“2. Abdülhamid Han, Osmanlı İmparatorluğu'nun
34. padişahı ve 113. İslam halifesidir. Osmanlı
İmparatorluğu’nun en karışık ve borçlu olduğu dönemde tahta çıkmış, becerikli
denge siyasetiyle dış güçlere karşı savaş için hazırlık yapan devletleri
durdurmuştur. Kısa zamanda İmparatorluğun gerileyişini durdurmuş, yatırımlarına
durmaksızın devam etmiş büyük bir deha idi.
33 yıllık padişahlığı döneminde, Osmanlı topraklarında
büyük bir imar faaliyeti ile eğitim öğretim seferberliği başlatmış; cami,
mescit, mektep, medrese, hastane, çeşme, köprü gibi birçok icraatın çoğunu
kendi şahsi parasından yaptırmıştır. Sayılamayacak kadar yatırım ve eser
yaptıran, ülkenin dört bir yanını demiryolları ile döşeyen Abdülhamit Han, aynı
zamanda kurduğu hafiyelik teşkilatı Teşkilat-ı Mahsusa ile, bugünkü Milli
İstihbarat Teşkilatımızın temelini oluşturmuştur.
Abdülhamid Han, Yahudilerin Filistin’de devlet kurma
isteğine karşılık Osmanlı Devleti’nin borçlarının silineceğinin teklifinde
bulunan Yahudilere “Ben bir karış dahi toprak satamam, zira o bana değil,
halkıma aittir. Onlar (halkım) bu İmparatorluğu kurup kanlarıyla mahsuldar
kıldılar. Onu, bizden koparılmadan önce üzerini kanımızla bir kere daha
kaplamayı biliriz.” cevabıyla tarihe önemli ve uyarıcı bir not düşmüştür.
İçeriden ve dışarıdan yapılan büyük oyunlarla tahttan
indirilen büyük Padişah, ülkenin karıştığı dönemde ne yapacağını bilemeyen
yönetim tarafından, sürgün hayatındayken bile izlenecek politika konusunda kendisine
danışılmıştır. Kurtuluş Savaşı’nda Çanakkale mevzilerine kurdurduğu tabyalar
sayesinde düşmana geçit verilmemiştir.
Yaşadığı dönemde kendisini idrak edemeyen toplum ve
hainler sebebiyle elim ve hüzünlü sürgün hayatında Beylerbeyi Sarayı’nda vefat
eden büyük deha Abdülhamid Han Hazretlerini rahmet, minnet ve şükranla
anıyorum.”
YORUMLAR