Teknolojiyle Elektronik Hastalıklar Hortladı

Her geçen gün gelişen teknoloji insan hayatının şekillenmesinde önemli rol oynuyor. Hatta teknolojiyi hayatının merkezine alan bazı insanların, ihtiyacın ötesinde bir kullanım göstermesi o insanlarda bazı fiziki ve psikolojik rahatsızlıkları da beraberinde getiriyor. Öyle ki şimdiden elektronik hastalıklar olarak tıp literatürüne giren onlarca kavram var.

Nomofobi, FOMO, Ego Sörfü, Google Takibi, Siberhondrik, Photolurking, Cheesepodding, Facebook Depresyonu, İnternet Siniri gibi terimleri çok yakın zamanda teknolojiyi zararına kullanan herkes duyacak. Psikiyatrist Uzm. Dr. Mustafa Özlü, gelişmiş ülkelerin şimdiden alarma geçtiği teknoloji bağımlılığı hakkında gazetemize önemli açıklamalarda bulundu.

Teknoloji bağımlılığının tıpkı diğer madde bağımlılıkları gibi tehlikeli olduğunu ifade eden Psikiyatrist Uzm. Dr. Mustafa Özlü, aşırı veya zararına kullanımda, ciddi psikolojik rahatsızlıklara da neden olabileceğini söyledi.

Bağımlılığı; “Kişinin nesne üzerinde kontrolünü kaybetmesi ve onsuz bir yaşam sürmemeye başlaması hali” olarak tanımlayan Özlü, “Klasik olarak bilinen çeşitli madde bağımlılıklarının yanı sıra, günümüzde alışveriş bağımlılığı, internet bağımlılığı, kumar bağımlılığı, seks bağımlılığı, egzersiz ve yeme-içme bağımlılığı gibi tıbbi yardım gerektiren başka bağımlılık türleri de bulunmaktadır” dedi.

İnternet gibi teknolojik imkân ve cihazların bu kadar hızlı gelişmesinin insan yaşamını birçok yönden kolaylaştırmakla birlikte, erişimin kolay ve yaygın hale gelmesi ile kullanım süresinin artmasının bazı olumsuzlukları da gündeme getirmeye başladığını kaydeden Uzm. Dr. Özlü, “Bazı kullanıcılar gereksinmeleri doğrultusunda İnternet gibi teknolojik imkân ve cihazların kullanımını sınırlandırabilirken, bir kısım kullanıcının bu sınırlamayı yapamadığı, iş, sosyal ve akademik hayatlarında bazı sorunlar yaşadıkları gözlenmeye başlanmıştır” ifadelerine yer verdi.

İLK DEFA 1995’DE TANIMLANDI

İnternetin ilk olarak bilgiye daha kolay ulaşılmasını sağlamak ve kurumlar arasında iletişim sağlamak amacıyla kullandığına dikkat çeken Psikiyatrist Doktor Mustafa Özlü, şöyle konuştu: “Daha sonra hayatın çok farklı alanlarında paylaşılmaya başlandı. İnternet bağımlılığı ilk defa 1995 zamanlarında yabancı bir bilim adamı tarafından tanımlanıyor. Böyle kullanımlar var. Yani internetin kötüye kullanıldığı, alışkınlık yaptığı ilk olarak 1995 yılında ifade edilmiş. Normalde uzun yıllardır psikiyatrinin tanımlama sınıflandırmalarında madde bağımlılıklarının tanı kriterleri, hangi maddelerin olduğu bilgiler var; ama internet bağımlılığı ile ilgili olarak hastalık kategorisinde ilk sınıflama 2013 yılında yapıldı. Bu psikiyatrik hastalarının sınıflandırması var. Orada yeni bir tanı kategorisi olarak tanımlanmaya başlıyor. Tanı kriterlerinde de normal madde kullanımında hangi kriterler geçerliyse yine onlar internet kullanımı şeklinde yorumlanmaya başlıyor. Eskiden nasıl madde bağımlılığı ile ilgili madde kullanımının başlaması giderek artış göstermesine dikkat çekiliyorsa şimdi de teknoloji bağımlılığına dikkat çekiliyor. Madde bağımlılığındaki görülen iş hayatında, sosyal hayatta, aile yaşantısında, gündelik işlerde yaşanan problemler veya adli sorunlar yine internet kavramı ile beraber de tanımlanıyor.”

