Kahramanmaraş Halk Sağlığı Müdürlüğü çalışanlarından Sosyal Hizmet
Uzmanı Mehmet Demir ve Psikolog Gökben Yıldız ile çağımızın vebası teknoloji
bağımlılığına ilişkin bir röportaj gerçekleştirdik. Gerçek hayattan sanal
ortama uzanan yolculuğu irdelediğimiz röportajımızda; teknolojinin insan
hayatını kurtaran bir araç olduğunu da gördük insan hayatını bitiren bir araca
dönüştüğüne de şahit olduk. Teknoloji bağımlılığının nedenleri ve sonuçları
üzerine eğildiğimiz bu röportajımızda; kişinin teknoloji bağımlılığına ilişkin
kendini test edebileceği verileri de paylaştık. Milyonlar hatta milyarlarca
insanı yakından ilgilendiren teknoloji bağımlılığına dikkat çekmek istedik.
Bence okuduktan sonra gazetemizin bu sayfasını kesip arşivinizde saklamalısınız!
K.O: Teknolojinin
hayatımızın bir parçası olduğu günümüz dünyasında insanlar, teknolojiyi
sağlıklı kullanabiliyor mu?
M.D: Öncelikle
teknoloji çok geniş bir kavram. Bir alanda gücü ve bilgiyi biriktirme, denetleme,
işleme, iletme gibi amaçlarla oluşturulan makinelerin, araç-gereçlerin,
aygıtların, yöntemlerin tümünü kapsayan uygulama bilgisi olarak
değerlendirirsek; teknolojinin hayatımızdaki rolünü ortaya koymuş oluruz.
Teknolojinin geçmişte ya da günümüzde, ilkel araç ve gereçlerin yapımından uzay
teknolojisine kadar her alanda insanoğlunun hayatını kolaylaştıran bir işlevi
olduğundan dolayı teknolojinin sağlıklı kullanımından genel olarak
bahsedebiliriz.
K.O: Televizyonun
ardından insanlar için ikinci bir hayat olan ve sanal dünyaya ulaşımımızı
sağlayan internet kullanımı Türkiye'de ve Kahramanmaraş'ta ne oranda?
M.D: Bu konuda
TÜİK’in 2016 yılında yaptığı bir araştırmanın verileri elimizde mevcut. Bu
araştırmaya göre; internet kullanım oranları 2016 yılı Nisan ayında 16-74 yaş
grubundaki bireylerde yüzde 61,2 oldu. Bu oranlar erkeklerde yüzde 70,5 iken;
kadınlarda yüzde 51,9’dur. Yine aynı araştırmaya göre hemen hemen her gün
internete bağlananların oranı yüzde 83,4’tür. Araştırma her ne kadar il bazında
veri sunmasa da, ilimiz internet kullanım oranlarının Türkiye ortalamasından
çok farklı olmayacağı değerlendirilebilir.
K.O: İnsanlar
sosyal medyayı daha çok ne amaçla kullanıyor?
M.D: Eskiden üç
beş arkadaş bir araya gelip ne konuşuyorsa günümüzde sosyal medya da o amaçla
kullanılıyor. Bu kullanım diğer arkadaşlarınızın ne yaptığından, şehrin güncel
sorunlarına, sosyal örgütlenmeden daha dar çevrede kullandığınız dışarıya
kapalı gruplara, haber alma kaynaklarından kendinizi ve yaptığınız işi tanıtabilmeniz
gibi çok geniş bir skalada olabilir.
K.O: Teknoloji
bağımlılığının bir parçası olan sosyal medya bağımlılığı kişilerin iç dünyasını
nasıl etkiliyor?
