Bel ağrısından yakınan hastaların yarısından çoğu ilk haftadan sonra, yüzde 90’ından çoğu ilk bir aydan sonra büyük ölçüde iyileşiyor. Yüzde 10’undan daha azında ise şikayetler altı aydan daha uzun sürebiliyor ve bu durum ciddi hastalıkların belirtisi olabiliyor. Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Bozbuğa, bel ağrısının, pek çok hastalığın belirtisi olarak ortaya çıkan bir durum olduğuna dikkat çekerek, “Bel ağrısı şikayeti, insanlarda soğuk algınlığından sonra en sık görülen rahatsızlıktır” dedi. Bozbuğa, bel ağrısı ile ilgili şunları söyledi;
AĞRININ NEDENİ BEL FITIĞI OLMAYABİLİR
Beyin ve sinir cerrahisinin klinik pratiğinde de bel ağrısı ve bel fıtığı olan hastalar en çok görülen hasta grubunu oluştururlar. Bel ağrısına yol açan nedenlerden biri de bel fıtığıdır; bel fıtığının önemi sık görülmesi ve hastaya göre birbirinden çok farklı tedavileri gerektiriyor olmasıdır. Çok önemli bir uyarı olarak, toplumda, bel ağrısı sanki her zaman bel fıtığının belirtisiymiş gibi düşünülse de, gerçekte, bel fıtığı çok geniş bir yelpazede yer alan bel ağrısının nedeni olan pek çok hastalıktan sadece bir tanesidir. Bel ağrısı basit bir kas spazmından mekanik bel ağrısına, osteoartrit ve spondiloza (omurganın kireçlenmeleri), bel fıtığına, fibromiyaljiye, yumuşak doku zorlanmalarına, omurganın iltihabi-enfeksiyöz hastalıklarına, apselere, kemik hastalıklarına ve kırıklarına, metabolik-hormonal hastalıklara, romatizmal hastalıklara, iç organ hastalıklarına, büyük damar hastalıklarına (aort damarının anevrizması/genişlemesi, damar tıkanıklıkları), çeşitli kemik / omurga, omurilik ve yumuşak doku tümörlerine ve daha birçok hastalığa işaret edebilir. Bu nedenle, çok dikkatli ve ısrarcı bir biçimde, bel ağrısının nedeninin ortaya konmasına çalışılmalıdır.
BEL FITIĞI RİSKİ TAŞIYANLAR
Bel ağrısına ve bel fıtığına yol açan bazı risk faktörleri vardır. Bunlar;
· Mesleki olarak fiziki yüklenmeler, ağır iş yapmak,
· Uzun süreli oturmak, masa başı işlerde çalışmak, hareketsiz bir yaşam tarzı, bel ve karın kaslarının zayıflığı,
· Omurganın yanlış kullanılması, kontrolsüz, ani ve zorlayıcı hareketler yapılması,
· Omurganın yapı ve şekil bozuklukları,
· Aşırı kilo,
· Sigara kullanımı,
· Stres, depresyon olarak ifade edilebilir.
HASTALARIN ÇOĞU AMELİYATSIZ İYİLEŞEBİLİR
Bel fıtığı tedavisinde esas, omurga ve disk üzerindeki yüklenmenin azaltılması, sinir dokusu üzerindeki basının kaldırılması ve vücudun kendi kendini tamir mekanizmalarının kuvvetlendirilmesidir. Bel fıtığının yeri, tipi, derecesi ve diğer faktörlere göre tedavi değişmekle birlikte, genel olarak bel fıtığı ile ilişkili bel ağrılı hastaların büyük bir çoğunluğu cerrahi dışı tedaviler ile iyileşir. Cerrahi dışı tedaviler, hastaya ve hastalığın derecesine ve evresine göre değişmek üzere; ilaç tedavisi, yatak istirahati, fizik tedaviler, lokal enjeksiyonlar, lokal sıcaklık uygulamaları, manuel terapiler, egzersizler, hasta eğitimi, vb. şeklinde sıralanabilir.
Ancak, bazı hastalar kesinlikle cerrahi tedaviyi gerektirirler ve hiçbir şekilde diğer tedavilerden yararlanmazlar ve çok daha da önemlisi küçük bir oran da olsa bazı hastalarda acil cerrahi girişim şarttır. Ne yazık ki cerrahi tedavinin geciktirilmesi bu hastalarda geri dönüşü mümkün olmayan kalıcı nörolojik fonksiyon kayıplarına yol açabilir. Bel fıtığında cerrahi tedavinin, belli şartlara ve algoritmalara göre hareket edildiğinde, başarı oranı çok yüksektir.
KİLO KONTROLÜ VE BİLİNÇLİ EGZERSİZ ŞART
Kuşkusuz ideal olan, kişilerin omurgalarını doğru kullanmaları, normal kiloda olmaları, düzenli ve bilinçli spor yapmaları, doğru bir beslenme alışkanlığına sahip olmaları, güneşten ve açık havadan yeterince yararlanmaları, toksik maddelerden (sigara, vb.) uzak durmaları, stresin kontrolü; ancak, tüm bunlara karşın herhangi bir bel ağrısında da gecikmeden ilgili hekime başvurmaları önerilebilir.
YORUMLAR