"Münhasır bir
düzenleme değil"
Konunun temmuz ayında gündemlerine geldiğini ve AK Parti
olarak süre uzatımına sıcak bakmadıklarını ve 2019 sonunda da artık yeni bir
süre uzatımı olmamasını karar altına aldıklarını anlatan Ünal, "Bu tür
süreçler son derece dinamik süreçlerdir. Daha sonrası bir torba yasa geldi,
yani sanki bu düzenleme münhasır bir düzenlemeymiş gibi de kamuoyuyla
paylaşılıyor. Gelen torba yasanın içerisinde 50'nci madde olarak bu konu geldi.
Şimdi bu konu tabii ki tekrar tartışıldı, konuşuldu." ifadesini kullandı.
Partilerin hem bir iç istişare mekanizmasına ve bunun
gereği olarak da parti ve grup disiplinine sahip olduklarını anımsatan Ünal,
"Yani meselelerini ulu orta konuşmazlar, ilgili kurullarda meselelerini
konuşurlar. O kurullarda siz meseleyi tartışırsınız, karşı olduğunuz bir mesele
varsa karşı olduğunuzu söylersiniz. Eğer ona tarafsanız taraf olduğunu
söylersiniz. Ama nihayetinde ortak bir karar alınır ve herkes de bu ortak
karara riayet eder." diye konuştu.
Termik santralleri
örnek verdi
Konunun çok taraflı olduğunu ifade eden ve bazı termik
santrallerden örnekler veren Ünal, şunları kaydetti:
"Temmuz ayında bu konuda süre verilmemesi
konuşulmuş, fakat daha sonraki süreçte bazı, işte bu kurumların çalıştırdığı
işçiler, elektrik üretimi, benzer konular gündeme gelmiş ve bu konu istişare
edildikten sonra buna bazılarımız karşı çıkmış, bazılarımız 'evet' demiş ama
sonuçta bir ortak karar çıkmış ve Meclis bunu yasalaştırmış, bu hukuki
yollardan bir tanesi."
Konuya ilişkin bir hukuki yolun daha bulunduğunu ve bunun
cumhurbaşkanının veto hakkı olduğunu hatırlatan Ünal, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile
konunun tekrar görüşüldüğünü ve Erdoğan'ın toplumsal hassasiyeti dikkate
alarak, anayasal hakkını kullandığını söyledi.
Ünal, değerlendirmelerini şu şekilde sürdürdü:
"Şimdi biz bunun neyini tartışıyoruz? 'Efendim dün
şöyle demiştiniz, bugün böyle demiştiniz', siyasette aslolan kişilerin o
meseleyle ilgili kararları değildir. Siyasette aslolan, siyasetçi toplumsal
hassasiyetlere göre hareket eder. Dolayısıyla bizden şunu mu istiyorlar,
toplumsal hassasiyetleri dikkate almayın, toplumsal talepleri dikkate almayın.
Biz tabi ki siyasetimizi toplumsal hassasiyetlere, toplumsal taleplere göre
yapacağız. Hele hele benim gibi seçim bölgesinde termik santral bulunan
milletvekillerinin bu konudaki geçmişteki açıklamaları da belli, bugünkü
açıklamaları da belli. Ama bir de partilerin doğal olarak karar
mekanizmalarında parti disiplini dediğimiz, grup disiplini dediğimiz bir şey
var."
Partilerin bu tür konuları kendi içinde görüştüklerini ve
karar aldıklarını hatırlatan Ünal, çoğunluğun aldığı karara riayet edildiğine dikkati
çekti.
