Uzaktayız diye ölelim mi?

Kahramanmaraş'ın Onikişubat İlçesine bağlı Şahinkaya mahallesinde oturan diyaliz hastası 4 çocuk annesi Güldane Saz, evlerinin uzak olması nedeniyle ölümle-yaşam arasında bir çizgide yaşıyor. Periton (karın) yönteminden enfeksiyon kaparak hemodiyalize girmek zorunda olan Saz, Tıp Fakültesinin servis aracı göndermemesi nedeniyle ölüme terkedildiğini söyledi.

Kahramanmaraş’ta diyaliz hastalarının çilesi tüm hızıyla sürüyor. Kahramanmaraş Merkez’e 50 km uzaklıktaki Şahin Kayası Mahallesinde 4,5 yıl önce pençesine düştüğü diyaliz hastalığından kurtulma mücadelesi veren 33 yaşındaki Güldane Saz Tıp Fakültesi Hastanesi Diyaliz Servisinin ilgisizliği nedeniyle ölüme terk edildiğini söyledi. 4 çocuk annesi Saz; “4,5 yıl önce bu hastalığa yakalandım. Yaklaşık 2 ay öncesine kadar evimde periton diyalize (karın bölgesinden) giriyordum. Bu diyaliz yöntemi çok hassas olduğu için enfeksiyon kaptım ve hemodiyaliz makinesini yönlendirildim. Tıp Fakültesine giderek hemodiyalize girmeye başladım. Maddi durumumuz ortada, eşimle birlikte tarla takım işlerinde çalışarak geçimimizi sağlıyoruz.  Aracımız yok ve devletimizin bize sağladığı servis imkanından yararlanmak istediğimi söylediğimde bana ‘biz oraya kadar servis gönderemeyiz, isterseniz devlet hastanesine gidin’ cevabıyla karşılaşınca şok oldum. Devlet Hastanesi ise boş diyaliz makinelerinin olmadığını belirterek beni kabul etmedi. Sonra bize Göksun’a yönlendirmek istediler ve Göksun’a 6 saatte ulaşılıyor çünkü Servis her bölgedeki hastaları aldıktan sonra diyalize ulaştırıyor. 4 saatte diyaliz ve haftada 3 gün on saati bünyem kaldırmıyor.” Dedi.

Tıp fakültesinin servis hizmeti olduğu halde kendisinin 50 km uzakta olması nedeniyle evine kadar servis gönderilmediğinden yakınan Saz; “ben daha hayatımın baharındayım. Allah razı olsun hükümetimiz bizler için bu kadar sağlıkta reform yaparken, bir hasta için Sağlık Bakanlığı kıtalar arası ambulans uçak kaldırırken, Tıp fakültesinin diyaliz bölümü yetkililerinin 50 km uzaktaki bir hastayı alıp getirmekten aciz olmaları bizleri çok üzüyor. Burada maddi imkânsızlıklar altında yaşam mücadelesi veriyorum. Yetkililerden benim sorunuma acil çözüm bulmalarını istiyorum.” Dedi.

Diyaliz hastasını evinde ziyaret eden Kahramanmaraş Böbrek ve Diyaliz Hastaları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Hanif Çöplü ise; “servis şikâyetiyle hastamız bize 20 gün önce başvurdu. Sosyal güvencelerinin olmadığını söyledi, yeşil kart nedeniyle sadece Devlet Hastanesi veya Tıp Fakültesinde diyalize girecek bir hastamız. Bu hastamız yeşilkartlı olduğu için ikinci sınıf bir muamele görüyor. Hükümetimiz her türlü masrafı karşılamasına rağmen fakültenin bir servisi oraya kadar göndermemesini anlayamıyoruz.” Dedi.

