada geçirilen süre arttıkça sosyal, özel ve iş yaşamında sorunların oluşabilme potansiyeli de artıyor. İnternet bağımlılığı için süre tek başına belirleyici olmamakla birlikte uyku bozukluğu, yapılacak işlerin ertelenmesi, sosyal, özel yaşamdaki kişilere yeterli vaktin ayrılmaması ile ilişki problemleri, yeme bozuklukları, fiziksel birtakım ağrıların oluşumu gibi birtakım olumsuzluklar araştırmacılar tarafından rapor ediliyor. Sosyal medya uygulamalarının oldukça popüler olduğu günümüzde günlük sosyal medya kullanımı 4 saati geçmeye başladığında bir şeylerin bozulmaya başladığı pek çok araştırmada ortaya konuluyor. Sosyal medya bağımlılığı ölçeğinde yer alan bir boyut olan “Zihinsel meşguliyet (Occupation)” bağımlılığı kişilerin sosyal medya kullandığı ve kullanmadığı zamanlarda zihinsel olarak medyaya bağlı olma durumunu gösteriyor. Sosyal medya kullanımından alınan hazzın sosyal medya bağımlılığı olan kişilerde daha fazla kullanma isteği yarattığı bir gerçek. Bu dönemde dışarı çıkmak için hazırlanmak, bir araca binmek, okula gitmek, dolaşmak gibi birtakım rutinlere ayrılan zamanların ortadan kalkması sosyal medya kullanımına ayrılan zamanı arttırabilir. Bu noktada kontrolü elden bırakmamak gerekir. Kitap okumak, yazı yazmak, resim yapmak gibi farklı uğraşlara vakit ayrılabilir.
2-Sosyal medyada da sosyal mesafe kuralını uygulayın: Koronavirüs salgını ile ortaya çıkan sosyal mesafe kuralının sosyal medya ağındaki kişilere ve paylaşımlarına karşı da uygulanması gerekiyor. Sosyal medya ağlarında dolaşan asılsız bilgiler, sahte hesapların iyi niyetli olmayan paylaşımları, yalan haberler, nefret söylemleri veya kötücül duyguların yayılmasına vesilen olan albenisi yüksek videolar bilgi kirliliğine ve olumsuz duyguların artmasına öncül oluyor. Bu noktada yapılması gereken seçici olmak. Karşımıza çıkan her içeriği tüketmeyerek, işimize yarayacak birtakım hesapları, devlet kuruluşlarının resmi hesaplarını, yakın arkadaşlarımızı takip ederek, tanımadığımız hesaplardan yayılan enformasyonlara mesafemizi arttırmalıyız.
3-Olumsuz içerikler yerine olumlu içerikleri üretim/tüketim olarak tercih edin: Sosyal medyada paylaşılan olumsuz içeriklerin olumluya göre daha hızlı yayılım gösterdiği biliniyor. Şu dönemde sahte ve bot hesaplardan yayılan yalan haberler ile bilgi kirliliği artmış durumda. Karşımıza olumsuz içerikli gönderiler çıktığında beğeni ve tekrar paylaş yapmazsak yayılımını azaltabiliriz. İçeriklerin hangi hesaplardan yayıldığına dikkat ederek bu hesaplar sahte olabilir mi sorgusunu yapabiliriz. Ayrıca, sahte olsun olmasın devamlı olumsuz içerik paylaşan hesapların içeriklerinin sayfamızda görüntülenmemesini sağlayabiliriz. İçinde bulunduğumuz panik, korku, öfke gibi duyguları sosyal ağlardaki paylaşımlarımıza taşıyarak üretim yapmak yerine bu duyguları hafifletmek için olumlu duyguları yayan enformasyonlarla ilgilenebiliriz. Sosyal medya ağlarında içerik üretiminde ve tüketiminde tercih bizim elimizde.
4- Sosyal ağlarda duygusal etkileşim güçlü olduğundan paylaşımlarınızda seçici olun: Yapılan sosyolojik ve deneysel araştırmalarda tıpkı gerçek yaşamda olduğu gibi sosyal medya ağlarında da duygusal bulaşmanın olduğundan bahsediliyor. Gerçek yaşamda bir arada bulunduğumuz kişilerin duygusal durumlarından etkilendiğimiz gibi sosyal ağlarda da ağımızda bulanan arkadaşlarımızın ve arkadaşlarımızın arkadaşlarının duygularından etkilenme oranımız üç dereceye kadar yüksek olup etki derecesi dördüncü seviyede azalıyor.