Bunun bütün siyasi partilerde böyle ve nihayetinde alınan
kararın ortak olduğuna işaret eden Ünal, "Eğer bir hukuk yolu varsa,
Anayasa size bir yeni hukuk yolu imkanı vermişse, bu defa da 'Sayın
Cumhurbaşkanım bu konu yasalaştı, ama bu veto hakkı da bu toplumsal hassasiyet
dikkate alınarak bu da anayasal bir hak, sizin kullanabileceğiniz hukuki bir
yol, bu kullanılabilir' der milletvekili haklı olarak. Zaten Cumhurbaşkanımızın
en başından itibaren bu konuda çekinceleri vardı." dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, partisinin grup
toplantısındaki "İradesi saraya kiralanmış milletvekilleri
istemiyoruz" ifadesinin anımsatılması üzerine Mahir Ünal, şu yanıtı verdi:
"Bizim hiçbir milletvekilimizin aklı hiçbir yere
kiralanmamıştır. Bizim her bir milletvekilimiz özgür bir şekilde, bağımsız bir
şekilde kendi düşüncesini dile getirir. Ama bizim milletvekillerimiz onun gibi
PKK'nın, PYD'nin, YPG'nin sempatizanı değildir. Onlar milli meselelerde, bu
ülkenin temel siyasi meselelerinde bizim milletvekillerimizin bir duruşu vardır
ve bu meselede de bizim milletvekillerimiz düşüncelerini dile
getirmişlerdir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Anayasal hakkını kullandığını
ve hukuk dışı bir durum olmadığını aktaran Ünal, şöyle devam etti:
"Bir karar verirsiniz, bir saat sonra size farklı
bir bilgi gelir, yeni bir durum görürsünüz ve bir saat önce verdiğiniz kararı
değiştirebilirsiniz. Şimdi bunun aklı kiraya vermekle ya da bunun farklı bir
pozisyon almakla bir ilgisi yok ki. Yani Kemal Bey maalesef bugün dinledim grup
konuşmasını. Allah aşkına bu ülkenin yargısından, bu ülkenin mahkemelerinden,
bu ülkenin hakim ve savcılarından Kemal Kılıçdaroğlu elini çeksin. Bakın Kemal
Kılıçdaroğlu FETÖ’yü yargılayan hakimleri, savcıları saraydan emir almakla
suçladı. Dolayısıyla çok ciddi anlamda bu ülkenin hakimleri ve savcılarıyla
ilgili ciddi anlamda şüphe uyandırdı, her türlü hakareti yaptı. Şimdi de
kalkmış bugün diyor ki 'bu ülkenin namuslu hakimleri görevinden alındı, yerine
namussuz hakimler getirildi'.
Dolayısıyla diyor 'o namussuz hakimler benim aleyhime
karar verdiler.' Ya böyle bir dili, böyle bir nefret dilini bir siyasetçi nasıl
konuşabilir? Yani sen bu ülkenin şerefli bir hakimine bu ifadeyi nasıl
kullanabilirsin? Sen, senin istediğin kararları vermeyen hakimleri namussuz
ilan edeceksin, emniyet görevlilerine 'sarayın emniyet görevlileri, sarayın
polisi' diyeceksin. Bu ülkenin askerine 'sarayın askeri' diyeceksin. Bu ülkede
her şeyi meşruiyet temelinde ve maalesef şerefli, haysiyetli insanları
namussuzlukla suçlayıp her türlü hakaret etme hakkını kendinde
bulacaksın."
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nu eleştiren Ünal,
"Eğer siz sürekli olarak kendi seçmen tabanınızı kin ve nefret temelinde
tahrik ederseniz bu çok ciddi bir toplumsal kutuplaşmaya ve kırılmaya yol açar.
Sen, kin ve nefret temelinde kendi tabanını zehirleyeceksin, ondan sonra kalkıp
'Tayyip Erdoğan bu ülkeyi kutuplaştırıyor' diyeceksin, böyle bir şey söz konusu
değil." diye konuştu.
Termik santrallerle ilgili konunun tamamen kapanıp
kapanmadığına ilişkin soruya ise Ünal, "Cumhurbaşkanımızın vetosu şu
anlama geliyor, bunun tekrar görüşülmesi dolayısıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisi ya bu konuyu tekrardan görüşecek ya da bununla ilgili yeni bir
düzenleme yapacak ya da o öylece kadük kalacak." yanıtını verdi.
İstanbul Şehir Üniversitesi ile ilgili tartışmalara
değinen Ünal, "Şehir Üniversitesi, siyasetin alanı ya da konusu değil.
