Ülkemiz için katma değer oluşturmaya devam edeceğiz
Müsiad Şube Başkanı Şirikçi; '2017 yılında da vatanını, milletini, bayrağını seven sanayici ve işadamları olarak, yaşanan tüm olumsuz gelişmeleri geride bırakıp; yatırım yapmaya, istihdam sağlamaya ve ülkemiz için katma değer oluşturmaya kararlılıkla devam edeceğiz.' Dedi.
Hafta sonu yapılan Müsiad kongresinde güven tazeleyerek
yeniden Başkan seçilen Müstakil Sanayici İşadamları Derneği Kahramanmaraş Şube
Başkanı Atıf Şirikçi Kahramanmaraş’ta Bugün gazetesinin sorularını cevapladı.
Son yıllarda yaptığı atılımlarla hızlı büyüyen şirketini dünyaya açan işadamı Şirikçi iş gezileri nedeniyle çıktığı Kahramanmaraş’ı çıkar çıkmaz özlemeye başladığını belirtti.
Şirikçi, Türkiye ekonomisinden Kahramanmaraş ekonomisine, bölgedeki olan gelişmelere ve Kahramanmaraş’ı Bugün Gazetesine anlattı.
İşte dev röportajın ayrıntıları;
Müsiad Kahramanmaraş Şubesi Kahramanmaraş’ta tamamen kurumsallığını tamamladı mı? Kaç üyesi var ve 2017 programında nelere yapacaksınız?
Ekonomik ve siyasi alanda etkin, dünyada saygın bir Türkiye hayaliyle yola çıkan hassasiyet sahibi işadamlarımızın kurduğu MÜSİAD; bugün, binlerce üyesi ile Türkiye’nin gücüne güç katan; üreten, istihdam sağlayan, vatansever işadamlarını şemsiyesi altında bulunduran bir sivil toplum kuruluşu. İş dünyasına olduğu kadar toplumun diğer kesimleri için de örnek bir eğitim, rehberlik, danışmanlık merkezi haline gelen, uygulama ve çalışmalarını profesyonel düşünce zeminine oturtan MÜSİAD’ın Kahramanmaraş Şubesi olarak, ülkemizin kalkınması için gece gündüz çalışan, yatırım yapan, istihdam oluşturan sanayici ve işadamlarımızın, derneğimizden hak ettikleri hizmetleri alabilmeleri için yoğun gayret sarf ediyoruz. Dernek olarak topluma değer katabilecek insanları bünyemizde bulundurmaya özen gösteriyoruz. Çalışan ve üreten insanlarımızın, sektörlerin sıkıntılarını birinci ağızdan dinleyip, bunları çözüm yolu bulunması amacıyla hükümet yetkililerine taşımak, başlıca amacımız. MÜSİAD’ı Kahramanmaraş’ta yeniden canlandırma hareketine başladığımızda sadece 2-3 kişiydik; şu an sektörlerinde, mesleklerinde etkili 50’nin üzerinde üyemizle aydınlık ve refah dolu günler için çalışan, güçlü bir dernek haline geldik. 2017 yılında yapacaklarımıza gelince; vatanını, milletini, bayrağını seven sanayici ve işadamları olarak, yaşanan tüm olumsuz gelişmeleri geride bırakıp; yatırım yapmaya, istihdam sağlamaya ve ülkemiz için katma değer oluşturmaya kararlılıkla devam edeceğiz.
Kent ekonomisinin lokomotifi tekstilin durumu nereye gidiyor? Şuan tekstilde bir sıkıntı var mı? Yeni Pazar olarak hangi ülkelere yöneliyorsunuz?
Son yıllarda özellikle tekstil alanında önemli atılımlar yapan Kahramanmaraş’ımız, Türkiye’de toplam tekstil ürünleri ticaretinde yüzde 8 pay ile 4. sırada yer alıyor. Türkiye tekstil ihracatının yüzde 7’sini, pamuk ipliği üretiminin de yüzde 35’ini tek başına gerçekleştiriyor. Tekstilde önemli başarılar elde etmiş bir kentiz. Bizler bugün dünyaca ünlü markalar için üretim yapıyoruz. Bu markalar bizden ve ürettiğimiz ürünlerden çok memnunlar. Neden? Çünkü kaliteli üretim yapıyoruz, siparişleri gününde teslim ediyoruz, fiyatımız çok iyi. Kahramanmaraş sanayicisi olarak, önemli mesafeler kat ettik. Bu başarıyı devam ettirebilmek için teknolojiye, Ar-Ge’ye yatırım yapıp, katma değeri yüksek ürünler üretmeli ve bunları dünyanın dört bir yanına ulaştırmalıyız.