Sosyal medya ağlarında olumsuz duyguları içeren sayısız enformasyonel içeriğin küresel çaptaki yayılım gücü düşünüldüğünde duygusal felaketler kaçınılmaz olur. Koronavirüs ile ortaya çıkan ölümler sebebiyle içinde bulunulan birtakım olumsuz duygularla baş edebilme çabasında sosyal medyanın olumsuz etkileriyle işi zorlaştırmak yerine olumlu etkilerini arttırmak gerekir. Bu yüzden panik, korku, üzüntü, öfke, nefret gibi duyguları direkt olarak barındıran ya da estetize edilerek (içinde eğlence, merak, dikkat unsurları barındırarak) sunulan içerikler yerine olumlu duyguları enformasyonel olarak yaymalıyız.
5-Sosyal medyayı bilinçli kullanın: Bu günlerde Koronavirüs hakkında yayılan, doğruluğu kanıtlanmamış pek çok bilginin beğenilerek paylaşılması, sosyal medyanın bilinçli kullanılması gerekliliğini gösterdi. Sosyal medyayı bilinçli kullanma konusu sosyal medya okuryazarlığını gündeme getiriyor. Toplumsal olaylar, siyasi, ekonomik ve biyolojik olayların dünya genelinde yaşandığı bir dönemde nefret söylemleri, doğruluğu teyit edilmeden yapılan bilgi paylaşımları, sahte hesaplardan yayılan kötü niyetli enformasyonların önüne geçmek için sosyal medya okuryazarlığı becerisi şart. Sosyal medya ağlarında faydalı bilgiler dolaştığı gibi sayısız yalan haber, sahte hesaplardan yayılan kötü niyetli mesajlar ve bilgi kirliliği de bulunuyor. Sosyal medyadaki bilgi kirliliği yayılımını azaltmanın ilk aşaması farkındalık yaratmaktır. Farkındalık yaratmak için eğitimler düzenlenebilir. Günümüzde sosyal medya kullanımı bu kadar artmışken sosyal medya okuryazarlığı konusunun örgün veya uzaktan eğitim programlarında ders olarak yer alması gerekiyor.
6-Sosyal medya haberciliğine dikkat edin; karşınıza çıkan her haber içeriğini doğruluğunu teyit etmeden paylaşıp beğenmeyin: Bir konu hakkında haber içeriği üretirken veya tüketirken birkaç kaynaktan kontrol edilmesi gerekiyor. Şimdilerde Koronavirüs hakkındaki haberler için devlet kuruluşlarının resmi hesapları dışında haber sitelerinden, çeşitli alanlardaki uzmanlardan ve vatandaşlardan yayılan sayısız enformasyon, devasa çevrimiçi ağlarda içeriklerin birkaç internet alanından daha teyit edilerek tüketilmesi gerektiğini gösterdi. Bu bağlamda, sosyal medyadaki Koronavirüs haberlerini okumadan, paylaşmadan önce kimin paylaştığına (devlet kuruluşu, resmi haber kaynakları, konu uzmanları vs.) dikkat etmek gerekiyor. Böyle dönemlerde sahte ve bot hesapların artarak kötü niyetli içerikler üretme girişimi oluyor. Bunlar hem bilgi kirliliğini hem de olumsuz duyguların yayılımını arttırıyor. Bu dönemde özellikle sayfaya düşen içerikleri kaynağını sorgulamadan beğenip paylaşmamaya dikkat etmek toplumsal bir sorumluluktur.
7-Sosyal medyada yetkin olduğunuzu düşündüğünüz alanlardaki bilgi ve becerilerinizi paylaşarak toplumlara faydalı enformasyonlar yaymayı amaçlayın: Sosyal ağlar dünya geneline açılan kapılar olarak küresel iletişime olanak sağlar. Uzmanlık veya ilgi alanı olarak deneyimlenen konularda bilgi paylaşımında bulunmak sosyal medyanın eğitsel alana katkılarını arttırır. Sosyal medya ağları bilgilerin kalıcı olarak depolanmasını sağlayan bir ajanda hizmeti sunarken bilgi paylaşımı ile insanlığa fayda sağlama aracı olmuştur. Sosyal medyada bilgi ve beceri aktarımı ile eğitimin bir parçası olmak verimli zaman geçirmeye de işaret ederek kişiyi rahatlatır.