Mimarlar Odasının açtığı bir dava var, bu davanın en son Danıştaydaki
serencamını biliyorsunuz. Yine bu YÖK'le ilgili bir konu." ifadesini
kullandı.
Üniversitenin kurucularından Murat Ülker'in yaptığı
açıklamada, yönetim zaafı olduğunu belirttiğini hatırlatan Ünal, şöyle devam
etti:
"Bu konuyu siyasallaştıran, buradaki sorunları,
yönetim zafiyetini, yani asıl buranın kurucularından ve finansörlerinden Murat
Ülker yaptığı açıklamada dedi ki, 'burada açık bir şekilde bir yönetim zaafı
vardır.' Şimdi buradaki yönetim zaafını kendi siyasetinin bir parçası haline
getiren ve bunu siyasallaştıran ve mesele bu kadar siyasallaştığı için dün artık
Parti Sözcümüz Ömer Çelik bu konuda bir açıklama yapmak zorunda kaldı. Peki,
Ömer Çelik'in yaptığı açıklamanın cevabı nereden geldi? İşte Ömer Çelik'in
yaptığı açıklamanın cevabının geldiği yere bakarsanız bu meseleyi kimlerin
siyasallaştırdığınızı ve siyasete malzeme haline getirdiğini de
anlarsınız."
İstanbul Şehir
Üniversitesine yer tahsisi
İstanbul Şehir Üniversitesine yer tahsisini Cumhurbaşkanı
Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde yaptığını anımsatan Mahir Ünal, fakat daha
sonra Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir uygulamayla bilabedel olarak
üniversiteye verildiğini anlattı.
Mimarlar Odasının
yürüttüğü hukuki sürecin sonunda Danıştayın bu araziyle ilgili karar verdiğine
değinen Ünal, arazinin teminat gösterilip bankadan kredi kullanıldığını, Danıştayın
kararıyla beraber bu teminatın boşa düştüğünü ve bankaya herhangi bir teminat
gösteremedikleri aktardı ve olayın tamamen kendileri dışında gerçekleştiğini
vurguladı.
Söz konusu borcun yapılandırılmamasından dolayı
eleştirilere de yanıt veren Ünal, "Bir kere burası bir şirket değil. Yani
şirketlerin mal varlıkları vardır, şirketler mal varlıklarını ilgili bankaya
teminat olarak gösterir ve borçlarını yapılandırırlar. Burası bir tüzel kişilik
ve üniversite, buranın borcunu yapılandırmasıyla ilgili Halk Bankası bunlardan
teminat istediğinde bunlar bir teminat veriyor mu? Hayır." diye konuştu.
Hiçbir siyasetçinin bir kamu bankasının 300 milyon
liranın üzerindeki alacağını affedilmeyeceğini belirten Ünal, Halk Bankasının
söz konusu alacağıyla ilgili bir çalışma yapılmayacağını söyledi.
Üniversitenin akademik birikimi, öğretim görevlileri ve
öğrencileriyle ilgili bir mağduriyetin asla söz konusu olamayacağına işaret
eden Mahir Ünal, akademinin, üniversite hocalarının ve öğrencilerin zarar
görmemesi için bir hami üniversite olduğunu hatırlattı.
Ünal, hami üniversitenin, Şehir Üniversitesinin, bilgi
birikimini, akademik birikimini, öğrencilerini ve tüzel kişiliğini korunması
için gerekenleri yapacağını ve dolayısıyla da ortaya çıkan yönetim zafiyetini
doğal olarak gidereceğini kaydetti.
