Uyuşturucu maddelerin kullanımı, neredeyse binlerce
yıldır insanlığı etkilemekte olup; madde kullanım bozuklukları bugün de
karmaşık psikiyatrik durumlardandır. Bağımlılık; maddenin kişinin sağlığını,
gündelik yaşantısını, sosyal ilişkilerini, genel olarak yaşamını olumsuz
anlamda etkilemesine rağmen kişinin madde kullanımını sürdürmesi ve maddeyi
bırakamamasıdır.
Her Bireyde Risk
Vardır
Bağımlılık, başta beynin ödül merkezi olarak bilinen
alanı olmak üzere; öğrenme, duygular, dürtü denetimi, muhakemeden sorumlu
alanlarını da etkileyen bir rahatsızlıktır. Temelde kişiyi madde kullanımına
iten ve bağımlılık oluşumuna neden olan durum; psikolojik (kişilik yapısı, baş
etme becerileri, vb), genetik yatkınlık, sosyal çevre (maddeye ulaşılabilirlik,
arkadaş grubu), biyolojik faktörlerin bir kombinasyonu olmakla beraber;
maddenin türü, saflık derecesi gibi özellikleri de bu süreci etkiler.
Bağımlılık yapıcı özellikte maddeyi alan her bireyde, bağımlı olma riski vardır.
“Bağımlı Birey
Kontrolü Kendisinde Sanır”
‘’Bir kere denemekle bir şey olmaz’’, ‘’Bir deneyeyim
sonra bir daha almam’’ düşünceleri ve merak duygusu ile maddeye yönelen birey,
bu süreçte kontrolün kendisinde olduğunu ve isterse bırakabileceğini düşünmektedir.
Kişi, madde ile oluşan hali tekrar deneyimlemek için duyduğu arzu ile beraber
tekrarlayan madde alımına yeniden yönelir. Kısa süre sonra bu durum kontrolden
çıkar, madde kullanım sıklığı ve miktarı artar. Birey bu süreçte de
bağımlılığını inkar ediyor, halen kontrolün kendisinde olduğunu düşünüyor
olabilir. Bu durumda, kişinin tedavi için profesyonel yardım alması gereklidir.
Aileye Önemli Rol
Düşüyor
Tedavide öncelikle, bağımlılık durumunun hangi aşamada
olduğunun tespiti ile kişinin içgörüsünün, farkındalığının ve motivasyonunun
arttırılması hedeflenir. En iyi tedavi programları; dikkatli bir değerlendirme
sonrası kişiye uygun olarak hazırlanmış ve kişinin ihtiyaçlarına yönelik
(arındırma tedavileri, yoksunluk/zehirlenme belirtileri var ise bu durumlar
için ilaç tedavileri) müdahale ve prosedürleri içeren, uzun dönemli davranış
değişikliği ve maddeden uzak kalma motivasyonunu arttırmayı da hedefleyen
tedavilerdir. Bu süreçte kişinin ailesine de, önemli görevler düşmektedir.
Böyle bir tabloda, madde bağımlılığı olan bireyi suçlamak yerine anlamaya
çalışmak, yapmış olduğu hatalar üzerine yapıcı konuşmalarda bulunup çözüm
seçeneklerine odaklanmak, sorumluluk vermek, ailesi olarak kişinin yanında
olunduğunu hissettirmek ve onu etkin dinlemek bunlardan sadece bazılarıdır.
Ömür Boyu
Kontrolde Tutulması Gerekiyor
Sonuç olarak unutulmaması gereken; bağımlılık, yaşam boyu
mücadele edilmesi gereken kronik bir rahatsızlıktır. Etkin bir tedavi ile
düzelse de tedavi sonrasında kişinin, hayatı boyunca maddeden uzak kalması
gerekir. Aksi halde maddeye doğru atılan en ufak bir adım hastalığın
nüksetmesine ve tüm problemlerin tekrar yaşanmasına neden olacaktır.
YORUMLAR