İNTERNETE BAĞLANMAK EN YAYGIN BİLGİSAYAR KULLANMA NEDENİ!

Teknoloji kullanımının ve onunla bağlantılı eylemlerin Teknoloji bağımlısı kişilerin hayatının ciddi bir bölümü kapladığını ve kişinin yapmak zorunda olduğu işleri sürekli ertelediğini ifade eden Özlü, yapılan araştırmalarda en yaygın bilgisayar kullanma nedeninin internete bağlanmak olduğunu söyledi. Uzm. Dr. Mustafa Özlü, “Her geçen gün cep telefonu kullanımı gençler arasında sağlıksız bir şekilde yaygınlaşıyor. Cep telefonu bağımlıları günde 6-7 saat cep telefonu kullanıyorlar. Cep telefonu bağımlılığı kaygı, uyku bozuklukları ve hatta sindirim sistemi sorunlarına kadar çok sayıda fiziksel rahatsızlığı beraberinde getiriyor. Başkent Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmaya göre 15 yaşından küçükler günde 1-5 saat, 16-19 yaş grubu 1-7 saat bilgisayar kullanıyorlar. Bilgisayar oyunları bir diğer uzun süreli bilgisayar kullanım nedeni. Bilgisayar oyunları da bağımlılık oluşturmada risk faktörüdür. Yapılan araştırmalar gençlerin günde ortalama 5 saat televizyon seyrettiklerini ortaya koymaktadır. İnternete bağlanmak en yaygın bilgisayar kullanım nedeni; ancak internet kullanımı hem bağımlılık riski hem de zararlı içerikli siteler nedeniyle ciddi tehlike arz ediyor.”

İNTERNET BAĞIMLILIĞI ERGENLERDE DAHA FAZLA!

İnternet bağımlılığı her yaşta görülebilmesine rağmen ergen yaş grubunda olan bireylerde risk faktörünün daha fazla olduğuna değinen Özlü, “Yine erkek cinsiyette daha fazla oranda görülmektedir. Ergenlerde internet bağımlılığının görülme sıklığına dair yapılan çalışmalar incelendiğinde yüzde 1’den yüzde 24’e kadar değişebilen farklı oranlar saptanmıştır. İnternet bağımlılığı çok geniş bir kavramdır ve her bireyin internette bağımlı olduğu alan farklı olabilir. Örneğin; sosyal paylaşım siteleri, sanal sohbet odaları, online oyun ve bahis siteleri, bilgi edinme amaçlı siteler, alışveriş amaçlı, pornografi içerikli siteler vb” şeklinde konuştu.

AİLELER NE YAPMALI?

