Oysa kuyruk sokumunun yapısından fazla kiloya kadar pek çok etkenin
rahatsızlığa zemin hazırlayabileceğini söyleyen Acıbadem Beylikdüzü Cerrahi Tıp Merkezi Genel Cerrahi
Uzmanı Dr. Hakan Yardımcı, “Ancak günümüzde
minimal invaziv yöntemler sayesinde kişi, daha kısa sürede bu rahatsızlıktan
kurtulabiliyor ve günlük hayata hızlıca dönebiliyor” diyor.
Küçük bir sorun gibi
görünmesine rağmen, kişinin yaşam kalitesini düşüren kıl dönmesi, kuyruk
sokumunda ağrılara, akıntı, şişlik, koku, kanama, iltihaplanma ve kaşıntı gibi
şikayetlere yol açıyor. Kimilerinde uzun süre hiçbir belirti vermezken, çoğunluklakuyruk sokumunda apse
gelişimiyle kendini ele veriyor. Genellikle gençlerde ve erkek popülasyonda görülen
kıl dönmesi sanıldığı gibi, sadece vücut kılları fazla ve sert olanlarda
görülen bir sağlık sorunu değil. Aynı sorunun bölgede tüy yoğunluğu olmayan
genç kızlarda da görülebildiğini belirten Acıbadem Beylikdüzü
Cerrahi Tıp Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Hakan Yardımcı, “Aşırı terleme,
kuyruk sokumu oluğunun dar ve derin olması, bölgede biriken tüylerin uzun süre
kalması gibi nedenler de kıl dönmesine yol açabiliyor” diyor. Ayrıca, uzun süre oturarak
çalışmak, şişmanlık ve bölge hijyeninin kötü olması da rahatsızlığa zemin
hazırlıyor.
Köstebek yuvası gibi
yayılıyor!
Kıl dönmesi tedavi edilmediğinde sorun daha da
büyüyor. Uzun dönem devam eden ve tedavi edilmeyen vakalarda, kist boşluğunun
iltihaplanması sonucunda cilt altında kronik enfeksiyon meydana gelebiliyor.
Enfeksiyonun şiddetli olduğu dönemlerde ateş ve iltihabi akıntı birbirine eşlik
ediyor. Dr. Hakan Yardımcı, rahatsızlığın farklı noktalara yayılabileceğine de işaret ediyor: “Rahatsızlık,
orta hattın yukarı aşağısına veya sağına soluna doğru fistüller oluşturarak,
yeni sinüs ağızları oluşturabilir ve cilt altında köstebek yuvası gibi geniş
alanlara yayılabilir.” Kıl dönmesinde, uzun süre (15-35 yıl) tedavi olmayan
kişilerde çok nadir olarak epidermoid (deride) kanser gelişimi de var ancak bu durum,
kronik enfeksiyon, kronik irritasyon sonucunda gelişiyor.
En kötü yanı nüks etmesi
Kıl dönmesinde
oluşan kist cerrahi olarak çıkartılsa bile nüks etme ihtimali var. Ancak tekrar
etmemesi için alınabilecek bazı önlemler de bulunuyor. Ameliyat öncesi iyi bir
hazırlık yapılması, enfeksiyonun giderilmesi, hijyenik bakımın iyi olması,
uygun ameliyat modeli ve ameliyatın titizlikle yapılması olası tekrarların
önüne geçiyor. Ameliyat sonrası erken dönemde yaranın korunması ve
doktorun önerilerine dikkat edilmesi gerektiğinin de altını çizen Dr. Hakan
Yardımcı, “İlerleyen zamanlarda ise, ameliyat bölgesinin tüylerden temizlenmesi
ve bölge hijyeninin sağlanması çok önemli.
Kuyruk sokumunda ameliyat sonrasında tüylerin
temizlenmesi, tek başına bile nüksleri engelleyebilir.” diyor. Tüylerin
temizlenmesinde lazer epilasyon yöntemini öneren Dr. Hakan Yardımcı, sözlerini
şöyle sürdürüyor: “Ancak ameliyat sonrası erken dönemde cilt hassas olabileceğinden
ilk aylarda önermiyoruz. Yerine jilet ile dikkatlice temizlemek daha uygun.
Ayrıca lazer epilasyon, özellikle kuyruk sokumunda çok yoğun ve sert tüyleri
olan kişiler veya ailesel olarak hastalığa yatkın olan kişiler için önleyici olması
açısından faydalı.”
En etkin tedavi, cerrahi
Kıl dönmesinin etkin tedavisi, cerrahi yolla
yapılıyor. Hastalığın cerrahi tedavisinde yıllar boyu kullanılan farklı
yöntemler olmakla birlikte, günümüzde minimal invaziv yöntemlerin önem
kazandığından bahseden Dr. Hakan Yardımcı, bu yöntemlerden biri olarak son yıllarda öne çıkan diode lazeri örnek
veriyor: “İnsanlar artık kıl dönmesinin cerrahi tedavisinde; ameliyatın
kısa sürmesini, ameliyat sonrasında günlük aktivitelere ve işe erken dönebilmeyi
istiyor. Bunları mümkün kılan diode lazer yönteminde işlemin genel veya lokal
anestezi ile yapılabiliyor olması, geniş yara olmaması ve dikişe gerek
duyulmaması yeni yöntemin diğer avantajları... Kişi ameliyat sonrası daha az ağrı hissediyor ve kolayca poposunun üzerine oturup
banyo yapabiliyor.”
Fistül lazerle kapatılıyor
Bir lazer teknolojisi olan diode lazer
yönteminden, kıl dönmesinin yol açtığı fistülün (tünel) kapatılmasında
faydalanılıyor. Diode lazer, verdiği enerji sayesinde dokunun kendi üzerine
çökerek fistülün kapanmasını sağlıyor.
Ameliyat öncesinde bir kür oral antibiyotik
tedavisi başlanarak, kist boşluğunun küçültülmesi amaçlanıyor. Ameliyat sırasında, diode lazer işlemine
geçilmeden önce, küçük ve ince uçlu bir küret kullanılarak, kist boşluğu iyice
temizleniyor. Ardından kıl dönmesinin olduğu sinüs ağzından girilerek lazer
uygulanıyor. Yöntem sayesinde tüm boşluk kapatılıyor ve işlemin bu kısmı 10-15
dakika sürüyor.
YORUMLAR