Zararlı kimyasalların kayıt altına alınması şart
Kimyasal atıklar insan sağlığı ve çevre için tehdit edici olabiliyor. Ülkemizde bunun son örneği, geçtiğimiz günlerde Tuzla'da gerçekleşen tehlikeli kimyasal deşarjı oldu. Kimyasalların kaydı ve denetim altında tutulması, tüm dünyada oldukça önem verilen bir konu.
Başta Avrupa
olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde kimyasalların artık birer pasaportu
olmaya başladı. Tüm dünyaya paralel olarak Türkiye’de de Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı tarafından hazırlanarak 23 Aralık 2017 tarihinde yürürlüğe giren
“Kimyasalların Kaydı, Değerlendirilmesi, İzni ve Kısıtlaması Hakkında
Yönetmelik (KKDİK)” ile kimyasalların takibi ve zararlı etkilerinin en aza
indirilmesi hususunda büyük bir adım atılmış oldu.
Tuzla’daki Kimyasal Deşarjı Paniğe Neden Oldu
Medyada, sıklıkla insan ve çevre sağlığını tehdit eden kimyasallarla ilgili olaylara dair haberlere rastlamak mümkün. Bu olaylardan biri geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yaşandı. Tuzla’da 25 Aralık 2017 Pazartesi gecesi hissedilen ve bölgedeki bazı insanların hastanelere başvurmasıyla sonuçlanan koku paniğe yol açmıştı. Yapılan açıklamada kokuya, Tuzla’daki sanayi tesisleri tarafından bölgedeki atık su kolektör hattına kaçak olarak deşarj edilen kimyasalların neden olduğu belirtildi. İSKİ tarafından yapılan analizler sonucunda deşarj edilen kimyasalların, “trikloretilen” ve “tetrakloretilen” olduğu tespit edildi.
İKMİB Başkanı Murat Akyüz; “Türkiye önlemlerini arttırıyor”
İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı ve REACH Global Services (RGS) Kurucu Başkanı Murat Akyüz, Tuzla’da gerçekleşen ve bölge sakinlerini olumsuz yönde etkileyen kimyasal atık deşarjını değerlendirerek, Türkiye’de artık bu gibi olayların yaşanmasının en aza indirgenmesi gerektiğini vurguladı. Kimyasalların yönetiminde Avrupa’da SEVESO olarak bilinen BEKRA (Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelik) ile KKDİK’in öneminin altını çizen Akyüz, “Tüm dünyada kimya sektörü artık kimyasalların kayıt altında tutulması ve yönetimi konusunda tecrübeli. Ülkemizde de bunun için geliştirilen mevzuatlarla, önlemler arttırılıyor. Öncelikle SEVESO konusunda önemli adımlar atıldı; şimdi sıra KKDİK’e geldi. Firmalarımızın KKDİK kapsamındaki kimyasal kayıtlarına öncelik vermesi gerekiyor. Kimyasalların KKDİK mevzuatına uyumu için çalışmalara istinaden, 2008’den beri faaliyet gösteren REACH Global Services’a bağlı olarak İMMİB’in desteği ile kurulan REACH Global Services Danışmanlık Anonim Şirketi Türkiye pazarına arz edilecek tüm maddelerin uyumu konusunda hizmet veriyor.” şeklinde konuştu.
Tehlikeli Kimyasallara Maruziyetin Sonuçları da Tehlikeli
Tuzla’da atık su hattına deşarj edilen “trikloretilen” ve “tetrakloretilen” isimli maddeler, Avrupa Birliğinde yürürlükte olan REACH ve CLP (AB’nin Sınıflandırma, Etiketlendirme ve Ambalajlama hakkındaki tüzüğü) yönetmelikleri kapsamında zararlı kimyasallar olarak sınıflandırılıyor. AB’deki yetkili otorite olan Avrupa Kimyasallar Ajansı’nın kimyasal bilgi envanterinde, bu kimyasalların insanlarda kansere sebep olabileceğine, cilt hasarına, ciddi göz hasarına, baş dönmesi ve baygınlığa yol açabileceği belirtiliyor. Trikloroetilenin aynı zamanda genetik bozukluklara sebep olabileceğinden şüpheleniliyor. Çevresel anlamda ise her iki maddenin de sucul yaşama uzun süreli zararlı etkileri mevcut. Bahsi geçen kimyasalların, kimya sanayiinde yapıştırıcı ve endüstriyel solvent olarak kullanıldığı biliniyor.
Türkiye’de KKDİK ve Diğer Kimyasal Mevzuatları Devrede
KKDİK’in yanı sıra Türkiye’de kimyasalların yönetimi konusunda yürürlükteki bir diğer yönetmelik olan BEKRA (SEVESO) da önemli. BEKRA ile tesis dahilinde üretim, depolama ve/veya satış amacıyla tehlikeli maddeleri bulunduran kuruluşlarda, büyük endüstriyel kazaların önlenmesi, doğabilecek kazaların insanlara ve çevreye olan zararlarının en düşük seviyeye indirilebilmesi, etkili ve sürekli bir korunmayı ve risk yönetimini sağlamak amacıyla alınması gereken tüm önlemler belirlenmiş durumda.
Geçtiğimiz günlerde yürürlüğe giren KKDİK yönetmeliğiyle ise tüm kimyasallar sınıflandırılacak; ithalat ve üretim kayıt altına alınacak. Bazı zararlı kimyasallar ise kısıtlanacak ya da tamamen yasaklanacak. Böylelikle, bu tür kimyasalları üreten, ithal eden ve kullananlar, kısacası tedarik zincirindeki tüm aktörler sıkı takip altında olacak ve kamu sağlığı ile çevren daha etkili bir biçimde korunacak.