Kahramanmaraş'ın başarılı Diyetisyenlerinden Sevgi
Sevmez, Besin alerjisi deyince hemen paniğe kapılmamak gerekiyor. Çünkü bunu
anlamak son derece basit. Sadece ilk 6 aydan sonra ek besinlere geçişte önemli bir
kurala dikkat etmenin yeterli olduğunu ifade eden Sevmez şunları söyledi: “Bir
insanın herhangi bir maddeye maruz kaldığında o maddeye karşı hassasiyet
geliştirmesi ve aynı madde ile daha sonra karşılaştığında vücut savunma
mekanizmasının bu maddeye karşı aşırı
tepki göstermesi durumudur.
İnsan vücuduna çeşitli yollarla giren ve kanda kendine
özgü karşıt immün yanıt oluşturan yabancı maddelere antijen, oluşturduğu karşıt
maddeye ise antikor denir. Bu antijen bir alerjiye yol açarsa o zaman bu
antijen alerjendir.”
BESİN ALERJİLERİ
BEBEKLİKTEN BAŞLAR
Sevmez; “Alerjenler, ısı uygulandığında veya asit ortam
oluşturulduğunda genel olarak denatüre olmazlar. Depolama, pişirme, marinasyon
ve sindirim alerjeninin yapısını değiştiremediği için alerjen özellik ortadan
kalkmaz. Besin alerjileri bebeklik çocukluk döneminden ve hatta anne karnından
başlayarak insan hayatını etkilemektedirler. Besin alerjilerinin sıklığı
genelde çocuklarda yüzde 2-8 arasında iken yetişkinlerde yüzde 1 civarındadır.
Genel nüfusta ise yüzde 2 oranında görülmektedir. Besin alerjileri sadece
besinin tüketimi ile değil dokunma ve hatta kokusunun solunması ile de ortaya
çıkabilmektedir. Bebeklikte yaygın olarak süt, yumurta; Çocuklukta yaygın
olarak yumurta, fındık, fıstık, çapraz reaksiyonlar; yetişkinlikte ise çapraz
reaksiyonlar, fındık, fıstık alerjisi sık görülmektedir.”
Ülkemizde genel
nüfusta ise sık saptanan besin alerjileri ise sırası ile şöyledir:
1. Grup: yüzde 78 yumurta, fıstık, süt, balık, baharat
2. Grup: yüzde 11 Fındık, buğday, baklagiller, soya,
fasulye, mercimek, karides, kivi
3. Grup: yüzde 8 susam, badem, biber, maydanoz, elma,
muz, ceviz, sarımsak, ördek ve tavuk eti, keçi sütü
4. Grup: yüzde 2.5 Hindi, patates, kestane, şeftali
Bebeklere (1 yaşına kadar) inek sütü verilmemelidir çünkü
alerji sıklığı yüzde 3’tür.
İnek sütünün içerdiği yirmiyi aşkın proteinden özellikle
beşi alerjik nitelikte olduğunun altını çizen Sevmez sözlerine şöyle devam
etti:”Bunlar; ‘Alfa laktoglobulin, Kazein, Gamma globülin, Albümin, Beta
laktoglobulin’dir. İnek sütü alerjisinde ailesel geçmişin rolü çok önemlidir. Böyle
çocuklarda diğer bireylere göre yüzde 60 oranında inek sütüne karşı duyarlılık
gözlenebilir.”
“BEBEKLER
OLABİLDİĞİNCE ANNE SÜTÜ ALMASIDIR”
Sağlıklı olan bir bebekte inek sütü verilmeye
başlandıktan sonra ishal ve kusma gözlenirse, bazen dışkısında kan varsa ve
çocukta sancılanmaya bağlı huzursuzluk ve ağlama inek sütü alerjisi akla
gelmesi gerektiğini ifade eden Sevmez, “Süt alerjisi tedavisinde ortak nokta;
bebeklerin olabildiğince uzun süre anne sütü almasıdır. Anne sütü alamayan
bebeklerin beslenmesi daha da zordur. Alternatif olarak önerilen mama, amino
asit bazlı mamalar ve tam hidrolize mamalardır.
Çapraz alerji ise proteinleri birbirine benzediği için,
vücudun temelde alerji olduğu maddelerle diğer besinlerde olan proteinler
arasında bir fark görmediği ve o besinmiş gibi alerji göstermesidir” dedi.
BESİN ALERJİLERİ
KALICI MIDIR?
- Besin alerjileri çocuklarda ve erişkinlerde düzelme
eğilimi gösterir.
- Süt, yumurta, buğday ve soya alerjileri yıllar içinde çoğunlukla
düzelir.
- Kuruyemiş, balık ve kabuklu deniz hayvanları
alerjilerinin düzelmesi beklenmez.
- Süt, yumurta, soya ve buğdaya bağlı alerjik
reaksiyonlar genellikle 1-2 yaşından sonra kaybolur.
- İnek sütü alerjisi ilk 1-2 yaşta kaybolurken, deniz ürünlerine
ve fındık-fıstığa karşı duyarlılık yaşam boyu sürebilir.
- 3 yaşından sonra süt alerjisinin, 10 yaşından sonra da
yumurta alerjisinin yüzde 80’i kaybolur.
- İlk yaşta fıstık alerjisi olanların yüzde 80’inde, 5
yaşında hala fıstığa alerjisi olanların hepsinde alerji devam etmektedir. (ZEKİ DEMİR)
YORUMLAR