 

50 KM UZAKLIKTA ÖLÜME TERKEDİLDİM

Sağlık Bakanlığı bir hasta için kızalar arası ambulans uçak çıkartırken, KSÜ Tıp Fakültesi Hastanesinin 50 km uzaklıktaki diyaliz hastasına servis göndermemesi pes dedirtti. 4,5 yıldır pençesine düştüğü hastalıktan kurtulmak mücadelesi veren Güldane Saz, evinin 50 km uzaklıkta olması nedeniyle servis gönderilmediğini ve ölüme terk edildiğini söyledi.

Kahramanmaraş’ın Onikişubat Mahallesine bağlı Merkeze 50 km uzaklıktaki Şahin Kaya Mahallesinde 4,5 yıl önce yakalandığı diyaliz hastalığıyla mücadele veren 33 yaşındaki Güldane Saz Tıp Fakültesinin ilgisizliğinden yakındı. Saz, kendi imkanlarıyla gelip diyalize girmezse birkaç gün içerisinde ölebileceğini söyledi.

Kırsaldan mahalleye dönüşen Şahinkaya’sında tarla ve bahçe işleri yaparak 4 çocuğuyla birlikte yaşamını idame ettiren Güldane Saz ölümle-yaşam arasında bir ince çizgide yaşadığını belirtti. Eşinin bir araba bulup haftada kendisini 3 gün diyalize götürmemesi durumunda hayatının tehlikeye gireceğini ifade etti.

 

YETKİLİLERİMİZDEN YARDIM İSTİYORUM

4,5 yıl önce muayene olmak için geldiği hastanede kronik böbrek yetersizliği teşhisi konulan Güldane Saz, 4,5 yıldır karın bölgesinden damar yolu (periton) açılmasıyla kendi evinde diyalize girdiğini belirtti. Karın bölgesinde yaşanan enfeksiyon nedeniyle Hemodiyaliz makinesine yönlendirildiğini dile getiren Saz başından geçen olayları şöyle anlattı; “karın bölgesinden diyalize giriyordum ve sıkıntı yaşamıyordum. Karın bölgesi çok hassas olduğu için enfeksiyon kaptım. Hemodiyaliz makinesinde diyalize girmek için Tıp Fakültesine gittim. Bana servis gönderemeyeceklerini söyleyerek Devlet Hastanesine yönlendirildim. Devlet Hastanesi Hemodiyaliz Servisi ise boş makinelerinin olmadığı gerekçesiyle beni kabul edemeyeceklerini söyledi. Tekrar Tıp Fakültesine gittiğimde Göksun’a yönlendirdiler. Göksun’a ulaşmak 6 saat gerektiriyor, çünkü servis beni aldıktan sonra diğer köyleri dolaştıktan sonra Göksun’a ancak ulaşıyor. 4 saatte diyaliz sürüyor. Haftada 3 gün 10 saati hem bünyem kaldırmaz hem de 3’ü kız 4 çocuğuma kim bakacak.” Dedi.

 

EŞİM MADDİ AÇIDAN TIKANIRSA BEN NE YAPACAĞIM

Hükümetin sağlık reformlarından kendilerinin yararlanamadığına da dikkat çeken Saz; “hükümetimiz bir hasta için neler yaptığını televizyonlardan görüyoruz. Fakat Tıp Fakültesi hastanesi 50 km uzaklıktaki bir hastaya servis göndermekten aciz. Biz yetkililerden yardım istiyoruz, kendi hayatımdan geçtim çocuklarımı geleceğe hazırlamak için o servis aracına ihtiyacımız var. Eşimin aracı olsa bu maddi imkansızlıklar içerisinde daha kendi imkanlarımla giderim. Fakat aracımız da yok, eşim şimdi beni haftada 3 gün Tıp Fakültesinde diyalize getiriyor. Şuan buna karşılayacak paramız bile yok. Allah rızası için devletimizin büyüklerinden benim sıkıntımın çözülmesini istiyorum.” Dedi.