Teknoloji bağımlılığı olan bireylerin tedavisinde ailelerin rolünün önemli olduğuna işaret eden Uzm. Dr. Mustafa Özlü, ailelerin tutumlarına ve yapması gereken davranışlara yönelik şunları söyledi: “Aileler burada ne yapabilir? Ebeveynler, internetle mücadelede nasıl davranmalı? Çocuğunuzun arkadaşıyla tanışılması onlarla bir bağ kurulması önemli. Çocuklara çeşitli hobi ve uğraş alanları bulunmalı, sosyal adaptasyon için çocuklarla beraber vakit geçirmeli! Sportif faaliyetlerde bulunmalı. Yine çocuğun okulda ve ev dışında geçirdiği diğer zamanlarda neler yaptığına dair mutlaka bilgi sahibi olunması gerekiyor. Burada çocuklarımızın maddi desteğinin kesilmesi gibi bir durum kesinlikle söz olamaz; ama sınırsız bir maddi destek de sunulmaması gerekiyor. Çocuklar, kesinlikle sınırsız bir imkâna sahip olduklarını bilmemesi gerekiyor. İhtiyacı olduğunda desteklenmesi gerekiyor. Bunu anlaması gerekiyor. Yine bilgisayarın başına geçildiği zamanın düzenlenmesi gerekiyor. Bunun için belirli sınırlamalar, saatler konulması gerekiyor. Günümüzde internet hayatımızın bir gerçeği! Birçok alanda kullanıyoruz. Tamamen kısıtlanmasını da önermiyoruz. Belirli saatlerde kontrollü kullanılması gerekiyor. Bir şey ne kadar yasaklanırsa veya ulaşılmazı ne kadar zor hale gelirse insan için o kadar cazip hale gelebilir, daha çok ulaşmak istenebilir. Ailelerin özellikle ergen yaşlarındaki çocukları için bilgisayarı ortak kullanım alanında bulundurması gerekiyor. Bilgisayarın, çocuğun odasında değil de salon olarak kullanılan alanda olması gerekiyor. Çocuğun interneti ne içerikle kullandığı ne amaçla kullandığı konularda otokontrol oluşturmak gerekiyor. Bahis siteleri olabilir, oyun siteleri olabilir uygunsuz sitelere girmemesi için çeşitli kontrol mekanizması oluşturulabilir.

ADIM ADIM TEKNOLOJİ BAĞIMLILIĞI

Teknoloji bağımlılığını 4 farklı şekilde gruplandırmanın mümkün olduğunu kaydeden Uzm. Dr. Özlü, şu açıklamalarda bulundu: “ Öncelikle kişinin teknolojiyi ne amaçla kullandığına bakmak gerekiyor. Bu konuyu gruplandırmalar yaparak ele almak daha doğru olur. Kişi, teknolojiyi meraktan kullanıyorsa buna Deneysel Kullanım diyoruz. Deneysel Kullanım: Kişi herhangi bir şekilde bir site, bir oyun, bir uygulama veya benzer bir teknoloji ürününden haberdar olur, onu merak eder ve dener. Bu nasıl oluyor? Kişi herhangi bir şekilde site, oyun, uygulama veya benzeri teknolojik üründen haberdar oluyor; bunu merak ederek girebiliyor. Böylelikle başlayabiliyor. Sosyal Kullanım: Kişinin belli bir teknolojik ürünü devamlı ve düzenli olarak kullanan bir çevresi vardır, o çevreye girmek veya grup içinde kalmak üzere kendisi de kullanır, grubun gündemine dâhil olur, dışında kalmaktan kurtulur. Burada da kişinin belli bir teknoloji ürününü devamlı kullanan bir çevresi oluyor. Tüm sosyal faaliyetlerini, konuşmalarını veya fikirlerini ifade etmesi o grup üzerinden, oradaki oluşum üzerinden gerçekleştiriyor. Operasyonel Kullanım: Kişi zevk almak, problemlerden kaçmak, boş zaman doldurmak, can sıkıntısından kurtulmak, insanlardan uzak kalmak gibi bir amaçla bir teknolojik ürünü kullanmaya başlar ve kullanmaya devam eder. Burada zevk almak, problemlerden kaçmak biraz daha geri planda oluyor. Bağımlı Kullanım: Kişinin artık kullanmak için herhangi bir sebebe ihtiyacı yoktur, bütün zamanını ve eylemlerini sırf bağlandığı teknoloji ürününe göre belirler ve o ürün için hasreder. Bunlar yaşa göre çeşitli değişkenlikler gösterebilir.” Ergen yaş grubunda en çok görülen deneysel kullanım ve sosyal kullanımın, biraz daha ön planda olduğuna vurgu yapan Özlü, şu bilgileri paylaştı: “İlgi duyma, kendini ifade etme, kendini bir yerde gösterme yine bağımlılık mekanizmalarından birinde de kişinin kendini yetersiz görmesi! Kişi gerçek hayatta kendini ifade etmede bir takım problemler yaşadıktan sonra bilgisayar ortamında kendini daha rahat ifade edebiliyor. Sonuçta bir monitöre karşı elinde klavye ile kendini tatmin ediyor. Kendini ifade etmekte zorlanması nedeniyle yaşadığı kaygıyı daha yalnız bir ortamda daha az yaşayarak kendini ifade etme yoluna gidiyor. Bu da gençlerde bir takım problemlere yol açabilecek unsurlara sebep oluyor.”