Tekstil sektörünün şu anda yaşadığı en büyük sıkıntı ise yüksek enerji maliyetleri. Rekabet ettiğimiz Pakistan’da üretim yapan tekstilci, hem enerji hem de işçilik ucuz olduğu için Türk tekstilcisine göre daha avantajlı. Enerji maliyetleri arada çok ciddi farklar oluşturuyor. Kumaşta metre bazında fark 70-80 centleri buluyor. Neredeyse 1 dolar. Biz işçiliği mesafeden dolayı düşünmüyoruz bile. ‘Adamlar orada üretti, Türkiye’ye getirdi, 2 ay geçer’ diyoruz. Biz burada hızlı üretiriz, işçiliği fazla da olsa hızlı servisten dolayı avantajımızı kullanırız. Ama enerji dediğimiz zaman rakam çok ciddi bir rakam.
Kent sanayisinde istihdam sorunu var mı? Nasıl aşılır?
Kahramanmaraş’ın sanayisi ağırlıklı olarak tekstile dayalı. Ve biz tekstilde nitelikli iş gücü bulmakta zorlanıyoruz. İş var ama işçi yok. Bu da şimdiki gençlerin masa başı iş istemelerinden kaynaklanıyor. Birçok kişi iş aradığı halde vardiyalı çalışmak istemiyor. Sabah 08.00, akşam 17.00 arası mesai yapacakları iş arıyorlar. Oysa biz ülke olarak üretimimizin artmasını, işsizliğe çare bulmayı istiyorsak, iş yerlerimizi vardiyalı sistemle çalıştırmak zorundayız.
Rusya ile krizin çözülmesi kent sanayisine ve ülke ekonomisine ne gibi katkı sunacak?
Rusya, içinde bulunduğumuz coğrafyanın önemli oyuncularından. Aynı zamanda Türkiye için de büyük bir pazar. Uçak krizi ile başlayan gerilimli günler, iki ülke liderlerinin bir araya gelmesi ile artık geride kaldı. Ben iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin uçak krizi öncesi seviyenin de üzerine çıkacağına inanıyorum. Turizm yeniden canlanacak, ihracat devam edecek. Bütün bunlar ülkemiz ekonomisine büyük katkılar sağlayacak.
Euro ve Dolar’da kırılan tarihi rekor üretim yapan firmaları zora sokuyor mu?
15 Temmuz’da istedikleri sonucu elde edemeyenler, döviz kuru üzerinden spekülatif hareketlerle ekonomimizi çökertmeye çalışıyorlar. Tabii ki bu durum, ülkemiz ekonomisi açısından bir takım olumsuzlukları da beraberinde getiriyor. Devletin kurumları bazı önlemleri alıyor. Ancak, bu kadar olaylara rağmen biz hep şunu söylüyoruz; 15 Temmuz başarılı olsaydı ne olurdu? Bunu düşününce bugünü mutlu olarak karşılıyoruz. Bugünkü şartlar ne kadar ağır, ne kadar sıkıntılı olursa olsun 15 Temmuz gecesini düşününce gelecek için umutlanıyoruz. Biliyoruz ki devletimiz güçlü, biliyoruz ki milletimiz güçlü. Her zaman devletimizin yanında olmamız lazım, devletimizin gücüne güç katmamız lazım. Çünkü bizler, karakterimizle, yapımızla farklı bir milletiz. Öncelikle milliyetçi insanlarız. Ülkemizin ayakları üzerinde durmasını isteriz. Türk milleti her şeye rağmen mücadeleye devam etmeli. Dolar 4 lira da olsa 5 lira da olsa bizim başka gidecek bir ülkemiz yok. Sonuçta bu ülke bizim. Artık savaş devri bitti. Artık güç ekonomik güç. Bizler bunu artık çok iyi biliyoruz, devletimiz de çok iyi biliyor. Üreteceğiz ve satacağız ki döviz gelecek. Yoksa üretmediğimiz takdirde kendi kendimize ev yapsak; daha lüksünü, daha lüksünü, daha lüksünü yapsak bunun sonu yok. Üretmediğiniz takdirde bu ülkenin bir çıkış yolu yok. Bizler yeni yatırımlar yapacağız, üreteceğiz ki; insanlar evlerine aş, ekmek, çocuğuna yiyecek, ailelerine iaşe götürebilsinler. Bunları sağlamanın temel yolu tamamen üretimden geçiyor. Başka türlü dünya devletleri arasında yerimizi alamayız.
