Bugün, Güney Afrika’da dünyaya gelen, şimdilerde de Amerika’nın en yenilikçi endüstri adamlarından biri olan ve sıra dışı düşünce yapısıyla bazılarının taparcasına sevdiği, bazılarının ise gölgesine bile kurşun sıkacak kadar nefret ettiği bir insandan bahsetmek istiyorum. Elon Musk’tan. Hatta “Beni ortadan kaldırsalar bu durumu umursamayacak insan sayısı her geçen gün artıyor. Ailem Rusların bana suikast düzenlemesinden korkuyor” diyen de ta kendisidir. Musk için “sıra dışı” ifadesini kullanmamın nedeni aslında gerçekten öyle olduğu için değil. İnsanlar (özellikle de patronlar) olması gerekeni yapmadıkları için Elon’un yaptıkları sıra dışı hale gelmiş durumda. Mevzu bu. “Nedir bu sıradan olan ve olması gereken şey?” diye soracak olursanız şayet, tek bir cümle ile cevap verebilirim size. “İşi ehline vermek.”
Güney Afrikalı PC Yayınları ve Ofis Teknolojileri, Musk’ın tasarladığı bir video oyununun kaynak kodunu yayınladığında Musk henüz 12 yaşındadır. O, yazılımcı yeteneğini makinelere uygulama kabiliyetiyle birçok başarılara imza atmış bir “çılgın”. İnsanların “deli” dedikleri hatta kimi zaman kendisinin bile karşısındaki gazeteciye, ellerini masaya koyarak “Sizce ben deli miyim?” diye soran bir çılgın hem de. Kim bilir belki de insanların kendisine “deli” demelerini umursamış olsaydı, şu an Uluslararası Uzay İstasyonu’na bir ikmal kapsülü gönderip sağ salim dünyaya geri dönüşünü sağlamayı başaran bir insan olamayacaktı. Silikon Vadisi’nden taşıp Los Angeles’ın göbeğine sade, basit ve gerçek bir roket fabrikası inşa edemeyecekti. Üstelik pek çok roketi de sıfırdan üreterek. Kim bilir Tesla Motors, otomotiv endüstrisini heyecanlandıran tamamen elektrikli sedan Model S’yi hiç tanıtamayacaktı bile. Ve yine kim bilir bu iki ürün sayesinde Elon Musk iş dünyasının patronları arasındaki en nadir mertebelerden birine hiçbir zaman sahip olamayacaktı.
YORUMLAR