Birçok duanın Aşure Gününde
kabul edildiğini belirten Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu Yönetim Kurulu
Üyesi Kahramanmaraş Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Selçuk
Kurtsatar, “Şehrullahi'l-Muharrem olarak meşhur olan, yani Allah'ın ayı
Muharrem olarak bilinen Muharrem ayı, İlahi bereket ve feyzin, Rabbani ihsan ve
keremin coştuğu ve bollaştığı bir aydır. Allahü teâlâ, birçok duaları
Aşûre günü kabul etmiştir. Hazret-i Âdem'in tevbesinin kabul olması, Hazret-i
Nuh'un tufandan kurtulması, Hazret-i Yunus'un balığın karnından çıkması,
Hazret-i İbrahim'in ateşte yanmaması, Hazret-i İdris'in canlı olarak göğe
çıkarılması, Hazret-i Yakub'un oğlu Hazret-i Yusuf'a kavuşması, Hazret-i
Yusuf'un kuyudan çıkması, Hazret-i Eyyüb'ün hastalıktan kurtulması, Hazret-i
Musa'nın Kızıldeniz'i geçmesi, Hazret-i İsa'nın doğumu ve ölümden kurtulup,
diri olarak göğe çıkarılması Aşûre günü oldu” dedi. Dernek Başkanı Selçuk Kurtsatar, Aşurenin hikâyesine ilişkin şu kıssası paylaştı: “Oğulları olan, Sam, Ham
ve Yasef kendisine iman etmelerine karşın Kenan ve kavminden pek çok kimse ona
inanıp iman etmez. Bin seneden fazla Allah'ın emirlerini kavmine tebliğ
etmesine karşın ne yazık ki çok zulme uğrar ve onların alaylarına maruz kalır. Sonunda
kavmini Allah'a şikâyet eder. Allah, Hz. Nuh'a çok büyük bir gemi yapmasını
emreder. Ve ona yardım etmesi için Cebrail (as) kendisine yardımcı gönderir. Hz.
Nuh emre itaat ederek büyük bir gemi yapar ve kendisine iman eden ne kadar
mümin varsa onları gemiye bindirir. Her cinsten birer çift hayvanı da yanlarına
alır. Ve Allah sonunda büyük tufanı kopartır. Gökten yağan yağmurlar ve yerden
fışkıran sular bütün yeryüzünü kaplar. Ten nur'un kaynaması ile gemi hareket
eder. Sadece gemiye binen müminler kurtulur. Gemi aylarca suda kalır.Bu zaman
zarfında yanlarına aldıkları yiyecekler tükenmeye başlar. Geriye kalan
yiyecekleri bir kazanda toplayarak bir çorba pişirmeye başlarlar. O zamanda
yapılmış çorbaya bugün Aşure diyoruz. Aşurenin hikâyesi de bir rivayete göre bu
kıssaya dayanmaktadır. Yüzyıllardan bu yana değişmeyen bir gelenek haline
gelmiştir Aşure. Osmanlı zamanında bu aya çok önem verilir idi. Muharrem ayının
10. günü oruçla başlanırmış güne, kazanlarca aşureler yapılıp eşe dosta, konu
komşuya dağıtılırmış. O zamanda aşure dağıtan gönüllü "aşure
sebilcileri" varmış. Fakire, fukaraya aşure dağıtırlarmış.”
YORUMLAR