Tecrübeli bir işadamı olarak tekstilin dışında Kahramanmaraş’ta hangi sektöre yatırım yapmasını istersiniz?
Üretim mutlaka bir plana dayanmalı. Kahramanmaraş’ta bugün tekstil ile uğraşan sanayicilerimizin hemen hemen tamamı birbirinden görerek bu işe başlamış insanlar. Ancak ikinci kuşak sanayicilerimizin, tekstil dışındaki sektörleri de Kahramanmaraş ekonomisine kazandırarak, şehrimizin büyümesine ivme kazandıracağına inanıyorum. Şu anda kuyumculuk var, çelik var, enerji var ama yeterli seviyede değil. Daha başka teknolojik ürünler üretecek sanayinin de oluşturulması lazım.
Biz de MÜSİAD olarak, yeni sektörlerde yatırımların önünü açacak çalışmalar yapıyoruz. Türkiye’ye ithalatı yapılan ürünler ve sektörleri tespit ediyoruz. ‘Bu sektörlerin yatırım maliyetleri ne kadar, ülkemizden bununla ilgili ne kadar döviz çıkıyor, cirosu ne kadar?’ bununla ilgili çalışmalar yapılıyor. ‘Hangi sektörleri işimize kazandırırsak daha iyi olur?’ bunu değerlendiriyoruz. Türkiye’de ithal edilen ve 150 milyon dolar yıllık ciroya sahip 160 ürün belirledik. Bu ürünlerin tümünün yurt dışından ithalatı yapılıyor. Biz Kahramanmaraş olarak bu ürünlerin en azından bir bölümünü üretmeye talip olmalıyız. Bunu yapabilecek birikim ve donanıma sahibiz. MÜSİAD olarak bu uğurda üzerimize düşecek her türlü fedakarlığı ve çalışmayı da yapmaya hazırız.
Milli savunma sanayiine neden Kahramanmaraş’ta yatırım yapılmıyor?
Bildiğiniz üzere Kahramanmaraş’ın uzun yıllara dayanan bir sanayi geçmişi yok. Sanayileşme süreci tekstille başlamış ve elde edilen tecrübeyle birlikte bugün çok farklı alanlarda artık yatırımlar yapılıyor. Üretimde çeşitlilik artıyor. Sanayicilerimiz farklı sektörlerde yeni yatırım imkânlarını değerlendiriyor.
Sayısız dünya ülkelerine iş seyahati yapıyorsunuz, Kahramanmaraş’a geldiğinizde gelişmişlik açısından ne hissediyorsunuz?
Ürettiğimiz ürünleri pazarlama noktasında birçok ülkeye seyahat ediyoruz. Ancak, Kahramanmaraş’tan çıktığımız andan itibaren memleketimizi özlemeye başlıyoruz. Çünkü Kahramanmaraş bizim doğduğumuz, büyüdüğümüz şehir. Gelişmişlik açısından bakarsak, şehrimiz gerçekleştirdiği sanayi atılımından sonra başlayan hızlı gelişim sürecini devam ettiriyor. Hem ekonomik hem de sosyal anlamda canlanan şehrimiz, insanlarımızın azmi ve çalışkanlığıyla birçok büyük şehrin de gıptayla baktığı bir kent haline gelmiş durumda. Ben inanıyorum ki bu gelişim ilerleyen yıllarda katlanarak devam edecek ve Kahramanmaraş Türkiye’nin en gelişmiş şehirleri arasında parmakla gösterilir hale gelecek.
İşadamı penceresinden Suriye’de dönen oyunları ve menfaat çatışmasına nasıl bakıyorsunuz?
Ortadoğu üzerine hesabı olan küresel güçler, Suriye’de vekalet savaşları ile birbirlerine üstünlük sağlamaya çalışıyorlar. Bölgede yaşayan insanların ne canı ne malı ne de çocukların geleceği onların umurunda. Terörle mücadele edeceklerini söyleyen güçler, açık açık terör örgütleri ile işbirliği yapıyorlar. Hem de tüm dünyanın gözleri önünde, göstere göstere. Bugün bakıldığında Suriye’de terörle mücadele eden tek devlet var; o da Türkiye. Fırat Kalkanı Harekatı, kahraman askerlerimiz tarafından başarıyla yürütülüyor. Allah onlara güç kuvvet versin, bütün Türk milletinin duaları onlarla. Topraklarımıza karşı terör tehdidi ortadan kalkana kadar bu mücadele devam etmeli. Çünkü ülkemiz, bu terörün kökünü kazıyacak güce de imkâna da sahip.