M.D: Araştırma
ve öğrenmeye yönelik istek anlamına gelen merak dürtüsünü bambaşka bir alana,
başkalarının ne yaptığına, ne içtiğine, kimle nereye gittiğine yönelttiğimizde
ve yönelimimizin zamanımızın büyük bir bölümünü aldığında, kaybettiğimiz fikri,
sınai ve sanatsal üretimlerimizin haddi hesabı yoktur. Ayrıca insanı tanımaya
yönelik faaliyetlerimizin büyük çoğunluğu, karşılıklı konuşma, bir iş yapma
faaliyetinden çok sosyal medya hesaplarını kontrol etmeye evrilmiştir. Sokrates
‘Konuş ki seni görebileyim’ diyordu, günümüz insanı ise ‘Paylaş ya da beğen ki
seni görebileyim’ diyor.
K.O: Günümüzde
neredeyse bedenimizin bir uzvu haline gelen akıllı telefonlara bağlılık sizi
korkutuyor mu?
M.D: Evden
çıkmadan suyu, elektriği gazı sürekli kontrol etmesine rağmen obsesyonunu
gideremeyen bir insanın gittiği her yerden evini gözetebilmesi ve kontrol edebilmesi
büyük bir hizmettir. Akıllı telefon kullanımı uzun insanlık tarihinin çok küçük
bir bölümüne denk gelmektedir. Bizler ise akıllı telefon kullanan ilk nesiliz.
Nesil değiştikçe akıllı telefon kullanımının daha doğru olacağını düşünüyorum.
K.O: Akıllı
telefonlardan önce kullanılan internet bağlantısına imkan vermeyen telefonlar
için de insanlar bağımlılık hissediyor muydu?
M.D: Hayır. En
azından insanlar telefonlarının şarjı bittiğinde bu kadar endişeli olmuyordu.
İlk nesil telefonların sadece sesli görüşme ve kısa mesaj imkanı sağlaması
hayatımıza akıllı telefon kadar etki etmiyordu. Eskiden çok farklı teknolojik
aletler ile yaptığımız işlerin günümüzde sadece akıllı telefon vasıtasıyla
yapılabilmesi akıllı telefonlara bağımlılığımızı artırdı.
YILDIZ:
TEKNOLOJİ BAĞIMLILARI KENDİNDEN ÖDÜN VERİYOR!
K.O:
Gökben Hanım bu teknoloji bağımlılığı nedir?
G.Y: Teknolojinin
insan hayatına getirdiği sayısız faydalar var. Ancak kişinin teknoloji
kullanımı üzerinde kontrolünün kaybolması ve teknolojiyi ölçüsüz ve sınırsız kullanması
çok ciddi zararlara sebep olabilir. İnternet ve teknoloji bağımlılığı diğer
bağımlılıklarda olduğu gibi kişinin bağımlısı olduğu teknolojik ürüne
ulaşamadığında yoksunluk yaşadığı bir durum olarak tanımlanmaktadır. Sanal
alıştırıcı olan bilgisayar, internet ortamı ve akıllı telefonların fizyolojik
bağımlılık yaptığı bugün artık kesinlik kazanmıştır. Esasen bilgisayar,
internet ortamıyla iletilen mesajlar bağımlılığa daha çok yol açmaktadır.
Bununla birlikte kullanıcı, ortam ve mesajı birlikte algılamaktadır.
K.O: Teknoloji
bağımlılığının belirtileri nelerdir?
G.Y: Yalnızca
birkaç dakika diyerek saatler harcamak. Çevrenizdekilere
ekran karşısında geçirdiğiniz zaman hakkında yalan söylemek. Uzun süre
bilgisayar kullanmaktan dolayı gözlerde yanma, halsizlik, boyun kaslarında ağrı
ve sertleşme, beden duruşunda bozukluk, elde uyuşukluk gibi fiziksel sorunlar
yaşanır. Anonim bir kişiliğe bürünmek, insanlarla internet üzerinden konuşmayı
yüz yüze konuşmaya tercih etmek. İnternete girmek için yemek öğünlerinden,
derslerden ya da randevulardan ödün vermek. Bilgisayarınızın başında çok fazla
zaman geçirdiğiniz için suçluluk duyuyorken bir yandan da büyük bir zevk almak
ve bu iki duygular arasında gidip gelmek. Bilgisayarınızdan uzak kaldığınız
zaman gergin ve boşluktaymış gibi hissetmek. Gece geç saatlere kadar bilgisayar
başında olmak. Bir kişide teknoloji bağımlılığı olduğu durumda, akademik
başarıda düşüş, kişisel, aile ve okul sorunları, zamanı idare etmede
başarısızlık, uyku bozuklukları, yemek yememe, aktivitelerde azalma, internet
arkadaşları dışında izolasyon gibi belirtileri sıralayabiliriz.
