Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump’ın tehditlerine rest çekti!
Erdoğan, ''Yargı kararına saygı duymak yerine, konuyu Türkiye’ye yaptırım
meselesi hâline getiriyorlar. Yaptırımlarla Türkiye’ye geri adım
attıramazsınız." ifadelerini kullandı.
Afrika’da temaslarda bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan, Trump’ın yaptırım tehdidinden “takas” iddialarına, Suriye’deki
gelişmelerden mahallî seçim çalışmalarına kadar iç ve dış politikaya dair
çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin
başşehri Johannesburg’ta kendisini takip eden medya yöneticilerinin sorularını
cevaplandırdı.
Rahip Brunson’un ABD ile hiçbir zaman pazarlık konusu
yapılmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Washington’dan gelen yaptırım
tehditleriyle alakalı olarak da “Yaptırımlarla Türkiye’ye geri adım
attıramazsınız” dedi. Erdoğan’ın sorulara verdiği cevaplar özetle şöyle:
BRUNSON PAZARLIĞI SÖZ KONUSU DEĞİL
(NATO’da pozitif bir fotoğraf verildikten sonra yaşanan)
Tavır değişikliği, benim değil, Trump’un sorunudur. Bu konuda ben farklı bir
şey söyleyemem. Yani oturup konuşacağız Söylenmeyen şeylerin söylenmiş gibi
ortaya konulmasını elbette doğru bulmayız. Bunların en yakın şahidi Dışişleri
Bakanımızdır. O bunları biliyor. Aynı şekilde İbrahim Kalın’ın da özel
temsilcim olarak, onun özel temsilcisiyle neler görüştükleri de belli. Her
hâlükârda Brüksel’den sonraki olay, bir pazarlık neticesinde ortaya çıkmış
değil. Öyle bir şey yok. Dışişleri Bakanımız aracılığıyla, Ebru Hanım’ın
İsrail’den çıkışına yardımcı olunması iletilmiştir. Ancak Ebru cezaevinde
değildi zaten. Ama Ebru kızımızın İsrail dışına çıkmasına müsaade etmiyorlardı.
Biz ABD’lilere, serbest bırakılmış ve de hiçbir günahı olmayan Ebru kızımızın
pasaportunun verilerek İsrail’den Türkiye’ye dönüşüne yardımcı olabileceklerini
söyledik. Ama onlara, ‘Bunun karşılığında biz de size Brunson’u vereceğiz’
demedik; böyle bir şey konuşmadık, aramızda bu tür bir pazarlık olmadı. Bununla
beraber, kendisi (Trump) sağ olsun, Ebru konusunda Netenyahu’yu aramış. Nitekim
Netenyahu’nun “Bana Trump telefon etti, biz de bıraktık” gibi bir açıklaması
oldu. Ama tekrar söylüyorum: İddia edildiği tarzda bir pazarlık olmamıştır.
ABD ile ele aldığımız muhtelif adli konular var. FETÖ’nün
elebaşının iadesi, Halkbank, Hakan Atilla’yı da konuşuyoruz. Brunson da
konuşuluyor. Şunu herkesin bilmesini isterim. Biz Brunson’u hiçbir zaman bir
pazarlık konusu yapmadık. ABD’de olduğu gibi Türkiye’de de yargı var.
Türkiye’deki yargı, Brunson hakkında, hastalığını göz önüne alarak, iyi niyetle
ev hapsi yönünde karar vermiş. Yargı kararına saygı duymak yerine, konuyu
Türkiye’ye yaptırım meselesi hâline getiriyorlar. Geldikleri noktada, 6 senatör
Dışişleri KomisyonunaTürkiye’ye yaptırım öngören bir teklifte bulunuyor.
Yaptırımlarla Türkiye’ye geri adım attıramazsınız.
ABD, SAMİMİ BİR ORTAĞINI KAYBEDER
Neymiş, işte, kredi kuruluşlarının Türkiye’ye kredi
vermesinin önünü kapatacaklarmış. Yahu Türkiye bu günlere nerelerden geldi? O
kredi kuruluşlarıyla mı geldik biz buralara? Biz istiklal ve istikbal
mücadelemizi geçmişte nasıl verdiysek, bundan sonra da bu mücadeleyi aynı
şekilde vermeye devam ederiz. Şunu da bilmeleri lazım: Biz göbeğimizden
Amerika’ya bağlı değiliz. Biz halkımızla milletimizle bugüne kadar nasıl el ele
dayanışma içinde olduysak aynı şekilde yolumuza devam ederiz. ABD, bu tavrı
değiştirmez ise, Türkiye gibi güçlü ve samimi bir ortağı kaybedeceğini de
unutmamalı. (ABD Savunma Bakanlığından yapılan geri adım mahiyetindeki
açıklamalar) Bence bunların hepsi psikolojik savaş. Bize düşen, doğruluğu esas
alarak, sabırla yolumuza devam etmektir.
