Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Nöroloji
Uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı, aşkın insan beynindeki etkilerine dair önemli
değerlendirmelerde bulundu.
Bütün önemli
eserler, tutkulu aşk döneminde yaratılıyor
“Dünyaya baktığınız zaman gördüğünüz her estetik
üretinin; iyi bir mimarinin, iyi bir tablonun, iyi bir müziğin, iyi bir şiirin,
iyi bir sinema filminin… Tutkulu olan
her şeyin üretiminin altında dopamin yatar. Dopamin, yenilik arayışı,
yaratıcılık ve hazzı temel alan bir sinir kimyası maddesidir” diyen Prof. Dr.
Sultan Tarlacı, “Tutkulu aşk döneminde insan beyninin neredeyse dopamin içinde
yüzdüğü gösterilmiştir. Bundan dolayı bütün önemli aşk şiirleri, bütün önemli
müzikler hep sırılsıklam aşk döneminde yazılıyor” şeklinde konuştu.
Aşk, beyni
gençleştiriyor
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Nöroloji
Uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Bir diğer bilinen şey de tutkulu aşk
döneminde ‘neuron growth factor’ dediğimiz, sinir hücrelerini büyüten bir
hormon bu, beyinden salınıyor. Yaşlandıkça azalıyor. Bu neuron growth factor’ün
aşk döneminde ölçülmüş insanların kanlarında normalin 2-3 katı yükseldiği
gözlenmiş” diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu neyi sağlar? Sinir
hücrelerinin daha uzun ayakta kalmasını, sinir hücrelerinin arasındaki
bağlantının zaman içerisinde daha sık olmasını ve gençleşmeyi sağlayan bir
hormon. Sinir hücrelerini yapay bir ortama alıp, onlara bu hormonu verdiğinizde
yapıları daha da gençleşiyor. Aynısı beyinde oluyor. Yani aşk beyni
gençleştiriyor.
Aşk, ağrı
duyarlılığını azaltıyor
Sırılsıklam aşk döneminde morfin benzeri maddelerin
beyinde salınımı artıyor. Bundan dolayı ağrıya duyarlılık azalıyor. Bu şey için
de geçerli. İnsan çok mutlu olduğu zaman ağrı duymaları azalır bedeninde. Ama
mesela depresyondaki hastalar çok fazla ağrı duyarlar. Başı ağrır, boynu ağrır,
sırtı ağrır beli ağrır… Dolayısı ile sırılsıklam aşk döneminde ağrı hisleri de
azalıyor.”
Aşkın ömrü ne
kadar?
“Her şeye rağmen aşk, yine beklenmedik anda geldiği
zaman, olumlu karşılanması gereken bir duygu. Ama arkasından da belli bir
süresinin olduğu ve bir iniş döneminin olacağını daima düşünmek lazım” diyen
Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Nihai ve devamlı aşk diye bir şey söz konusu değil.
Bu sırılsıklam aşk dönemlerinin en fazla kan kimyası ve psikolojik testler
olarak 8 ila 16-18 ay sürdüğü gösterilmiştir. Çok istisnai durumlarda 20 yıl
tutkulu aşk yaşayanlar var ama bunlar tabii ki çok sıra dışı kişiler” diye konuştu.
Aşk, fonksiyonel
MR ile görüntülenebiliyor!
Prof. Dr. Tarlacı, aşkın beyinde görüntülenmesi konusunda
şunları söyledi: “İnsanlar 1700’lü yıllara kadar insanı yöneten merkezin kalp
olduğunu düşünmüşler. 1700’lü yıllardan sonra insanı yöneten esas merkezin
beyin olduğu anlaşılmış. Modern çağda 2003’ten beri artık fonksiyonel MR’ın
birçok alanda kullanılması bazı beyin bilimcilerde merak uyandırmış. ‘Yutarken,
kitap okurken, film izlerken beynin neresi çalışıyor görüyoruz. Acaba bir insan
sevdiği kişiye bakarken beyninin neresi çalışıyor?’ diye sormuş Mısırlı Bilim
İnsanı Semir Zeki. Bu sorulduktan sonra, hayret uyandıracak şekilde beynin
belli bölgelerinin aşık kişiler maşuklarına bakarken ışıl ışıl parladığını
görmüşler ve bu tutarlılık gösteren bir şey. Yani birisi aşıkken başka bir
örüntü, öbürü aşıkken başka bir örüntü yok. Bütün o sırılsıklam aşk döneminde
beynin ışıldayan alanlarında benzer bir örüntü var.
Şöyle bir test olabilir; ‘Beni sevgilim gerçekten
tutkuyla seviyor mu?’. Bunu anlamamız herhalde bir yarım saat sürer. Teknolojik
olarak buna sahibiz yani fonksiyonel MR cihazı olduğu için bunu yapabiliriz.”
Aşk, beynin karar
mekanizmasını yavaşlatıyor
“İnsan davranışının hepsinin beyinsel bir karşılığı var.
Sırılsıklam aşk döneminde beynin birçok bölgesi ışıldarken, beynin frontal
bölgesi az çalışıyor ya da çalışması zayıflıyor. Bu çok dikkat çekici bir şey”
diyerek, sözlerini şöyle tamamladı: “Bunun sonucu nedir? Normalde bizim alın
beyin bölgemiz sosyal normlar, kurallar oluşturmamızı sağlıyor. Başkasından
saygı görmeyi ve bütüne bakıp durumumuzu değerlendirmeyi sağlıyor. Aynı beyin
bölgesi, trafikte sağa ya da sola dönmeden çok önce sinyal vermeni sağlar. Bu
bölge aynı zamanda karar alma süreçlerinde de devreye giriyor. Bu bölgenin
sırılsıklam aşk döneminde az çalışması, o dönemde alınan kararların sağlıksız
ve sorunlu olmasına neden oluyor. Dolayısı ile o yoğun, tutkulu dönemde hani
sonradan derler ya ‘Ben bunu nasıl yaptım, buna nasıl böyle karar verdim, nasıl
onun peşinden gittim’… Pişmanlıklar olur ya aşklarda bir süre sonra… Ya da ‘O
benden şunu istedi ben ona nasıl verdim’… Sırılsıklam aşk bitince akıl yerine
gelmiştir. Hani ‘Aşk gelir akıl gider’ ya, böyle söylenir halk arasında.
Aslında bunun sinirbilimsel karşılığı var. Gerçekten sırılsıklam aşk döneminde
aşk gelince akıl gidebiliyor.”
YORUMLAR