K.O:
Cep telefonu bağımlılığı belirtileri nelerdir?
G.Y:Uyuduğunuzda
cep telefonunuz ulaşabileceğiniz bir yerde duruyorsa, cep telefonunuzu her
zaman yanınızda taşıyorsanız, cep telefonunuzu sık sık kontrol ediyorsanız, cep
telefonumu kullanmaktan günlük işlerinize vakit ayıramıyorsanız, kendiniz kötü
hissettiğinizde cep telefonu kullanmak size iyi geliyorsa, başkalarıyla sohbette
veya yemekte birlikteyken bile cep telefonunuzu sık sık kullanıyorsanız ve cep telefonu
kullanmadığınız zamanlarda kendinizi kötü hissediyorsanız; cep telefonu
bağımlısı olduğunuzu söyleyebilirsiniz!
K.O:
Cep telefonu bağımlılığıyla baş etmek için ne yapmalıyız?
G.Y:Sabah
uyandığınızda kendinizi hazır hissetmeden yeni giyinmeden, kahvaltı etmeden cep telefonunuzu elinize almayın. Güne
pozitif ve sağlıklı şeylerle başlayın ve öyle sürdürün. Yatağınıza gitmeden en son 30 dakika önce telefonunuzu kontrol
edin. Eğer mesajlarınız, cevapsız aramalarınız
varsa dönüş yapmak için ertesi günü bekleyin. Uyku düzeninizi korumayı
önceleyin. Cep telefonuyla yapmakta olduğunuz en önemsiz aktiviteyi azaltarak
işe başlayın. Bir kişiyle yüz yüze iletişimdeyken cep telefonunuzu uzak bir
yere koyma veya kapatma konusunda kendinizle anlaşın. Yemek yerken,
arkadaşlarınızla gezerken, bir işle uğraşırken, cep telefonlarınızı kullanmayın.
K.O: Teknoloji bağımlılığının zararları neler?
G.Y: Teknolojinin insan hayatına getirdiği
sayısız faydalar var. Ancak kişinin teknoloji kullanımı üzerinde kontrolünün
kaybolması ve teknolojiyi ölçüsüz ve sınırsız kullanması çok ciddi zararlara
sebep olabilir. Örneğin teknoloji kullanım süresi arttıkça çocuk ve gençlerde
düşünce süreçlerinin bozulduğu, kişiler arası duyarlılıkların azaldığı, genel
sağlık düzeyinin düştüğü ve obsesif, depresif, kaygılı, düşmanca, fobik,
paranoid düşüncelerin arttığı gözlenmektedir. Yoğun bir şekilde internet
kullanan ve bilgisayar oyunları ile zamanını geçiren çocukların sosyal
gelişimlerinin önemli ölçüde gerilediği, özgüvenlerinin düşük, sosyal kaygı düzeylerinin
ve saldırganlık davranışlarının ise yüksek olduğu tespit edilmiştir. Yapılan
araştırmalar, internette fazla zaman geçiren çocuk ve gençlerin giderek yalnızlaştığını
ve yüz yüze ilişki kurmakta güçlük yaşadıklarını ortaya çıkarmıştır. Bilgisayar
oyunları ise bağımlı kullanım olduğu takdirde zarar açısından internetten daha
masum değildir. Uzmanlar bilgisayar oyunlarının zihinsel fonksiyonlarda bozulmaya
yol açtığını düşünmektedirler. Nitekim yapılan araştırmalarda, bilgisayar başında
fazla zaman geçiren çocukların beyinlerindeki temporal dopaminerjik aktivitede
artış olduğu ve bu çocukların hiperaktivite bozukluğu kriterlerini taşıdıkları
belirlenmiştir.