8. Eğlence/mizah amaçlı sosyal medya kullanımında kişisel verilere ve etik değerlere dikkat edin: Koronavirüs salgınının yarattığı panik ve korku duygularından uzaklaşmak için haberler üzerinden mizah yapılarak üretilen içerikler ile eğlenceli videoların sosyal medya ağlarında dolaşması etik konusunu da gündeme getirdi. Etik değerlere uygun üretilen eğlenceli videolar bu dönemde kişilerin içinde bulunduğu ölüm korkusu ve panik duygularını hafifletmede fayda sağlayabilir. Burada dikkat edilmesi gereken kişilerin izninin olması ve toplumsal konumuna zarar verilmemesidir. Bilinçli yapıldığında olağanüstü hâl dönemlerinde mizahi içerikler rahatlatıcı olabilirken, etik değerler işe katılmadığında içeriklerin kişileri rencide etmesi söz konusu olur ve cezai yaptırımlar gündeme gelir. Kişilerin içinde bulunduğu olumsuz durumlar, hastalıklar, sosyoekonomik ve sosyokültürel olarak kişinin toplum içindeki konumu eğlence aracı olmamalıdır. Fakat gönüllülük esasına ve usulüne uygun çekilen eğlenceli videolar panik ve korku atmosferinde kişileri rahatlatmada fonksiyonel olacaktır.
9. Sosyal medyadaki sağlık haberlerini birkaç farklı internet alanından doğrulamayı ihmal etmeyin: Hastalıkla ilgili bilgi araştırma alışkanlığının internet sitelerinden sonra sosyal medya ağlarında da popüler olduğu görülüyor. Koronavirüs salgınının dünya genelinde yayılım göstermesi ve pandemi olarak ilan edilmesi ardından bu konudaki sosyal medya paylaşımlarının yoğunlaşması bir yandan bilgi kirliliğine de yol açtı. Sosyal medyada güncel haber takibi yapan kuşakların önüne bugünlerde Koronavirüs haberleri dolayısıyla sağlık içerikleri gelmeye başladı ve artan ivmeyle çoğalan hastalığa dair bilgiler ölüm korkusu ve panik duygularıyla karşılandığında kim tarafından paylaşıldığı arka planda kalabiliyor. Koronavirüs ile ilgili uzman paylaşımları ile Sağlık Bakanlığının resmi hesaplarının takip edilmesi gerekirken karşımıza ilgi çekici içerikler gelebilir. Bu durumda kaynağın kim olduğu, içeriğin başka bir internet alanında olup olmadığı, paylaşılan hesabın ne zaman oluşturulduğu gibi birkaç kontrol yapmak gerekir. Gerekmedikçe hastalıkla ilgili olumsuz mesaj veren paylaşımların üretimine ve tüketimine vesile olmayarak, gereksiz bilgi kirliliğine yol açmayarak bu sürece katkıda bulunabiliriz.
10. “Sosyal medyada arkadaşım paylaştıysa ben de paylaşayım, beni beğeneni ben de beğeneyim” anlayışına dikkat edin: Sosyal medyada yaygınlaşan davranışlardan birisi de beğeni alışkanlıklarımız ile ilgilidir. Yapılan güncel araştırmalarda özellikle gençlerin beğeni alışkanlıkları sorgulanıyor. “Kişiye göre beğenirim yani içeriğin ne olduğu önemli değil, arkadaşım olduğu için beğenirim” diyenlerin oranı, içeriği görüp beğenenlere göre oldukça yüksek. “Beğeneni beğenirim” anlayışı ile beğeni kazanma davranışının gençlerde giderek yaygınlaşması kontrolü yapılmayan içeriklerin sosyal ağlarda dolaşmasına sebep oluyor. Bu da büyük bir bilgi kirliliğinin yanında tehlikeyi de doğuruyor.
Y kuşağı mensubu 314 üniversite öğrencisi ile yürüttüğümüz güncel araştırmada içeriğe bakmaksızın kişiye göre beğenip geçen öğrencilerin sosyal medya bağımlılığı da daha yüksek bulundu. Her gün sosyal ağında bulunan kişilerin tüm paylaşımlarını beğenme alışkanlığı zihinsel olarak orada neler olup bittiğini devamlı düşünmeyi de tetikliyor. Bu durum hem kişiye hem de kontrol edilmeyen sayısız içeriğin sosyal ağlarda dolaşarak geniş kitlelere yayılmasıyla topluma/toplumlara zarar veriyor.
Dünya genelindeki pandemi durumunu göz önüne alarak kişiden ziyade içeriğe göre beğeni alışkanlığına kaymamız gerekiyor. Aksi taktirde insanların içinde bulunduğu korku ve panik duygularını bilinçsizce besleyerek tehdit unsuru yaratabiliriz. Sosyal medya okuryazarı olarak bilinçli davranmak bu dönemde sorumluluktur.