Acıbadem Maslak Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Ata Can Atalar “Omuz eklemi vücudumuzun hareket açıklığı en fazla olan eklemidir. Günlük hayatımız sırasındaki hareketlerimizin birçoğunda omuzumuzun bu özelliğinden faydalanmaktayız. Donuk omuz hastalığı adından da anlaşılacağı gibi omuz hareketlerinin ciddi anlamda kısıtlandığı ve ağrının eşlik ettiği bir hastalıktır. Toplumun yaklaşık yüzde 2’sinde görülen ve en sık 40-70 yaş arasında görülen bu hastalığa kadınlarda daha sık rastlanıyor. Her 10 hastadan yaklaşık 7’sini kadın hastalar oluşturuyor. Sıklıkla kişiler üşüttükleri için omuzlarının ağrıdığını düşünerek tedavide zaman kaybedebiliyor” diyor. Bir omuzunda donuk omuz gelişen hastaların diğer omuzunda da donuk omuz oluşma olasılığının en az yüzde 25 olduğunu belirten Prof. Dr. Ata Can Atalar, donuk omuza karşı en etkili önlemlerin düzenli egzersiz yapmak, fazla kilolardan kurtulmak ve her gün düzenli olarak omuz ve kürek kemiği çevresindeki kasları germe ve esnetme hareketleri yapmak olduğunu söylüyor. Prof. Dr. Ata Can Atalar donuk omuza yol açabilen 4 etkeni anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Omuzun travma sonrası uzun süre sabit tutulması
Donuk omuzun en önemli nedenlerinden biri, kişinin hayatının bir döneminde kırığa yol açmasa bile düşme, çarpma gibi travmalar sonrasında, omuzunu uzun süre sabit tutmuş olması. Gerek ağrıdan dolayı gerekse uzun süre omuzun sabit tutulması donuk omuza yol açabiliyor. Bu yüzden omuz hareketlerini korumak için travma sonrasında ortopedi hekiminizin izin verdiği en erken dönemde bir başkasının veya sağlam kolunuzun desteği ile uygun egzersizleri yaparak omuz hareket açıklığınızı korumaya dikkat edin.
Kronik hastalıklar
Diyabet hastalığı donuk omuz riskini artırıyor. Öyle ki diyabet hastalarında donuk omuz sorunu 5 kat daha sık görülüyor, tedavisi de daha zor olabiliyor. Kalp ve damar hastalıkları, tiroit bozuklukları ve trigliserid (yağ) düzeylerinin yüksek olması da riski artırıyor. Bu hastalarda kan şekeri ve yağ düzeyleri, hormon düzeyleri kontrol altına alınmalı. Boyun fıtığı olanlarda, kalp krizi veya inme geçirenlerde bağışıklık hastalığı olanlarda da görülme sıklığı artıyor. Bu hastaların donuk omuz hastalığı konusunda uyanık olmaları ve hareket kısıtlılığını fark ettiklerinde ortopedi hekimine başvurmayı ihmal etmemeleri gerekiyor. Aynı zamanda kalp ve göğüs cerrahisi ve meme cerrahisi sonrasında da görülme riski artıyor.
Omuz kireçlenmesi
Omuzun kendi içindeki hastalıklar da ikincil olarak donuk omuz gelişmesine neden olabiliyor. Omuz rotator manşet kaslarının tam veya kısmi yırtıkları, omuz tendonlarında kalsiyum birikmesi, omuz kireçlenmesi gibi hastalıklar zamanında ve uygun tedavi edilmediği takdirde donuk omuz gelişebiliyor.
Geçirilen ameliyatlar
Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Ata Can Atalar “Kas yırtılması veya kırık gibi bir nedenden dolayı geçirilen omuz ameliyatları sonrasında da donuk omuz görülebilir. Aslında donuk omuz gelişmesindeki temel etken burada da omuzun uzun süre sabit tutulmasıdır. Bu gibi ameliyatlardan sonra mümkün olan en kısa sürede ortopedi hekiminizin yönlendirmesiyle fizyoterapist eşliğinde destekli hareketlere başlanmalı ve uzun süre hareketsiz kalınmamalıdır” diyor.
Donuk omuz bu belirtilerle kendini gösteriyor!
- Dinlenme halindeyken de geçmeyen ağrı
- Gece uykuya dalmayı zorlaştıran şiddetli ağrı
- Gün boyu şiddetli omuz ağrısı
- Omuz hareketlerinin kısıtlanmaya başlaması
- Basit günlük hareketlerin kısıtlanması (giyinme, elini sırtına götürme, saç yıkama, raftan eşya alma vb)
Donuk omuz nasıl çözülebiliyor?
Prof. Dr. Ata Can Atalar “Donuk omuzun tedavisi öncelikli olarak ilaç tedavisi ve fizik tedavidir. İlk olarak omuzdaki ağrı ve yangıyı kontrol etmek için ağızdan ilaç tedavisi düzenlenir. Bazı durumlarda eklem içine enjeksiyonlar yapılabilir. İlaç tedavisi ile beraber ağrı ve hareket kısıtlılığına yönelik fizik tedavi uygulamaları yapılır. Bu tedavilere yanıt alınamadığı durumlarda kapalı ameliyat ile (artroskopi) eklem kapsülünün gevşetilmesi ile başarılı sonuçlar alınmaktadır. Cerrahi müdahale sonrasında da fizik tedavi önemli rol oynamaktadır” diyor.
YORUMLAR