TEKNOLOJİK BAĞIMLILIK NEDENLERİ

Uzm. Dr. Özlü, teknoloji bağımlılığının tedavisinde, bağımlılığın altında yatan sebeplerin çok önemli olduğunu belirterek teknoloji bağımlılığının nedenlerine ilişkin şu bilgileri verdi: “Kontrolsüz ve ölçüsüz kullanımın ne olduğuna dair bilgi eksikliği. Bağımlılığın sonuçlarını bilmemek veya önemsememek. Merak duygusunu kontrol edememek. Bağımlı arkadaş çevresinin içerisinde bulunmak. Can sıkıntısı ve yapacak daha iyi bir şey bulamamak. Dışlanma korkusuyla arkadaşlarının her istediğini kabul etmek. Problemleri nasıl çözeceğini bilmemek ve sorunları çözmek yerine teknolojiye yönelmek. Dürtüleri kontrol etmekte zorlanmak. Aşırı içekapanıklık. Çevre tarafından beğenilmeme korkusu. Karamsar düşünce yapısı. Hayatta doğru bir hedef bulamamak. Öz güven duygusu eksikliği. Hayatı sevmemek. Sosyal ilişki kuramamak. Kendini tanımamak ve gerçek hayatta yapabileceklerini bilmemek. Gerçek dünyada başarılamayan şeyleri sanal dünyada elde etmeye çalışmak.”

TEKNOLOJİ BAĞIMLILIARININ GENEL SAĞLIK DÜZEYİ DÜŞER

Teknoloji bağımlılığının hem fiziksel hem psikolojik birçok rahatsızlığı da beraberinde getirdiğini aktaran Dr. Mustafa Özlü, bireyde oluşan bu rahatsızlıkların toplumun genel yapısında da bozulmalara yol açabileceğini kaydederek Teknoloji bağımlılığının zararlarını şöyle sıraladı: “Düşünce süreçleri bozulabilir. Kişiler arası duyarlılıklar azalabilir. Genel sağlık düzeyi düşebilir. Obsesif, depresif, kaygılı, düşmancıl, fobik, paranoid düşünceler artabilir. Çocuk ve gençlerde sosyal gelişim gerileyebilir. Öz güven gerilemesi oluşabilir. Sosyal kaygı düzeyi ve saldırganlık artabilir. Yalnızlaşma, yüz yüze ilişki kurmakta güçlük yaşama gibi sorunlar ortaya. Çocukların beyinlerindeki temporal dopaminerjik aktivitede artış olabilir. Hiperaktivite bozukluğu gelişebilir. Anksiyete bozukluğu, psikotik bozukluk, depresyon veya distimik bozukluk, duygudurum bozukluğu, madde kullanımı gibi psikiyatrik sorunlar yaşanabilir.”

AİLE BAĞLARI GÜÇLÜ OLMALI

 Teknoloji bağımlılığı söz konusu olduğunda aile bağlarının güçlü olması gerektiğini vurgulayan Özlü,  teknoloji bağımlılığını önleyici faktörlere ilişkin şunları belirtti: “Güçlü ve pozitif aile bağları. Ebeveynlerin çocuklarının arkadaşlarından ve neler yaptıklarından haberdar olması. Aile içi kuralların açık olması ve herkesin bunlara uyması. Ebeveynlerin çocuklarının yaşamlarına ilgili olmaları. Okulda başarılı olma; okul, kulüpler gibi kurumlarla kurulmuş güçlü bir bağ. Bağımlılık yapan şeylerin kullanımı ile ilgili doğru bilgilenme.” (HABER-FOTO: KENAN ONARAN)

TEKNOLOJİ BAĞIMLISININ YOLUNDAKİ DURAKLAR

Her geçen gün kullanım artar.