K.O: Teknoloji bağımlılığının tetiklediği
rahatsızlıklar nelerdir?
G.Y: İnternet bağımlılığıyla ilgili yapılan
araştırmalar bu hastalığın diğer psikolojik hastalıklar ile birlikte
görülebileceğini ortaya koymaktadır. İnternet bağımlılarının yüzde 50’sinde
başka bir psikiyatrik bozukluk daha görülmektedir. İnternet bağımlılığı ile birlikte
görülen en sık psikiyatrik bozukluklar şöyle sıralanabilir: anksiyete bozukluğu
yüzde 10, psikotik bozukluk yüzde 14, depresyon veya distimik bozukluk yüzde 25,
duygudurum bozukluğu yüzde 33, madde kullanımı yüzde 38! Ayrıca dikkat
eksikliği, hiperaktivite bozukluğu, sosyal fobi, hafif depresyon varlığında
veya ailede bağımlılığa yatkınlık söz konusu olduğunda riskli internet
kullanımı görülebilmektedir.
K.O: Kimler risk altında?
G.Y: Spordan uzak duran ve hareketsiz
yaşamı tercih edenler, olumsuz ve bağımlı arkadaş çevresi bulunanlar, ders başarısı
sürekli düşük olan ya da okul dışı faaliyetlere karşı isteksiz olanlar, arkadaş
edinmenin yanında iletişim kurma ve iletişimi devam ettirme becerileri az olanlar,
aile içi çatışmalar yaşayanlar ve sağlıklı iletişimi olmayan aile üyeleri, hayatlarında
kaliteli vakit geçirebileceği aktiviteler bulunmayanlar, sosyal ilişkilerinde
kendini ifade etmekte güçlük yaşayanlar, aileleri teknolojiyi olumsuz ve
bilinçsiz kullanan bireyler risk altındaki gruplardır.
K.O: Teknoloji bağımlılığından kurtulmak için
ne yapmalı?
G.Y: Teknoloji bağımlısı olan ya da bundan
şüphe duyan birey, kullanımda kontrolü eline alacak bazı uygulamalar
geliştirmelidir. İşe teknoloji kullanımını tam zıt saatlere kaydırmakla
başlanabilir. Teknolojinin günlük olarak kullanıldığı mekânlar ve zamanlar,
bağımlılığa sebep olacak kadar uzun kullanıma müsait olduğu için bağımlılık
oluşmuştur. Bu anlamda teknoloji kullanılan zamanları tam zıt saatlere kaydırmak
ve mekânı değiştirmek ilk adım olarak faydalı olabilir. Mesela bir kişi en çok
akşamları teknoloji kullanıyorsa sabah kullanmaya, odasında kullanıyorsa
herkesin olduğu bir zamanda oturma odasında kullanmaya başlayabilir. Zaman
düzenlemesinin ardından yeni zaman düzeninde de bağımlılık oluşmasına engel
olmak için kullanımın hemen ardından yapılması zorunlu bir iş planlamak faydalı
olabilir. Ucu açık bir kullanım, bağımlılığı her halükârda tetikleyecektir. Bu
nedenle mutlaka kullanıma makul bir zaman sınırlaması getirmek şarttır. Bu
zaman sınırlaması, başta sık ama kısa süreli aralar vermeyle başlar ve
sonrasında günlük limit belirlenip buna uyulur. Sayı ve süre koymak işe
yarayabilir. Mesela günde iki defa gireceğim veya yarım saat kalacağım gibi
hedefler koyulabilir. Teknoloji bağımlısı kişinin hep yapmak isteyip yapmaya
vakit bulamadığını düşündüğü faaliyetleri teker teker yazıp sırayla yapmaya
başlaması da uygulanabilecek bir yöntemdir. Aile ilişkilerinin bozulması
teknoloji bağımlılığının sebebi de olabilir, sonucu da! Her halükârda sağlıklı
aile ilişkileri bağımlılığın tedavisinde çok önemli bir unsurdur.