 

DİYALİZ HASTALARINA GÖSTERİLEN İLGİSİZLİKTEN ARTIK BIKTIK

Hastayı evinde ziyaret eden Kahramanmaraş Böbrek ve Diyaliz Hastaları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Hanif Çöplü ise diyaliz hastalarına gösterilen ilgisizlikten artık bıktıklarını belirtti. Çöplü; “Hastamız yaklaşık 20 gün önce bize müracaat ederek sıkıntısının çözülmesi ricasında bulundu. Dernek olarak ise koordinasyon görevi gören İl Sağlık Müdür Yardımcısını aradık. İl Sağlık Müdürümüze bir STK olarak zaten ulaşamıyoruz onun için Müdür Yardımcısı arkadaşlarla hastalarımızın sorunlarını çözmeye çalışıyoruz. Hastanın durumunu izah ettim, adını soyadını telefonunu ve şikayetini verdim. Bugüne kadar hiçbir gelişme olmadı.” Dedi.

 

BU YAZ SICAKLARINDA ENFEKSİYON KAPMA RİSKİ ÇOK YÜKSEK

Hastanın sorunuyla ilgilenme olmayınca GüldaneSaz’ı evinde ziyaret eden KABÖDER Başkanı Çöplü; “bu ziyaretimizde hastamızın katater yöntemiyle göğüsten diyalize girdiğini öğrenince bu şekilde diyaliz olmasının hele de bu toz ortamının çok olduğu köyde ve böylesine sıcak yaz ayında enfeksiyon kapma oranının yüksek olduğunu gördük. Acilen kolundan fistülün açılması gerektiğini gördük. Bunun için de diyaliz merkezinin netleşip hastanın kolaylıkla ulaşabileceği en yakın merkeze gitmesi gerekiyor. Maalesef hastanın bugüne kadar servis problemi çözülemediğinden dolayı bu hastanın hayatı büyük tehlike altında. İlgili kurumların ‘servisimizin’ yok demesini anlamıyoruz. Şahinkaya mahallesine yakın Ilıca ve Kertmen bölgelerine kadar diyaliz hasta servisinin gittiğini gördük. Hatta özel diyaliz merkezinin aracının bir tek hasta için Göksun’un Çardak mevkiine gittiğine de şahit olunca, ‘acaba bu insanlar bu ülkenin vatandaşı değil de uzaydan mı geldi’ diyesimiz geliyor.” Dedi.

 

SAĞLIKTA REFORM OLMUŞ HASTAMIZIN NEYİNE

Hükümetin sağlık alanında çığır açtığı Türkiye’de Sağlık Bakanlığının bir hasta için yüzbinlerce lirayı hiç düşünmeden harcamasına rağmen 50 km uzaklıktaki bu bölgeye bir servisin gelmemesini eleştiren Çöplü şöyle konuştu, “gidip gördüğümde oturacak koltukları bile yoktu. Buna rağmen hastamızın eşi Mustafa Saz büyük bir fedakarlık örneği göstererek çok sevdiği işini kendi imkanlarınca haftada 3 gün Tıp Fakültesine getirerek diyalize girdiriyor. Zaten maddi imkanları yok, yarın hastamızın eşi nakdi konusunda tıkandığında bu hastamız evinde ölecek mi? Bu sorumuzun yetkililer tarafından cevaplandırılmasını istiyoruz.” Dedi.

Diyaliz Hastaları için hükümetin ek önlemler aldığını ve sağlık harcamalarında bir kısıtlama yapmadığına da dikkat çeken Çöplü, servis ücretlerini bile devletin karşıladığı bugünde bir hastanın evinden alınıp getirilmemesinin üzücü olduğunu belirtti.

 

DİYALİZ HASTALARININ TÜM BİLGİLERİ DİYALİZ MERKEZLERİNİN ELİNE NASIL GEÇİYOR

Kahramanmaraş’taki Böbrek Hastalarının bilgilerinin tüm merkezlerin eline nasıl geçtiğinin önüne bir türlü geçilemediğini de kaydeden Çöplü; “sadece diyaliz hastalarımızın değil, yeni bir hastanın bile tüm bilgileri özel diyaliz merkezlerinin eline geçebiliyor. Şahinkaya Mahallemizdeki bu hastamızı ziyaret ettikten sonra Adana’dan bir diyaliz merkezi aramış. Hastayı kendilerinin diyalize girdirmek istediğini belirterek sosyal güvencelerini sormuş. Sosyal güvencelerinin olmadığını Yeşil Kartlı olduğunu öğrenince hemen telefonu kapatmış ve bir daha ulaşamamış.