Bütün bu savaş ortamında olan yine mazluma oluyor. Son
dönemde Halep’te yaşananlar ortada. Şehir yerle bir olmuş durumda. Yüz binlerce
insan bu soğukta evlerini terk etmek zorunda kaldı. Neyse ki Türkiye var.
Çatışmaların başladığı ilk günden beri 3 milyon Suriyeli kardeşimize
kapılarımızı açtık ve misafir ediyoruz. Türk milleti vicdan, merhamet ve
karakter sahibi bir millettir. Hiçbir zaman mazluma, darda kalana sırtını
dönmez. Dönmedi de. Türkiye’de misafir edilen Suriyelilerin yanı sıra bugün bakıyoruz
ülkenin dört bir yanında yardım seferberliği başlatılmış durumda. Her gün
onlarca TIR sınırın diğer tarafındaki kamplarda kalan insanlara gıda,
battaniye, giyecek gibi temel ihtiyaç maddeleri taşıyor. Milletimizin bu
yardımseverliği bizleri gururlandırıyor.
Obama’nın ardından gelecek olan Tramp şimdiden sizde ne izlenim bıraktı?
Obama döneminde bu kadim coğrafya büyük sıkıntılar çekti. Çekmeye de devam ediyor. Trump önümüzdeki günlerde görevi devralacak. Şimdiden bir şey söylemek erken. Yaşayıp göreceğiz. Ama içimizden geçen Trump’ın, Obama’nın düştüğü yanlışlara düşmemesi ve yapılan yanlışları bir an önce düzeltmesidir. Suriye’de terör örgütü ile hareket eden ABD, NATO müttefikinin terör örgütleri değil Türkiye olduğunu hatırlamalı ve buna görev davranmalıdır.
Türkiye’nin terörle mücadelesinde Irak’la yakınlaşması Şengal’den PKK’nın defedilmesi, Rusya ve Suriye ile yakınlaşıp PYD’nin masada olmayacağı sizce gerçek mi?
Türkiye, birden fazla terör örgütü ile aynı anda mücadele eden dünyadaki tek ülke. Bir yanda PKK, diğer yanda FETÖ, DAEŞ, DHKP-C ve diğer terör örgütleri. Türkiye, bu mücadelede kararlı. Dünya yanında olsa da mücadelesini sürdürecek olmasa da. Silahlı mücadelenin yanı sıra bu konuda başka adımlar da atılıyor. Geçtiğimiz günlerde Sayın Başbakanımızın Irak ziyaretinde önemli gelişmeler yaşandı. PKK’nın Şengal bölgesinden temizlenmesi için Irak yönetimi ile fikir birliğine varıldı. Ortak açıklama bu yöndeydi. İnşallah bu işbirliği başarıyla gerçekleşir, terör örgütünün bölgeye yerleşmesine müsaade edilmez.
Terör örgütü PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD konusuna gelince; Türkiye bu konuda tavrını çok net olarak ortaya koydu. Teröristlerin olduğu masaya oturmayacağını açıkladı. Eğer ki bir çözüm isteniyorsa bunun yolu bellidir. Teröristlerle aynı masada oturarak zaten bu iş çözülmez. Diğer ülkelerin de bunun farkında olduğunu düşünüyorum.
Suriye ile ilgili Astana görüşmelerinden bir sonuç çıkar mı?
Hem ABD hem de Avrupa, Suriye konusunda sınıfta kaldı. Türkiye, Suriye’de çatışmaların sona ermesi, insanların tekrar yurtlarına dönebilmesi için Rusya ile bir çözüm arayışına girdi. Tabi bu birilerini rahatsız etti. Hemen Türkiye ile Rusya’nın arasını bozmak için tekrar hain planlarını uygulamaya geçirdiler. Ne yazık ki Rusya Büyükelçisi suikast sonucu hayatını kaybetti. Ancak Rusya yönetimi de bu suikastin asıl hedefinin Türkiye-Rusya ilişkileri olduğunu gördü. Ben Astana’dan bölgenin geleceği için hayırlı bir sonuç çıkacağına inanmak istiyorum. En azından Türkiye, bunun için yoğun gayret sarf edecektir.
Suriyeli mültecilere vatandaşlık verilmeli mi; iş gücüne katkısı yeterli mi?
Savaş nedeniyle Türkiye’ye sığınmak zorunda kalan 3 milyona yakın Suriyeli’nin iş gücüne katkısı olduğuna inanıyorum. Çünkü Suriyeliler gelene kadar gerçekten çok ciddi miktarda işçi eksiğimiz vardı. Bizim firmalarımızda Suriyeli çalışıyor mu? Hayır, çalışmıyor. Ama Suriyelilerin gelişiyle birlikte Kahramanmaraş’ta şöyle bir şey oldu. Sanayideki küçük iş yerlerine, daha ucuz insan gücü olan yerlere Suriye’den gelen insanlar iş başı yaptı, küçük işletmelerdeki işçilerimiz de büyük sanayi kuruluşlarında, iş güvencesi olan, soysal güvencesi fazla olan kurumsal firmalarda çalışmaya başladı.