K.O: Teknoloji kullanımında ebeveynler ne gibi
sınırlar koymalı?
G.Y: Günümüz insanının at arabasına
binmesini beklemediğimiz gibi bugünün çocuklarının da çelik-çomak oyunu ile
yetinmesini, teknolojiden ve bilgisayardan uzak kalmasını bekleyemeyiz. Ancak 2
yaşından küçük çocukların internet, tv ya da bilgisayarla karşılaşması uygun
değildir. Okul öncesi yaş grubu için günde 30 dakikayı geçmeyecek şekilde
internet kullanımı yeterlidir. İlköğretimin ilk 4 yılında ödev haricinde oyun
ve eğlence için günlük 45 dakika zaman ayrılmalıdır. Sonraki yıllarda hafta
sonu daha esnek olmakla birlikte günde 1 saat kullanım uygundur. Lise çağında
da günlük 2 saat yeterlidir. Çok beğendiği bir TV programına daldığı veya
bilgisayar oyunu oynadığı anda “ Haydi ders çalış” demek çocuğu derse düşman
hale getirecektir. O anda çocuk, zihinsel olarak derse karşı alıcı değildir.
Dersin başına otursa bile psikolojik ve zihinsel olarak kapalıdır. Yapılacak
şey, okul zamanı okul, ders zamanı ders, oyun zamanı oyunu çocuğa doya doya
yaşatmaktır. Günlük plan yapmış çocuk oyun saatinde dilediği gibi oynamalıdır.
Ders saati geldiğinde de dersin hakkını vermelidir. Kuralları beraber belirlemek
ve her gün sadakatle uyum göstermek çocuğun kendini kontrol etmeyi öğrenmesini
sağlayacaktır. Sabırlı, soğukkanlı, uyumlu, kararlı, tutarlı ve rehber olmak
çocuk ruh sağlığı açısından çok önemlidir. Evin içinde disiplinli, kurallı ve
sevgi dolu bir ortam olması gerekir. Çocuğu veya genci karşımıza alıp nasihat
ve konferansla düzeltmeye çalışmak yerine, yanımıza alıp yönlendirmek
çocuk-genç eğitiminde altın kuraldır. Buna; “Handle” yöntemi denir. Çocuğun
kafasına güzel şeyleri yerleştirmenin yöntemi ani, çarpıcı şok tedavileri
değildir. Azarlama ve yasaklama çocuğu gizlice yalana iter. Ders kitabı arasına
çizgi roman koyup ders çalışır gibi görünen çocuk örnekleri bunun sonucudur.
Bilgisayar oyunları ve çizgi filmlere karşı çıkmak yerine onları nasıl faydalı
hale getirebileceğimize kafa yormamız gerekir.
K.O: Çocuğunun teknoloji ile ilişkisinde denge
kurmasını isteyen ebeveynlere ne tür önerilerde bulunursunuz?
G.Y: İlk çocukluk yıllarında, hem kendinizin hem de çocuğunuzun televizyonda ne seyredeceği konusunda seçici olun. Özellikle ilk çocukluk çağındaki çocuğunuz televizyon seyrederken veya bilgisayar, tablet vb. başındayken mutlaka yanında bir yetişkin olmasını ve ona seyrettikleriyle ilgili sorular sormasını temin edin. Televizyonun veya bilgisayarın ailece birlikte geçirilen zamanların ya da oyun saatlerinin yerini almasına izin vermeyin. Problemlerini şiddet kullanarak çözen karakterlerin yer aldığı programlardan, şiddet içeren oyunlardan çocuğunuzu uzak tutun. Çocuğunuza izlediği filmlerde veya oynadığı oyunlarda yer alan belli karakterleri niçin sevdiğini sorun, bu konu üzerinde karşılıklı konuşun. Çünkü çocuklar çeşitli yaş dönemlerinde bu karakterleri rol modeli olarak alabilirler. Çocuğunuzu kendi film veya oyun karakterlerini yaratması için teşvik edin. (RÖPORTAJ-FOTOĞRAF: KENAN ONARAN)
YORUMLAR