Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Böbrek Nakli Kliniği
Sorumlusu Prof. Dr. Gürkan Tellioğlu, böbrekte işlev kaybının zaman içinde
kronik böbrek yetmezliğine, bu tablonun da kişiyi organ nakline götürebildiğini
bildirdi.
Üniversiteden yapılan açıklamada, Prof. Dr. Gürkan
Tellioğlu'nun "3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası" kapsamında böbrek
nakli konusundaki değerlendirmelerine yer verildi.
Buna göre, Türkiye'nin önemli sağlık sorunları arasında
yer alan kronik böbrek yetmezliğinin, uygun organ bulunamazsa diyalizle tedavi
edildiğini ifade eden Tellioğlu, hipertansiyon, diyabet ya da her ikisinin bir
arada olduğu kişilerin böbreklerinde işlev kaybı görülebildiğini kaydetti.
Ayrıca böbrek taşı ve enfeksiyon, doğumsal üriner sistem
sorunları ile glomerulonefritler diye tanımlanan geniş bir hastalık
grubunda da bilinçsiz ilaç kullanımı nedeniyle aynı soruna rastlanabildiğini
vurgulayan Tellioğlu, böbrek hastalarında en sık üre değerlerinin çok yüksek
olmasına bağlı halsizlik, bulantı, kusma görüldüğünü dile getirdi.
Tellioğlu, diyabete bağlı olduğunda sık idrara çıkma,
tansiyona bağlı olursa da baş ağrısı gibi belirtilere rastlanabildiğini
belirterek, şöyle devam etti: "Dolayısıyla herhangi bir sorunu olduğunda
bunların ihmal edilmeden takipte tutulması ve düzenli sağlık kontrolü
yaptırılması gerekiyor. Böylece risk faktörleri ortaya çıkarak, erken dönemde
önlem almam mümkün olabiliyor. Böbrekte işlev kaybı, zaman içinde kronik
böbrek yetmezliğine, bu tablo da kişiyi organ nakline götürebiliyor.
Dolayısıyla böbrek yetmezliği yaşayan herkesin böbrek nakli açısından
değerlendirilmesi önemli. Bu kapsamda hastanın kalp damar sistemi, akciğerleri
ile vücut biyokimyasını da içeren çok detaylı tetkikler yapılması gerekiyor.
Ayrıca kadınların kadın hastalıkları ve doğum, erkeklerin de üroloji bölümünde
değerlendirilmesi önem taşıyor. Tüm değerlendirmeler sonucunda, kişinin böbrek
nakli açısından uygunluğu tespit ediliyor ve nakil tedavi sürecine geçiliyor. Canlı
verici olacaksa hastanın dördüncü dereceye kadar akrabalarında tarama
yapılıyor. Akraba dışı canlı vericiler için il sağlık müdürlüklerindeki etik
kurulların kararı belirleyici oluyor. Bir yakını olmayanlar ise organ bekleme
listesine dahil ediliyor."
Böbrek nakli ameliyatının ardından ilk üç ayın büyük önem
taşıdığını aktaran Tellioğlu, kalabalık ve iyi havalandırılmayan ortamlardan
uzak durulması, özellikle solunum yoluyla bulaşabilecek hastalıklar açısından,
hasta bireylerle temastan kaçınılması gerektiğini söyledi.
Tellioğlu, böbrek naklinin, ameliyatla sonlanan bir
tedavi olmadığını, ameliyatla başlayıp, ömür boyu devam ettiğini
vurguladı.
Türkiye'de vefat eden kişilerden organ bağışı sayısının
yetersiz olduğunu anlatan Prof. Dr. Gürkan Tellioğlu, "Organ bağışının
toplumsal sigorta gibi düşünülmesi gerekir. Sizin ya da bir yakınınızın organ
nakli ihtiyacı olduğunda, bu durum yaşadığınız toplumdaki organ bağış bilincine
bağlıdır. Eğer ülkemiz gibi vefaten bağış oranının düşük olduğu bir toplumda
yaşıyorsanız, tek alternatifiniz canlı vericili böbrek nakli oluyor.
Dolayısıyla yapacağınız organ bağışı ve bu konuda toplumsal farkındalığa
koyacağınız katkı, aslında kendi geleceğinizi sigortalamak anlamına
geliyor." ifadelerini kullandı. (AA)
YORUMLAR