F-35’İ VERMEZLERSE TAHKİM’E GİDERİZ
ABD müttefik olarak ittifakının gereğini maalesef
yapmadı. Açık, net. Terör örgütlerine verdiği silahlar şu anda ortak piyasa
satılıyor. Beş bin tır silah var ya terör örgütlerinin elinde geziyor. Onlar
için ciddi parasal kaynak da oluşturuyor. Bunlar herhâlde bazı şeylerin bizim
farkında olmadığımızı zannediyor. Ne olursa olsun, kararlı duracağız. İşte
S-400. Ne oldu? Biz, vaz mı geçtik? Yani bize “S-400’ten vazgeçin” diyenler
kalkıp da Yunanistan’a, “S-300’ü geri ver veya S-300’ten vazgeç” diyebildiler
mi? Demedi. Yunanistan S-300’ü aldı. Biz S-400’ü alma girişiminde bulununca
Yunanistan da oraya kulak kabartmaya başladı. Bizim de geleceğe yönelik daha
farklı projelerimiz var. ABD bunun farkındadır, değildir, bilemem. Avrupa
ülkeleri farkındadır, değildir, bilemem. Şimdi bizi bir yerden daha tehdit
etmeye başladılar. Ne imiş F-35’leri vermeyebilirlermiş. “Vermezseniz,
‘Uluslararası Tahkim” diye bir şey var. Uluslararası Tahkim’e gideriz” dedik.
İş o noktaya gelirse, onun da alternatifleri vardır.
S-400’leri almaya gelince, bize bunları söylüyorsunuz.
Hâlbuki biz, sizden daha önce nice silah istedik, siz bize vermediniz. Silahlı,
silahsız İHA istedik, vermediniz. Türkiye’de (Patriot bataryası olarak) sadece
İspanyollar kaldı, hepsi çekti gitti. Ama biz iyi niyetimizi koruduk.
İncirlik’te iyi niyetimizi koruduk. Ama onlar bizim iyi niyetimize aynı şekilde
karşılık vermediler. Bazı şeyler sabır gerektirebilir. Biz sabırla devam
ediyoruz. Ama artık alternatifsiz bir dünyada yaşamadığımız unutulmamalı.
İRAN’A MÜEYYİDE UYGULADILAR DA NE OLDU?
Bunlar İran’a da yaptırım uygulamadılar mı? Ne oldu,
battı mı İran? Aynı şeyi Obama da o zamanlar bana söylediğinde, “Kusura bakma
biz İran’dan doğalgaz alıyoruz. Ben alamadığım doğalgazı nereden tedarik
edeceğim? Kış mevsiminde benim vatandaşım üşüyecek. Bunu nasıl telafi
edeceğim?” dedim. Aynısını Trump’a da söyledim. Almanlara bindiriyor; “Oradan
doğalgaz alarak Rusya’yı zenginleştiriyorsunuz” diyor. Aynen böyle. Ben dedim
ki: Sayın Başkan, kusura bakma. Biz doğalgazımızın yarısını Rusya’dan alıyoruz.
Azerbaycan’dan, İran’dan, Irak’tan zaman zaman Cezayir’den doğalgaz alıyoruz.
Doğalgazlar gelmediği zaman vatandaşımın ısınmasını nereden temin edeceğim?”.
Ondan sonra Merkel de açıldı. O da 38’ini Rusya’dan alıyor. “Ne yapacağım?
PUTİN, İDLİB MEVZUUNDA GEREĞİNİ YAPACAKTIR
(Putin’le, İdlib konusunda) etraflıca konuştuk.
Kendisinden bu konuda da gerekli müdahaleleri istedim. Temenni ederim ki bu
konuda gereğini yapacaktır. Burada istihbarat birimlerimiz, Dışişleri ve
Savunma Bakanlıklarımız, çok daha sık bir araya gelerek süreci inşallah
yönetecekler. Bizim de 7 Eylül’de ayrıca Türkiye, Rusya, Almanya ve Fransa
olarak İstanbul’da bir zirvemiz olacak. Bölgede neler yapabileceğimizi, oturup
konuşacağız, görüşeceğiz. Rusya ile ilişkilerimizi bu dörtlü dışında da tabii
ki sürdüreceğiz. (Kaynak: Haber 7)
YORUMLAR