Yoksunluk sendromu yaşanır.

Kontrol çabaları başarısız olur.

Teknolojik aracı yahut ürünü kullanmak bağımlının hayatının merkezine oturur.

Bağımlının hayatı gitgide fakirleşir.

Bağımlı bağımlı olduğu ürünle düşündüğünden ve planladığından daha uzun süre harcamaya başlar.

Bedensel sorunlar ortaya çıkmaya başlar.

Psikolojik gelişim yara alır.

Duygudurum bozulur.

Bağımlı, yakınlarıyla çatışmalar ve kavgalar yaşar.

Teknoloji bağımlısı yapması gereken işleri yapmaz, sorumluluklarını yerine getirmez; işlevsellik bozulur.

Zihin kilitlenir.

Yalanlar söylenir.

Uyku düzeni bozulur.

Yemek düzeni bozulur.

 

E- HASTALIKLAR HORTLADI

Son zamanlarda bazı kavramların elektronik hastalıklar olarak tıp literatürüne girdiğini belirten Özlü, e- hastalıklara ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

Nomofobi: Cep telefonu yoluyla iletişim bağlantısının kesilmesi olarak açıklanabilir. Kişi telefondan uzaklaştığında haber alamamaktan korkar ve panikler.

FOMO (Fear Of Missing Out): Gelişmeleri takip edememe kaygısı, gelişmeleri kaçırma korkusu olarak bilinir. Birey herhangi bir gelişmeyi takip etmemenin kendisi için bir eksiklik olduğunu düşünür. 

Ego sörfü: Teknolojiye düşkünlüğü olan insanlardan bazıları belirli süre aralıklarıyla kendi ismini internette aratıp, kendisiyle ilgili gelişmeleri takip eder.

Google takibi: Bir kişinin çevresindeki kişileri sürekli olarak arama motorları aracılığıyla araştırması ve insanların neler yaptığını internetten sürekli incelemesidir ve bunu genelde gizli bir şekilde yaparlar.

Siberhondrik: Hastalık durumlarında doktor muayenesi yerine internette tedavi yöntemlerini araştırma ve uygulama hastalığıdır. 

Photolurking: Özellikle herhangi bir sosyal ağ platformunda insanların fotoğraflarına saatlerce bakarak zaman geçirmek ve bunu sürekli yapmak.

Cheesepodding: Bir kişinin internet başında geçirdiği süre boyunca internetten 'mp3' indirme hastalığı. 
Facebook depresyonu: Facebook ve diğer bazı sosyal ağlar insanları depresyona eğilimli yapıyor. Özellikle genç kızların duygusal hayal kırıklıkları üzerinde tekrar tekrar konuşmaları, ruh hallerini kötü yönde etkilerken, aynı zamanda mutsuz duygular edinmelerine yol açıyor.
İnternet siniri: Mobil cihazlardaki veya bilgisayardaki performans düşüklüğünü ya da geçici sorunların önemli bir stres kaynağı ve istenmeyen olayların tetikleyicisi olduğu ifade ediliyor.

ETYO: İnternet bağımlılığının etiyolojisinde birçok psikiyatrik hastalıkta olduğu gibi multifaktöriyel etkenlerin rol oynadığı düşünülmektedir. Etiyoloji konusunda farklı teoriler öne sürülmüştür. Bunların arasında nörobiyolojik, bilişsel-davranışçı ve sosyal beceri eksikliği teorilerinin ön plana çıktığı görülmektedir.