Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD), ‘Türkiye Ekonomiyi
Konuşuyor’ etkinliğine denizcilik sektöründeki gelişmeler, sığınmacı sorunu ve
endemik bitki varlığı konuları damga vurdu. İstanbul, Hatay ve
Kahramanmaraş’tan katılan oda başkanları ekonomi gazetecilerinin sorularını
yanıtladı.
Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin (EGD) her hafta sonu
görüntülü platformda gerçekleştirdiği ‘Türkiye Ekonomiyi Konuşuyor’ etkinliğine
bu kez TOBB Başkan Yardımcısı ve İMEAK Deniz Ticaret Odası Başkanı Tamer Kıran,
Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Şahin Balcıoğlu ile Antakya
Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hikmet Çinçin katıldı.
Moderatörlüğünü EGD Başkanı Celal Toprak ve EGD Yönetim
Kurulu Üyesi Mehmet Uluğtürkan’ın birlikte gerçekleştirdikleri toplantıda Kahramanmaraş
Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Şahin Balcıoğlu, Kahramanmaraş’ın pandemide en
az hasar alarak büyümesini sürdüren bir şehir olduğunu söyledi.
2020’yi bir önceki yıla göre yüzde 7,6 düşen ihracatla
kapattıklarını belirten Balcıoğlu, “Kahramanmaraş’ta işsizliğin olmadığını
iddia ediyoruz. Çalışmayan insanlar var ve bu kişiler de iş beğenmeyen
insanlar. Türkiye’deki ipliğin yüzde 36’sını üretiyoruz. Dokumanın ve örgü
kumaşın yüzde 15’ini Kahramanmaraş tek başına üretiyor. Kadın ayakkabısı
üretiminde kentimiz, Türkiye ikincisi durumunda. Altın işlemede İstanbul
Kapalıçarşı’dan sonra Türkiye’nin ikincisiyiz. Çimentoda Türkiye’nin yüzde
10’unu, kâğıtta yüzde 20’sini üretiyoruz. Gerçekleştirdiğimiz üretimleri
yenilenebilir enerjilerden karşılamaya çalışıyoruz. Afrika’ya bağış yapmak
yerine oradaki küçük çiftçilerin yaşam ve çalışma koşullarını iyileştirerek
ticaret yolu ile insanlara yardım etme programına Kahramanmaraş adeta damga
vurdu. Bu projeye Türkiye’den 19 firmanın katıldığını ve bunların 6’sının
Kahramanmaraş firması olduğunu övünerek söylemek istiyorum. Başkonuş
Yaylası’nda bir dağımızda 2 bin 782 tane endemik bitki var. Bu sayı
İngiltere’nin endemik bitki sayısının 2 katından daha fazla. Kahramanmaraş
cennet değil de nedir?” diye konuştu. Balcıoğlu, Kahramanmaraş ekonomisinin en
önemli sıkıntısının yatırım alanlarındaki yetersizlik olduğuna dikkat çekti.
Pandemi sürecinde denizcilikte yaşanan gelişmeleri aktaran
TOBB Başkan Yardımcısı ve İMEAK Deniz Ticaret Odası Başkanı Tamer Kıran,
“Pandemi, denizcilik sektörünün ülke ekonomilerindeki önemini bir kez daha
hatırlattı. Her ülkenin her şirketin lojistiğe olan elzem ihtiyacı bir kez daha
gözler önüne serildi. Hem Türkiye’de hem dünyada denizcilik sektörü iyi bir
sınav verdi. Hareketli bir sürecin yaşanıyor olması sektörün tamamını
pandemiden en az etkilenen sektörler arasında gösterdi ki bu doğru değil. Bu
sektör gemi taşımacılığından sigortaya, limancılıktan kruvazör turizmine kadar
10’un üzerinde alt sektörden oluşuyor. Pandemiyle konteyner taşımacılığında
hareketlilik yaşanırken, kruvazör turizminde tüm işler durdu. Sektörün geneline
böyle bakmak lazım” dedi.
Pandemi sürecinde ihracatçı ve ithalatçıların konteyner
fiyatlarındaki istikrarsızlık ve yüksek bedellerden şikayetçi olduklarını
belirten Tamer Kıran, bunun Çin’in yeni konteyner üretimini durdurmasından ve
pandemi nedeniyle limanlarda daha uzun süre kalmak zorunda kalan konteynerlerin
yarattığı arz kısıtlamasından kaynaklandığını belirtti. Bu durumun önüne
geçebilmek için konteyner şirketlerinin yazılım yatırımı yaptıklarına vurgu
yapan Kıran, “Dünyadaki ilk 20 şirket konteyner pazarının yüzde 85’ini kontrol
ediyor. Son 10 yıldır bu alanda amansız rekabet vardı ve arzu ettikleri
kazançları sağlayamıyorlardı. Ancak son dönemde bu şirketler iş modelinde
birleştiler. Aynı hatlarda gemileri azaltarak yola devam etme kararı aldılar.
Bundan sonra bu alanda daha istikrarlı bir fiyat beklentisi olacak” diye konuştu.
Antakya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hikmet Çinçin de,
sınırda yaşanan çatışma ortamında 10 yılın geride kaldığına dikkat çekerek,
“2010 yılında havaalanına kavuşmuş, sınırında Suriye’ye vizesiz geçişlerin
yaşandığı bir Hatay vardı. Herkes Arap-İsrail barışını konuşuyordu. Biz de
Hatay’dan Tel Aviv’e otobanla ulaşacağımız, ticaretimizi bu çerçevede
geliştireceğimiz bir hayale kapılmıştık. Bu atmosfer yerli ve yabancı
yatırımcıların Hatay’a ilgisini artırmıştı. Türkiye ekonomisinin üzerinde
büyüyorduk. Başlayan çatışmayla Türkiye çok kısa sürede 4 milyon sığınmacıya
kucak açmak zorunda kaldı. Bu sığınmacıların 400 bini Hatay’a yerleşti. Bir
anda aldığımız göç, altyapımızı ve sosyoekonomik durumumuzu altüst etti”
ifadelerini kullandı.
Suriye sınırında bir kent olması nedeniyle Hatay’ın ve
Türkiye’nin alınan göçten önemli ölçüde etkilendiğini belirten Çinçin, “10 yıl
önce 10 yaşında Türkiye’ye gelen Suriyeli bir çocuk bugün 20 yaşında bir genç
oldu. Bu genç ne Arapça ne de yeterince Türkçe öğrenebildi. Türkiye’de 4
milyonu Suriyeli, toplam 7 milyon sığınmacı var. Nüfusumuzun neredeyse yüzde
10’unu teşkil eden bu topluluğun entegrasyonuna yönelik yeterince çalışma
yapılabiliyor mu? Benim şahsi düşüncem, Türkiye’nin en kısa sürede Göç ve
Entegrasyon Bakanlığı kurması ve tek elden otoriteyle bu yöndeki sorunların
çözümünde hızlı hareket etmesi gerekiyor” diye konuştu.
YORUMLAR