Aynı hastaya buradan bir özel diyaliz merkezi arayıp, Genel Sağlık Sigortası kapsamına hastayı aldırmak istemişler. Çünkü yeşilkartlı bir hastadan özel diyaliz merkezleri yararlanamıyor. Hastanın genel sağlık sigortasını özel diyaliz merkezleri 40 TL karşılığında kendi ceplerinden yaptırıp devletten 40 bin TL alıyor.” Dedi.

 

DİYALİZ MERKEZLERİ HASTALARI KAZANÇ KAPISI OLARAK GÖRÜYOR

Tüm diyaliz merkezlerinin hastaları ‘para kapısı’ olarak gördüklerini, merkezlerin hastaların sağlığından çok kazanacakları paraları düşündüğünü de belirten Çöplü insanların kanını donduracak iddialarda bulundu Çöplü; “Devlet yetkilileri diyaliz merkezlerindeki ölümleri araştırsa ortaya neler çıkacak. Makineyi takıp başında beklemesi gereken hemşire gidip yemeğini yerken,  diyalize giren hastalar tek başına kalıyor ve büyük tehlikelerle karşılaşabiliyorlar. Diyaliz hastalarının ölümünü zaten ailelerde bekliyor, diyalizde öldüğünde ‘zaten hastaydı’ diyerek altını araştırmıyorlar. Oysa araştırsalar neler çıkacak neler, yetkililerin diyaliz merkezlerindeki ölümleri mutlaka araştırması gerekir. Bir tıp doktoru değiliz ama bu hastalığın pençesinde yıllarca yaşam mücadelesi verip nakil ile kurtulduk, bu hastalıklta olanlara ise her zaman yardımcı oluyoruz. Örneğin diyalize giren bir hastanın tansiyonu ne kadar sürede ölçülür. Çünkü diyalizdeki bir hasta ya kalp krizi ya da beyin kanamasından yaşamını yitiriyor. Eğer diyalizdeki hastaların tansiyonları devamlı ölçülse kötüye giden sağlıklarına hemen müdahale edilebilinir. Hemşeri geliyor hastayı diyalize bağladıktan sonra gidip telefonunu konuşuyor, yemeğini yiyor, dinlenmeye gidiyor. 8-9 hastanın başında hiçbir sağlık görevlisi olmuyor.” Dedi.

Başkan Çöplü ile hastayı ziyaret eden KABÖDER Başkan Yardımcısı Harun Reyhan ise diyaliz hastalarına gösterilen ilgisizliği ve diyaliz hastaları üzerinden rant kapısını Koordinasyon görevi olan Sağlık Müdürlüğünün engel olmadığından yakındı. Reyhan; “bizlerde diyaliz hastasıydık ve çok şükür nakil olarak kurtulduk. Hayatımızı hiçbir menfaat gözetmeksizin bu hastaların yoluna adadık. Gerek yol gösterme gerek psikolojik destek açısından çok önemli mesafeler kat ettik. Olumsuzlukları ise Sağlık Müdürümüze ulaştırmak istedik fakat bir türlü başaralı olamadık. Sağlık Müdürümüzden günlerce uğraşmamıza rağmen bir türlü randevu alamıyoruz. Konu diyaliz merkezi olunca sağlık müdürümüz bize randevu vermekten çekiyor. Hatta bir hastanın şikayeti için kapısına kadar gittiğimde beni içeri bile alıp dinleme nezaketinde bulunmadı.” Diyerek şaşkınlığını gözler önüne serdi.