Yapılacak çalışmalarla Şehir Üniversitesi kimliğinin
korunacağını bildiren Ünal, üniversitenin özellikle cezalandırıldığı şeklindeki
eleştiriye de şu yanıtı verdi:
"Murat Ülker ve Halk Bankasının açıklamalarına
baktığınız zaman burada açık bir şekilde bir yönetim zafiyeti var. Burasıyla
ilgili olan bir siyasetçi de buradaki yönetim zafiyetini perdeleyerek kendi
siyasetinin bir parçası haline getirip bu konuyu buradan siyaset üretmeye, bu
mesele üzerinden de bir mağduriyet üretmeye çalışıyor ki, bu meselenin ne
Cumhurbaşkanımızla ne AK Parti ile ne de Hükümetle bir ilgisi vardır. Mimarlar
Odası kendilerinin yaptığı o hukuksuz bilabedel hibe usulü tahsis edilmiş
Hazine arazisini üniversiteye irat kaydediyor. Mimarlar Odası da bununla ilgili
bir hukuki süreç başlatıyor ve bu hukuki sürecin sonucunda da Danıştay bir
karar veriyor. Danıştayın kararıyla beraber bu üniversitenin Halk Bankasına
verdiği teminat boşa düşüyor. Mesele bundan ibaretken, bunun içerisine
Cumhurbaşkanını, AK Parti'yi ve siyaseti karıştırmanın ne kadar yanlış olduğunu
kendilerine defaatle ifade ettik, ama maalesef böyle bir çirkinliği devam
ettiriyor."
AK Parti Olağan
Kongre süreci
AK Parti'deki olağan kongre süreci hakkında da açıklama
yapan Mahir Ünal, Tanıtım Medya Başkanlığı ile Teşkilat Başkanlığının ayrı ayrı
çalışmalar yaptığını ve illerde delege seçimlerinin devam ettiğini bildirdi.
Aralık ayı içerisinde bazı beldelerde ve ilçelerde
kongrelerin başlayacağını hatırlatan Ünal, şöyle devam etti:
"Yaklaşık 13 ay gibi bir süre içerisinde önce belde
kongrelerimiz, sonra ilçe kongrelerimiz, sonra il kongremiz, en son da olağan
kongremizi gerçekleştireceğiz. Kongre süreçlerimizi illerde aynı zamanda bir
iletişim, etkileşim, interaktif bir ilişki biçimine de dönüştürüyoruz. Yani
sadece aslında kongremizi gerçekleştirmiyoruz, biz 18 yıllık bir partiyiz ve 17
yıldan beri iktidarız, bizim her dem kendimizi güncellememiz, yenilememiz
gerekiyor. Doğal olarak sürekli bir ilişki restorasyonu içerisinde olmamız gerekiyor,
çünkü kaçınılmaz olarak illerde hiçbir siyasi partinin yapmadığı kadar görev
değişiklikleri gerçekleştirmişiz. İllerimizde bizim daha önce milletvekilliği
yapmış, daha önce belediye başkanlığı yapmış, daha önce il başkanlığı yapmış
çok geniş de bir kadromuz var ve doğal olarak bu kadrolarımızın da bütün bu
süreçlerin içerisinde olması gerekiyor, dolayısıyla onlara dönük de etkinlikler
düzenliyoruz."
AK Parti'den ayrılan bazı kişilerin yeni parti kurma
çalışmaları yürüttüğü hatırlatılan ve AK Parti'den kopuşlar beklenip
beklenmediği sorulan Mahir Ünal, şu değerlendirmede bulundu: "Yeni parti
kuruluşları vesaire, bunlar gündemimizde değil. Biz öncelikli olarak kendi
gündemimize, istikametimize ve hedeflerimize bakıyoruz. AK Parti'den bir kopuş
şu ana kadar olmadı ve bu yeni parti çalışmalarıyla ilgili de bunları bir kopuş
olarak görmüyoruz, çünkü kopuş dediğimiz şey aktif teşkilatlarda ortaya çıkan
bir şeydir. Yani işte eskiden AK Parti'de milletvekilliği yapmış, daha önce AK
Parti'de bakanlık yapmış, daha önce AK Parti'de farklı görevlerde bulunmuş, ama
yeni görevlerde olmadığı için başka projeksiyonlarla, başka yansıtmalarla başka
bir istikamete girmiş kimseler yeni değil. Bu 2005'te, 2007'de de 2010'da da
2014'te de her siyasi partinin yaşadığı süreçler. O yüzden AK Parti kendi
yoluna devam ediyor, AK Parti'nin bir gündemi var, AK Parti'nin şu anda
Türkiye'yi 2023'e taşımak gibi büyük bir sorumluluğu var. Biz kararlılıkla
kendi gündemimizde yolumuza devam ediyoruz.”
YORUMLAR