TSB'den trafik sigortasıyla ilgili açıklama
Türkiye Sigorta Birliği (TSB), basında yer alan trafik sigortasıyla ilgili haberler üzerine yaptığı açıklamada hasarsız ve dikkatli sürücüleri koruduğunu açıkladı.
Türkiye Sigorta Birliği (TSB), son dönemlerde basında yer alan trafik sigortasıyla ilgili haberler üzerine açıklama yaptı. Yapılan açıklamada trafik sigortasında serbest tarifenin 2008 yılından bu yana var olduğuna dikkat çekilerek, sistemin birden çok kriter çerçevesinde yapılan değerlendirmede hasarsız ve dikkatli sürücüleri koruduğuna dikkat çekildi. Otomobil araç türünde 2015 yılının ilk sekiz aylık ortalama primleri 2014 yılı ortalama primleri ile kıyaslandığında, 3 yıl ve üzeri hasarsızlığı bulunanlarda yıllık ortalama yüzde 3 prim artışı olurken, çok sık kazaya karışan araçlarda bu oranın yıllık ortalama yüzde 47’ye ulaştığı vurgulandı.
TSB'den yapılan açıklamada, trafik sigortası genel şartları Hazine Müsteşarlığı’nın yaptığı düzenleme ile 1 Haziran 2015 tarihinden geçerli olacak şekilde yeniden belirlendiği, son düzenlemeyle bir önceki genel şartlarda açık olmayan bazı konulara açıklık getirilirken, zorunlu sigorta uygulamasında uygulama birliğinin sağlanması amaçlandığı kaydedildi. Diğer taraftan zorunlu trafik sigortası primlerinin 1 Temmuz 2008 tarihinden bu yana serbestçe sigorta şirketleri tarafından belirlendiği, bu vesile ile belirtilmek istenenler devlet tarafından kontrol edilen tarife rejiminin terk edilerek, primlerin piyasa şartlarında belirlendiği serbest tarife sistemine geçiş, rekabeti ve ciddi prim düşüşlerini de beraberinde getirdiği ve bu anlamda rekabete açık olan sistemlerin her halükarda tüketicinin yararına olduğu vurgulandı.
Rekabete açık piyasa nedeniyle zorunlu trafik sigortası primleri de birbirinden farklılık gösterdiği belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Sigorta şirketleri tarifelerini oluştururken, sürücü yaşı, araç türü ve yaşı, ehliyet yaşı, bulunduğu il veya ilçe, önceki yıllarda kaza yapıp yapmadığı ve ödenen hasar miktarı gibi birden çok kriter kullanmaktadır. Özellikle son dönemde tazminata sebebiyet vermeyen araçlara indirim uygulanırken, tazminata sebebiyet verenlerin ise primleri artırılarak oluşan maliyet bu kişiler arasında paylaştırılmaktadır. Bunun aksi bir uygulamaya gidilmesi halinde, hiç kaza yapmayan araç ile bir sene içerisinde örneğin 10 kaza yapan aracın hiçbir farkı kalmayacaktır. Bu durum öncelikle aracını kurallara uygun ve dikkatli kullanan, herhangi bir hasara yol açmayan araç sahiplerine büyük bir yük getirmekte ve haksızlığa neden olmaktadır.
Dolayısıyla sigorta şirketleri riski doğru fiyatlayarak trafik kurallarına uyan ve kaza yapmayan sürücüler ile sık sık kaza yapan sürücüleri birbirinden ayırmakta, böylelikle kusurlu sürücünün oluşturduğu maliyet kusursuz sürücüye yüklenmeyerek, adil ve sigorta tekniğine uygun politika izlemektedirler. Diğer taraftan araç kullanım türleri de primleri etkileyen önemli faktörler arasındadır. 2015 yılı Ağustos ayı itibariyle her 100 otomobilden 3.8’i kaza yaparken bu rakam taksilerde 16,8’e, minibüslerde 8.2’ye, 31 ve üstü koltuğa sahip otobüslerde 19,1’e, kamyonlarda 13,4’e, çekicilerde 13,8’e kadar yükselmektedir. Bu sonuçlar çerçevesinde sigorta sektörü sadece sürücü bazında değil, kullanım tarzına göre de hasar maliyetlerine uygun bir prim politikası oluşturmaktadır”.
Türkiye'de toplam araç sayısı içerisinde en yüksek payı oluşturan otomobil araç türü dikkate alındığında, 2015 yılı ilk sekiz aylık ortalama primleri ile 2014 yılı ortalama primleri karşılaştırıldığında çok sık kazaya karışanlara uygulanan 1'inci basamaktaki primler yaklaşık yüzde 47 oranında artış gösterdiği belirtildi.
Örneğin ilk defa sigorta yaptıranlara uygulanan 4'üncü basamaktaki ortalama prim yaklaşık yüzde 18, 3 yıl ve üzeri kaza yapmayanlara uygulanan 7'inci basamak ortalama primleri ise yaklaşık yüzde 3 oranında artış gösterdiği, tüm araç türleri dikkate alındığında prim artış oranı yaklaşık yüzde 6 olarak gerçekleştiği açıklandı. Aynı dönemde sektörün maliyetlerini belirleyen en önemli faktörlerden TÜFE’deki artış yüzde 4,9, euro ve dolar artışlarının ortalaması ise yüzde 14 mertebesinde olduğu, bu çerçevede, trafik sigortası primleri kişiye ve kullanım türüne özel, ayrıca trafik kaza geçmişleri değerlendirilerek belirlendiğinden sürücülerin araç kullanırken trafik kurallarına uygun hareket etmesi prim maliyetini azaltmak açısından çok büyük önem arz ettiği kaydedildi.
Ayrıca trafik branşında maliyetleri artıran en önemli unsurlardan birisi de mevzuatta bazı tanımların ve maliyetlerin öngörülebilir olmamasından kaynaklandığı belirtilirken, 1 Haziran’da uygulamaya giren yeni genel şartlar ile mevzuatta belirsiz olan hususlara açıklık getirildiği, geçmişte yaşanan ve sigortanın mantığına, tekniğine uygun olmayan yaklaşımlar sonlandırılarak, hakkaniyete uygun düzenlemelerle kişilerin hak ettikleri tazminatları aracıya gitmelerine gerek kalmadan ve daha hızlı alabilmelerine imkan verildiği vurgulandı. Bu düzenlemenin ivedilikle kanuni düzenlemelerle de desteklenmesi 19,4 milyon araç sahibinin üzerindeki trafik prim yükünü azaltacağı kaydedildi. (İHA)