5 yılı aşkın süredir Türkiye’de olan Suriyeliler var. Bu insanlar geri ne zaman döneceklerini kendileri de bilmiyorlar. Çünkü çatışma ortamı devam ediyor. Barış sağlansa bile orada büyük bir yıkım oldu. Yeniden inşası yıllar alacak. O yüzden Suriyelilerin de hayatlarını bir düzene sokmaları gerekiyor. Bu yüzden devlet Suriyeli mültecilere, sayıları çalıştıkları iş yerinin yüzde 10'unu geçmemek koşuluyla çalışma izni verdi. Bu insanların da çalışıp ailelerinin ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri, ülke ekonomisine katkı sağlamaları lazım. Çünkü Türkiye, bugün sınırlarımız içerisinde ikamet eden sığınmacılar için çok ciddi kaynaklar harcıyor.
Vatandaşlık konusu bir dönem kamuoyunda tartışıldı. Destek verenler oldu, karşı çıkanlar oldu. Henüz Suriyelilere vatandaşlık verilmesi konusunda yapılmış, tamamlanmış bir çalışma yok. Hükümet bu konuda bir çalışma yapıyor. Bunu biliyoruz. Suriyeli sığınmacılar arasında çok sayıda nitelikli insan var, Türkiye'ye katkı sunabilecek insanlar var. Bu anlamda hükümetimiz gerekli çalışmaları yapacak ve belirli kriterleri ortaya koyacaktır.
Türkiye ile ABD’nin arası neden bu kadar açıldı, bunun ekonomiye zararı ne ölçüde?
ABD, NATO’daki müttefikinin, bölgedeki stratejik ortağının Türkiye olduğunu tekrar hatırlayana kadar bu böyle devam edecektir. Çünkü artık karşılarında her denileni yapan, talimatla hareket eden bir Türkiye yok. Kendi çıkarlarını, bölge insanının çıkarlarını gözeten, bunun için her türlü çabayı gösteren kararlı bir Türkiye var. Bu da ABD’yi ve başkalarını rahatsız ediyor. Artık buna alışmaları gerekiyor. Bundan geri dönüş yok. Eski Türkiye çok gerilerde kaldı. ABD, terör örgütleriyle birlikte hareket etmeyi, onları himaye etmeyi, silah ve teçhizat desteği sağlamayı bıraktığında ilişkiler normale dönecektir. Bu süreçten ekonominin de çok fazla etkileneceği kanaatinde değilim.
Anayasa görüşmeleri başladı, sistem değişikliği avantaj mı dezavantaj mı?
Cumhurbaşkanlığı sistemi, İstikrarın devamı açısından çok önemli. Bu ülkede yıllarca parlamenter sistemin bazı çarkları çalıştırılmadı, ülkede kaoslar yaşandı. Hükümetler bir gecede düşürüldü. İnsanlar evinden, yuvasından edildi. Sistem değişikliği, bu kaos ihtimalini ortadan kaldıracaktır. Çok uzağa gitmeye gerek yok. 7 Haziran seçimleri sonrası çıkan sonuç ortada. Seçimden tek başına hükümet çıkmayınca koparılan fırtına herkesin malumu. Muhalefet partileri ne bir araya gelebildi ne de AK Parti ile koalisyon kurabildiler. Ülke içinde ve dışındaki bazı mihraklar, seçim sonrası oluşan istikrarsızlığın devam etmesi, kaos ortamının sürmesi için ellerinden geleni yaptı. Neyse ki milletimiz oynanan oyunun farkına erken vardı. Türkiye'nin kaosa sürüklenmesini isteyen o mihrakların heveslerini kursaklarında bıraktı. Cumhurbaşkanlığı sistemi, istikrarın devamı, ülkenin tekrar koalisyonlara mahkum edilmemesi için çok önemli.
İki partinin mutabakatıyla hazırlanan Anayasa değişikliği teklifinin maddeleri TBMM Genel Kurulunda görüşülüyor. Maddelerin oylanmasında çıkan sonuçlar gösteriyor ki; Türkiye yakında referanduma gidecek. Ben milletimizin referandumda en doğru kararı vereceğine inanıyorum. Milletimize güveniyorum.